• insanları güzel, yemekleri nefis, kadınları enfes, içkisi ucuz bir 90'lar şehri. insanlar rahat, ellerinde akıllı telefonlarla dolaşmıyorlar, oturup muhabbet ediyorlar. bol bol sigara içiyorlar, her yerde sigara içiyorlar, sürekli sigara içiyorlar. kafaları o kadar rahat ki, rahatlarını bozmasın diye km'yi de sabitlemişler, takılıyor adamlar.
    etlerinin, böreklerinin tadı damağımda.
    özentilikleri de yok. paraları yoksa gidip çakma lacoste almak yerine küçük dükkanlardan alışveriş ediyorlar. farklı dinler bir arada gül gibi yaşayıp gidiyor.
    ufacık da bir şehir 1 gün bile yeter görülecek yerlerini görmeye ama tadını çıkarmak için 2-3 gün kalınmalı. bol bol ucuza içip, yemeli sonra oturup muhabbet etmeli.
    savaşın izleri filan evet birkaç tane kurşun delikli binalar gördüm de insanların yüzlerinde neşeyi daha çok gördüm.
  • iki günlüğüne ziyaret ettiğim şehir. öncelikle insanların eli ayağı daha düzgün belgrad ya da üsküp'e oranla. ve halkı bayağı türkçe biliyor. ferija (sanırım) caddesinde ziraat bankası, bursa tanıtım ofisi filan var. bir tane türk turizm acentası mevcut. onun dışında yaş ortalaması genç değil, dolayısıyla çok da hareketli değil. gençler gece dışarı çıkmıyor sanırım. çünkü bütün barlarda yaşlı yaşlı teyzeler amcalar vardı.

    onun dışında franz ferdinand'ın ismi şehrin her tarafında. kaldığımız yerin adı franz ferdinand'dı, gittiğimiz bir cafe'nin adı franz&ana idi. yine yer yer bu olayı hatırlatan küçük şeyler görebiliyorsunuz burada. savaşın başladığı yer saraybosna evet ama avusturya veliahtını bu kadar sahiplenmek niyeyse. belgrad'da durum tam tersi, gavrilo princip sokağı filan var. hadi diyelim princip sırp, franz ferdinand bildiğin avusturyalı bir prens. olayı tam kavramak zor.

    yine bu suikastın gerçekleştiği latin köprüsü denen yerde ilginç bir adet var ; çiftler isimlerinin yazdığı bir kilit yaptırıp, köprünün kenarına takıyorlar. romantizm tatili yapacaklar için yapılması gerekenlerden.

    börekleri iyi. ucuz da. günün her öğünü yiyebiliyorlar. çoğu insan biliyordur gerçi ama yine de söyleyelim, börekleri kol böreği dediğimiz cinsten. yanında yoğurtla servis ediliyor. başçarşı yakınlarında güzel bir burek,( evet burek diyorlar) dükkanı var. küçük ama yer bulunabiliyor. şehrin en iyisi diye düşünüyorum, değerlendirmelere gmre. orada burek denenebilir.

    saraybosna'nın hemen doğusunda sırp özerk bölgesi var. arabayla 10 dakika doğuya doğru seyehat ederseniz direk giriyosunuz zaten. belgrad'a geçme amacınız varsa buradan mini-van hizmeti veren acentalar var, ama 70 tl'yi filan gözden çıkarmanız gerekiyor. yollar çok kötü ve 300 kmlük yol en az 5.5 saat sürüyor.

    gittik, gördük. bir daha gider misin diye sorarsan, cevabım hayır.
  • hala bazı binaların üzerinde savaştan kalma mermi izleri bulunmaktadır. çoğu kişi az da olsa ingilizce bilmektedir. gece hayatı çok ucuzdur. kulüplerin kalitesi çok iyi değildir ama kızları hoştur ve eğlenmek için ölürler. türk üniversitesi bulunduğu için türk yoğunluğu fazladır. sabit kur vardır. türk lira'sıyla gidip orada bulunan ziraat bankasından paranızı boşnak km'si yapabilirsiniz. eğlence günleri çarşamba,perşembe,cuma ve cumartesidir. diğer günlerde gece hayatı pek hareketli değildir. benim en sevdiğim pub şehir merkezinde bulunan citypub'tır. tavsiye ederim.
  • 1939 yılından kalma bir videosu için:
    https://www.facebook.com/…deo.php?v=285997611568933
  • iki üç günlük kısa bir tatilden sonra bile dönerken kalbinizi aklınızı kendisinde unutacağınız şehir.

    gelmeden önce hayalimde,hafif şirin, fazla büyütülecek bir yer olmayan, küçük,ekonomik, ama insanın sevsede zamanla sıkılacağı bir yer vardı.geçmişte kalmış,ruhu kasvetli bir şehir, okuduklarımdan ve dinlediklerimden canlandırdığım bunlardı.biraz islamiyet ve osmanlı dokunuşu beni görünce biraz daha etkileyecek ama oda kendini istanbul'daki rutinine bağlayacak sanıyordum.ve fakat aklımdaki hemen hemen herşeyde yanıldığımı gösterip kendine aşık etti beni sarajevo

    genel hatları ile değinecek olursak ;

    bascarsija tam anlamı ile kendinizi yurdunuzda hissedeceğiniz kendi kültürümüze ait birçok şey bulunan,güzel ve sevimli camiler,sebil ve dükkanlarla dolu

    boylu poslu erkeklerin ve alımlı güzel kadınların bol bol cirit attığı sokaklar.

    resmi paraları olan konvertibıl mark(km) türk lirası karşısında daha değerli olsa da genel itibari ile ve özellikle yiyecek içeçek oldukça ucuz. bir öğününüzü bolca ve çok leziz olan etleri cevapcici ve pljeskavica yı yiyerek ve sadece ortalama 8 km ( yaklaşık 10 tl) ödeyerek halledebilirsiniz, ki porsiyon anlayışlarının da bizim esnafımızın 2 katı olduğunu belirtmekte de fayda var

    hafif alkol almak ya da kahvesinin yanında tatlısını yemek isteyenler için fazlaca cafe ve pub alternatifi ve konsepti mevcut.buradaki fiyatlarda yine oldukça makul. buradaki eleştirebileceğim ve fakat bazılarının oldukça hoşuna gidecek tek sorun bizdeki gibi kapalı alanda sigara yasağının olmayışı ve her yerin duman altı oluşu

    kış mevsiminde gitmem ve bolca yağış alan günlere denk gelmeme rahmen o güzelim şehir size ihtiyacınız olan enerjiyi bol bol pompalayacak bir sinerjiye sahip, yorgunluğunuzu dönene kadar hissetmeyeceğinizi söyleyebilirim

    duygusal ve vurucu noktalara gelirsek;

    güzelim şehrin iğrenç kuşatmasına ait savaş izleri ile başladı şehre girer girmez en büyük şaşkınlığım.birkaç sembolik ve önemli binada savaşa dair ürkütücü izler göreceğimi sanıyordum önce,şehre girdiğimde ise kurşunsuz bina ve yapısayısının azlığı kuşatmanın ve katliamın sıcaklığını suratıma çarptı. bu şehirde ırzına geçilmemiş çok az bina kaldığını gördüm.olayın boyutunu delik deşik olmuş duvarlar çok güzel anlattılar.betonu delen kurşunlar günahsız bedenlere neler yapmaz ki diye düşündüm miljacka nehri boyunca yürürken.

    işin daha ilginci,yaraları ve kayıpları halen daha taptaze olan bosnalı müslümanlar ve bu acılara sebep olan sırpların, savaşın üzerinden daha sadece 10-15 yıl geçmesine rahmen uyum içinde yaşamaya başlayabilmiş olmaları.birbirlerinin kanına susamış topluluklar,sırplar hırvatlar ve kendilerini savunma hakları ellerinden alınmış boşnaklar, burada temiz bir sayfa açmışlar gibi.birde bizim ülkemizde,neredeyse yüzyıl geçmesine rahmen çözemediğimiz davaları,,aşamadığımız konuları,hesapları ve husumetleri düşündürdü sarajevonun o masum hali

    şehrin tamamına yayılmış din kardeşliği, geçmişte ödenmiş ya da ödetilmiş bedellerin sebebi ile olsa gerek ahenk içindeydi.kiliseden yükselen çan seslerinin ardından gelen sinagog ardından duyulan ezan sesi şehrin sesine ve geçmişin acılarına çok iyi fon müziği olmakta. belki istanbulda da zaman zaman görülen sinagoklar, çan sesleri duyulan bölgeler ve yaşanan zenginlikler var ve fakat bosnadaki kadar şehrin tamamına yayılmış ve tam bir uyum halinin dünyada başka bir örneği olduğunu sanmıyorum.

    müslümanlara gelince,camide namaz kılan tertemiz boşnaklar. mimar sinan gibi bir ustanın sanatının altında (bkz: gazi hüsrev bey camii), dinlerini yaşayabilmek için kocaman bedeller ödemiş, eşleri tecavüze uğramış torunları belki çocukları ölmüş, sakat kalmış insanlar,işkenceye uğramış evleri yakılmış onurlu boşnaklar. dinleri uğruna ödedikleri bedelin çok acılı ve fakat o özgürlüğü kanı ile ödeyerek sonuna kadar hakettikleri gururunu yaşarcasına omuzları dik camiye girişleri ve rablerine yönelişleri.namaz zamanlarında dolu olan camilerde bir tane bile kara çarşaflı kadının veyahut sarıklı,sakallı,cübbeli adamın olmayışı,inancın o salt yöneliş kısmıyla,özüyle,kalbiyle ilgilenişleri,şekilci olmamaları,ülkemi düşününce beni özendirdi açıkçası.benim inandığım dinin kitabında anlatılan müslümanlıktı orada gördüğüm, yoksa türkiyede yaşanan değil,kadınları başı örtülü ama güler yüzlü sevecen, erkekleri parlak yüzlü,inançlı ve alçakgöllü hoş muhabbetlerdi.bizdeki gibi (kendince dinini yaşayanı tenzih ederim)cübbeli,nemrut,karşısındakine küçümser gözlerle bakan yahut sakallı ve fakat kibri sakalından uzun olanlardan değil.

    daha anlatacak öyle çok şey varki,ama gideceklere şunu tavsiye edebilirim,şehrin enerjisini ve gerçek karakterini görmek için kışın gelin güzel şehre, yapay kalabalıkların oluşturduğu,çakma elitistlerin ellerinde sarapla "ay sekerim savas cok kotu "tribi yaptıgı yazın değil!

    herşey ama herşey unutulmaz,umut dolu,acılı,ama sonda gülümsemeyi asla eksik etmemek gerekliliğini anlatan güzel şehrim olarak kaldı sarajevo

    gittiğinizde pişman olacağınız şehir! neden daha erken gelmedim neden? neden erteledim seni bu kadar?
  • şehre adımınızı attığınız andan itibaren kendinizi türkiye'de gibi hissettiğiniz bosna hersek'in başkenti..
    insanlarının türkiye'yi, türkleri çok sevdiği, her adımda türk izi taşıyan eserlere en kötüsünden bir reklama rastlayabileceğiniz bir yer burası. halk arasında türkçe bilen nüfus da epey fazla. en turistik yeri olan başçarşı'da hapşırınca esnafın "geçmiş olsun" diyebileceği kadar hem de.
    burayı görünce güçlü ülke olarak türkiye'nin ,bizlerin, yardımını bekleyen, çok daha fazla yardım etmemiz gerektiğini anladım diyebilirim.

    saraybosna.. her köşesinde savaşın izlerini taşıyan küçük sevimli ancak bir o kadar da hüzünlü şehir..
    ordaki insanların yaşadıklarını her adımınızda hissedebildiğiniz, acılarla yoğrulmuş şehir..
  • yine aklıma düşen, yine gitmek için planlar yapıp gün saydığım, türkler keşke biraz daha az gitse dediğim güzel şehir.
  • "saray" ve "ova" kelimelerinden teşkil olan sarajevo (sarayova) yerine bu ismi tercih etmemiz oldukça ilginç.
  • istanbuldan gitmesi 1,5 saat süren bosna-hersek başkenti.

    tanım işini hallettiğime göre gezi izlenimlerime geçebilirim. belki gidecek birine bir faydam dokunur;

    havaalanından inince maalesef şehre ulaşım için bir toplu taşıma aracı bulunmuyor. şu anki fiyatla merkeze ulaşım 20 km (10 euro) civarı tutuyor, fakat bunu bilmeden taksiye binmeye kalkarsanız büyük ihtimalle kazıklanırsınız. çünkü taksiciler, taksimetre açmaya yanaşmıyorlarmış ve çok daha fazla paraya en baştan sizinle anlaşma yoluna gidiyorlarmış. biz merkeze transfer işini, kalacağımız pansiyon sayesinde hallettik. resepsiyonist çocuklardan biri gelip bizi arabasıyla aldı. bu arada pansiyon demişken, tam merkezde ve tertemiz bir pansiyonda kalmak isterseniz, şuraya bir göz atabilirsiniz.
    şehrin merkezi başçarşı. ünlü sebil, camiler ve bir çok hediyelik eşya satan dükkanlar burada toplanmış durumda. onun dışında da yürüyerek çok kısa bir zaman içinde tüm turistik noktalara ulaşmanız mümkün. merkeze uzak olan tek nokta, savaş zamanında kazılmış bir tünel. buraya ulaşmak ise biraz sıkıntılı. turla gitmek istemiyorsanız en kolay yol; 3 nolu tramvayla son durağa kadar gidip ordan taksiye binmeniz. biz giderken otobüsü de işin içine kattık ve ıssız yollarda dakikalarca yürümek zorunda kaldık. o yüzden tavsiyemi dikkate alırsanız rahat edersiniz.
    bir günümüzü ise mostar ve çevresine ayırdık. otobüs terminaline başçarşıdan 1 nolu tramvayla direkt, 3 nolu olanla ise kısa bir yürüyüş yolundan sonra ulaşmanız mümkün. saraybosna-mostar arası 2,5 saat civarı tutuyor ve oralara kadar gitmişken mostar köprüsünü görmeden olmaz.

    turistik noktalar bittikten sonra gelelim yemek işine;
    saraybosna yurt dışında yemek açısından beni en mutlu eden şehir oldu. en ünlü yemeklerinden biri olan cevapciciye başçarşı civarında bir sürü yerde rastlayabilirsiniz. ama içlerinden en ünlüsü zeljo. pide arasında köfte gibi düşünebilirsiniz. yanında çok ince kıyılmış soğan ve isterseniz de kaymakla servis yapıyorlar. kaymak deyince aklınıza tatlı gelmesin ama. tadı gayet tuzlu ve köfteye yakışacak cinsten. boşnak böreği ise, yine çok yerde karşınıza çıkacaktır. içi tıkabasa dolu oluyor ve peynirli, ıspanaklı, kıymalı, patatesli, tavuklu ile kabaklı seçeneklerini gördüm. isterseniz bunu da üstüne yoğurt döktürerek servis ettirebilirsiniz. bunun içinde buregdzinica bosna ve buregdzinica sac isimli dükkanları tavsiye ederim.
    özellikle yemek fiyatlarının ülkemize göre çok düşük olması ve porsiyonların da neredeyse bizdekinin iki katı olması eminim karın doyurma konusunda fazlaca memnun olmanıza neden olacaktır.

    sonuçta ucuz yollu ve bizden esintiler taşıyan bir şehirde güzel bir tatil yapmak ve çok yakın tarihte olan bir savaşın izlerini ve kokusuna hala hissetmek isterseniz; saraybosna sizin için buruk da olsa kaçırılmayacak bir seçenek.
  • önümüzdeki haftasonu gideceğim şehir.

    cumartesi günü orada olacağım ve orada olup bize yer-yön ve rehberlik edebilecek birilerini bulabilirsem çok memnun olacağım. aşağı yukarı görülmesi gereken noktaları hafızama aldım.
hesabın var mı? giriş yap