• en az arkadaş kadar yakın olduğum amcamın beni sık sık muhatap ettiği uğraşı. (bkz: #17115311)

    amcam zamanında köyün tek nalbantı olan osman'ın karısı remziye'yle yasak ilişki yaşamış, 50li yaşların sonunda alkolik bir insandır.

    köydeyim. fındık sezonu başlamak üzere. amcam şehirden geldi bi kamyonetle. kamyonetin üzerinde bir at. adamlar atı indirdi, basıp gitti. amcam ayakta duramıyor, fermuarını açıp sağa sola işemeye çalışıyor. sonra ata yanaşıyor, yularından tutup sırtına çıkmaya çalışıyor. sendeleyip düşüyor yere. kafasını taşa vuracak diye ödüm kopuyor.

    -amca dur, ben götürürüm ahıra.
    +hayır kardeşim ne ahırı. ben ata binip nal çaktırmaya gidecem
    -tamam amca ama yarın gidersin. hatta yarın ben götürüp nallattırırım atı.
    +ne demek kardeşim! ben şimdi götürecem atı osman'a. osman atı nallar ben de remziye'yi nallarım.
  • sınavlar bitmiş, içelim rahatlayalım havasındaki iki arkadaşımın iki şişe kırmızı şarabı bitirmeleri üzerine tecrübe ettiğim zorlu süreç.

    eve geldiğimde uçmaya başlamışlardı, ben de katılayım dedim, şişenin dibiyle karşılaştım. ikisinin birden gülme krizine girmesi üzerine, sesten rahatsız olan üst kattakilerin vurmasıyla o akşamki görevimi anladım. ama kontrolü ele almakta çok geç kaldım. biri çoktan tuvaletin yolunu tutmuştu. o orada oyalanırken, diğerini yerine götüreyim dedim. sevgilisi arayınca o da koptu. o ağlasa mı gülse mi karar vermeye çalışırken, ben de diğeriyle ilgileneyim dedim. kusmuş, elleriyle klozetin etrafını siliyor. sonra o elini yüzüne doğru götürdüğünü görünce, kendi sesime ayıldım. hemen koşup, ellerini yıkatıp, odasına götürdüm. diğerinin yanına gittiğimde telefonu kapatmış, gözündeki gözlüğünü yerde arıyor. masanın üzerindeki suyu alıp yüzüne attım. deli gibi gülmeye başlayınca korkup çıktım odadan. diğerinin yanına gittim. bir baktım yerde oturuyor. ''oturduğun yerde mi uyukladın?'' dedim, ''yataktan düjtüm, kafamı vurdum. kaldır diye bekliyorum'' dedi. gülsem o da başlayacak gülmeye, bu sefer hiç toparlayamayacağımı bildiğimden, ciddiyetimi takındım. kaldırıp diğerinin odasına götürdüm. ikisini yatırıp, odanın kapısını kilitledim. yaklaşık 1 saat boyunca ismimi sayıkladılar. bense o sırada ertesi gün çıkacağım yolculuk için hazırlık yapmakla ve uyumaya çalışmakla meşguldüm.

    sabah çıkmadan güzel bir kahvaltı hazırlayıp kaldırdım ikisini de, gönüllerini alayım dedim. kendilerine bile yabancılaşmışlardı, durumu algılamaları çok zor oldu. çünkü olanların hiçbirini hatırlamıyorlardı. ''şiddet uygulasaymışsın yeriymiş'' dediler. ''bir daha beni bu kadar uğraştırırsanız yeri gelmiş olacak zaten'' dedim. neyse ki, bir daha gerekli olmadı.
  • yeni bir oda arkadaşım oldu. 20'li yaşlarda bir çocuk. bu sene rusya'da ilk senesiymiş. aslında benim odamda gözükmüyor kaydı. iyi niyetimin kurbanı oldum. gel kal bakalım dedim. 3. gece olmadan vukuat yaşadık. bugün gece odaya gelmedi. kulübe gittiğini tahmin etmemek için aptal olmak lazım. rusya'ya gelen türk öğrencilerin %90'ı içmek ve kız için gelir zaten. bir ay makarna yerler ve sonunda kulube gidip bir aylık mutfak paralarını yatırırlar. neyse saat 6 gibi odaya geldi. ses yapınca uyandım ve yarım saat kadar sonra uyudum. 9'a doğru paldır küldür bir sesle tekrar uyandım. kapı duvara çarptı ve sonra kafa kapıya yada bir ahşaba çarptı. çocuk yere düştü. hassiktirler eşliğinde kalktı ve bir su sesi duydum. yarı uykulu halimden tamamen ayıldım ve kafamı kaldırmamla şok oldum. çok afedersiniz pezevenk çocuk odanın içinde işiyor. benim şınav çekerken elimi, yüzümü sürdüğüm halıya bildiğin çöğdürüyor. (bkz: çöğdürmek) kan beynime sıçradı adeta. bir an dövmek istedim. kalkıp ağzı burnuyla yer değiştirene kadar döveyim dedim ama bundan ben zararlı çıkardım. arkadaşımın yanına gittim ve uyanana kadar bekledim. odaya geri döndüğümde ise kovdum odadan. içkiye bir daha düşman oldum. uğraşılacak iş değilmiş. bir de hatırlamıyor ibnetor..
  • tam 3 saattir mücadele verdiğim, kah güldüğüm, kah sinirden delirdiğim bir uğraş. sevgilisinden de ayrıldı, varın halimi siz düşünün. facebook'da bi'şeyler yazıyor, ağlıyor, anlamsız ne kadar şarkı varsa dinledik, bana fal bakmaya kalktı, baktı da... tam gülerken küfretmeye başlıyor eski sevgilisine, telefonunu sakladım arar eder diye allahım tam bir kabus.

    sarhoş arkadaşla uğraşmak, eğer benim gibi kimseye dert anlatmayan biriyseniz fena halde sıkıcı ve anlamsız bir şeydir. tamam çok yakın arkadaşım ama ben gayet mesafeli biriyim ve valla sevmiyorum ya böyle şeylerle uğraşmayı. ben anlatıyor muyum arkadaşım sana derdimi, anlatıp geçiyorum en fazla. şu yaşta hala 10 sene öncesinin muhabbetini yapmaktan fenalık geldi. hayır adamla zaten barışacaklar, 4 yıllık ilişkileri boyunca sürekli ayrılıp barışıyorlar insan umursamaz değil mi, bu kadar içip manyaklaşmaya ne gerek var.

    kar yolları kapatmamış olsa valla yatmayıp başka birine atacağım kendimi makul bir saatte. uyumak istiyorum ya. :(

    şimdi ben bunları yazdım nasıl yazdım, tuvalette olduğu için yazdım. allah yardımcım olsun ne denir.
  • dünyanın en boktan şeyi imiş. ben bugün bunu gördüm.

    evde içip sakin sakin takılırken bir normal ve bir sarhoş arkadaşla dışarı çıkıyoruz. sarhoş arkadaş yolda "beni köpüklü partiye götürün." diye bağırmaya başlıyor, biz üç kişi gecenin bi vakti köpüklü parti bulmak için bilmediğimiz bir şehirde yürümeye başlıyoruz. biraz yürüdükten sonra sarhoş arkadaş yolda "kusmak istiyorum." diye bağırıyor, diğer arkadaş sarhoş arkadaşın boğazına parmak sokuyor kusturmak için ve başarılı oluyor. ben gördüğüm manzara karşısında dumura uğrayıp ortamdan kaçıyorum. beş on dakika sonra geri dönüyorum ve ikisi hadi köpüklü parti bulalım diyorlar, yola koyuluyoruz ama arkadaş daha da sarhoş, bana sarılıyor ve tüm ağırlığını ben taşıyorum. bu şekilde yürürken yine bağırmaya başlayıp kendini yol kenarına atıp uyumaya çalışıyor. biz ona bakıp ne yapacağımızı düşünürken yanımıza bir araba yanaşıyor ve iki abaza, arkadaşa bakıp saçma sapan konuşmaya ve musallat olmaya başlıyorlar, direk arkadaşı kaldırıp yürümeye başlıyorum, abaza kekoları diğer arkadaş hallediyor. daha sonra peşimize köpeğin biri takılıyor, bizle iletişim kuramayan sarhoş arkadaş köpekle kanka oluyor, bu sefer yola dördümüz koyuluyoruz ve ciddi ciddi hâlâ köpüklü parti arıyoruz. bunu niye yaptığımı bilmiyorum ama gerçekten o lanet köpüklü partiyi bulmak istiyorum. bir dk yürüyoruz beş dk duruyoruz arkadaş kussun diye. sonra artık gecenin o saatinde bilmediğimiz bir şehirde köpüklü parti arayışının saçmalık olduğunu dillendiriyorum ve eve dönüş kararı alıyoruz, köpeğe dönüp bizi takip etmemesi gerektiğini zira köpüklü parti muhabbetinin yalan olduğunu zaten bizim de artık eve döneceğimizi söylüyorum ve ekliyorum "dağılma vakti köpek dost, herkes evlerine." köpek olduğu yerde kalıyor fakat sarhoş arkadaş köpeği geride bıraktığımız için bize kızmaya başlıyor, kendisini bir tek o anlıyormuş bu hayatta. daha sonra da "beni istanbul'a geri götürün." diye bağırmaya başlıyor, bu arada tabi yolda arkadaşın sarhoş olduğunu gören tüm abazalar bize bakıyor. artık bir an önce bu saçma vaziyetten kurtulup eve dönmenin çarelerini arıyoruz. benim canım poğaça çekiyor ve ikisini bir durakta bırakıp tek başıma poğaça aramaya başlıyorum, bulup geri döndüğümde bıraktığım şekilde durduklarını ve bir üst entrydeki arkadaşın söz konusu entry'i girdiğini farkediyorum, kendisi bana "sizi burada bırakıp tek başıma club'a gidicem." demeye kalkıyor, ben de kendisine bunu yaparsa kötü günlerin bizi beklediğini uygun bir dille ifade ediyorum ve kendisini bu sevdadan vazgeçiriyorum. sonra polisler geliyor, açıklama bekleyen bir surat ifadesi ile bana bakıyorlar, kendilerine arkadaşın sarhoş olduğunu normalde tanısalar çok seveceklerini fakat alkol alınca bazı günlerde kendisini kaybedebildiğini, bugünün de o günlerden biri olduğunu ama yakın zamanda eve hatta istanbul'a döneceğimizi yani tüm bu dertlerin bir son bulacağını ve bu lanet şehirden siktir olup gideceğimizi uygun bir dille anlatıyorum. aynasızlar bu hikaye karşısında etkilenmeden edemeyip bizi rahat bırakıyorlar. daha sonra taksicinin biri bize tüm bu dertlerden kurtulacağımız vaadini sunarak taksiye atlamamızı sağlıyor. navigasyonu açıyorum fakat daha bir dakika geçmeden arkadaş durdurun taksiyi kusucam diye bağırıyor. durduruyoruz. taksicinin de duyacağı şekilde "allah allah hiç böyle yapmazdı bu kız ya şu işe bak sen." diye mırıldanıyorum. sonra bir şekilde evi buluyoruz ve taksicinin taksimetreyi açmadığını farkediyorum "ne kadar abi?" diye soruyorum ve bana "senin gönlünden kopan kadar." cevabını veriyor, ben de "abi sen bizi mi sikmeye çalışıyorsun gecenin bu vaktinde, bak biz istanbul çocuğuyuz senin gibilerinin boyunun ölçüsünü almayı biliriz aklını başına topla yoksa sikerim belanı abi mabi dinlemem ben adamı madam yaparım ona göre." demiyorum ve bütün bir para uzatıyorum, adam da "siz beni sevindirdiniz ben de sizi sevindiriyorum ve para üstü veriyorum." diyerek 5 lirayı uzatıyor. 5 lirayı cebime koyuyorum, eve giriyoruz, arkadaşı banyoya atıyoruz ve içeri geçip uyumaya koyuluyoruz.

    bu da böyle bir anımdır.
  • sonradan gülerek hatırlanır genelde. yalnız çok samimi olunmayan insanlarla beraberken tuhaf diyaloglara sebebiyet verebilir, ve bu konuda yapılacak pek bişey yoktur genelde. uğraşan insanın sessizce kaderini kabullenmesi, sarhoş arkadaşı susturmaya çalışarak enerjisini boşa harcamaması, hatta kendisinin de eğlenmesi herkes için en iyisidir.

    -* bu gotr* var ya, sünger gibi içer biliyo musunuz?
    +* ?!...
    - hayır yani içer içer bişey olmaz buna, ayyaş gibi değil de sünger gibi.
    + ehmm.. şeyy.. sağol canım..
    - çok da kral bi insandır, sarhoş olunca evine kadar ilgileniyo senle. çok kral bi insan ya.. sünger demiş miydim?
    + ...
    - deneyin bak siz sarhoş olsanız sizle de uğraşır şimdi kesin.

    o arada ortamdaki insanlardan biri daha sarhoş olmuştur (tavsiye üzerine herhalde). neticede gotr hakikaten diğer sarhoşla da ilgilenmiş, akabinde arkadaşını yine yurduna bırakmış, bilumum pisliğini temizlemiş, yatağına kadar yatırmıştır.

    - (kalmayan enerjisiyle sırtıma vurarak) ya gotr, ben söylemiştim işte bak. çok kral bi insanmışsın hakkaten. yalnız sünger gibi içiyosun içiyosun bişey olmuyo sana, o nasıl oluyo onu anlamıyorum hiç.
  • bazen ayet el-kürsi'yi bile tersten okudukları için büyük sıkıntılara halis olunabilir, dikkatli olunması gerekir.
    (bkz: yaşadım oradan biliyorum)
  • içinde bulunabileceğim en rahatsızlık veren durumdur. şöyle ki yaklaşık 20 senelik arkadaşımla biir daha içki içmememe sebep olmuştur bundan 7yıl önce. içki herkesde aynı etki yapmıyor azizim. sonra sen yanındaki niispeten daha ayık kişi, insanlara durumu anlatmaya çalışıyorsun. bencil bir kişilik olarak her zaman başkalarıyla uğraşmaktansa insanların benimle uğraşmasını tercih ederim.
  • uğraşmak her zaman ilgilenmek anlamına gelmediği için, sarhoş arkadaşla dalga geçmek olarak da algılanabilecek eylem. sarhoş arkadaşla ilgilenmek pek eğlenceli değildir ama sarhoş arkadaşla dalga geçmek öyledir, haline gülersiniz bir güzel, o da sizle bir güler salak salak... tabii bir daha ki sefere sizin uğraşılan sarhoş arkadaş olma ihtimaliniz de yüksektir* ha ayrıca bunlar ittirince düşerler, çelme takınca da yuvarlanırlar, ama en güzel uğraşma metodu birinin sarhoş arkadaşın arkasında eğilmesi, bir diğerinin de sarhoş arkadaşı ittirerek ters takla attırtmasıdır. zaten sarhoş olduğu için baş ağrısını pek farketmez zavallı arkadaş kişisi...
hesabın var mı? giriş yap