• ne anlama geldiğini kestiremediğim sikindirik söz.
  • bir cam parçasının aksinde kaybolan silüetin
    belli belirsiz gölgelerin içindesin sen çocuk
    ıslanmış toprağın buram buram kokusunda
    kaybolan gençliğimin bedelisin sen çocuk
  • seni sevmek hep yedi yaşında. yedi yaşım umutsuzluklarla dolu benim. yedi yaşımda ailem parçalandı şimdi de kalbim. işte o yüzden seni sevmek hep yedi yaşında. ben bugün sekizime bastım. elveda.
  • karanlık koridorda ve yine yedi yaşındayım sanki.

    salon kapısına kadar koşmak ile bağırarak şarkı söylemek arasında gidip geliyorum.

    halbuki bi gülümsesen tüm ışıkları yanacak şu evin.
  • aklıma ilyas salman'dan dinlediğim şu dizeleri getiren söz.

    --- spoiler ---

    seni sevmek bir makinistin tren altında kalması gibidir,
    hani hasreti raylara,
    çığlığı sirenlere takılır kalır ya ..

    seni sevmek yedi yaşında bir çocuğun günlük gelirine konmak gibidir,
    şafak vakti çıkar yola,
    simidinin yarısını satmıştır
    elleri büyüdükçe yüreği küçülür ya..

    seni sevmek kaşarlanmış bir celladın kendini asması gibidir,
    hani kendi cesedine bakıp hem güler hem ağlar ya ..
    --- spoiler ---
  • gülümsedim o sıra,
    bazen sevinirim,
    sevinmek nedense hep yedi yaşında
    ve ah… dedim sonra,
    ah!
    (bkz: didem madak)
  • hem korku hem mutluluk fazlasıyla heyecan. okula başlamak gibi.
  • bazı kelimelerin yanyana duruşu ne de şirin oluyor. sabun köpükleriyle etrafa saçmak geliyor insanın içinden. çoğaltıp çoğaltıp gökyüzüne mutlulukla yayılmak. bir buluttan diğer bir bulutun üstüne zıplayarak ufak tefek seyahatler yapmak. pırıltılı simler gibi pırıldak pırıldak savrulmak. bazı kelimeler yanyanayken ne de sevinçli oluyor...
  • sözlüğe nadiren girip, her seferinde denk geldiğim başlık. her gördüğümde aklıma gelen tek şey kız çocuğu, nazım ve fazıl say. dilime takılıyor, hiç yoktan duygusallaşıyorum, içim acıyor. yazarsam bir daha görmeyeceğimi umuyorum başlığı.

    kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.

    hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.

    saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.

    benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    şeker bile yiyemez ki
    kaat gibi yanan çocuk.

    çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    çocuklar öldürülmesin
    şeker de yiyebilsinler.
  • bana çocuk diyen mektuplar vardı ve siyah saçlarımı bir kara kediye benzeterek şans dileyen sarhoş öpücükler..
    kurt kuzudan ayrılırken geldi veda, sonrası isli cama kimin adını yazacağını bilmeden yaşamak.
    itiraf hickirdim; seni hiç sevmedim ama sevseydim eğer, seni sevmek hep yedi yaşında kalacaktı.
hesabın var mı? giriş yap