• imkanı olup da söylemeyen varsa çok pişman olacaktır. hayat çok kısa. bunu söylemeniz için gerçekten bir engel yoksa çok düşünmeden söyleyin.
  • freud ile (bkz: içinde durup dert olacağına dışına vur mert olsun) sözünün sahibinin ortak noktada buluştuğu konudur.
    freud kısaca 'içinde tuttukça bastırman gerektiğini, içinde tutmamanı'; diğer söz de 'içinde tuttukça dert olacak' der.
    "sevginin yaşaması mı, söyleyip yok olması mı?", "gizlemek mi, dürüst olup söylemek mi?", "dert olması mı, rahat hissetmek mi?" sorularını akla getirir.
    kısacası iki ucu da...
  • "bir gün çiçekçi kızın ve dükün gayrimeşru çocuğu olur. çiçekçi kız doğumda ölür ve dükü yanlız bırakır.
    hem evlilik dışı olması hem de karısından dolayı dük çocuğu öldürmek ister ama yapamaz. bu yüzden onu uzak bir yere yollar.
    çocuk büyüdükten sonra kendini kaleye kapatıp yüzünü bir maskeyle gizler. çünkü kendisini “çirkin” bulur. muhtemelen hayatı boyunca yaşadığı yanlızlık nedeniyle kalbini kimseye açmaz.

    sonra işler güzel bir hâl alır.
    adamın zihninin bir köşesinde güzel anılara sebep olacak bir hâl.
    kalbine acı dolu bir yara bırakıp, göz pınarları kurutana kadar ağlatacak bir hâl.

    bir gün bir kız onun bahçesinde belirdi. sefil bir haldeydi kız.
    yanlız ve çirkin adam onu izlerken kız, yavaşça duvarı tırmandı ve bir çiçek çaldı.
    adam ilk başta delirircesine sinirlendi.
    onun kıymetli çiçeklerinini çaldığı için kıza çok kızdı.
    tüm gecesini bahçesinde gardiyanlık yapmak için uyanık geçirmeye karar verdi. ancak onun kısacık uykuya daldığı anda kız, biraz daha çiçek alıp kaçtı.

    kimdi o?
    neden her gece onun çiçeklerini çalıyordu?

    farkında olmadan adam her gece kızı bekledi.ve bir gece, kızı takip etti.
    kız topladığı çiçekleri satıyordu. durumu kötüydü ve paraya ihtiyacı vardı.
    adam onun için üzüldü ve kalesine geri döndü. ne yapabilir diye düşünüp duruyordu.
    aniden karşısına çıksa çirkinliğini görüp uzaklaşmasından korktu.
    ve aniden aklına bir şey geldi. yapacaktı. kız için en güzel çiçeği yetiştirecekti.
    kendini kaleye kilitleyip çiçeği yetiştirmek için uğraştı. her gün her gece bunun için uğraştı ama sonunda olmuştu. soyu tükenmiş "smeraldo" çiçeğini sonunda yetiştirmişti.
    çiçeği kıza kendi vermeyi düşündü ancak bu fikir onu çok korkuttu. kızın bir daha gelmeyenceğinden korktu.
    ve çiçeği bahçeye dikti.
    günlerce kızın gelmesini bekledi ama kız gelmiyordu. en sonunda dayanamadı ve pelerinini giyip maskesini taktı. kasabaya indi.
    insanlara sordu ama kızın çoktan öldüğünü öğrendi.
    elleri titremeye başladı korktu, çok korktu.
    geç kalınmışlığın verdiği acı onu yıprattı. belki de karşısına çıkmalıydım diye düşündü."

    bugün gördüğünü yarın görememek var. özlediğini, sevdiğini, affettiğini söylemeyi düşündüğüne bunları söyleyememek var.
    her şey geç olmadan, pişmanlık yaşamayın.
  • hiç sevdiğini kaybetme korkusu yaşamamış olmakla ilişkili bir durum.
  • kelimelere değil, davranışlara güven.
  • bu ben. belki şu an şey diyebilirim "ya ne var söylerim işte çok basit ne varki bunda" ama öyle olamıyorum işte. kızarıyorum, dilim birbirine dolanıyor ve söyleyemiyorum işte benim için çok zor bir durum bu.
  • arkadaşlığını kaybetmektense söylemem, söyleyemem.
  • karşılığı olmadığını bildiğinde de söyleyemiyor insan.
  • evet oyle bir anım vardı. arkadaşım seviyor diye kıza söyleyememiştim onu sevdiğimi. sonunda ne mi oldu. o kızı seven arkadaş cezaevinde ben başka biriyle evlendim. o kızda yine bir başkasıyla evlendi ve çocugu olmuş. bu arada kız ben evlendikten sonra evlenmiş. hep bir acaba içimde kalıyor nedense.
  • din adamı kılığına girip yanına oturun ve "evet, şimdi yeryüzüne düşmek zorunda kalan bir melekten duyacağız her şeyi" diyin. en fazla deli olduğunuzu düşünüp uzaklaşır ama denememe pişmanlığı yaşamazsınız
hesabın var mı? giriş yap