• edit: (bkz: sahibi ölen 6 kedi)

    hayallerinizi yıkmak istemezdim; fakat son derece stereotip özellikler verilen kadınların barındığı bir diziyi de "devrim, 20-25 yaş aralığı kadınlar izleyip gerçek hayatı öğrenin" diye tavsiye etmezsiniz yahu. doğum kontrol hapı dediğiniz naneyi sex and city'den önce 68 kuşağının etkisiyle üniversiteli feminist kadınlar tekrar konuşmaya başlamıştı. kendini yalnızca erkeklerle ilişkileri üzerinden tanımlayan ve toplandıkları vakit erkekler hakkında konuşmadan iki saniyelerini geçiremeyen kadın tiplemelere sahip bir diziden hayatı öğrenmenizi tavsiye eden insanlara ne desem bilemiyorum. erkeklerle olan ilişkilerini ellerinden alsak konuşacak hiçbir konuları kalmaz. hayata dair tüm meseleleri, dert edindikleri konular yine erkek yine erkek. he bir de carrie bradshaw'ın açlıktan ağzı kokarken devam ettirmekte ısrarcı olduğu alışveriş bağımlılığı. bir devrimden bahsedeceksek eğer karakter tutarlılığı açısından şu hareketi yapsalar ucundan kıyısından devrimsel diyebilirdim: -spoiler veriyorum- miranda hobbes gibi tek başına olmakla övünen, anneliği zerre düşünmeyen, işkolik bir kadın hamile kaldığında "ayhhhh doğuracam ben hormonlarım :( gel bebeğim gel annişkona" demek yerine kürtaj yoluna gitseydi. biz de 'vay be hamile kalan her kadının doğurmak zorunda olmadığını gösteren bir dizi" derdik. en azından ben derdim.- aşağıda bahsedilen carrie ve samantha'nın kürtaj meselesi, birkaç cümleyle geçiştiriliyor. ikisinin de kürtajı geçmişten kalma, dizinin o anki akışına yansıtılmış olaylar değil. spoiler bitti-

    dizide, siyahi görene kadar dört sezon beklemeniz gerekiyor, onlar da anca yan karakter. dizinin yaratıcısı gay bir erkek olmasına rağmen lgbti karakterler son derece klişe, görünürlükleri az. hatta biseksüelliğin gerçek bir cinsel yönelim olduğuna inanmadıkları için son derece saçma bifobi, hatta lezbofobiler yapılıyor. "sex and the city" isimli köşenin yazarı olan bir kadın, biseksüelliğin varlığına inanmıyor. ileri sezonlarda samantha'nın bir kadınla yaşadığı kısa ilişki harici gayler, lezbiyenler, translar dışlanıyor. lgbti'ler genellikle dış kapının dış mandalı gibi. dört kadının ilişki konuşmazsa ölecek çemberinden ayrı tutuluyorlar. o çembere değmek isterlerse "ayhh siz kimsiniz lez misiniz, trans mı hem de benim mahallemde, biseksüeller gerçek değildir" şeklinde ön yargı ağına takılıyorlar. neden? çünkü sex and the city evreni binary, beyaz, ayrıcalıklı kadınlar üzerine kurulu. stanford blatch karakteri de "ay keşke en yakın arkadaşım gay erkek olsa" kadınlarını varlığıyla süslüyor. lgbti tiplemelerin olması, tiplerin klişe olduğu gerçeğini değiştirmiyor; not quantity but quality.

    güzellik merkezlerinde çalışan kadınların hepsi taylandlı, inşaat işçisi erkekler meksikalı, hizmetçiler asyalı... hepsi dışarıda. hayatı sex and the city'den öğreneceksem yandım. beni bir yan karakter olarak diziye ekleseler anca kebapçı babanın kızı olurdum. dizinin hedef kitlesi siz değilsiniz? siz olsa olsa yan karaktersiniz. hatta figüransınız. iki sincap görünce anası babası ölmüş gibi çığlık atan carrie mi devrimsel? ahahhahaa. bu kadınlar, "onu mu seçsem bunu muuu" dışında elle tutulur bir zorluk yaşamıyor. sex and the city evrenine özenip gerçek hayatın sillesini yediğinizde çok üzülürsünüz söyleyeyim. üniversite bitince çoğunluğu işsiz kalacak genç kadınlara hayatı öğrenmeleri için sex and the city izlemeleri öneriliyor allah'ım bunu da mı görecektik?
  • samanthanin her bolumdeki replikleri insani cileden cikario
    samantha carriei arar
    -honey i am so fucked.
    -what happened? you ok?
    - no i mean literrally, i am so fucked.
  • diger adiyla;

    ''i've been dating since i was 15. i'm exhausted. where is he?''
  • etinden ve sutunden yararlanilan pazarlama harikasi dizi. batman filminin alt tarafi plastik oyuncaklari ve video oyunlari yapilirken, bu dizi ile ilgili frankfurt'tan dubai'ye dunyanin dort bir yaninda partiler duzenlenmekte, dizinin evsahibesi manhattan'ta ise kisi basi 35 dolara sex and the city turistik turu yapilmaktadir. evet yanlis duymadiniz, turistik tur: samantha'nin carrie'ye en cesur itiraflari yaptigi rüküs upper east side bistrolari birer sanat eseri gibi gosterilmektedir yani meraklilarina. john lennon'un öldürüldügü, travis bickle'in öldüremedigi sokaklarda dort cift topuklu ayakkabinin pesinden gitmektedir ayaklar her gun.

    kisacasi bir pazarlamacinin gozunden bakildiginda altin madenidir, cennettir. starbucks gibi harc-i alem olmus markalarin cigirtkanligini yaptigi gibi manolo blahnik ve jimmy choo gibi pabuclarin kapis kapis satmasini saglamistir.

    dizi en ama en sukela hedef kitlesine birebir hitap etmektedir: 25-35 yas arasi bekar, bagimsiz, buyuk sehir calisan kadinlaridir bu kitle. kendi paralarini kazanirlar ve kazandiklari parayi temel ihtiyac maddeleri olan ayakkabi, canta, sac bakim malzemeleri ve temel besin maddeleri olan sushi ve martini ve organik salata sosuna* harcarlar. (bu soylediklerim amerika icin gecerli)

    alisverisi bir angarya degil de bir mutluluk araci olarak gorenleri cogunluktadir. alisveris etmek, tuketmek onlar icin guvensizliklerini yenmenin en iyi yoludur, cunku "bilirler" ki o sac kremini almazlarsa saclarinin elizabeth hurley'ninkiler gibi parlamasinin imkani yoktur. guvensizlikleri konusunda basit bir deney yapmak icinse tanidiginiz bir kadina samimi bir sekilde "popon buyumus sanirim biraz" demeniz yeterlidir. ote yandan umutludur da bu kitle fazlasiyla, ki bu umuttur onlara üç aylik asgari ucreti bir cift pabuca verdiren.

    butun genellemelerin ister istemez yanlis oldugu su gezegende dilim dondugunce betimlemeye calistigim bu kitlenin kendini zeki olarak gorenleri miranda'ya, capkin olarak gorenleri samantha'ya, uslanmaz bir romantik olarak gorenleri charlotte'a, iyi aile kizi olup gunluk tutanlari da carrie'ye benzemektedir kendi ic aynalarina bakinca.

    bu ozdeslestirmenin gerceklesmesi icin karakterlerin repliklerinden kostumlerine kadar hersey dusunulmustur. cok onemli olan bir nokta ise bu dort kadinin da asla birer cover girl degil ama bakimli birer bridget jones olmalaridir: hicbirisi delice guzel degildir ancak alimli ve hazircevaptir - alt tarafi yarim saatlik bir televizyon dizisinde karakterlere zeki kadin imaji vermek isteyen ama book smart stigmasindan kacinmak isteyen isvicreli bilimadamlarinin yegane formuludur hazircevaplik ne de olsa.

    kisacasi bir nevi yakisikli degil ama sempatik durumudur karsimizdaki, ki bu cok ama cok onemli bir ayrintidir. zira, nicole kidman tarzi akil almaz incelikte bir bele, laetitia casta'nin memelerine, milla jovovich'in gozlerine, angelina jolie'nin dudaklarina sahip olan asiri guzel bir kadina verilen bilincalti kadinca tepki, kendini ozdeslestirmekten cok kiskanclik duymaktir olsa olsa. bu hedef kitlesine dogrultulmus diger buyuk pazarlama silahi ally mcbeal'de de sevimli calista flockhart iyi kadinken tas gibi sarisin portia de rossi'nin kotu kadin olmasi sacma bir senaryo tesadufu degildir elbette.

    sozun kisasi, carrie'nin sac seklinden samantha'nin dkny bluzuna kadar her ayrintinin dusunuldugu bir pazarlama harikasidir bu dizi, bir baska entry'de onerildigi gibi cinsel bilgilenme dersinden cok pazarlamaya giris dersinde gosterilmesi yerinde olacaktir. simdilerde boslugu desperate housewives ile dolmaktadir nispeten.
  • defalarca izlenilesi.
    charlotte'un yeni sevgilisi anal seks yapmak ister. ancak bu teklife charlotte sıcak bakmaz.
    bu konudaki isteksizliğini ve kararsızlığını kızlara anlatıp fikir almak ister.
    herkesin programı olduğundan konuşacak fazla zaman yoktur. hepsi bir taksiye doluşup bu konu hakkında fikirlerini ve önerilerini söylerler charlotte'a. samantha tabii ki bu konuya da gayet olumlu yaklaşmaktadır. charlotte'u bu konuda cesaretlendirmeye çalışır. konuşmalara taksi şoförü de arada kulak kabartmadan duramaz.
    bu arada trafikte ilerlerken taksiye arkadan bir araç hafifçe çarpar.
    charlotte (korkarak) : o neydi?!!
    samantha : önizleme!

    ulan samantha :)
  • sex and the city'nin erkek egosunu pek oksamayan bir dizi oldugu kesin. bir grup zengin, guclu, mevki sahibi kadinin new york'ta istediklerini yapmasi, kadınların seksi bu kadar ozgur yasayabilmeleri, yattiklari erkekleri yemek masasinda elestirip bir takim kusurlariyla (penisinin kisa olması, erken bosalmasi, vs. vs...) dalga gecmeleri nedeniyle turk erkeklerin cogunun nefret edecekleri, kadinlara sapik vs. diyecekleri malum dizi. ne de olsa kimse erkekleri elestiremez, onlar mukemmeldir, hele ki boyle "fahi$eler" hic bir sey soyleyemez.
  • kadın-erkek ilişkilerini dümdüz bir bakış açısıyla irdeleyen dizi. e haliyle başarılı; çünkü hak'katen, çoğu zaman en doğrusuna dümdüz bakarak ulaşabiliyoruz.

    --- spoiler 5x3 ---

    samatha nefes nefese odaya girer:

    - nasıl ya? kimse yok mu!?
    - noluyo ya?
    - yeter artık. buna daha fazla dayanamayacağım. 11 katı koşarak çıktım çünkü burada bir başkasıyla seviştiğinden emindim!
    - haha, ama gördüğün gibi öyle bir şey yapmıyorum.
    - şimdilik evet! şimdilik yapmıyorsun; ama yaptın. ve yine yapacaksın. hayatımı merdiven inip-çıkarak ve ne zaman olacak diye bekleyerek geçiremem.dayanabileceğimi sanmıştım ama yapamıyorum...
    - seni incitmemek için elimden geleni yapacağımı söyledim; ve ciddiydim.
    - evet! elinden geleni...
    - samantha, seni seviyorum.
    - ben de seni seviyorum richard. ama kendimi daha fazla seviyorum.

    --- spoiler 5x3 ---
  • esprilerinin anlaşılması için çok iyi bir ingilizce ve amerikan tarzı hayatı tanıyor olmanız gerekir.

    ''abi, dört kadın abazan muhabbeti yapıyor, başka bir şey yok'' denmesinin nedeni de bu çoğu zaman; sen o kadarını anlayabiliyorsun.
  • ha ny ha istanbul, yalniz degilmisiz, 30'lu yaslarda kadinlar ayni seyleri yasar, hissedermisiz dedirten sevilesi dizi...

    edit: dizinin ilerleyen bölümleriyle beraber gördük ki, ha ny ha istanbul degilmis. carrie, bir oda dolusu ayakkabiya harcadigi para yüzünden ev sahibi olamamis, biz ise krizlerden kriz begenip kiramizi zar zor ödemisiz. biz sakinlesmisiz, carrie ve grubu costukça cosmus. demek bi ara yolumuz cakismis ama o kadarla kalmis. denk gelirse seyrettigim son bölümlerde kendime dair bir sey bulamadim, bulamadigima da üzülmedim. bazi seyler, düsündügümüz kadar evrensel degilmis...
  • bir çok bölümüyle ama en çok da son bölümüyle beni her seferinde çok aglatan bir dizidir. özellikle son bölümde carrie'nin rus'a "ben gerçek aski arayan biriyim. basit, yalin, birbirimiz olmadan yasamayiz türünden gerçek aski" cümleleriyle baslayan repligi çok vurucudur.

    dizinin son bölümünde kimilerince "sex and the city modeli kadinlar" olarak yaftalanan ve zaman zaman da asagilanan bu kadinlarin hepsinin en sonunda mutlu ve sevgi dolu iliskilere sahip olduklarini görürüz. hatta dizinin nemfomani samantha bile en sonunda bir erkege teslim olmustur. sirf bu bile bizlere kadin dogasi konusunda önemli ipuçlari verir. dizi new york'da yasayan dört güzel, çekici, kariyer ve para sahibi kadinin erkeklerle iliskilerinin bazen komik, bazen içe dokunan hikayeleri üzerine kurulmustur. geçen alti yil boyunca bu kadinlar türlü iliskiler yasarlar, ama gelin görün ki dizi sonunda bir peri masali gibi biter. pretty womandan tek farki bu kadinlarin profesyonel olmayislaridir. carrie alti yil sonra hayatinin askina kavusur. hem de ne kavusma, her kadinin hayalinde olan "prensim gelsin, beni kurtarsin" istegi son damlasina kadar tatmin edilir.iste o noktda gözyaslarim girer devreye. zira hayat maalesef sex and the city gibi islememekte, hayalini kurdugunuz prens sizi almaya asla gelmemekte, muhtemelen çesitli prenseslerle gününü gün etmektedir.

    bu noktada "kadinlar ne ister?" sorusu da cevaplanmis olur aslinda.

    kadinlar peri masalinda bas kahraman olmak ister.

    hayir diyenine sakin inanmayin.
hesabın var mı? giriş yap