• insanın parasını ödediği evinde bir parça sessizlik istemesi türkiye gibi ülkelerde lükstür. bunu dile getirince de ''çocuk düşmanı, hiç mi çocuk olmadınız'' gibi beylik demeçlerle karşılanırsınız.

    (bkz: türkiye'de sessizliğin lüks olması)
  • çocuk sesinden rahatsızlık değil mesele arkadaşlar bunun 7/24 olması. an geliyo işten yorgun argın geliyor ve sadece sessizlik istiyor insan. zihnen yorulan işlerde çalışan insanlar ne demek istediğimi anlar. çocuklu ailelerin anlaması gerekiyor ki orada sadece siz yaşamıyorsunuz, hastası olan var, ertesi gün sınava girecek olan insan var, var da var..
  • insanın yaşam enerjisini sömüren çocuklardır. bir canlı varlık sabahtan akşamın bu saatine kadar sürekli bağırarak nasıl oyun oynayabilir?
  • en az iki ferdini tanıdığım canlı türü.

    bir tanesi sürekli çığlık atıyor.
    digerine de ailesi rahatsız edicilik düzeyi artsın diye sanırım yeni bir düdük almış. anlamsızca bağırıyorlar. saat öğleden sonra iki bir gibi başlayıp akşam ona bazen de on bire kadar devam ediyorlar. daha irileri geceden sonra da cardaklarda bağırarak "eğlenmeye" çalışıyor.

    bu arada çok sayıda başka çocuk da lamba, site duvarı vb..şeylere zarar vermek adına ellerinden geleni yapıyor. balkonlarda ne saksı kaldı ne sağlam fanus lambası. bir insanin sürekli bağırması normal bir şey değil. belki abarttiğimi sanabilirsiniz ama inanın abartmiyor hatta azaltarak anlatıyorum.

    bu çocuk ve aile tipi toplumun ne hale geldiğini de çok güzel yansıtıyor. öyle bir tepkisizlik hali var ki, sürekli bağıran deli gibi kapalı garaj kapısina topla vurup duran, dilli düdük çalan bu varlıklara ne aileleri ne de komşular tepki vermiyorlar. parkta kendi çocuğundan biktigi her halinden belli babalar,anneler güya çocuk bakıyorlar. ama sadece bakıyorlar.

    bunun adı çocuk bakmak,insan yetiştirmek değil. kendi kirini,pisliğini,rezilligini başkasının sorunu haline getirmek...başka bir şey değil. çocuk bu değildir ve böyle büyümez. zaten bu cocuklar da buyumeyecek sadece irilesecekler. on yıl sonra da önce ailelerini sonra hayatlarına girdikleri herkesi mahvedecekler. sonra da toplumun temel direklerini kemirecekler....

    ama kesinlikle layık olduğumuz şeyi yapıyorlar. aferin

    düzenleme :

    arkadaşlar biz de insanız. kimsenin çocuğuna küfretmem. sonuçta o çocuk, nasıl yetiştirirsen öyle olur. elbette biz de oyun oynadık, bağırdık, çığlık da attik. ama biz çizgiyi gecince bizi uyaran biri hep oldu. kaldı ki, deli gibi sürekli çığlık atan bir evladiniz olsa onu doktora göturursunuz sanırım ? yoksa normal mi dersiniz ? çocuk hiçbir sebep yokken sadece çığlık atıyor. annesi,babası balkondan izliyor. bu normal mi ? bir kere uyaracak oldu biri, çocuk enerjisini böyle atmaliymis şeklinde güzel bir nutuk dinledik. üstelik bu bir tane değil.

    bence sorun belli. küçük alanlarda bir arada yaşamak zorunda bırakılan insanlar ,sorun bu. aile çocuğu yorgunluktan ölecek hale gelsin diye elinden geleni yapıyor. bir spor klubune verecek maddi durum da kimsede kalmadı. aile çocuk yetiştirmeyi bu sanıyor. cocuklari, kedi yavrularının sagini solunu kirarcasina güya oyun oynayan. hayvanlara zorla chetoss yedirmeye çalışirken sırıtarak izleyen,foto çeken insanlar aile diye geçiyor. çocuk eğer terbiye vermezsen her şeyi yapar,çocuk masum bir melek değil, boş bir levhadir. ne yazarsan ileride onu okursun.

    ulan,biz bir kerelik şeyler olsa bu kadar öfkelenir miyiz ? gece birde cardakta bogure bogure konuşmak, milletin özel alanına günün her saati top atmak, malına zarar vermek ,top sahası olmayan yerlerde insanların damarina basarcasina garaj kapısina şut çekerek eğlenmek.... bunlar normal diyorsanız iyi...ben gargamel olarak yaşarım. çocuk düşmanı değilim. grinch de değilim.

    herkesin çocuğu kendisine prens,prenses...ama evde zaptedemedigin, 100 metre aşağıdaki oyun parkına cocugunu gorturmeye usendiğin için ben site ortak alaninda eziyet çekmek zorunda değilim. her işin medeni çözümü var. ya çocuğun taşkınlık yapınca uyar. yada al kendisini bir zahmet kontrollü bir parka,spor sahasına götür.

    son düzenleme :

    arkadaşlar,sevgili suserler kimsenin çocuğuna zeval dilemiyorum. evet,çocuklar hepimizin göz nuru. ama bakın,çocuğunuz hata yapınca uyarmamak,tepkiyi bir üçüncü kisiden beklemek sağlıklı bir durum değil. hafta sonu hariç gunduzleri evde değilim zaten özellikle evdeki küçük çocuk için bu durum sağlıklı değil. çocuğun uyuması gereken saatlerde bile korkunç bir gürültü normal değil. çocuklar oynasın,kimse çocuklar oyun oynamasin demiyor, ama çocuğun ulu orta çılgınlar gibi anlamsız yere bagiriyorsa bu bence çocuğunuzun sizin ilginize aç olduğu anlamına gelir. onu görmezden geldiğiniz sürece o çocuk bağıracak. ama o çocuk ileride büyüyecek, şimdi sen ona sosyal ortamda insanları rahatsız etmenin yanlış olduğunu öğretmezsen ne zaman ogreteceksin ?

    geri bildirimde bulunan herkese teşekkür edrim. hakaret edenlere de bir lafım yok. ben kendimi, yaşadığımı biliyorum. ön kabullerle benim gibi rahatsız olan insanları ruh hastası ilan etmeden önce lütfen iyi bir eğitim almamış çocukların öncelikle sizin için problem oluşturacağını anlaminizi diliyorum.

    saygılar,sevgiler.
  • yaz geldi mi bahçede çığlık kıyamet. sanırsın etlerinden et koparıyorlar.

    hayır bir insan evladının gece yarısını geçtiği halde hala bahçede oynamasının mantıklı açıklaması ne olabilir?

    geçen yine gece yarısına yaklaşırken bunlar çığlık kıyamet, bir dairenin penceresinden adamın ana avrat çocuklara küfrettiğini işittim. öyle delirttiler adamı sonunda.

    çocuklar sus pus oldu. hooooppp ordan bir dallama “sen çocuklara nasıl bağırırsın, nasıl konuşursun” falan başladı atarlanmaya.

    tamam adamın üslubu yanlıştır lafım yok ama senin 7-8 yaşındaki veletinin de gece yarısına kadar çığlık kıyamet ortak alanda bağırmaya hakkı yok. millet işe gidecek, bebeği olan var hastası olan var. hiçbiri değilse bile sırf sen doğurdun diye kimse senin veledinin zırıltısını çekmek zorunda değil gece yarılarına kadar. herkes haddini bilmeli!
  • çocuk sevgisi üzerinden romantizm yapan arkadaşlar, sapla samanı önce bir ayırın, sonra tekrar konuşalım.

    sitede oturmuyorum. bunun sokak versiyonu var bizde de. abartmıyorum, belki 20-25 çocuk hemen hemen her gün bağıra çağıra saatlerce oyun oynuyor. oynadıkları şeye oyun demek de mümkün değil de neyse. ben evimin terasına çıkıp 5 dakika oturamıyorum. kitap falan okumayı zaten geçtim. balkon, teras kapısını açık dahi bırakamıyorum. çocuklar tabii ki oynayacak, koşacak, bağıracak. ama bu rahatsızlık boyutuna varıyorsa ve ebeveynler hiçbir uyarıda bulunmuyorsa sıkıntı var demektir. insanları rahatsız etmeye hakkınız yok. sessiz, sakin oynarsın, arada bir bağırtı çağırtı olur bunlar kabulümüz. ama bunun adı rahatsızlık.

    en son birkaç apartmandan birileri çocukları uyardı da biraz nefes aldık. insanların kafası şişti. pandemi falan zaten umurlarında değil, çocuklar aylardır sokaklarda. daha okullar açılana kadar 2 ay yine sokaklarda olacaklar. nasıl ki ben kimseyi rahatsız etmiyorsam; çocuk ya da yetişkin kimsenin de beni rahatsız etmeye hakkı yok. burada suç çocukların değil, ebeveynlerin. bunu söylemeye bile gerek yok aslında.
  • o kadar doğru şey yazılmış ki, tekrar olmaması adına ben sadece şöyle örneklerle katılabilirim:

    öylesine uzun, manasız ve canhıraş çığlıklar atılıyor ki, birisi çocuğu taciz ediyor olsa dönüp bakamayacağız. kaç sefer kendi gözümle görmeden rahat etmediğimden bağıran çocuğun yerini bulmaya çalıştım.

    ayrıca şunu belirtmek isterim, bazı ılık yazarlar bu tam manasıyla edepsizce olayı, top bulunamadığında 33'lük kola kutusu ezmek suretiyle ortaya çıkartılan metal diskle yapılan mahalle maçlarına, çocukluğumuzdaki tasolara, oynanan saklanbaçlara bağlamış...

    kardeşim biz de tam bir mahalle çocuğuyduk, ben anneme 1 kere aşağıdan bağırmıştım hiç unutmam. annem balkondan bir ölüm bakışı attı, eliyle de "sus!" ardından "çabuk eve!" işareti. çıktım bizim eve, annem burnundan soluyor. "bir daha bu apartmana gelip aşağıdan anne! anne! diye çığrınırsan kemiklerini kırarım senin, biz sana hiç edep, terbiye veremedik mi evladım?" dedi. "ne istiyorsan eve çıkıp halledeceksin!" diye de ekledi. ben bir daha bağıramadım mesela.

    yani oyun oynarken çıkan sesler değil, çocuğun ne oyunuyla, ne arkadaşlarıyla, ne de kişiliğiyle ilgilenmeyen ebeveynlerdir dert.
  • oynamayı geçtim gece çığlık atmak nedir? saat 1:00 olmuş yaşlısı var, hastası var, işe gideni var ne basketbol maçları bitiyor, ne ebelemeceleri bitiyor valla evimizden soğuttular bizi.
  • zeka kıtlığı mı çekiyorsunuz? mental retarde misiniz? salak mısnız?

    oynamasına, gülmesine, konuşmasına kimse bir şey demiyor (ki çocukların konuşması normal bir insandan daha sesli olur). çığlık atıyorlar çığlık! sabahtan akşama kadar durmayan bir çığlık var.

    eziksiniz! büyürken çevrenizden göremediğiniz saygıdan dolayı aşağılık kompleksiniz var ve "ben modernim, çocuğumu özgür yetiştireceğim, sen çocuğuma laf edemezsin" naralarınızın ardında anne babanızın sizi küçükken gerekli gereksiz hırpalamasının doğurduğu özgüvensizliğinizi asla tam olarak algılayamadığınız özgürlük kavramının arkasına saklanmaya çalışarak aklınızca çocuğunuza kendi ebeveynlerinizn size aşılayamadığı güveni aşıladığını zannediyorsunuz. varoş olduğunuz sizinle tanışılmadan bile anlaşılıyor.

    hiçbir gelişmiş ülkede böyle çocuk gürültüsü yok. nerede araplar var, iranlılar var, kürtler var, türkler var orada bokluk orada medeniyetsizlik orada bitmek bilmeyen gereksiz bomboş bir gürültü.

    şu medeniyetsizlerin eline para geçmesine olanak veren sistem utansın. keşke varoş mahallelerinizde saç baş yolmalı kavgalarınıza devam etseydiniz.
  • bağırmayan çocuk anormalmiş. hayatı boyunca medeniyet görmemiş ve medeni toplumlardaki çocuklardan bir haber olan andavallara göre normaldir tabi. herkes kendi gibi çocuk yetiştirir. öküzün insan yetiştirecek hali yok...

    türk toplumunun genel öküzlük düzeyi düşünüldüğünde türkiye'de site içerisinde oturup çocuk sesinden şikayet etmek de komiktir. çocuğu olmayan kişinin site içinde ne işi var zaten?

    türkiye'deki siteler içerisindeki insan kalitesi dolayısıyla amerika'da "projects" denen yapılardan hallicedir zaten.
hesabın var mı? giriş yap