• karakter bolluğu altında boğulan, bu nedenle ne doğru düzgün karakter geliştirebilen, ne de doğru düzgün bir öykü ortaya koyabilen bir film. haa zaten bir örümcek adam filminden yedinci sanat şaheseri olmasını beklemiyoruz, ayrıca sonlara doğru hafif sıksa da genel olarak iyi vakit gecirten bir film, ama ilk iki filme göre yine de daha sönük, daha özensiz, ya da bu kadar çok karakter ve iç içe öykü içeren bir filme aynı derecede özen yetersiz kalmış. ayrıca umarım bu film venom'un spider man filmlerindeki ilk ve son görünüşü olmasın, bu sadece bir tanışma olsun.

    --- spoiler ---
    bir kere bu kadar öykü ve karakter filme sığdırılmaya çalışılırken, mantıksız zaman atlamaları ve öykü hataları oluşmuş filmde. tahminen süreyi kısaltmak için kesilen bu sahneleri büyük ihtimalle dvdde göreceğiz. (parkerın venomu hocasına götürmesi, harry'nin suratında patlayan bombaya rağmen ölmemesi ve anında iyileşmesi, buna rağmen aynı bombanın sandmanin ve venomun ağzına sıçması, sandmanin ani dönüşü, mary jane'in kendini hemen harry'nin kollarına atışı). bir de venom karakterinin bu şekilde harcanmış olmasına insan üzülüyor resmen, sırf venoma bir film bile ayrılabilecekken. the battle within dediği şey filmin, super kahramanımız spider man'in iki dakikada çözdüğü bir olay olup çıkıyor, venomun en büyük etkisi peter parker'ı tam bir womanizera donusturmesi oluyor ki, ben filmin en çok bu sahnelerinde eğlendim.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    dersaadet valisi boyunsuz muammer pasa yi gokdelen onundeki devasa kum adam olarak gordugumuz film olmustur
    sanirim insaattaki kumlar yetmeyince muammer pasaya benzedi bizim sandman

    --- spoiler ---
  • önemli ve güzel sahnelerin çok kısa, durgun ve sıkıcı sahnelerin gereğinden kat kat uzun tutulduğu film. keşke raimi'nin değil de sevmediğim bir yönetmenin filmi olsaymış.
  • yerden yere vurularak haksızlık yapılan güzelim filmdir. dur bi dakka kardeşim, açıklıyorum gerekçelerimi. kimseye zarar gelmeden yavaşça elini çek o butondan. bak şimdi...

    --- azcık spoiler ---

    ağlak sahneler, affetme temalı mesaj kaygısı, hatasını anlayıp imana gelen kötü adamlar deyip gözden kaçırılan mühim bir hadise var, o da filmin hitabettiği yaş grubu. adamlar senaryoyu yazarken, hikayeyi kurgularken, muhabire sahneyi açıklayıcı diyaloglar yazarken senin benim gibi kazık herifleri düşünmüyor ki!

    --- spoiler sonu ---

    filmlerin tek gayesinin gişe hasılatı olduğunu sanmaya devam ettiğiniz müddetçe bu yanılgıya da düşeceksiniz. süt kutularının üzerindeki çizgi kahramanlar, ayakkabı mağazalarındaki spiderman baskılı ürünler, ev tekstili firmalarının karakterlerle bezeli yatak örtüleri, vitrinleri süsleyenbaskılı t-shirtler, fast food'cuların menülerle verdiği oyuncaklar veya baskılı bardaklar, barbie baskılı okul çantaları, superman'li defter kapları, kalemler, silgiler hiç dikkatinizi çekti mi? sizce kim alıyor bu ürünleri? sen mi, ben mi yoksam çocuklarımız ve yeğenlerimiz mi? siz hiç üniversiteye spiderman baskılı defterlerle, nemo çıkartmalı çantalarla giden gençler gördünüz mü?

    yukarıda saydığım ürünleri satabilmek için üzerine spiderman basıyor üreticiler. marvel'a, dc comics'e, warner bros'a yıllık ödenen kullanım bedeli, satılan ürün üzerinden ödenen komisyonun yanında devede kulak tüyü kalır.

    sadece türkiye'de bu karakterler için ödenen lisans bedeli milyon dolarla ifade edilirken, global çaptaki milyar dolarlık kazancın yanındaki gişe hasılatının bir kıymeti kalır mı? yani pek kıymetli senarist ve yönetmen abiler filmi çekmek üzere masa başına oturduklarında, sinemadan keyifli ayrılacak gençlere mi yoksa vitrindeki ürüne saldıracak veletlere mi hitabebedeceklerini kaç salise tartışıyorlardır sizce? örneğin buradaki eleştiriler ışığında senaryoda yapılacak düzeltmelerle filim seni de beni de tatmin edecek bir seviyeye pekâlâ ulaşabilir. bu sefer de hikayeyi çözemeyen veletler vitrindeki zıpaydırlara dudak büktügünde görürüm ben o filmin geleceğini.

    bak mesela batman sana bana hitabediyor. ama dön de bir etrafına bak bakalım, kaç batman basılı ürün görebileceksin? 3 yıl evvel lisans hakkını alan firmalar anlaşma sürelerini neden uzatmamışlar? yeni film vizyona girse tekrar anlaşma imzalamayı düşünüyorlar mıymış?

    eğer 8-16 yaş kafasıyla izleyemeyeceksen sakın gitme spiderman 4'e. gidersen de buraya gelip "la izleyiciyi zalak yerine koymuşlar, sahneyi açıklayan muhabirler gereksiz olmuş, karakterler derinlemesine incelenmemiş" diye mızmızlanma.
  • o degil de koskoca super kahramani harcadiklari filmdir. kendimi scary movie, mtv movie awards parodisi falan bir seyler izliyor sandim. yok aslinda cocuklar ve ergenler icin yapilmis vesaire. cocuklar icin yapildiysa filmde o kadar siddetin isi ne? koysunlar peter'i binanin ustune, bir ona atlasin, bir buna. para verdiklerine degmez. dorduncu filmde versinler bana, ben daha iyi yazarim.
  • ----senaryo seyrine etkisi olmayan spoiler----

    fransız restoranı resepsiyonisti, bir an için "bol şans" dedi gibi geldi bana.

    bunu yazma dürtüsü içinde olmama da ayrıca hayret ediyorum denk geldikçe.

    ----senaryo seyrine etkisi olmayan spoiler----

    akabinde gelen edit: yağmur gibi gelen mesajlardan anladığım kadarı ile "bonne chancè" gibi bir şey diyormuş fransızca efendim, teşekkür ediyorum hepinize.
  • filmi tekrar izledim, ilk izleyişin heyecanıyla biraz fazla sert davrandığımı gördüm.. evet hala açık ara serinin en kötüsü ve büyük bir fırsatın kaçışı, ama ilk izleyişte o hayalkırıklığıyla kötü gelen bazı şeylerin bir anlamı olduğunu gördüm..

    mesela filmin son aksiyon sahnesinden hemen önce çıkan dallama bir spikerin sunduğu haberler.. işte siyah örümcek benzeri bir yaratık ve kum adam ortalığı dağıtıyor falan diye kapıyı açtı adam, daha sonra aksiyonun en gaz yerlerinde bile araya girip tekrar bu arkadaşı gösterdi raimi.. spidey ölecek mi? bu spidey'nin sonu mu olacak yorumları falan.. bunu ilk izleyişimde nasıl irrite edici geldiğini anlatamam.. ama bunun nedeni venom'ın son 15 dakikaya sıkıştırılmasından doğan kızgınlığımın gözlerimin önüne perde çekmesiymiş mesela ikinci izleyişimde onu anladım.. bariz bir çizgiromansal anlatım yapmak istemiş raimi.. çizgiroman yazar ve çizerlerinin de çok sık başvurduğu bir şeydir konunun ortalarında bir spikerin ağzından bir şeyler anlatmak.. hem de tam filmdeki cümleler ve benzerleriyle.. bir çizgiroman anlatımı yakalamak istemiş sam raimi, çok gerek var mıydı bundan hala emin değilim, filmin ciddiyetinden biraz götürüyor o tip sahneler ama neden yaptın da diyemem şu anda..

    tekrar izlediğimde bazı şeyleri net bir şekilde gördüm dedim.. ama hala kesinlikle çok büyük 3 hata var.. bunları tekrarlamakta bir beis görmüyorum..

    1- milyonlarca spidey fanının en sevdiği, değer verdiği villain olan venom böyle skindirik bir şekilde harcanamaz.. o kadar işte bunu uzatmaya gerek yok.. har-ca-na-maz.. ben gerçi ocak ayında bunu farkedip entry'ye dökmüştüm burda (bkz: #10473743), net bir şekilde bağıra bağıra geliyordu bu tehlike ama gereken baskı yapılamamış heralde raimi'ye..

    öncelikle şöyle bir yanlış anlaşılma var.. eğer ciddi anlamda bir simbiyot ve venom hikayesini beyazperdeye aktaracaksa bir yönetmen önünde iki yol var.. ya venom'ı filmin sonunda çıkartıp devamı diğer filme deyip bitireceksin normal tek villain'li bir sinema filmi çekip.. yani film bir villain ve black suit'e sahip spider-man'in bildiğimiz sorunlarıyla geçecek ve filmin sonunda venom oluşup bekle ulan diğer filme ananı skecem ha senin bakışı atarak bitireceksin filmi.. ya da elin mahkum en az 2 villain barındıran bir film oluşturacaksın.. zira sadece venom'ı barındıran bir film çekmek imkansız.. neden? çünkü filmin ilk katmanını black suit'e sahip spider-man ve onun dark side'a düşüşü oluşturuyor ve bu aşamada spidey'deki değişiklikleri göstermek, onun gücünün nasıl arttığını ve yavaş yavaş kötüleşmeye başladığını göstermek için rahatlıkla kötek atabileceği, ordan oraya savurup şovunu yapacağı bir başka villain daha gerekiyor filme.. sandman aslında bunun için iyi bir seçim ama böyle olunca iki film boyunca gayet güzel bir şekilde geliştirdiği harry osborn ve onun uzantısı new goblin karakteri fazlalık yaratıyor.. onu kesmek imkansız olduğuna göre spidey'nin karanlığa düşüşü new goblin pataklama üzerinden verilip sandman kesilse çok daha iyi olabilirdi ama böyle düşünmemiş raimi, iyi bok yemiş.. ilk yarım saat harry'yle olan husumet, sonraki 45 dakika sandman'in oluşumu ve black suit'in gelişi falan derken venom'a 20 dakika kalmış ve tam bir sıçış yaşanmış..

    bir de ilginç bir şey okudum empire türkiye'nin bu ayki sayısında.. ben raimi'nin venom'ı filme bu şekilde sıkıştırmasının nedeni olarak 4. filmi yönetmeyi pek istemediği için bu kadar geliştirdiği ve güzelleştirdiği seride en sevilen villain'i de başka bir yönetmene yar etmemek için bu kötü tercihi yaptığını düşünmüştüm fakat empire'da simbiyot ve venom için sam raimi'nin hiçbir zaman favori karakterleri olmadığı ve raimi'nin venom'dan pek hoşlanmadığı yazılmış.. bu kadar takip ediyorum bu filmin yapılışını hiç böyle bir şey okumadım piyasada ama boşa da yazmaz empire.. eğer gerçekten böyle korkunç bir düşüncesi varsa sam abinin sadece yazık diyebilirim..

    yani sonuç olarak yapılması gereken kesinlikle daha film gelmeden bir yıl önce söylediğim gibi filmi ilk 2 filmde olduğu gibi tek villain'le geçirip venom'ı finale bırakıp 4. filmde devamını görürsünüz anacım demekti.. bu yapılmayacaksa da filmde birden fazla villain bulunması doğaldı.. ama 3 biraz fazla kaçtı.. gerek yoktu..

    son bir şey daha ekleyeyim hadi, yahu sen simbiyot ve venom'ı içeren bir film yapıyorsun, hadi 20 dakika ayırdın venom'a.. bir kere olsun filmde "venom" ismi geçmez mi? ayıp değil mi babacım benim? şöyle spidey'nin karşısına ilk çıkardığında bir spider'a "sen kimsin ulan?" diye sordurup "i'm venom" diye kükretseydin olmaz mıydı be? baştan aşağı denyoluk..

    2- gwen stacy başlı başına büyük bir ayıp.. ilk 2 filmde hiç göstermeyip, adını dahi ağzına almadığın gwen'i böyle ayaklar altına almayacaksın.. şimdi şöyle söyleyeyim, ilk filmde gwen stacy'yi yok sayıp peter parker'ın direk mary jane watson'la olan ilişkisine odaklanıp bunu işlemek istemek bence çizgiromana zarar verici bir şey değildir.. yani gwen ilk filmde de yoktu ulan, şimdi niye kızıyosunuz zaten çizgiromana aykırılık yapıldı görüşünü doğru bulmuyorum.. bu bir yönetmen tercihidir ve bir yönetmen uyarladığı bir yapıttan bazı karakterleri çıkarabilir kendi görüşüne göre.. ya da onu yok sayabilir..(ki mesela aslında filmlere daha çok kaynaklık eden ultimate spider-man serisinde de ilk mj vardır, daha 5. sayısında peter kimliğini mj'e açıklar, gwen hikayeye sonra dahil olur.. ve goblin yerine de carnage tarafından öldürülür.. oluyor yani böyle şeyler adaptasyonlarda) ben de ilk filmde tamamen gwen olsun ama mj arkadan görünsün, gwen green goblin tarafından o köprüden atılan kişi olsun ve ölsün, mj'le muhabbet 2. filmde başlayıp 3. filmde nihayete ersin isterdim ama olmadı.. fakat bunun olmamasını büyük bir yanlış olarak da görmüyorum.. ama ilk 2 filmde bu tercihi yaptıktan sonra gwen stacy diye bir karakter yaratıp(ki bryce dallas howard senaryonun da bu karakter için çok boş kalmasından dolayı hiçbir şey veremiyor seyirciye gwen'le ilgili..) onu tamamen mj'le parker arasındaki ilişkiye zarar vermek ve mj'i kıskandırmak için kullanılan bir et parçası haline sokarsan çizgiromanın özüne zarar verirsin, onu bırak tabiri caizse skip atarsın hikayeyi.. nedir yani, gwen'le hiç alakası olmayan bir karakter yerine bambaşka bir kadın karakter yaratıp(hatta betty brant bile olabilirdi bu) bu son derece koftiden aşk üçgeni yaratma görevini ona verse olmuyor muydu yani.. çizgiromanın ruhu 3. filmde en çok gwen stacy adıyla zedelenmiş.. bir de george stacy gibi yine kısmen önemli sayılabilecek bir karakterin vasıfsız bir şekilde verilmesi var ki artık ona da girmeye gerek yok.. baba-kız sırf çizgiromanda adları var diye hiç olmayacak şekilde filme konmuş, felaket olmuş..

    3- yine en az gwen stacy kadar çizgiromanın ruhunu yaralayan, sırf elde ve beyinde bir şey kalmadığını belli ettiği gibi sam raimi'nin yaratıcılığı konusunda da beni derin düşüncelere iten ben parker'ın katilini flint marko yapma olayı var.. o kadar büyük bir kolaycılığa kaçmadır ki bu, yönetmen ve senarist için gerçekten en acı olaylardan biridir.. 40 yıllık geçmişi olan karakterden, 1000 sayılık bir materyalden bir şey bulamayıp ek bir duygu katmanı yaratmak için böyle bir şey icat ediyorsan senin bu konuyla ilgili yaratıcılığın bitmiş sam abi kusura bakma.. spider-man'in 3. filmiyle ilgili buluşun buysa yani bi daha da hikaye yaratma ve senaryo yazma aşamasına katılma.. peter parker'ın hikayesinin ana kaynağıdır uncle ben'in öldürülmesi.. onu öldüren sokak serserisini durdurma şansı varken spider-man'in umursamaması sonucu başına gelen bu vahim olay onu spider-man yapan şeydir.. ki sen bunu ilk filmde zaten böyle işledin.. 40 yıllık geçmişi olan spider-man hala uncle ben'in kendisinin hatası yüzünden öldüğünü düşünür, hala with great power comes great responsibility mottosu ve gazıyla çalışmaya devam eder.. e sen ne yaptın katili flint marko yaparken? parker'ın artık bundan bir suçluluk duymasına neden bırakmayacak olayların, büyük hataların içine girdin.. çizgiromanın ruhuna hakaret ettin.. tamamen spider-man'in gelişim sürecine ayıp ettin..

    şimdi böyle büyük hatalara e kardeşim bunlar ilk 2 filmde de vardı, organik ağ, gwen'in hiç olmaması gibi şeyleri örnek veremezsiniz.. aynı şey değildir zira.. ben örümceğin genel hikayesine hakaret edilecek hiçbir şeyi görmedim ilk iki filmde.. zaten böyle şeyler olmadığı için ilk film türünün çok iyi örneklerinden, ikinci filmse türünün başyapıtı ve en iyi 2-3 uyarlamadan biri olarak anıldı.. önemli bir çoğunluğa göre de 2 gelmiş geçmiş en iyi uyarlama.. ama 3'te raimi ilk 2 filmde yapmadığı şeylere girdi, o çizgiroman dokusunu anormal zedeledi, mahvetti..

    şu organik ağ örneği yine burda da veriliyor bence mantık olarak çok güzel bir yaklaşım.. stan lee de zaten daima neden ben de öyle yapmadım demiş kartuş olayına girdikten sonra, filme konurken de onay veren ilk isimmiş.. sam raimi'nin de o yaşta bir çocuğa öyle bir buluşu yaptırırsam komik olur yaklaşımı bence çok yanlış değil.. benzer bir şekilde spider-man'in duvarlara tutunması da çizgiromandaki gibi yapışkan bir maddeyle değil de parmak uçlarında çıkan örümcek tüyleriyle açıklanmıştı ki bence bu da çizgiromanla aynı olmadığı halde çok daha doğru ve mantıklı bir yaklaşımdı.. organik ağ olayında herkesin takıldığı efendim kartuş bitecek de spider-man düşecek onu göremiyoruz safsatasından daha önemli olan bir şey var ki mantıklı bulmama rağmen benim de canımı sıkan konu bu, spider-man vücudundaki bu değişimle bir mutant sınıfına giriyor.. tek falsosu bu.. ki bildiğimiz gibi spider-man mutant değildir.. yoksa kartuş bitmiş de düşme heyecanı varmış.. e ben 568 defa gördüm onu, hiç de bi heyecan olmuyor ya bi ipe takılır ya tutunup zıplayacak bi çıkıntı bulur.. bir şekilde yırtar yani, onun konmaması o kadar da büyük kayıp değil.. ama şu 3. filmle ilgili saydığım bu şeyler büyük ayıplar, kolay kolay da toparlanacak şeyler değiller..

    filmin bana göre batmasına neden olan şeyler bunlar.. yoksa karakter bolluğu o kadar da önemli bir şey değil kanımca.. tamam karakterlerin işlenmesi zorlaşıyor, öyküleri havada kalıyor, olmasa daha iyi ama daha önce de dediğim gibi ilk 2 filmde çok az aksiyon ve %90 hikayeye ağırlık verip kendisini kısıtlayan bir adamın biraz daha kendisini serbest bırakması çok büyük eleştiri konusu olmamalı..

    bunun dışında senaryo gerçekten zayıf, filmin hitap ettiği yaş ortalaması gerçekten biraz fazla düşmüş.. ilk iki filme göre bunun çok daha yumuşak seyrettiğini görmek mümkün ki aslında serinin en karanlık olması gereken filmiydi bu, ordan da yapılan seçimin çok yanlış olduğunu farketmek için allame-i cihan olmaya gerek yok..

    bir de şu peter parker'ın simbiyotla tanıştıktan sonra hareketleri var ki yine bir furya oluşmuş sözlükte, 35 farklı entry'de emo kid gördüm gına geldi.. parker'ın triplerine emo kid yaklaşımı yapmak için emo kid'in ne olduğunu bilmemek gerekiyor ama furya söz konusu oldu mu sözlük bir numaradır.. bence parker'ın bütün davranışları, bazı yerlerdeki abartılar dışında gayet normal ve eğlenceliydi.. ki çoğu da gerçekti ve simbiyotun etkilerini doğru gösteriyordu.. evet o madde aynen öyle bir kendine güven ve yolda giderken karı kıza artistik çekmeye kadar götürebiliyor adamı, yanlış bir şey göstermemiş.. sorun simbiyotun etkisini sadece bu şekilde göstermesi filmin.. ortamlardaki michael jackson tripleri, danslar falan tamam güzel vurgular ama değişimi sadece böyle göstermek yanlış, komik.. arada sandman'e iki kötek attırdılar.. hadi mj'e de bi tokat.. eywallah.. ama olmayan o.. eğer o süreç çok daha uzun tutulsa, bazı şeyler 4. filme bırakılıp simbiyotla geçen zaman artsa ve bunlar yine bulunsa çok daha oturmuş olacaktı bazı şeyler ama yettiremediler..

    bir de yine spider-man'in esprili kişiliğiyle ilgili spidey'ye harry'nin uçan bıçaklarından kaçarken "hate those things", sandman'e "buranın müdürü benim yiğenim.." falan dedirtmek de güzeldi.. yine sandman'le karşılaştıktan sonra "ulan bunlar nereden bitiyor mantar gibi.." vs de.. filmin diğer karakterler üzerinden yapılan espri dozajının artması da yine bu kısımla ilgili eleştiriler üzerinden olabilir ama kesinlikle fazla kaçmış.. hele final aksiyonunun tam ortasında j. jonah jameson'ı ufacık bir veletle fotoğraf makinesi pazarlığı yaptırma var ki eeeh yeter be demekten ben bile alamadım kendimi..

    son olarak yine o bernard'ın harry'ye söylediği babanızın yarasını temizledim, o bıçak darbesi kendi aletindendi şeklinde gelen açıklaması tam bir yönetmen ve senarist gafleti.. iki film boyunca iki kişi arasında inşa ettiğin nefreti çözüme kavuşturmak için bundan yapmacık, bundan kötü, bundan paspas bir cümle bulamazsınız.. yine sam raimi'nin bittiği noktalardan biridir o senaryo içindeki küçücük ama bazı şeyleri net bir şekilde gösteren gerizekalı cümle.. nasıl sinirlendiğimi anlatamam her duyuşumda..

    fakat yine de ilk başta söylediğim gibi bazı şeyleri 2. defa izleyince daha iyi anlıyor insan.. bu film bunca şeye rağmen kötü bir film değil.. brett ratner'ın x-men the last stand'ini görmüş bir bünye olarak oldukça iyi kaldığını bile söylemek mümkün, eğer o seriyle karşılaştıracaksak tabii ki.. sam raimi yaptığı bütün hatalara rağmen bir brett ratner değil ve yine de vasata ulaşmış, aksiyon sahneleriyle artık sinemacılığın bokunu çıkaran(2. filmde zaten çıta falan bırakmamıştı), şu alemde aksiyon çekerken kamerayı en güzel yere koyan 1-2 adamdan biri.. değerini bilmek gerek, ama efsane bir 2. filmden sonra böyle bir vasatlık da ne yazık ki bizleri zıvanadan çıkartabiliyor, aslında elini yüzünü düzgün tutmaya çalışmış bir filme bile vurdurabiliyor.. ama çıtayı yukarı sen çektin sam abi, efsanevi bir çizgiroman uyarlaması üçlemesi yapma fırsatını da sen kaçırdın.. katlanacaksın..
  • serinin ilk 2 filmi ile kıyaslanmayacak uyuzluklar içeren film. oyunculuk olsun, çizgi romana kıyasla yapılan kaymalar, oynamalar olsun, ilk iki filmde hiç gözüme batmayan pek çok kareyi barındırmıştır. olsundur. peter parker'dır, marry jane'dir, venom'dur, candır. canandır. amma daha iyisi yapamazlar mıydı? yaparlardı. peter parker taytı giyince araya kaçmış hissiyatını yansıtmadan, yürüyemez miydi? bence yürürdü. önümüzdeki filmlere bakıcaz...
  • beğenenler grubu arasında yer aldığım filmdir. serinin en iyisi olmasa da süper kahraman filmleri içinde iyiler arasında yer alıyor benim gözümde.

    aksiyon sahneleri zaten mükemmel olmuş. bu kez bu sahnelerde hemen hemen tüm karakterleri yüzlerinde maske olmadan görüyoruz ki bu da inandırıcılığı arttırmış. işin komedi dozu da tam örümcek adam'a yaraşacak tatta. özellikle büyük insan bruce campbell gerçekten harika idi (bubba ho-tep'in devamını beklediğimizi de araya sıkıştırıverelim). karakterler arası ilişkilerin gelişimi, önceki filmlerle bağlantıları da gayet sağlamdı. özellikle harry'nin tüm 3 filmdeki hikayesine bakınca diyebiliriz ki bu filmler peter kadar harry'nin de hikayesini anlatıyor. zaten harry'nin hikayesinin geliişmi de çizgi romana oldukça sadık (çocuğunu falan saymazsak tabii).

    siyah kostümün dünyaya düşüşü ve tutup da bizim sürüngeni bulması tesadüfün iğne deliği idi ama koskoca secret wars hikayesine dalamayacaklarına göre o da beni çok rahatsız etmedi. ama sandman'in ben parker'ın katili oluşunu ben de çok sindiremedim açıkçası.

    filmde çok fazla karakter olduğu da doğru ama şu an için 4. film planlanmadığı için böyle oldu galiba. yoksa venom'un bir sonraki filme kalmasına, hatta harry'nin de hafızasını bu filmin sonlarına doğru geri kazanmasına hiç bir itirazım olmazdı. halen peter-mj düğünü ile başlayacak ya da bitecek bir spider man 4 filminin gayet hoş olacağını düşünüyorum.

    bir başka nokta da bir değil iki değil, pek çok yaşam dersi verme kaygısı vardı filmde. keşke onlar da biraz daha az olsaydı.

    ama film için benim en büyük itiraz noktam gwen stacy ve babası. ilk filmde gwen'in hikayesini büyük ölçüde mary jane'e uyarladıktan sonra keşke bu filmde hiç dahil etmeselerdi de peter'ın hayatındaki belki de en önemli kadını, sadece bir kıskançlık aracı olarak kullanmasalardı. bu rol için bence felicia hardy çok daha iyi bir seçenek olabilirdi (ama black cat olayına girmeden, zaten filmde yeteri kadar karakter vardı).

    olumsuz noktalara olumlulardan daha fazla yer ayırdım ama yok yok sevdim ben bu filmi. ayrıca, imkanı olanlar, filmi imax salonunun dev perdesinde izlemeli, çok daha fazla keyif alınacaktır (tabii filmden nefret edenler için de daha fazla eziyet olabilir). en azından başında reklam olmuyor bu şekilde.
  • tüm dünyada türkiye'deki gibi 2 yarılı gösterilmesinin tavsiye ettiğim filmdir.

    yanlız ara verilen süreyi biraz daha filmin sonlarına doğru almak lazım ki gereksiz sahneler ve fanboy üzen olaylar görülmesin.

    ilk yarısını ve aksiyon sahnelerini düşünürsek üçlemenin en iyi filmidir. ama raimi amca ne yazıkki her bölümde sıçacak birşeyler buluyor. ilk filmde sıçış sahnesi ny'lıların goblin'e "if you mess with one uf us, you deal with all of us" cümlesiyle afgan'ına, irak'ına mesaj vermesiydi; ikinci filmde sıçış sahnesi trende tüm yolcuların spidey'nin gerçek kimliğini görmesiydi. bu filmde o kadar çoklar ki saymak istemiyorum çünkü filmi çok beğendiğimi unutturabilirler bana.

    140 dakika film yapıp bir sürü karakter sıkıştırıp 30 saniyede tüm konuları kapatmaya çalışılmasının nedenini anlayamıyorum. ama çok güzel ve muhtemelen doğru olan bir teorim var:

    aslında düşününce iş çığrından çıktı artık spidey 3, amerikan ilk gün box office rekorunu kırabilmek için bir önceki gece saat 12'de perde açtı ki 1,2 seans fazla para yapsın. filmin belirlenen süreden daha uzun olması salon başına en az 1 seans kaybetmek anlamına gelir ki, bu da box office'e kısa vadede kötü yansır.

    şimdi bu teori nasıl oluştu?

    dün walt disney spidey'nin günlük rekorunu kırmak için pirates of the carabean at the world's end'in gece perde açacağını ve bazı salonlarda sabaha kadar aralıksız oynatılacağını açıkladı. sinema sektörü böyle garip ve gereksiz bir rekabete girmişken kim bilir başımıza daha neler gelecek?

    şimdi filmde insanların sinama keyfini bozmadan eleştiremiyeceğim şeylere bir bakalım:

    --- spoiler ---

    todd mc farlane'in el emeği göz nuruyla yarattığı venom'u motorsikletinin camına yapışan sinek gibi anlatılması kötüler kötüsüydü. zaten spidey'nin kötü olmasından çok peter parker'ın kötü olmasını izledik ki bu bölümler hem eğlenceli hem de güzel çekilmişti. tek eleştirim mj'i kıskandırmak için kullanılan kızın gwen olmasıdır.

    efendim bir kere eddie brock'un venom olması sahnesi filmden çıkarılsa hiçbirşey kaybedilmezdi nokta

    senaryoda da bazı açıklar vardı: sorarım size sevgilisi spiderman olan bir kızı nasıl tehtid eder de ondan ayrılmaya zorlayabilirsiniz? tehdit mekanizması bu denklemde nasıl çalışır? zaten filmde gösterilmemiş; nasıl göstereceksin ki?

    the new goblin - eger peter'dan ayrılmazsan onu öldürürüm
    mj - pardon harry'cim bu peter dediğin mürümcek adam'dır bilmiyorsun galiba? o babanı döverken sen daha portakalda vitamindin... sıpaya bak be... destieee...

    bir de kahya olayı var. aman tanrım nasıl bir ilişki bu? ulan harry osbourne delirdi kafayı yedi, madem bu kadar çok seviyordun, madem her olayı görüyordun neden iki kelam etmedin de çıldırttın adamı?

    herif akli dengeyi bozmuş, façası çizilmiş, hayatı kaymış ondan sonra yanına gidip "aslında böyleyken böyle; gittiğin yol yol değil" tarzı nasihatlar veriyorsun?

    --- spoiler ---

    gerçekten çok güzel bir film yanlızca içini o kadar saçmalığı da sıkıştırmayı başarmışlar ki üzülüyor insan. ilk 2 filme bile laf söyleyenler vardı ki gerçekten tam spider man çizgi romanlarının ruhunu yakalamış 2 film di bunlar. hayatında çizgi roman okumamış kişiler bu filmleri eleştirip durmuştu, yok "çok aşk var; peter parker'ın problemlerinden bana ne" diye. e bu tip insanların bu filmi de beğenmelerini beklemiyorum aslında.

    uzun lafın kısası son kararım şudur: sam raimi'nin bundan sonraki projesi j jonah jameson'ın başrol oynuyacağı daily bugle spinoff'u olmalı. bir rol bir insan evladına bu kadar mı cuk diye oturur? sırf jameson'ı ve sandman'in doğuşunu tekrar tekrar izlemek için dvdsini alacağım bir filmdir.
hesabın var mı? giriş yap