• erken yasta uygulanmasi cocugun psikolojisi acisindan cok daha iyi olacak din temelli uygulamadir.(aslinda uygulanmasa da olur ya neyse...)

    14 yasinda sunnet olmus biri olarak biliyorum ki insani psikolojik olarak cok fazla etkileyebilir.
    14 yas politikaya atilmak icin cok kucuk bir yas olabilir ancak, sunnet olmak icin epey gec bir yastir.butun arkadaslariniz sunnet olmus siz hala kabuklu fistik gibi ortalikta dolanmaktasinizdir.hayır,aleti kestirmek istediginiz filan yoktur ama sunnet olan arkadaslar tarafindan bir alay konusu olma durumu vardir.bunun yaninda,eninde sonunda kesilecegini bildiginiz icin '' ne zaman kesilecek lan bu? '','' nasil kesecekler miniskiym? '' diyerek icten ice ilk depresyonla tanisirsiniz.'' ulan bu kacinci yaz mevsimine el sallayisimiz,yillar geciyor,askerlik dusuncesine gecmem lazim benim hemen, ne zaman kesilecek bu? '' diyerek 14 sene isemek icin once kapagini acarsiniz.babadan kestirme isiyle ilgili olarak gelmesi beklenen ses hala yok.
    baska bir yandan kamisa su da yurumus artik.olur olmaz yuruyor su.sisede durdugu gibi durmuyor.
    bilmiyoruz ki ne zaman harekete gececek. tamamen bagimsiz takiliyor hayvan.ne de olsa resit oldu o,kendi kafasi var ve ona gore hareket ediyor.allahvere de sunnetcinin uzerine yurumese
    diyerek tereddutle geciriyoruz gunleri.
    gel zaman git zaman beklenen haber geliyor.bir kere de normal yurusun su isler bizim ailede degil mi? ama yoook. ben mahallede arkadaslarla bisiklet turundayim,yarim saat sonra beserlikten macimiz var.o da ne pencereden annem bagiriyor.'' cabuk eve gel ''.
    kosarak gidiyorum.onemli bir sey olmali.yoksa pencereden cagirma durumu yoktur bizde.yemek saatine de daha var.kahvalti edeli olmus zaten tas catlasin bir saat...merakla giriyorum eve.

    - timsi - ne oldu anne,ne var?cabuk soyle mac edicez...
    - anne - al sunlari giy ustune,sunnet olacaksin.doktora gidiyoruz.
    - timsi - .......... ( koala gibi apisip kaliyorum).
    - anne - hadi cabuk ol 12 de orada olmamiz lazim.
    - timsi - .......... (koala gibi agactan dusuyorum)
    - anne - hadiii!!
    - timsi - ..........

    bir sunnet kiyafeti filan yok ortalikta.gayet kumas bir pantolon ustu gayet tisort halde cikiyoruz evden.yani sifir motivasyon,bin endise,10bin korku ile en hazirliksiz pozisyonda goturuluyorum sunnetci kisiye.cumartesi gununden sonra carsamba gelmiscesine saskinim.
    disari cikinca kapinin onunde arkadaslarla karsilasiyoruz,mac hazirliklari baslamis en van basten,rummenige,paolo rossi sekilde.hersey iyi guzel de paolo rossi benim. takimin hucumdaki acigini kim kapatacak simdi?

    - arkadaslar - hadi olm basliyoruz maca
    - timsi - biz doktora gidip gelecegiz.
    - arkadaslar- sen niye gidiyosun? onlar gitsinler.mac etcez lan...
    - timsi - sunnet olacakmisim.cok aciyor mu lan?sen sunnet oldun,bilirsin.( artik son dakika kendime gore bir '' hic acimazkiii '' psikolojisi gelistirmeye calisiyorum bir yandan)
    - arkadaslar- .........(koala gibi apisip kaliyorlar) lan oglum sen sunnet olmadin mi daha ? ortaokul bitiyor lan...
    - timsi- donunce gorusuruz.
    -arkadaslar - oglum bir ay uzaksin sen sahalardan,nereye gorusuyoruz?...(koala gibi dusmuyorlar agactan)(kesilecek olan onlar degil tabii,niye dussunler)

    babam,annem,dayim ve ben biniyoruz arabaya.
    annem '' korkma oglum '',
    babam '' lazerli aletle kesecekler ''
    dayim '' hic acimaz'' diyor.
    '' yakarak kesiyorlar,hic kanama olmuyor'' diye dayim,
    ''10 dakikada bitecek'' diye de babam ekliyor...
    hersey cok hizli oluyor o gun.bir bilimkurgu tadi var.
    oyle bir anlatiyorlar ki beni arthur c.clark sunnet edecek diye dusunuyorum lazerler mazerler.

    10 dakika sonra variyoruz doktora.trafik yok tabii o zamanlar,zirt diye geliniyor...

    - baba - ''sunnet icin saat almistik da...'' diye sesleniyor sekretere.
    o sirada sekreterle bakisiyoruz.sunnet olacak olanin ben oldugumu ogrenince biraz sasiriyor(koala gibi apisip kaliyor).kac yasinda diye soruyor. babam '' ondort '' diye cevapliyor.
    neyse,kayitlar kuyutlar bitince beni odaya aliyorlar. oda dedigim 2 metreye 4 metrelik bir kutu.beyaz ortulu bir yatagin uzerine yatiriyorlar beni. doktor birazdan gelecek diyorlar.basliyoruz beklemeye...
    sonunda doktor geliyor.

    - doktor- merhabalar
    - babam,annem (dayim o sira disarda)- merhabalar
    - timsi - merhaba
    - doktor - bu mu sunnet olacak olan cocuk?(babama soruyor)
    - babam - evet...
    - doktor -kac yasindasin? (bana donerek)
    - timsi - 14
    - doktor- indir bakalim pantolonunu.
    - timsi- ....... indiriyorum (korku ve gerginlik basliyor.kafamin icinde jaws in muzigi caliyor din diii din diiidiiin)
    - doktor- ooooo ben bunu kesemem.
    - babam - neden,ne oldu?
    - doktor- bu cok buyuk,bunu kesemem.
    - babam - ama kesmeniz gerek.sunnet olmayacak mi bu cocuk?
    -doktor- ama siz de cok gec kalmissiniz?
    babamla doktor arasinda boyle ufak bir tartisma yasanirken sesleri duyanlar yavas yavas odaya dogru girmeye basladilar.hastabakici,hemsire,sekreter derken baska hastalar,onlarin yakinlari...
    herkesin ortasinda pantolonu indirmis yatiyorum en az 20 cift goz benim aleti inceliyor.
    doktor bir yandan aleti gosteriyor bir yandan '' kesilemez buyuklukte''diyor,babam bir yandan aleti gosteriyor'' kesilecek '' diyor,dayim musluman olan almanlarin nasil kesildiginden bahsediyor....dayimin musluman olan almanlarla ilgili sozleri yogun ilgi goruyor.olaya disardaki hasta yakinlari da mudahale ediyor '' kesilecek,kesilebilir'' diyor...
    velhasil i kelam doktor ince ince sinirleniyor,tamam diyor...
    herif alacak simdi aletin yarisini diye daha da korkuyorum mevzudan...

    herkes odadan cıkariliyor,bir tek dayim kaliyor.o da elimi tutmus almanlardan bahsediyor hala...

    once bir igneyle uyusturuluyor alet.oyle bir yerine igneyi sokuyor ki bittim ben diyorum,buraya kadarmis...
    ben,yarisini kesmemesini soyluyorum doktora biraz az kes filan...'' kesmiyorum yakiyorum ''diyor ibnetor. hic ''aciyor mu?,bir sey hissediyor musun?'' diye sormak yok.langir lungur yakiyorlar aleti,ince ince yanik et kokusu geliyor once.biraz daha sonra sanki odada mangal yapiliyor diye dusunen adamlar geliyorlar ellerinde ortadan ikiye ayrilmis ekmeklerle...tamam 14 yasindayiz ama hergun bir yerimizi yakmiyorlar ki.insan bir motive eder once rahatlatir...yok...
    '' ulan yoksa benim hayatimi kosinski* mi yazdi acaba?'' diye dusunuyorum.

    mangal partisi bitiyor ve doktor ''ustunu giyebilirsin'' diyor.allah allah diyorum '' kestiniz mi?''
    yok,yaktik diyor.alete bakiyorum bir de ne goreyim,en son biraktigim halinden eser yok.kirmizi kocaman bir et parcasi.ustelik pismemis...isin garibi ortalikta acidan bir emare yok.
    geldigim gibi pantolonumu giyiyorum.bir yandan da seviniyorum pelerinli melerinli bir sekle sokulmadigim icin baska bir yandan yine seviniyorum yakildiktan bir dakika sonra pantolonumu giyip disari cikabildigim icin.kumasin alete degmesi,acitmasi gibi bir durum soz konusu degil cunku.
    penguen gibi yurumek zorunda olmadigim icin de cok sevincliyim her yandan...

    tekrar eve gelmek uzere biniyoruz arabaya.dayim halen almanlardan bahsediyor.

    mahalleye dondugumuzde bakiyorum ki arkadaslar maca devam ediyorlar.geliyorum birazdan deyip eve cikiyorum.herkes bana bakiyor en '' ne oldu lan gozlerle'' gozlerim '' hicbir sey yok'' diyor sanki eflak ve bogdan i almisim gibi.

    hakikaten de yarim saat sonra filan cikiyorum disari.
    maca baslamadan once aleti gosteriyorum millete.cok begeniyorlar.senden de bu beklenirdi filan derken maca devam ediyoruz benim de katilimimla...'' paolo rossi musluman olmus laaaan!! '' nidalariyla 1 aya zor donersin dedikleri sahalara 2 saat sonra donuyorum...
  • bazı nedenlerden dolayı 10 yaşında mı 11 yaşında mı ne olmak zorunda kaldığım eylem. zorunda kaldım çünkü ailem 7 yaşına kadar beni kız zannetmiş... çüş!!.. yok la operasyon geçirdik de 7 yaşında, 3 sene sürdü ameliyat.. oha!!.. hay başlayacağım cümleyi sikiim ya..

    7-8'li yaşlarda dışardan gerizekalı bi tipim ve bakışlarım olsa da içimde yaşadığım fırtınaları kimse bilemezdi. arada babam farkeder bi güzel döverdi. annemin de kafasını çok karıştırırdım. bazı bazı kulak misafiri olduğum zamanlarda annemin hakkımda söyledikleri fazla hoşuma gitmezdi; ''bey, bizim oğlanı artık dövme, kafası çalışsın diye kafasına vurarak hata ediyoz sanki.'' gibi bi şeyler derlerdi. bi şeyler derlerdi işte, kaç yıl geçmiş amına koyiim, ne biliim..

    o yaşlarda yeni evlenmiş bi ailenin evine gitmiştik. damat izmir'in tanınmış sünnetçilerinden(beni kekledilerdi kesin..) gelin de.. gelini bilmiyom.. gittik dediğim de şu annelerin altın günleri var ya o. senin ne işin var diyeceksiniz(demeyenler burayı okumasın), evde çok vukuatım var, mecburen annem götürmek zorunda kalıyordu. diğer ailelerin çocukları da gelmiş, bizi bi zaman sonra odaya tıkarlardı bunlar hahaha, kakara kikiri gülüşüp duruyolar. benim de dolap, çekmece karıştırma huyum var. ben bu yeni evli çiftin yatak odasına girmişim, çekmeceleri kurcalamışım, bebelere değil de babalara balonlardan bulup, almışım. bayaa da vardı hani. bencillik olmaz, gittim dağıttım bizimkilere. içine su doldurup balkondan aşağıya sarkıtıyoduk. kimisi şişirmeye çalışıyo, kimisi böyle balon mu olur deyip oyuncaklarına dönüyo.(şimdi oynuyosundur pezevenk).. velhasıl kalem annelerimiz bizlere bakmaya mı geldi, eve mi gidiyoduk bilmiyom, hepsi bi geldi, gelin de var. bizi öyle görüp hepsi nasıl utandılardı. tabi en çok gelin kızımız. lan gelin nasıl kırmızı oldu nasıl utandı anlatamam. harbi anlatamam, çünkü annem bu olayın benim başımın altından çıkacağını bildiği için beni acayip güzel dövdü.(iyice mala bağladım konuyu, du bakalım..)

    işte ne diyodum, 10 yaşında mı 11 yaşında mı ne olduk biz bu kesip, biçme eylemini. dedem, o zamanlar köyün zenginlerinden sayılırdı. tek erkek torunu da bendim. öyle bi sünnet yapacağız ki, çocuğun pipisini kökten keseceğiz diye gaza gelip, acayip para harcadıydı. 1 inek, 2 koyun, 20 tavuk, bi de babaannemi kesecekti. yapma etme dedik de vazgeçirdik. babaannem de zeytinyağı delisi bi kadın. götüm ağrıyo, zeytinyağı sür yavrım, başım ağrıyo, zeytinyağı sürdümüydün geçiveriii, ''babaanne, bu inekler niye bağırıpduruu, zeytinyağı sürdüydüm, elektrik gider, kablolara zeytinyağı sürer.. deli miydi acaba..? diye düşünürdük ama hepsi de işe yarardı valla lan. zeytinyağının acayip yeri var bizim akrabalarda. bi de kantaron yağı mı ne var. basur musun? sür götüne.. belin mi ağrıyo, sok götüne şişeyle.. lan inanıp da denemeyin.. ama yararı var bak bu yağın.. neyse, sünnet günü geldi çattı. dedem hani şu yukarıda bahsettiğim sünnetçi var ya damat, onu bulmuş getirmiş. hem tanıdık diye, başkasına gitmesin, tanıdık görsün bizimkisin pipisini, hem de meşhur diye. arkadaş adam 3 yıl öncesinin öcünü mü aldı nedir, taşakları neyin toptan kesti sanki amına koyim.. bi de millet ilkel yöntemlerle oluyomuş da bu amca özel bi aletle yapacakmış. sikerim öyle özel aleti, balyozla daha az acırdı yemin ediyom. yaş da büyük, baykuş gibi gözleri açmış, hayvan gibi bağırıyom. sanki doğuruyom arkadaş. bitti gitti, yumurtanın sarısı yere düştü yarısı gibi manyakça şeyler söylüyolar bi de. siktirin gidin la odadan, amını ırzını siktiklerim diyemedim. çünkü ağlıyom.. adam benimkini eline alıp bi güzel krem sürdü sonra. kesme işlemi 2-3 dakika, yağlama parlatma 10 dakika. çok sevdi.. ayrılamadı pipimden..

    kestik, bitti gitti. ben hem pipimi hissedemiyom hem de acayip ağrıdığından uyuyamıyom. çişim gelmiş farkında değilim, o derece hissiyat yok benim çükte. 3-4 saat geçti, çişin var mı diyolar, mal mal bakıyom. yok arkadaş, pipim orada ama işlevsiz. adam ne sürdüyse, görüntü var ses yok.. bi kaç saat daha geçti, azıcık da olsa hissetmeye başladım. başladım ama bu sefer de çişimin bayaa bi geldiğini anladım. yapmaya gittim. o sünnet kıyafetiyle köy olduğundan evin önündeki topraklıkta etin suyunu sıkmaya çalışıyoz. çıkmıyo amına koyiim.. lan çık, zorla, kas, aban.. yok arkadaş.. çıkmıyo, inat etti amonyak.. manyaa bağlamışım, ağlıyom çüküm düşcek, pipim kuruyacak diye.. oradan bi ses geldi; ''zeytinyaaa sür yavrım, ucuna zeytinyaa damlatıvee'' babaanne pipiye yağ mı sürülür, fantezi mi yapıyoz amına koyiim diyemedim tabi. sünnet olduğumuzdan dolayı bizimkisi şişik ama pimpirikli olduğumdan dolayı da ben kötüye yoruyom. aklımdan neler neler geçiyo. idrar torbası patlar, pipim patlar.. kimseye de göstermiyorum, utanıyorum.. lan sonra gaza geldik, bi sürdüm ben bunu. fiskiye gibi mübarek, su tabancası gibi.. bahçeleri suladım, sıcaktan sararmış otları canlandırdım. mutluluktan hem ağlıyom hem de evin önünü suluyom hortumumla.. yemin ediyom arkadaş 5 dakka işedim lan..

    yoldan geçen biri görse mucize bu mucize deyip pipime tapar.. o derece uzağa işediydim..

    düşmanına bile sürmeyeceğin o kremi bana sürdüğün için sana kızgınım sünnetçi amca. su doldurup oynadığım balonlarsa sorun, söyleseydin, alırdık. harbiden ne sürdün be amcacım..? hala avuçlarımda..
  • kızların hayatlarının merakıdır bu.
    benim merakım şuydu ''nereyi kesiyorlar''.

    çocukluğum bu merak ve merakımı giderememekle geçti.

    biraz büyüyüp 16. yaşlarıma geldiğimde komşumuzun oğlu sünnet olunca gözlerim ışıldamıştı.
    bir de o süslü püslü sünnet yataklarına aşırı özenirdim ki çocuğun acılar içinde süsünü püsünü umursamdan yattığı yatak benim için bulunmaz fırsattı.

    ilk fırsatta çocuğun yanına uzandım. böyle o süslü yatağın keyfini çıkardım bir güzel. sonra derken ne hikmetse konu sünnete geldi!
    acıyor mu falan diye konuya girmeye çalışırken ben bizim komşu çocuğu zaten sokakta çırılçıplak gezecek rahatlıkta bir çocuk olduğu için işimi bayağı bir kolaylaştırmıştı. hemen açtı pipiyi (çok ufaktı lan) başladı anlatmaya... ''tru abla bak şurayı kesiyorlar azıcık'', taşakları gösterip ''bak burdan uyuşturuyorlar, hatta bak iğne izi de görünüyor minicik, yakından bak! görünüyor'' diye. ben de uslu bir çocuk olup öğretmenimi dinliyorum büyük bir merakla. pipiyi deli gibi inceliyorum, kesilen yeri falan...

    derken bizim ufaklık öğretmen rolüne kendini fazlaca kaptırıp aynen şunu dedi;

    ''tru abla bak, bu delikten de işiyoruz''.
    peki!
  • erkeklik organinin ucundaki fazla deri parcasinin bir operasyonla kesilip alinmasi olayi. bu eylemin deri arasinda pislik birikebilecegi icin gerceklestirildigini ve kanser riskini azalttigini da soyleyenler vardir, ancak olay aslinda dinsel kokenlidir. muslumanlarda sunnet (ekstra sevap) ve yahudilerde sarttir.

    sagladigi yararlar yaninda zararlara da deginmekte fayda var. erkeklik organinin en duyarli bolgesi olan uc kismi normalde sunnet derisi tarafindan korunmaya alinmistir, ve ereksiyon haricinde disaridan bir cisme (orn: don) temas etmemektedir. sunnet derisinin alinmasinin ardindan ona buna temas eden, dona fort ceken pipimiz duyarliligini yitirmekte, ve erken bosalma vs. gibi sorunlara yol acmakta, acmasa bile cinsel iliski sirasinda hissedilen hazzi azaltmaktadir.
  • efenim ben kardeşimi beklememden dolayı 10 yaşında, dana gibiyken sünnet oldum. daha dünmüş gibi hatırlıyorum o elim günü.

    müzik çalıyodu. insanlar oynuyolardı etrafımda. kral gibiydim şerefsizim. tacım ve ışıklı asâm bile vardı. paralar, altınlar,.. sağlam ganimet de toplamıştık. lakin bütün günün böyle sürmeyeceği belliydi. kesin bi pislik vardı bu işte. çaktırmadan kardeşimi çektim kuytuya. bana bi şey olursa sen kaç canını kurtar dedim. o da mal mal baktı bana. nerden bilsin 6 yaşındaki masum yavrucak birazdan başına gelecekleri.

    sonra birden bi akraba(isim vermek istemiyorum, ama hiç unutmadım seni, intikam zamanı elbet gelecek) tuttu kaldırdı beni omzuna. jübile yapiyo gibiydim, sahayı omuzlar üzerinde terk ettim. ve hazin son…

    sonradan öğrendim ki, kardeşimi çeşitli çap ve ebatlarda mermi ve bol miktarda örgütsel doküman ile birlikte ele geçirmişler. getirdiler yaka paça yanıma. gözlerimin önünde kesiverdiler körpecik pipiyi.

    bi de kamera getirmişler şu güzelim ortama. durduk yere mal beyanında bulunmak zorunda kaldık eşe dosta.

    şimdi sağdan soldan duyuyoruz türk erkekleri erken boşalıyomuş *, önsevişmiyomuş *. sünnet olmanın da etkisi varmış bunda. yok öyle bi şey efenim, kendimden biliyorum valla.

    ülen veletken senin de çükünün yarısını kesseler, sen de o psikoloji ile büyüsen keşke. görcem o zaman ben seni. ibneler sizi !

    bi de sünnetten 1 hafta sorna hamama gitmeyi tavsiye etti bu sünnetçi, hamam senin neyine bea!
    (bkz: hamam/@antidote)
  • tamamiyle sacmalik..

    8 yasinda olmustum yani 25 sene once.. sunnetci dedikleri amca bildigin eve gelip kesmisti. ne bi steril ortam ne bisey... ertesi gun dikislerin patlamasindan sonra etrafin kan golune donmesi, cocuk halimle yasadigim korku ve gunlerce cektigim aci...

    bir de sunnet dugunu yapacaz diye koca koca insanlarin almanya'dan istanbul'dan adapazarina beni gormeye gelmesi.. ben aci icindeyken insanlarin muzik esliginde halay cekmesi, limonata icip, pasta yemesi...

    ya bi bana mi sacma geliyo butun bunlar aq ???
  • insanı küçük yaşta andy dufresne ve michael scofield e taş çıkartacak kadar bir kaçış planı yaptıran olay. kısaca şöyle;

    kaçmam kolay olsun diye sağdıcımı ve arkadaşlarımı örgütleyip bisikletimi çalışır halde beklettim. firarımın akabinde beni takip edecek olan sünnet konvoyunu engellemek için yola taş koydum. artık herşey hazırdı.

    planımın gerçekleşmemesi durumundaki kilit hareketleri bir kenara yazdım:
    1.çişim var.
    2.acıyo.
    3.önce kardeşimi kesin.

    olay öncesinde evin krokisini dövme yaptırıp iyice ezberledim. planımın gerçekleşmesine çok az zaman kala babaannem kaçışımı önlemek için haince bir plan yapıp mercimek yemeğini önüme sundu. dayanamadım yedim. planım sekteye uğramıştı. aniden çıkan babaanne yemeğı süresini telafi etmek için çişim geldi diye tuvalette 20 dakika geçirdim. ardından kaçınılmaz olan 2 iğne sonrasında büyük pazubant ve yaverleri bölgesini hissetmememe rağmen çok abartarak ''aciyeee'' diye bağırıp 15 dakika daha kazandım. sonra mevzudan haberi olmayan ve uyuyan biraderimi hunharca satarak ''ilk kardeşimi kesin sonra izin vericem.''diyip yaklaşık 25 dakika daha kazandım. toplamda 1 saat kazanmıştım. kapının arasından gölgeler gördüm, odadan kaçma planımı kapı önünde duran 2 kuzen engellemişti. çarem kalmamıştı. bizimkiler birden galeyana gelip kirve dahil 5 kişi girişince kurbanlık gibi hareketsiz kalıp mutlu olmaya bakmıştım. ağlıyordum. ama bir saat geç sünnet olmayı başardım. bu tek tesellimdi.

    sonrasında birader ile birlikte disko toplu sünnet yatağımda muzaffer komutan edasıyla yatarken tahmin etmediğim şeyler oldu. ödüllendirildim. gazlı bez ile dürüm gibi sarılmış olan büyük pazubant kızlı erkekli yaklaşık 100 kişi tarafından tek sıra halinde kutsandı, ağırlığınca altın ve mücevhere boğuldu.

    ödül olarak bana ve biraderime düşen bir kese altınlı çalıp misafirlerin arasından yağmur altında gizlice kaçtım ve erik ağacının ağacın altına gömdüm ve kardeşime bir not bıraktım ''sahilde buluşak.''.

    çook uzun saatler sonra sahilde uzaktan kardeşimi gördüm.ayakkabılarını boynuna bağlamış ve paçalarını sıyırmış halde bana doğru geliyordu.biraz güreştikten sonra altınları bozdurup kendime ve kardeşime maket uçak aldım. eve döndük hasılatımızın geri kalanına ailem el koydu.

    sünnet şapkalarımız pipimi çok ısıtır, hararet yapar diye 6'lı paşabahçe çay bardağı kartonunun üzerinde delikler açtırdım yaralı bölgemin üstüne koydum ve uyudum.

    edit: imla
  • --- spoiler ---

    en son 1 aralik dunya aids gununde, konuyla ilgili olarak bononun yer aldigi kisa bir video yayinlandi batida onde gelen televizyon kanallarinda. burada bono mumkun oldugunca kisinin en kisa zamanda sunnet edilmesinin oneminden bahsediyordu hastaligin yayilmasinin daha da yavaslatilmasi icin.

    bu konu sakasi olan bir konu degil ve hayatta pek az sey sunnet ile ilgili gercekler kadar net duruyor onumuzde. bu bakimdan basligin kendisi, sunnet karsitligi adina kullanilan uslup ve ortaya konulan yaklasimlar ne yazik ki birer yari aydin cahil cesaretinden baska bir sey sunmuyor. eger ortada iki saf varsa, bu iki tarafta da sirf dusmanlik etmek icin dusmanlik etmeyi birakamamis bireylerin olusturdugu bir toplum olarak da memleketimizin halini en iyi ortaya seren konulardan birisi olmaktan oteye gecemiyor sunnet iste son kertede.

    bono'nun daily show'da soyledikleri (6. dkk'dan sonra): http://www.thedailyshow.com/…-november-30-2011/bono

    dini vecibeler bakimindan bir ailenin cocuguna yapabilecegi mudahaleler eskiden beri tartisilagelen bir konu. blug cagina gelene kadar cocuga ailenin istegi egitimi verme, belirli mefhumlar uzerine yetistirme hakkina sahip olmasi ve bu baglamda istedigi sekilde birtakim ananeleri yerine getirme hakkinin var olup olmamasi meselesi. bu hakkin varligi adina cok mafsalali gerekceler ortaya konulabilir. fakat en temel noktada, aileden gelen kultur olmadiginda, kulturun, hayata bakis acisinin ve son kertede ahlaki degerlerin devlet tarafindan ya da baska birtakim yapilanmalar tarafindan cocuga empoze edilmesi durumunda ne olacagi sorusu orataya cikiyor. zira sunnetle baslayan bu tartismanin eninde sonunda gidecegi yer burasi. tabii rituel baglaminda aile cocugun kolunu kesmeye kalksa ne olacak diye sorabilirsiniz, ya da bir adim ileri gidip sunnetle bunu da es tutabilirsiniz ama bu gercekci olmaz. bu tafsilatli bir konu fakat cocugun gerek duygusal iliski bakimindan gerekse de sosyal iliski bakimindan en iyi korundugu ortam bazilarinda birtakim dini rituellerin de gerceklestirdigi aile ortamidir. birey akl-i balig oldugunda ise tabii bir takim secimler yapacaktir hayatiyla ilgili olarak fakat, bu secim ilgili su soylenebilir:

    aliskanliklarla ve irade ile ilgilidir. insanlarin daha ne yaptiklarini bilmeden, kendilerini tanimadan, bircok aliskanlik edindigi bir cagda yasiyoruz. bir ornek vermek gerekirse, kucucuk bir cocugu sadece bir kez mcdonals'a ya da burger king'e goturmeniz ogrenme kapasitesinin yarisini daha uc yasina gelmeden dolduran bir cocugun tekrar ve tekrar bu yeme tapinagina gitmeyi istemesi icin yeterli olur. konuyu dallandirmak, budaklandirmak istemiyorum ama sonucta cocuk menulerinin icerisine konulan katki maddeleri ve kola, papates kizartmasi ve hamburgerin beraber tuketilmesi dusurumunda alinacak hazzi maksimize eden pazarlama mucizesi menuler sayesinde dunyanin her yerinde insanlar kendileri ile tanismadan, aliskanliklari ile tanisiyorlar. aaron russo, asagida linkini bulacaginiz roportaj ozetinin sonunda nick rockefeller'in kendisine, rockefeller ailesinin kadin ozgurluklerini desteklemesinin iki ana sebebinden birisinin, kadinin is hayatina odaklanmasi sayesinde ebeveynlerin cocuklarina ayiracaklari zamanin azalmasiyla cocuklarin ailelerinden aktarilan kultur yerine televizyondan alinan kultur ile yetismesi sonucunda daha iyi bir sekilde kontrol edilebilir bir toplum olusturmak oldugunu soylediginden bahsediyor. cocugu yetistirme ve yonlendirme konusunda aile-devlet ikilemi acisindan ilgili roportajin belirtilen kisminin oldukca faydali olacagini dusunuyorum.

    islam ise konuya dogru ve yararli aliskanliklar olarak tanimladigi ibadeti, cocugun yetistirilmesinden sorumlu olarak tanimladigi ailenin cocuga aktarmasi ve bunu cocugun edindigi bir aliskanlik haline getirmesi hedefinden bakar. ibadet etmek, ani ya da uzun vadede kisiye fiziksel bir zevk ya da tatmin vermediginden yukarida bahsi gecen aliskanliklarin aksine, ozellikle genc birey icin kazanilmasi zor fakat kolaylikla birakilabilecek birseydir. bu noktada islam, hayata atilacak bireyi dogru olarak gordugu anlayis ve aliskanliklarla donatilmis hale getirmeyi hedefler. bu asamadan sonra, ailesi tarafindan aktarilan kulturu belirli bir yastan sonra sorgulayan, islam acisindan bakildiginda taklidi iman asamasindan tahkiki iman asamasina gecen pek cok insan olabilecegi gibi, islam inancindan ya da herhagi bir inanctan kendini soyutlayan, birseye inansa da ibadet etmeyi birakan insanlarla karsilasmak o kadar da zor olmayacaktir. islamin bu yaklasimi, disaridan bakan bir goz tarafindan, insanin hayatinda ne yapacagina ya da ne yapmasi gerektigine sadece akliyla karar verdigi varsayimiyla kosullanildiginda elestirilebilir dogal olarak. ne var ki, insanlik olarak daha henuz nick rockefeller'in hedefledigi noktaya ulasamadigimizdan(!) sadece islami merkez alan aileler degil, butun aileler ya da cocugun yetistigi ortama ait tum bireyler, isteseler de istemeseler de, bir tek soz dahi etmeseler de, gerek kendi aralarindaki iliskileri, konusma sekilleri, tavirlari ve mimikleri gerekse de icerisinde yasadiklari toplumla iliskileri uzerinden cocuga, cocugun hayata bakis acisini ve dusunce seklini sekillendirecek bir vizyonu, kaliplar butununu ya da kurallar gurubunu aktarirlar (bkz: #18434946). bu yuzden, insanlarin belirli bir caga gelip dogru ve yanlisi tanimlayabilir hale geldikten sonra o gune kadar yasadiklari hayatlarini bir kenara birakip sadece akillarini kullanarak hayatlarina bir yon vermesi soz konusu degildir.

    (bkz: #18604455)

    --- spoiler ---

    (bkz: #29020455)
    (bkz: #29282103)
  • yarım erkek olmaktır. beni geri dönülmez bu yola bana sormadan sokan bu kokuşmuş kültürün bütün dinamiklerini sikeyim. göya anamız babamız dinsiz bi de. gerçek islam bu değilci arkadaşları da göreve davet ediyorum. israiliyatın içine bu denli mi gömüldünüz? kuran'dan sünnet olmakla ilgili bir tane ayet gösteremezsiniz. varsa yoksa hadis.

    --- spoiler ---

    sünnetin belki de hakkında en çok konuşulan zararı ise peniste meydana gelen his kaybı. bu konuda internetten çok fazla bilgiye ulaşmak mümkün, çünkü ne zaman “sünnet kötü seks mi getiriyor? az sonra!” tadında bir haber ve araştırma sonucu basılsa, hemen arkasından bir de “sünnet cinsel zevki arttırıyor mu?” yazıları yağıyor ki erkeklerin cinsellik üzerine kurmuş oldukları gururları kırılmasın, otoritelerini kaybetmiş hissetmesinler. elbette sünnetin her bireyi aynı yönde ve oranda etkileyeceğini iddia edemeyiz. ancak çocuk yaşta cinsel organa yapılan herhangi bir müdahalenin kişinin cinsel hayatına fiziksel ya da psikolojik hiçbir etkisi olmayacağını düşünmek gerçekçi değil. bir defa, derinin içinde kalan ve dışarıyla temas halinde olmayan penis başının, sünnet olunması halinde yıllarca dışarıdaki dokulara maruz kalarak hassasiyetini yitirmesi kaçınılmaz. buna bir de sünnet derisinin kesilmesiyle kaybedilen 1000 adet sinir ucunu eklemek gerekiyor tabii (bazı kaynaklar derideki sinir ucu sayısının 20.000’e kadar çıktığını söylüyor). üstelik bunlar öyle herhangi bir sinir ucu da değil, parmak ucumuzda ya da dudaklarımızda bulunan ve çok hafif dokunuşları bile hissetmemizi sağlayan meissner cisimciği denen çok hassas sinir uçları. dr. georg von neumann penisin vajinayı (ve herhalde başka bölgeleri) nasıl hissettiğini şöyle tarif ediyor: “peniste [meissner cisimcikleri ] sadece sünnet derisinde ve frenulumda bulunur. bu tür reseptörler (sünnet derisi yoluyla) vajinanın içini hissederler. sünnetli erkekler maalesef bu çok hassas penis duyusunu kaybetmişlerdir”. bu sebeple çocuk yaşta sünnet olan erkekler cinsel olarak aktifleştiklerinde sünnet olmasalardı nasıl bir deneyim yaşayacaklarını hiç öğrenememiş oluyorlar, kendi bedenleriyle ilgili bu deneyim geri dönüşü olmayan bir şekilde ve rızaları olmadan ellerinden alınmış oluyor. (not: dünyada sünnet derisi restorasyonu ameliyatlarından protez derilere kadar çeşitli yöntemler denenmekte.)
    --- spoiler ---

    (bkz: http://t24.com.tr/…e-bedensel-butunluk-hakki,284314)
    t24 vurucu son iki paragrafı kesmiş.
    asıl kaynak için (bkz: http://www.5harfliler.com/sunnet/)
  • tanıyıp tanıyabileceğiniz en dik kafalı objenin alenen ortaya cıkması.

    (bkz: takke dustu kel gorundu)
hesabın var mı? giriş yap