• metnini yazması ayrı dert sunması ayrı dert olan olay.
  • ks. sabancı üniversitesi nanoteknoloji araştırma ve uygulama merkezi.
  • mini etek gibi olan.

    short enough to be attractive*, long enough to cover the essentials*.
  • günümüzde bazı liselerde iyi bir sözlü notuna götüren yollardan biri. şöyle ki; not ortalamanız hedeflediğiniz notun biraz aşağısındadır, fakat öğretmen inat eder ve o notu size "doğal akışında" vermeyi reddeder. öyleyse siz de hocaya, "hocam size bir sunum hazırlasam olur mu?" dersiniz. böylece ne kadar ilgili ve bilgili olduğunuzun tartışmalı olduğu bir konuda baştan savma bir sunumla göz boyar, amacınıza ulaşırsınız. tabi sevilen ve ilgi duyulan bir konu seçiliyorsa, bilgilerin pekiştirilmesi ve bu paylaşım sırasında içinizde iyice kök salması bu durumu sizin için olumlu bir deneyime dönüştürebilir.
  • bir konferansında sunumda başarının sırrı çok tekrarda demişti nihat berker, "30 kere kendi kendine, 10 kere asistana, 5 kere bana sunum yaptırıyorum bir konferans öncesi" şeklinde bir cümle kurmuştu, (hatta tam sayısını bilen varsa düzelteyim) .
  • sunum sırasında eğer kullanılan bilgisayar, sunumu yapacak kişiye aitse bu ilgili kişi hakkında gayri resmi veri toplamak için idealdir. çünkü genelde sunum yapanlar masaüstlerindeki kişisel dosyalarına dokunmazlar, sunum öncesinde dosyanın açılması kısmında tüm salonun göreceği boyutlarda masaüstü görüntüsü ekrana yansır genelde, bu sayede kişinin kariyeri dışında hangi konular ile meşgul olduğunu sırf klasörlerin ve dosyaların isimlerine bakarak bile algılayabilirsiniz.

    ayrıca yine aynı noktada, bu durumu kullanarak sunumu yapacağınız salonda bulunanların size ait yargılarını manipüle edebilirsiniz.
  • bir yüksek lisans öğrencisi olarak hala alışamadığım şey. olmuyor olmuyor, jet hızıyla anlatıyorum, öncesinde özellikle söylemeliyim dediğim noktaları unutuyorum. halbuki sunum dediğin, acele etmeden, önemli yerleri vurgulayarak ve mümkünse dinleyicilerle göz teması kurularak yapılmalı. anlatılan konu sindirildiği için de gelecek sorulardan korkulmamalı. deneyimsiz de sayılmam bu konuda ama bir düzelme göremedim kendimde hala, tavsiyelere açığım.
  • iyi bir sunum hazirlamanin ve/veya sunum yapmanin yolu, olabildigince cok sunum izlemektir. kotu sunumlar size nasil olmamaniz gerektigini ogretir, iyi sunumlar da tabii ki size "iste ben de boyle sunucam!" dedirtir, gerekli motivasyonu saglar.

    sunumu hazirlarken imkaniniz varsa font-punto denemeleri esnasinda projektor kullanin, sunum yapacaginiz yerin en arka sirasina gidin. sectiginiz fontun oradan gorunup gorunmedigini, gozu yorup yormadigini iyice tespit edin. gozu en az yoran font bence helvetica veya calibri'dir ama bu konuda cok ilgi ve bilgi sahibi degilim, belki sizin bildiginiz baska fontlar da vardir. bu arada, comic sans'in pek ciddiye alinmadigi artik bilinen bir gercek.

    arka plani az hareketli bir slayt duzenlemesi secerseniz insanlar siz sunum yaparken irkilmeden dinleyebilirler.

    slaytlarinizi sirf yazidan olusturmayin. slaytta ne anlattiginiz bir gazete manseti kadar kisa ve net olarak baslikta olmalidir. sunumu bolumlere ayirdiysaniz, her bolum bitiminde ozet slayti koydugunuza emin olun.

    sunum yaptiginiz kitlenin profilini bilmeniz gerekir, eger dogru icerigi kullanmazsaniz insanlari sunumunuzun ilk 4 dakikasinda kaybedersiniz. kanser uzerine uzmanlasmis bir kitle, embryoloji ile baslayan sunumu "heao" modunda izleyecektir cogunlukla. kalabaligi kazanma slaytlari ilk iki-uc slayttir, konunuzun icerigini ezberden dizmek yerine ufak oynamalarla degistirip hikayeyi kurmak sizi spikerden anchorman'e cevirebilir.

    sunum yaptiginiz konuya hakim olmaniz gerekir. dogaclama sunum en iyi sunumdur, konuyu o kadar iyi bilmelisiniz ki sanki ev oturmasina gitmis gibi anlatmalisiniz, kendi vurgularinizi yerlestirmeli, konuyu tamamen "sizin konunuz" haline getirmelisiniz. ancak su da var ki, cogu insan bu "ev oturmasina gitmis gibi" durumunun, profesyonel olmayan kaliplari kullanmayi mesru hale getirecegini dusunur, ornegin "ne bileyim ben" gibi sundugunuz konuya sayginizin olmadigini gosteren kaliplari veya "acayip bisey bulduk", "tamamen fiyaskoydu, elimizde kaldi" vb. argo kullanimlari konusmaya katar. bunlar olmamalidir.

    sunumu eger dogaclama halde yaparsaniz, tekduze ses tonu veya hizli konusma gibi sorunlari da yenersiniz. dinleyiciye sirtini donerek okumak gibi bir durum ise sozkonusu bile olmamalidir.

    ayni konuyu ne kadar cok kez sunarsaniz konuya o kadar iyi hakim olursunuz. sunumu hazirlarken size gelecek sorular uzerine dusunerek slayt akisini hazirlamalisiniz. bu sekilde bir hazirlik, sizin de beyin jimnastigi yapmaniza olanak tanir, hatta konunuz hakkinda daha once dusunmediginiz noktalari dusunmenizi saglar. bu da size sunumun soru-cevap kisminda yardimci olacaktir.

    sunumunuz, slaytlarinizin bitmesiyle bitmez. dinleyicilerin size sordugu sorulari cevapladiktan sonra biter. soru-cevap bolumu boyunca hizli cevap vermeniz degil, dogru soruya cevap vermeniz onemlidir, dolayisiyla sorulari iyi anladiginiza emin olun, sorani sonuna kadar dinleyin. bilmiyorsaniz bilmediginizi soylemeniz en profesyonel tutum olacaktir.

    iyi sunumlar!
  • direktörü volkan özgüz eşliğinde bir tur ile faaliyetlerini ve projelerini yakından tanıma fırsatını yakaladığım harika organizasyon. bilinçli bir şekilde oluşturulan alt yapı ve ehil kişilerle desteklenen kadronun kısa zamanda neler yaptığını ve yapılması planlanan çalışmaları duyunca gerçekten seviniyorsunuz. kullanımının sadece üniversite mensuplarıyla sınırlandırılmaması da kısa zamanda bu kadar yol kat etmelerinden önemli bir etken olmuş gibi.

    http://sunum.sabanciuniv.edu/
  • hiç sevmediğim bir hadise. konuyu bir de hoca verdiyse iki kat nefret ederim, hem ben niye anlatıyorum dersi hoca anlatsın.
hesabın var mı? giriş yap