• benim için büyük anısı olan necati cumalı kitabıdır.
    ilkokulda bir kez, ortaokulda iki kez ve lisede yine bir kez olmak üzere toplamda dört kez kompozisyon sınavlarında özetini yazmışlığım vardır. işin komik yanı liseye kadar her seferinde konuyu unutup tekrardan okumuş olmamdı. ancak üçüncü okuyuşumda yeter amına koyim diyip kitap özetini worde yazmıştım ve bu olay lisedeki sınavda işimi kolaylaştırmıştı.
    sonuç olarak bugüne kadar okuduğum birkaç kitaptan biridir, güzel kitaptır, herkese tavsiye ederim.

    edit: bu arada isteyen olursa kitap özetini yollayabilirim.*
  • hikayesini anlatayim da tam olsun...

    --- spoiler diye bi sey yoktur ama olabilir de ---

    osman ve hasan isimli iki kardes koyun diger evlerine nazaran yuksekte kalan bir yerde yasamaktadirlar. buyuk olan osman'in karisi [olaylarin basladigi zamandan] 5-6 ay once dogum yaparken olmustur. kardesi hasan ise bahar isimli bir kizi kacirarak, 3 ay once evlenmistir. yeni cift icin hayat guzel giderken, agabey osman icin hayat cehenneme donmustur. cunku yeni cift her gece umarsizca sevmismekte ve sesleri osman'i tahrik etmektedir. bahar'in genc ve diri vucudu osman'in nazar-i dikkatini celbetmis ve osman, bahar ile ilgili fanteziler uretmekteye baslamistir.

    gunler boyle gelip gecmekteyken, bizim kardeslerin ve altlarinda kalan tarla, bag-bostanin sahiplerinin gozu kardeslerin bahcesinden cikan kucuk kaynak suyuna takilmistir. cunku su, kurak gecen zamanlarda neredeyse damla damla akmaktadir. tabi dolayisiyla kimse urunlerini sulayamamaktadir. bu durum alt civarda tarlalari olanlari huzursuz etmektedir cunku onlar osman'in suyu sadece kendisinin kullandigina ve asagi tarafa birakmadigina inanirlar. ki bir sure sonra hakikaten de osman ve hasan kendi arazilerine bir havuz yaptirarak suyun akisini o tarafa verirler. ancak havuzlari tamamen doldugunda asagi taraflara su verirler. ama yaz geldiginde onu dahi yapmazlar cunku kendi havuzlari bile dolmamaktadir.

    sonunda koyluler dayanamaz gidip konusurlar osman'la. suyun sadece ona degil suyun gectigi tum topraklardakilerine de ait oldugunu iddia ederler. ama osman bunu kabul etmez cunku su kendi topraklarindaki kaynaktan cikmaktadir ve kendilerine bile yetmemektedir. aralarinda bu tartismaya muhtar ve koy heyeti de dahil olurlar ama osman onlari da geri cevirir. asagidaki koylulerin tarlalari, bostanlari kurakik ve susuzluk nedeniyle coraklasir ve urun alamazlar. sonunda mahkemeye giderek davaci olurlar kardeslerden, mahkeme baslangicta suyun denetimini koyden alakasiz bir adama veir. ama bizim kardeslerin de eli armut toplamiyor onlar da gidip durumu kendilerince anlatirlar. hakim olay yerine gelip durumu gorunce kardesleri hakli bulur ve suyun onlara ait oldugunu soyler.

    boylece yaz ayi gecer ve sonbahar ile birlikte yagmurlar baslar. gecmisteki tatsizliklar yatismis gibi olur. isin asli oyle degildir ama koylulerden biri o yaz olanlardan sonra intikam alamayi kafasina koyar. bizim kardeslerin kopegini oldurur uzak bir yerde. bizimkiler bir sure aradiktan sonra kopegi bulurlar ve koylulerin bir sure sonra onlara da saldiracagini anlarlar. bunun uzerine geceleri kardesler sirasiyla nobet tutmaya baslarlar. dorduncu gunun gecesinde sira buyuk kardes osman'dadir. o gece osman nobet esnasinda uykusuna yenilir. sonra bir ara bir ses duyarak uyanir. gecenin karanliginda iki kararti gorur, koylulerin geldigini anlar ve hemen kardesini uyandirir. silahlanirlar. kardesi cifteyi alir, osman da gra adi verilen deden kalma tufegi. gecenin karanliginda gordukleri karartilara ates ederler, hatta karsilik gorurler. yaklasik yarim saat bu catisma devam eder. sonra karartilardan biri yere duser oteki kacarak uzaklasir. sabah oldugunda durum ortaya cikmistir, emek verdikleri su verdikleri tarlalari harabeye donmustur saldiranlar yuzunden. kendilerinden sonra suyu alan koyluleridir yerde yatan da... digerinin kimligi ise belirsizdir. aslinda onceki catismaya taraf olanlar biliyordur kim oldugunu ama soylemezler tabi...

    her neyse kardesler tutuklanirlar ve mahkeme gununu beklerler. hapiste onlarin oykulerini dinleyenler, kardeslerin bir karar verip kimin o koyluyu oldurdugu konusunda anlasmalarini onerirler. cunku olen koylu gra denilen eski tufekle oldurulmustur ki yaradan bu cok aciktir. iki kardes de biliyor ki silah osman 'in elindeydi. osman, hasan'i bir koseye cekerek der ki; "sen daha gencsin sucu ben kabullenirsem ne olur? sen disari cikinca zaten yasin geldi askere gideceksin! karina kim bakacak, tarlalara kim bakacak? halbuki sen yatarsan ben hem karina goz kulak olurum hem de isleri idare ederim. sana da her ay harclik gonderirim" hasan pek istemese de kabullenir sucu. ama kardesinden sozu de alir karisina bir zarar gelmeyecek ve kendisine hapisteyken bakacak! abisi kabul eder.

    boylece mahkeme sucu ustune alir, onceden tembihlendiginden karisi da olay sirasinda granin osman'da olduguna taniklik eder. boylece mahkeme hasan'a 9 yil verir. avukatlari eger temyize giderlerse cezanin 6 yila dusecegini soylese de osman "ne geregi var?" diye reddeder. boylece osman ve bahar koye geri donerler, osman'in kafasindaki bahar fantezileri canlanirken, bahar ona cok soguk davranir. gece yatarken kapisinin ardina bir dayanak koyar. bu durum 8 ay kadar devam eder. bu sure boyunca sadece ilk bir kac hafta hasan'i hapiste ziyaret ederler. ardindan hasan'in denizli'ye nakledilecegi ogrenilir. osman denizli'ye nakledilen kardesine sadece o ay, o da cok cuzi bir miktarda para gonderir ondan sonra para gondermekten de cayar. osman'in gonderdigi mektublari yirtar. bahar'a ise yalanlar soyler hasan'in hic mektup yazmadigini kendisinin ise her ay para gonderdigi vs... ama bu 8 ay boyunca bahar'in osman'a olan soguklugu gecmemistir.

    [bu arada unutmusum simdi aklima geldi bizim kardesler ilk tutuklandigi sirada bahar sekiz aylik hamileydi bu sure icerisinde erkek bir cocuk dogurmustu]

    osman ise, bahar'i dikizlemeye ve onunla ilgili fanteziler kurmaya devam eder ama cesareti olmadigi icin eksina gecemez bir turlu. sonra bir gun koyun kahvesine indiginde, yanindaki masada okunan bir haber dikkatini ceker. hasan isimli bir mahkum oldurulmustur. osman bunun kendi kardesi oldugunu soyler ve haber civara yayilir tabi bahar'in da kulagina gider. osman bunun gercek olmadigi bildigi halde ona soylemez ve o gece bahar'a sahip olur. bildigi tum kamasutra hareketlerini dener. durum boyle surup gider ve anlasilir ki o ilk gun yaptiklari cilgin seksten sonra bahar hamile kalmistir. sonra bir gun demokrat parti iktidara gelir ve af cikartir.

    af sayesinde hapisten çıkan hasan kendisinden haber alamadigi abisiyle -karisina yan gozle baktigini bildigi abisi ile- hesaplasmak icin ilk otobusle koyune doner...

    --- spoiler diye bi sey yoktur ama olabilir de ---
  • ünlü yönetmen melih'in 2007 yılında ankara uyarlamasını çektiği film. tabi ki her filmde olduğu gibi orjinalinin yerini tutmayacak, fazla beğenilmeyecek ama bu kez senaryo, kurgu, oyunculuklar gerçekten çok farklı. ilk filme benzemediği gibi tamamen ayri bir temel üzerine kurulmuş film.

    filmin konusu kısaca şöyledir

    melih metro yapan, sürekli gülen, futbola ilgi duyup alakalı alakasız her konuda hep alakasız konuşan biridir. bir gün şehirde suyun bittiğini farkeder ve şehirdeki herkesi şehir dışına gönderme planları yapar. olaylar gelişir
  • (bkz: ankara)
  • bir röpotajından öğrendiğimize göre metin erksan'ın derdi, su ile toprağı anlatmaktır; toprağın itaatkarlığına karşılık suyun asiliğini: toprağı avucunuza alıp hapsedebilirsiniz fakat su buna müsaade etmez. yumruğunuzu ne kadar sıkarsanız sıkın, su parmaklarınızın arasından kendine bir yol bulur ve akar..

    ödülü veren jüri bundan habersiz mi bilinmez, ama ödülün verilme gerekçesi şu şekilde özetlenmiştir: "dünyanın en eski konularından birini, habil-kabil hikayesini, çok çarpıcı ve modern bir şekilde anlatması"..
  • cannes'da 19 mayıs 2008 de tekrar izleyiciyle buluşacak olan metin erksan başyapıtı. gösterime, filmin başrol oyuncusu hülya koçyiğit de katılacak.
  • 52. london film festival inin "treasures from the archives" kisminda gosterilecek tarihi eser. filmin 18 yil once martin scorsese nin kurdugu world cinema foundation tarafindan koruma ve saklama altina alındiğini bu vesile* ogrendik.
  • metin erksan susuz yaz'dan başka bir film çekmemiş olsa yine de en önemli türk yönetmenlerden birisi olurdu kanımca. hikayesinin toplumsal boyutunu geç erksan'ın sinema dili kesinlikle türk sinemasında nadir gördüğümüz standartlarda. misal erol taş'ın haricindekiler genelde suyun dışında (ya da kapağı açmaya çalışırken) görülürken erol taş suyun içinde yıkanan, onunla haşır neşir olan tek karakter. ayrıca film; vurulan köpek, sürüngen ve kurbağanın varlığı, erk sahibiyle saf köylü kızı arasındaki erotizm ve saplantı, erol taş'ın korkulukla konuştuğu ve ineğin memesinden süt içtiği sahnelerle neredeyse sosyal gerçekçi bir bunuel filmine benziyor. bunu diyorum ama yine de filmin alabildiğine özgün ve yerel bir film olduğunu da söylemek lazım. her karesi hesaplanmış gibi duran filmin görüntü yönetmenliği çok etkileyici, özellikle kovalamaca sahnesinde tavan yapıyor. erol taş'ın abartılı kötü adam oyunculuğu, ki muhtemelen senaryodan kaynaklanıyor bu; zira oyunculuklar çok iyi, ve biraz fazla kaçmış bağlama sesi filmde eğreti duran iki nokta bence. onun ötesinde mülkiyet ve getirdikleri, "toprağın kanı" suyla ilgili yapılmış en güzel filmlerden biri, başyapıt.
  • erol taş'ın bu filmdeki döktürdüğü gibi rol yapabilen bir aktör daha görmedim desem yalan olmaz. uzun zamandır izlediğim en başarılı oyunu sergilemiştir kendisi bu filmde. (bakınız ineğin memesine ağzını dayadığı sahne, vesaire.) bazılarının filmi kapitalist (kötü) ve sosyalist (iyi) arasındaki mücadele olarak değerlendirmesini anlıyorum. ve tabii ki iyi kazanıyor sonunda... benim için bu film, olayı ideaolojik boyutlara çekmeden bile, insani olanı çok başarılı bir şekilde anlattığı için özeldir. sinematografi ise mükemmel--bazı kareleri açıkçası fotoğraf olarak alabilmek istedim izlerken (özellikle de otobüsteki kareleri). izlediğim en güzel türk filmi diyebilir miyim acaba diye onu düşünmekteyim hatta şimdi.
  • osman'ın avukatla görüşmeye gittiği sahnede devletin varlığını keskin bir şekilde seyirciye gösterir.

    http://2.bp.blogspot.com/…bru9rwfi/s300/hükümet.jpg
hesabın var mı? giriş yap