sweet country

• ağır tempolu ama güzel bir film. keşke sam neill reis daha çok görünseymiş.
• inspired by true events
  1920’li yılların avustralya’sında geçen bir cinayet üzerine kurulu, siyah-beyaz çatışmasını konu alan 2017 yapımı film.
  
  --- spoiler ---
  
  bir arazide ailesiyle birlikte çalışan orta yaşlı bir aborjin olan sam, bir süre yardım için harry denen pisliğin yanına gönderilir. harry ile sam’in arazisinde çalıştığı kişinin onlara karşı tutumları oldukça farklıdır. öyle ki harry kendi ismiyle hitap edilmesine bile şaşırır ve öfkelenir. huzursuz geçen bir süreden sonra ortam daha da kızışmadan geri evlerine gönderilirler. harry pisliği geri gelip taşkınlık yaptığı sırada bang! sam tarafından vurulur ve karısıyla birlikte kaçmaya başlarlar. bu kısımlarda izleyiciye az da olsa vahşi avustralya tanıtılmış. sam sonrasında teslim olup yargılanır ve aslında haklı olmasına rağmen bir aborjin olduğu için adaletin ne yönde karar vereceği merak uyandırır.
  
  film harika avustralya manzaraları içeriyor. olaylar devam ederken ara ara bazı kişilerin durumları gösteriliyor (çok kısa) ilerde olacak olaylardan. böylelikle o kişilerin başına neler geleceğini anlıyorsunuz ama nasıl olduğunu film ilerledikçe görüyorsunuz. bu ayrıntı güzeldi. son olarak filmden bir alıntı,
  
  hepimiz burada eşitiz.
  
  --- spoiler ---
• avustralya tarzı western çalışması, türü itibarıyla çok iyi bir film.
  fragman için link
• film iyi mi? yani iyi olmasına iyi de, ağır tempolu ve pek akıcı değil... ne heyecanlandırıyor, ne geriyor, ne duygulandırıyor ne de güldürüyor. bittiğinde iyi ki izlemişim diyemedim açıkçası. pek de güzel olmayan iyi bir film diyebiliriz.
• ırkçılıkla ilgili vasat film. hollywood'un hakimeyeti nedeniyle ağırlıkla amerika birleşik devletleri'nde zencilere karşı yapılan ırkçılık yapımlarına nazaran aborijinlerin avusturalya'da gördükleri kötü muameleyi ele alması tabii ki değişik bir konu sayılır. (bkz: aborijin)
  
  ama senaryo yeterince akıcı yazılmamış ve filmde durmadan spoiler verilmesine anlam veremedim. sweet country'de ayrıca heyecan seviyesi düşük ve oyunculuklar adına önemli bir performans yok. o nedenle bana göre harcanmış bir hikaye olmuş.
• avustralya westerni deyince önce bi umut sarıkaya'dan karikatür hatırlayalım
  görsel
  
  filme gelince pislik bir beyazın, insan yerine konulmayan yerli bir aborjin tarafından öbür tarafa yollanması sonucunda ortaya çıkan hikaye, gerçekçi bir tutumla, fazla aksiyon olmadan, ortalama diyaloglarla işlenmiş. "ilkel" aborjinlerin halleri bir yanda, beyazların yanında çalışan aborjinler bir yanda, .ikinin keyfi çoktan yasa-hüküm yerine geçmiş beyaz adamın mutlak gücü bir yanda.
  
  --- spoiler ---
  
  sam ve lucy, beyaz adamın tanrısını da belki iyidir diyerek teslim oluyorlar. kurtuluş arayan aborjine cevap herkesin ortak tanrısı, herkesi önünde eşit yapan gerçek modern tanrıyla yani hukukla geliyor. ama sonunda beyaz adam yine dayanamayarak kendini tanrı yerine koyar ve adaleti değil kendi istediği sonucu geçerli kılar. insanlığın daha alacağı çok yol vardır.
  
  --- spoiler ---
  
  az aksiyon kısıtlı olay örgüsü ve diyalog olsa da filmin dingin ve boğucu bir yaz gününün öğlen sıcağı gibi tuhaf bir çekiciliği de var. uçup kaçan değil olabildiğince yere basan realist bir film. o yüzden çoğu izleyiciyi zorlar. ama bu filmden bile daha düşük tempoda, daha ağır yapıda, daha da realist bir amerikan westerni de var (bkz: meek's cutoff). sweet country'i beğendiyseniz ona da göz atabilirsiniz.
• filmin ne soyledigi pek net degil. yorucu. madem maksadin olana kurgusuz sadik kalmak, belgesel yap.
  biz de biraz biliyoruz. gercek yorucu, kotu, bok gibi vs. seni de kurgu bir seyler seyredelim, dunyamiz degissin diye seytrettik. yorulduk.ruhumuzu siktin. sonda goge yukselen klise... 40 iq. sineme tv hazirlik ogrencisi kafasi. amerikan comarligi.
  
  seyretmesi zor. 4/10
• harry’nin tam bir orospu çocuğu olduğu film. izlerken ağzını burnunu kırasınız gelir medeniyet yoksunu dağ ayısının. ama sonra adamın 1. dünya savaşında cephede savaştığını hatırlarsınız. o psikolojiyle medeni bile kalmış dersiniz.