• "bilgeliğin yedi sütunu" (seven pillars of the wisdom) adli kitabinin giris kisminda, "ona tesekkur ederim, buna tesekkur ederim" kapsaminda ingiliz gizli servisinin butun ortadogu ajanlarini desifre etmesiyle hayranligimi kazanan firlama ajan.
  • ingilizlerin emperyalizm masalarindan sadece biri. araplarin ozgurluge kavusmasina giden yolda onculuk etti, ama sadece ingilizlerin egemenligine alabilmek icin. petrol kaynaklari icin verilen savasin ilk neferlerinden. motorsiklet kazasinda gebermis bildigim kadariyla.
  • arapların pek sevdiği (dilleri dönmediğinden al aurans derlermiş), britanya topraklarında churchill raddesinde saygı gören, kutsallık bile atfedilen, arap hareketi'nin ön plandaki casuslarından. ancak hayatının hayal kırıklığını da bu topraklarda yaşamıştır. arapları özgür kılma fantazisi, adına çalıştığı hükümetin politikası değildi.
    sudanlı falcı sonunu görmüştü al aurans'ın. ölümün bir çocuk yüzünden olacak demişti; motorsikletiyle yolculuk yaparken çarpmamak için direksiyonu kırmış bu da hayatına mal olmuştu. britanya'da hakkında epeyce yazılıp çizilmiştir.
    bu toprakların tanıması lazımdır onu. okumalıdır bilgeliğin yedi direği'ni; orada lawrence'ın acımasızca kılıçtan geçirdiği dedeleridir çünkü...
  • basit bir adamdır ,zira cahil bir milleti gaza getirmek oldukca kolaydır.100 sene evvel kendısıne verılen görevi bugun arap yarımadasında şeyhler,dervişler,aşiret liderleri filan yapıyor.işin en acayıp noktası bazı salak araplar bu adamı arap milletini yarattı , o arapların kahramanı filan havasında.ne yazıkkı araplar tarihin hiçbir döneminde millet olamadılar.gelgelelim bugunde millet olamamanın acizliği içerisinde aynı sorunlar biz kendı içimizde yasıyoruz.farklı etnık kökenler,farklı bölgenın insanları,farklı kültürler,farklı mezhepler,farklı iş grupları herbiri birbirimize düşmenin nedeni.lawrance deyınce üzüldüğüm tek nokta ümmetcilik ugruna türk cocuklarını kaybederken ümmetin asıl veliahtı biziz diyen arapların ingilizlerle birlik olup türkleri yok etmesi.kısacası baska toprakları vatan sanıp onun ugruna can veren türkler.tarihin tekrar etmemesı ümidiyle
  • thomas edward lawrence, şark dillerini kusursuz denilebilecek seviyede iyi bilen bir oryentalist, şarkiyatçı, müsteşriktir. ingiltere'nin en iyi üniversitelerinde okumuştur. müsteşriklikte islâm, kuran tetkiki, çağdaş türkçe, çağdaş farsça, çağdaş arapça gibi konuları yalayıp yuttuktan sonra daha da derinlere gitmiş ve eski semitik arkeoloji gibi alanlarda da ehliyet sahibi bir ilim adamı olmuştur.

    aynı zamanda ingiliz ordusunda görevli bir subaydır. çok genç yaşlardan itibaren arkeoloji gezilerine katılmıştır. eski esmitistik denilen ibranice, aramca gibi dilleri de bilir. dahası da var; bugün ingilizce'de homeros'un ilyada ve odyses'ini okumak istediğiniz de hâlen bulabileceğiniz en iyi çeviri de lawrence'ın çevirisidir.

    yâni burada hakkında atıp tuttuğumuz lawrence, batı dillerinde müthiş bir oryentalist olduğu kadar batı dillerinde ve bilhassa eski yunan ve roma konusunda âlim denilebilecek seviyede bilgi sâhibi bir filolog, hülâsa bir dâhidir.

    ama bu lawrence, ömrünü kütüphanelerde geçirerek daha fazla eser üreterek insanlığa faydalı olacağı yerde bu muhteşem bilgisini kişisel ihtiraslarının yönlendirdiği bir ütopya uğrunda kullanmıştır. araplar'ın, türkler'den bağımsız bir millet olacakları hayâli ile, tabiri caizse, kafayı kırmıştır. bu işi de sırf para, mevkî, makam için yaptığına inanmak zordur. çünkü bunları da aşan bir hırs, gayret ve mesâi harcamıştır. bu uğurda ingiliz ordusu ve istihbaratı ile işbirliği yapmıştır tabii ki, çünkü kendisi de albaylığa kadar terfî etmiş bir subaydır aynı zamanda.

    lawrence emeline ulaşmak için aklınıza gelebilecek her türlü dümen, dolap, katakulli, melânet, alçaklık ve ihânetten da çekinmemiştir. trenlere, kervanlara saldırsınlar diye aşiretleri kışkırtmak, sadece askerleri değil, sivil halkı ve dahi kadın ve çocukları öldürtmek, yağma, sabotaj ve sâir...

    osmanlı ordusunu birinci cihan harbi'nde karşısındaki düzenli ordu değil, ayaklanan aşiret kuvvetleri ve bilhassa şerif hüseyin'in adamları zarara uğratmıştır.
  • ortadoğu'da isyan bastırmak bıçakla çorba içmeye benzer demiş. ardından vermiş odunu 100 yıldır bir bok çözülemedi. hala hükümet mi askeri operasyon mu yoksa eğitim ile mi çözülür diye düşünsün millet.
  • bu kişinin bizzat kullandığı motorsiklet rahmi koç müzesin'de sergilenmektedir. vaktiyle ulaşımın ne kadar sefil olduğunun bir kanıtıdır.
  • arabist, devrimci, gizli servis uzmani, emperyalist politikaci, klasik arkeolog, edebi klasikleri inceleyen bilim adami, asker, elestirmen, tarihçi gibi islerle mesgul olmus bir vak'a-dir kendisi, varligiyla fenomenlesmis ender bulunan bir insandir. bir insan tek basina bir seyyah olabilir, gezip gördüklerini oturup yazabilir; ama ayni anda yukardakilerin hepsi olabilir mi, olsa bile bu kadar islevsel ve üretken olabilir mi? lawrence olmustur ve yazdiklariyla ve yasam tarziyla arabistanli lawrence mitini olusturmustur. (her ne kadar blackmur "o bir karakter olusturamaz" dese de...)

    bu efendi daha küçükken ne kadar ters bir adam oldugunu ortaya koymus efendim. mesela akranlari bisiklete normal normal binerken, bu arkadas bisikletini tepe yukari sürüp yokus asagi eliyle indirmekten zevk alirmis. bazi günler agzina lokma koymazmis, ve gazeteyi tersten okuyabilirmis. bernard shaw ve e.m forster yazdiklarini, winston churchill ise tarih ve siyaset hakkinda düsüncelerini begenirmis.

    kendi yazdigina göre "vücutsal tutarliligini" yitirdigi olay türklere esir düsmesinden sonrasina rastlar. ayrica, "huy gelistirmemek gibi bir huy edinmislige" sahip olmak içün ugraltigini belirtir. gayrimesru bir çocuk oldugu, ve bunun kendisini yillarca öok rahatsiz ettigi de bir sir degildir. ama annesiyle arasi çok iyiymis ve edebi gücünü bu gayrimesrulugun sagladigi izolasyon duygusundan aldigini belirtir.

    tabii ki seven pillars of wisdom, her lawrencesever'in okumasi gereken bir eserdir. burada belirttigi üzre, asil amaci arap tarihini falan yazmak degil de, siradan bir insanin basit araplarla karsilasmasini ve bu olaylari kendisinin nasil yorumladigini yazar. lawrence'yi duygusuz, siradan, gaddar bir ingiliz ajani zannedenler, kitapta bahsedilen arap baskaldirisinin sitemkarca degerlendirmesine bir baksinlar: "we lived many lives in those whirling campaigns, never sparing ourselves; yet when we achieved and the world dawned, the old men came out again and took our victory to re-make the likeness of the former world they knew. youth could win, but had not learned to keep: and was pitiably weak against age. we stammered that we had worked for a new heaven and a new earth, and they thanked us kindly and made their peace. " kolonicilik böyle iste abijim, kimseye yar etmiyorlar mutlulugu.
  • yaptığı işleri arapları cahil göstererek küçümsemek büyük aymazlıktır. interaksiyona girdiği araplar kesinlikle cahil, dangalak kavim insanları değil gayet aklı başında tiplerdir.
    yalnız lawrence'ı ajan veya casus olarak görmek de bana göre bir yanılgıdır, zira eylemleri undercover değil. üstelik osmanlı'nın özellikle afrika ve benzeri bir çok bölgedeki egemenlik anlayışının bölgeye bir askeri kışla inşa edip vergi toplamak olduğu düşünülürse buralarda undercover olarak bir kışkırtma eylemine girişmek de baya gereksiz abartıya kaçmak olur. o yüzden aldığı eğitimi ve o inanılmaz ücreti (o dönem için ayda 200bin pound) çok iyi kullanmış ve işini başarıyla yapmıştır.
  • bizim millet bu herifi çok küçümser ve "homoseksüelin teki" diyip üzerinden geçer. ama hem akademik hem de politik olarak teferruatlı suretle tetkik edilmesi icap eden bir karakterdir. hem arkeolojinin hem şarkiyatın hem de eski yunancanın uzmanı olan bu adam hangi misyonla aksiyon içinde bulunup arap istiklalinin öncüsü olmak istemiştir? bu sorunun cevabına sağlıklı bir şekilde ulaşan kimseler aynı zamanda türk-arap ilişkileri hakkında da isabetli bilgiler edineceklerdir.
hesabın var mı? giriş yap