• kendimce şöyle çevirip yorumlayabileceğim şarkı,

    işte yine o bilindik hikaye, sen eski güzel hayatına döneceksin, beni hatırlamadığın sürece her şey iyi gidecek. benimse öykülerim hep böyle kısadır, ışıksız sevgisiz ve kahramansız.

    çek gözlerini üzerimden.

    işte her şey söylediğim gibi gidiyor, çoğu zaman aklımıza bile gelmeyecek bu kıyıdaki tatlı esinti, artık deniz ikimiz için de daha soğuk. ben sadece birilerinin kızı olacağım senin gözünde, beni 'sana bir şans daha vermeyen, sevgini inkar eden küçük çocuk' olarak anımsayacaksın.

    makasla tek tek kestiğim bağları hatırladıkça, sevgimin nefrete dönüşmüş olmasına daha çok üzülüyorum. henüz her şeyi geride bırakmış değilim, nefret buna engel. benim için sıradan biri olabildiğin gün her şey geride kalmış olacak. o zamana kadar her aklıma gelişinde aynı şeyi düşüneceğim: keşke hiç tanımasaydık birbirimizi.
  • acele bir çevirisi için şuradan yakın:

    işte her şey senin "olacaktı" dediğin gibi
    çoğu vakit üzerime yüklenmiyor hayat
    ve bu daha kısa bir hikaye
    aşk yok, görkem yok
    *göğünde bir kahraman yok

    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum...

    işte herşey senin "olmalı(ydı)" dediğin gibi
    çoğu vakit ikimiz de unutacağız meltemi
    ve bu çok daha soğuk bir su
    havayı yüzüme çarpan(ın) kız(ı)
    inkar eden gözbebeği

    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum senden
    gözlerimi alamıyorum...

    senden tiksindiğimi söyledim mi?
    söyledim mi her şeyi
    geride bırakmak istediğimi?

    aklımı alamıyorum senden
    aklımı alamıyorum senden
    aklımı alamıyorum senden
    aklımı alamıyorum senden
    aklımı alamıyorum senden
    aklımı alamıyorum...
    aklım...aklım...
    yeni birini bulana dek
  • özellikle;

    "did i say that i loathe you?
    did i say that i want to
    leave it all behind? "

    kısmıyla sevgiye ve sonrasında sizde bıraktıklarına dair üç cümlelik muhteşem bir özet yapan.hemen sonrasında işlerin aslında böyle yürümediğini "i can't take my mind off of you" kısmıyla gözümüzün içine sokan ve de " 'till i find somebody new" ile de ölüm vuruşunu yapan muhteşem şarkı *
  • sanirim ortadogu ve balkanlarda bir tek benim sevmedigim sarki.

    ilk dinledim, hani su eski sarki var ya, "you're just too good to be true, can't take my eyes off of you". hah iste, artik neremle dinlemissem onun dandik bir coveri sandim. sonra da bu sarkiyi duydukca sinirlenip kisa kestim, kisa kestikce bunun baska bir sarki oldugunu anlayamadim ve boyle bir iki sene suren bir loopa girdim. ulan diyorum, bu kadar alakasiz bir coveri neden boyle sik caliyorlar, kizdim kustum genel olarak hayata, bir magaraya kapandim.

    sonra artik iskence olsun diye birileri dinletti tamamini da anladim bambaska birsey oldugunu. anladim ama ben bu halini de sevmedim. boyle muzigin ve melodinin sik sik kesilip sirf vokalin duygu yuklu birseyler yapmasi hep boyle ucuz yoldan olayi idare etmek gibi gelmistir. zaten sarki boyunca da arkada muzik caliyor mu calmiyor mu o da pek belli degil. ustelik adam fazla soz yazmaya bile gerek duymamis, ayni misrayi tekrarla tekrarla dur. her bir sonrakini biraz daha aglamakli soyleyince al sana "benim acili halimden anlayan sanatci". kimse sizin halinizden anlamiyor kardesim, kimsenin buna zamani da yok; kiz terk mi etti, oglan baskasina mi bakti, kontesi kim mi sikti, bana ne ve hatta size ne? gidin isinize gucunuze, dunyada 6 milyar insan var, 60-70 tanesini tanidiniz da onun icinden cikti sanki ruh esiniz, elmanizin ikinci yarisi, hayatinizin anlami, onu da kaybettiniz simdi. ulan bu sansla gidin piyango bileti alin mp3 dinleyip aglayacaginiza. yok iste hayatin anlami filan, o elma da curudu gitti, bulursun baska birini, herkes birbirinin aynisi zaten. millet 20 yasinda aids olup geberiyor illa hayatiniza dert mi bulacaksiniz. aha ben size vereyim dert, bakin dunyanin kendi ekseni etrafinda donus hizi yavasliyor, buna endiselenin asil. 3 milyar karsi cins var ama bir tane dunya var, yaaa ya.

    daha "and so it iiiis..."den itibaren duygulandiriyormus. and so it is ne demek kardesim bir kere, turkceye bile cevrilmiyor. adam ayni tip ve ses tonuyla "ama iste boyle yaaar yar yar yar, yaar yar aman" dese ne degisecek ahaha.

    neyse, diyecegim yok mu baska bunu sevmeyen? organize olalim, imza toplayalim, fransaya gidip, "bu sarki cok sanatsal, duygusal, olasiksal" demeyi hapisle cezalandiran kanunlar cikaralim.

    edit: ahaha boyle ciddi ciddi okuyup, kotuleyecek kadar sinirlenen insanlar tabii "yaar yaar yaar" dan da duygulanir
    edit: tamam tamam vurmayin, seviyorum artik sarkiyi.
    edit: kotuleyin ulan ibneler, ben tek siz hepiniz
    edit: tabii ki bu editlerin hepsini ayni anda yapmadim
  • şarkıdan ve closer'dan ilhamla:

    her aşk bir kısa hikâyedir.
    doğaçlama biçimde yazılmıştı.
    ve gene bu tarzda sürüp gidiyor.
    hayat da sürüp gidiyor.
    iyi bir halde üstelik.
    ama biliyordun böyle olacağını.
    çünkü âşıktın.
    aşk insanı güzel hissettiriyor.
    çoğu zaman.
    öyle söylemiştin.
    ama güzelsin her halükârda.
    gözlerimi yumup açıyorum.
    karşımdasın.
    güzelsin.
    belki sana baktığım için güzelsin.
    ama diyor bir ses içimden.
    gökyüzünde kahraman yok.
    o eski şatafat yok.
    ışık yok.
    bir melek geçti diyebilseydik.
    ama gene de diyor aynı ses.
    sen varsın.
    ben varım.
    kahraman biziz.
    başka bir aşka yelken açana dek.
    öyle.
    öpüşürken kapama gözlerini.
    daha da yaklaş.
    pencereden içeri dolan rüzgâr gibi.
    daha da sokul.
    doğaçlama.

    sonuç yerine;

    aşk: annelerin uzak anısı.
    rüya: çocukluğa açılan bir kapı.
    seks: bedenlerin doğaçlama müziği.
    sanat: ölüme hazırlanmanın bir başka yolu.

    seninle biriktirdiğim anılarım,
    sana açılan kapılarım,
    bedenlerimizdeki müzik,
    ve ben sana hazırlanıyorum.
  • closerın başında ve sonunda çalan şarkı. filmde natalie portmanın yürüyüş sahnelerine acayip hoş bir hava katmasının yanı sıra, şarkı kendi başına sözleriyle müziğiyle çok hoştur. filmden çıkıp şarkıyı sözlerine dikkat edip dinlediğinizde ağlatır.
    "and so it is a shorter story; no love, no glory..."
  • irlandali damien rice'in closer filmi ile ozdeslesen sarkisi. filmi izlemeden bu sarki bu derece sevilebilir mi bilemiyorum ya da bu sarki olmadan film?
  • özellikle şu cant take my eyes off you kısmı ile akılları baştan alan, arada bir yerlerde bir bayan vokalin ugguuugg dediği şarkı
  • closer adli filmde natalie portman kalabalik londra ve new york sokaklarinda yururken arka planda calan sarki. sarkinin da dedigi gibi insan kendini aklini ve gozlerini kesinlikle natalie portman'dan ayiramiyor bu planlarda.
  • en acı kısmı da:

    ''did i say that i loathe u?
    did i say that i want to
    leave it all behind?''

    dizelerini kızın söylemesidir.
hesabın var mı? giriş yap