• türkçe çevirisini beklemekten helak olduğumuz roman. korkum odur ki sahte isimle yazıldığından çevrildiğini hiç göremeyeceğiz.
  • türkçeye "guguk kuşu" adıyla çevrilmiş ve ön siparişte şu an.

    konusu ne olursa olsun kitabın üstünde rowling'in r'si olsun düşünmeden alırım.

    http://www.kayiprihtim.org/…ten-guguk-kusu-geliyor/

    çeviriyi sevin okyay ablamız yapsaydı keşke. rowling ile aralarında zihinsel bir bağ olduğuna inanıyorum.
  • türkçeye nihayet çevrilmesiyle sevindiren kitap.
    yalnız pegasus yayınlarına teşekkür etmekle beraber biraz da kafamda soru işaretleri var. umarım baskıda ucuza kaçmamışlardır.
  • robert galbraith tarafından yazılmış, pegasus yayınları tarafından türkçe'ye guguk kuşu adı ile çevrilmiş polisiye roman.

    ben polisiye seviyorum. polisiye de bence beni seviyor. dedektif cormoran, insani tarafları gayet net betimlenmiş, sempatik bir dedektif. bir sherlock olmasa da zeki, kaygılı ve beşeri. anti-kahraman havası verilmeye çalışılmış akıllı ve sıradan bir erkek. bunun dışında yazarın cinsiyeti kitaba bence biraz fazla sinmiş.

    serinin ikincisini okur musun?
    evet.
    oldu o zaman. k.i.b öptüm bye
  • hayatta görüp görülebilecek en leş cinayet senaryosuna sahip dedektif-polisiye romanı.

    --- spoiler ---

    şimdi kitap gecenin bir vakti ölen bir süpermodel kızın etrafında gelişen olaylar zinciri. dedektifin sorgulamalarından, araştırmalarından ve hem kendi düşüncelerinden, hem de geçici sekreteri ve ailesiyle/arkadaşlarıyla olan ilişkilerinin anlatıldığı bir kitap. hikaye boyunca carmoran düşünce ve teorilerini bizimle paylaşmıyor, sadece kitabın sonlarına doğru wardle ile konuşuyor, onu harekete geçmesi için ikna etmeye çalışırken olayı kısmen anlatıyor. ancak tüm detayları carmoran-john bristow yüzleşmesinde öğreniyoruz. ve işte hayal kırıklığı da orada başlıyor. çünkü bütün konuşmalar ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkması pek de mümkün olmayan detaylar ve aslında olayın olduğunu ıspatlamayacak aptalca ama güya sherlock holmes tarzı vasat delillerle karşılaşıyoruz.

    telefonun tuşlarına yanlış basan, johan'ı john okuyan makyöz mü istersin, yoksa yerlerin ıslak olması mı? o zaten başlı başına bir rezaletti. bütün gün boş bir dairede bekleyen katil mi istersin, yoksa aynı adamın kardeşinin dairesine girerken yüzünü çiçeklerle örtmesi mi? hele kapının önünün bu yüzden ıslak olması, ve carmoran'ın bunu öğrendiği anda "kafasında taşlardan birinin yerine oturması." yani adam bunu düşünmüş, gerçekten süper dedektifimiz bu kadar aptalca bir senaryoyu düşünmüş ve sonra da delil bulunca rahatlamış. vay amk. lan zaten su dolu bir vazodan 3-5 tane çiçeği çıkartsan o çiçeğin saplarında ne kadar su olur, onu bir kat yukarı taşıdığın zaman ne kadar su kalır ki o su yerlere dökülür, güvenlik görevlisi kayar, düşer sonra da unutur.

    bir de şu var, kitaptaki john bristow biraz hasta, fiziksel açıdan da zayıf bir adam. bu bizim değil, carmoran'ın gözünden bize yansıtılan. bana kalırsa bu kadar yaşlı ve fiziksel zayıf bir adam, 22-23 yaşında, muhtemelen spor yapan ve kasları gelişmiş, üstelik direnmeye de hazır bir kızı nasıl kaba kuvvetle o kadar sürükleyecek de pencereden atacak. gerçek hayatta olsa "hiç gerçekçi değil" diyeceğimiz bir olay.

    modacının deeby mac için gönderdiği kıyafetler, bristow'un onları giymesi, saklanması, beklemesi. saçmalık.

    bir de 2 tane dünya çapında celebrity'nin yaşadığı ve önü paparazzi ordusuyla kuşatılan binada, adamın teki karısını karlı havada iç çamaşırlarıyla balkona kilitliyor ve ne tesadüf ki paparazzilerin hiç birisi bunu çekemiyor. sebebi de "üşüyen paparazzilerin sürekli ayaklarını ısınmak için yere vurmaları yere bakıyor olmaları."

    bu kadar saçma delillerle desteklenen bu denli saçma bir cinayet hikayesi heralde bir daha zor yazılır ya da yazılamaz. hala rowling'den "ya bilgisayar açık kalmış kitabın sonunu kuzenim yazmış pampa" tarzı bir açıklama bekliyorum.
    --- spoiler ---
  • türkçesi'nin yayımlanmasını sabırsızlıkla beklediğim o uzun arada elime birkaç kitap geçti. hali hazırda onları okuduğum sırada yayımlanmış bulunmakta ! birkaç haftaya başlarım söz . saygılar j.k. rowling abla .
  • jk rowling'in bbc one için senaryolaştıracağı romanı. gelecek sene çekimlere başlanacak.
  • londra'da geçen güzel bir polisiye. yazarımız şehri çok güzel kullanmış hikayede.

    [http://kitapmuhabbeti.blogspot.com.tr/…calling.html http://kitapmuhabbeti.blogspot.com.tr/…calling.html]
  • problemleri, basit kaçan yerleri olmakla beraber kendini okutan bir kitap. elbette rowling kredisi de bi parça göz yummaya sebep oluyor.

    karakter yaratmada başarılı. cormoran da robin de okuyucuya ulaşıyor. hatta robin az bile yer bulmuş, daha fazla olsaydı diyor insan.

    kurgu boşlukları ve mantık hatalarından bahsedilmiş. ben de bir diğer noktaya değinmek isterim. strike araştırma boyunca gerçekleşen hadise üzerinden retrospektif bir soruşturma yürütüyor ve soruşturma harici aksiyon o kadar "yok" ki. ve bu neredeyse kitabın tamamı, dedektifin ilgililerle görüşmelerine şahit oluyoruz. biraz daha entegre ve soruşturma ile vaka & aksiyon birlikteliği aradı gözlerim. açıkçası j. k. rowling kaleme almasa okumaya heves etmeyeceğim bir kitap. totalde gece uykuya dalmak için okunan, yormayan light kitaplardan. ikinci kitap daha iyi yorumlar alıyor, göreceğiz.

    bir de kapak tasarımını sevmedim.
  • j. k. rowling'in, kendisi üzerindeki "harry potter'dan sonra ne yazacak?" beklentisini the casual vacancy'le kısmen atlatmasının ardından, hiç beklenti yaratmamak için robert galbraith takma adıyla yazdığı romanı.

    şurada bir incelemesi mevcut.
hesabın var mı? giriş yap