• bir nevi 'vuslata bir kala' guncesi.. sayet bir abba sarkisi baki kalacaksa bu olsun, derim.. hatta sozlerini de nakletmek isterim.. isteyen jacques, blancmange, tanita tikaram yorumlarini da ziyaret edebilir..

    must have left my house at eight, because i always do
    my train, i'm certain, left the station just when it was due
    i must have read the morning paper going into town
    and having gotten through the editorial, no doubt i must have frowned
    i must have made my desk around a quarter after nine
    with letters to be read, and heaps of papers waiting to be signed
    i must have gone to lunch at half past twelve or so
    the usual place, the usual bunch
    and still on top of this i'm pretty sure it must have rained
    the day before you came

    i must have lit my seventh cigarette at half past two
    and at the time i never even noticed i was blue
    i must have kept on dragging through the business of the day
    without really knowing anything, i hid a part of me away
    at five i must have left, there's no exception to the rule
    a matter of routine, i've done it ever since i finished school
    the train back home again
    undoubtedly i must have read the evening paper then
    oh yes, i'm sure my life was well within it's usual frame
    the day before you came

    must have opened my front door at eight o'clock or so
    and stopped along the way to buy some chinese food to go
    i'm sure i had my dinner watching something on tv
    there's not, i think, a single episode of dallas that i didn't see
    i must have gone to bed around a quarter after ten
    i need a lot of sleep, and so i like to be in bed by then
    i must have read a while
    the latest one by marilyn french or something in that style
    it's funny, but i had no sense of living without aim
    the day before you came

    and turning out the light
    i must have yawned and cuddled up for yet another night
    and rattling on the roof i must have heard the sound of rain
    the day before you came
  • eğer sabah uyandığınızda gün hala ağarmamışsa
    ve kuzey ışıkları hala çok karamsarsa
    eğer uyandığınızda yanınızda kimse yoksa
    tanımadıklarınız, tanıdıklarınızdan çoksa

    eğer yaşadığınız her gün, bir öncekinden boş ve geçiciyse
    geçip gidiyorsa bütün yabancılar ve hayat sizi kandırıyorsa
    eğer her şey kötüye gidiyorsa ve gitmeye devam ediyorsa
    inadına siliniyorsa bütün anlamlı yüzler, sesler ve anılar.

    eğer yalnızsanız çok yalnızsanız ama çok yalnızsanız.
    bu şarkıyı dinleyin, iyi gelecektir eminim, çünkü biri gelecektir
    bir yerden gelecektir ama mutlaka gelecektir.
    gelince,
    senden önce her şey çok kötüydü diyecektir.
  • abba'nin gunesli muziginden biraz uzak ve bu yuzden de muhtemelen en vurucu sarkilari. yalnizlik hissini en iyi veren pop sarkilarindan. kuzey ulkeleriyle ozdeslestirilen o sikici, rutin hayati da ne guzel ifade ediyor, gerek lirikler, gerekse basit ama guzel muzigiyle.
    dinlerken goruntuler canlaniyor kafada, bu acidan 'sinematik' sifatini da hakediyor sanirim.
  • senden once ot gibi tekduze yasiyordum demenin abbacasi. ingilizce hazirlikta “a typical day of your life” kompozisyon kalibi vardir, bu parca ona mukemmel bir ornek olusturmus.

    bir zaman sonra gelen duzeltme: senden once tekduze yasiyor idiysem de huzurluydum demenin abbacasi.
  • mekanizma gibi çalışan avrupa kadınını, insanını gördüğüm şarkı. gelip kurtarıcım falan olmadın, sistemin içinde ölümüne sıkılmayı, tekdüze at gibi çalışmayı, bunu hayat amacım yapmayı zaten kabul ettim ben seneler önce, kalkıp geldin diye sen ne zannediyorsun olm kendini diyen ablanın şarkısı.

    abba gibi zamanının anormal başarılı bir grubusun ayrıca, kariyerinin son stüdyo albümünü yapıyorsun. kimse senden en iyisini beklemiyor, zaten kendini kanıtlamışsın yıllar içinde. ama sen kalkıp doksan artı üçte kombo çekiyorsun. öyle bi şarkı bu işte. öyle bi albüm the visitors.
  • şüphesiz en güzel versiyonu, steven wilson coverı olan güzel şarkı, ve yine şüphesiz abba'nın en güzel şarkısı..
  • nefis abba sarkisi..dogru zamanda dinlemek gerekir.
  • bence, yalnızca abba’nın en önemli çalışmalarından birisi olmakla kalmayıp, müzik tarihinin de en ilginç parçalarından birisidir. parça, ilk yayınlandığı 1982 tarihinde listelerde ancak 32. sıraya kadar yükselebilmiş, ancak yıllar içerisinde popülaritesini giderek artırmıştır. bir kaç sene önce ingiltere’de yapılan ankette en sevilen ikinci abba şarkısı seçilmiştir ve ingiltere’de yayınlanan nme (new musical express) dergisinin gelmiş geçmiş en iyi pop şarkıları listesinde 6. sıradadır. (bkz: https://www.nme.com/…the-day-before-you-came-779690)

    malum, abba üyeleri iki evli çifttiler ve evliliklerinin bitmesi ile grubun dağılması aynı sebeplerden olmuştur. kendi şarkılarının bestecisi ve güftecisi olduklarından, bütün şarkılarında grup üyelerinin birbirleri ile olan ilişkilerinin seyri takip edilebilir.

    şarkı yayınlandıktan kısa bir süre sonra grup üyelerinin birbirleri ile olan ilişkileri sona ermiş, abba da dağılmıştır. şarkının gerek beste gerekse güftesinde bu ağır hava hakimdir.

    beste olarak iki temel özellikten bahsetmekte fayda var. birincisi, bu şarkı 80’lerin ilk ve oldukça başarılı elektronik müzik örneklerinden birisini oluşturur. bu da abba fanlarının alışık oldukları disco pop tarzının oldukça uzağında olduğundan, şarkının abba fanları tarafından hak ettiği ilgiyi görmemesine yol açmıştır. ikinci olarak, bestede abba şarkılarında çok alışık olmadığımız, muhtemelen evliliklerinin ve grubun sona ermesini yansıtan melankolik, rahatsız edici (haunting), neredeyse korkutucu bir hava hakimdir ki, bestenin bu ağır havası şarkının sözleri ile büyük bir tezat oluşturur. bu konuya aşağıda biraz daha ayrıntılı değineceğim.

    şarkının sözleri, ilk bakışta mutlu bir ilişkiden bahsediyor gibi gözükür. şarkının öznesi, hayatına yeni giren birisinden ve bu ilişkiden önceki hayatının günlük rutinininden bahsetmektedir. ancak biraz daha dikkatli bakıldığında, anlatıcının kullandığı dilin adeta poliste verilen, belli belirsiz hatırlanan bir olay hakkındaki tanık ifadelerine, ya da komadan yeni çıkmış birisinin geçmişi hatırlama çabasına benzediği görülür. söz konusu olan, sanki büyük bir felaket yaşamış birisinin her şey olup bittikten sonra, bu kötülükler yaşanmadan önceki hayatını/olan biteni hatırlamaya çalışması gibidir. son derece karanlık ve melankolik denebilecek olan beste ile birlikte düşünüldüğünde, şarkı sözlerinin ilk okunuşundan daha farklı ve son derece üzücü bir olaydan/gelişmeden bahsettiği belli belirsiz hissedilir.

    benim şarkının neyi anlattığı hakkındaki kişisel teorim şu şekilde: şarkı aslında, “o kişi” gelmeden önceki günü anlatarak eski rutin yaşantısından şikayet edip “şu anki” hayatında mutlu ya da birisine aşık olduğunu söylemiyor. şarkı aslında, eski rutin yaşantısını bile zar zor hatırlayabilecek ölçüde kişiliği ve hayatı paramparça hale gelmiş birisinin, trajik ruh halini yansıtıyor. “o kişi” gelmiş, çok kötü/yaralayıcı bir ilişki yaşanmış/yaşanmakta ve neticede, şu anki hayat, artık o eski rutin yaşantısına göre bile çok daha kötü hale gelmiştir. şarkının öznesi, şimdi kişiliği parçalanmış bir şekilde, o eski hayatının nasıl olduğunu hatırlamaya çalışıp acı içinde sayıklamaktadır. ilişkileri başlamadan “bir gün önce”, hayatı amaçsız ve anlamsızdır, ama o günlük rutin içerisinde bunun farkında değildir. ilişkileri başladıktan sonra, eski rutin hayatının amaçsızlığının ve anlamsızlığının bilincine varmıştır. şimdi, şarkıyı söylemekte olduğu zamanda ise, hem o kişi gelmeden önceki anlam dünyası o ilişkinin getirdiği duygu ve bilinçle yıkılmış, hem de şimdi o kişi gittiği için/ya da bu ilişki onun ruhunu ve benliğini paramparça ettiğinden, eski rutin ve sıkıcı yaşantısının yerine yeni bir hayat, anlam ve amaç da koyamamıştır. şarkının öznesinin, komadan çıkmaya çalışan birisi ya da hayalet gibi geçmiş hayatını hatırlamaya çalışmasının sebebi de artık kişiliğinin tamamen parçalanmış olmasıdır. (bütün mesele, sabah bir saat 15 dakikada iş yerine gitmesine rağmen, dönüşün neden üç saat sürdüğünde saklıdır!)

    bu açıdan bakıldığında, şarkının söz yazarı olan björn’ün, grubun solisti agnetha’dan 1979’da boşandıktan tam iki sene sonra agnetha ile evlendiği tarihte başkası ile evlenmesi (1981) ve abba’nın dağılmadan önceki bu son şarkısını 1982’de agnetha’ya söyletmesi de düşündürücüdür. belki kendi çıkarımına göre agnetha’nın ruh halini acımasızca agnetha’ya anlattırarak intikam almak istemiş, belki daha zekice bir yol takip edip, kendisinin eski, agnetha ile olan rutin evliliklerini, yeni ilişkisi ile karşılaştırıp bir de bunu agnetha’ya okutmuştur. rivayet muhtelif, ama bu şarkıdan sonra grup üyeleri arasındaki bağlar tamamen kopmuş ve birkaç yıl öncesine kadar bir daha bir araya gelmemişlerdir.

    netice olarak, “the day before you came”, son derece güzel beste ve güftesinin çok ötesinde tartışmalara yol açmış, allegorik ve kriptik bir şarkıdır. sözleri ve bestesi, söylenenlerin çok ötesini yansıtacak şekilde dahice tasarlanmıştır. bir çoklarınca, abba’nın en iyi şarkısıdır. müzik tarihinde de çok önemli bir yeri vardır.

    ps: şarkı çıktığı zaman çekilen orijinal klibinde, kadın trende tesadüfi olarak birisinden hoşlanıyor ve akşam -muhtemelen birlikte olduktan sonra- ayrılmak zorunda kalırlarken, kadının parmağında evlilik yüzüğü olduğunu görüyoruz. bu da, ilişkileri kısa da sürse, neden kadının ruh halinde yıkıcı sonuçlar yarattığını gösteriyor.
  • abba'nın en sevdiğim şarkılarındandır.

    "yalnızlık, hayatın rutinliği... ta ki o gelene kadar." şeklinde bir konusu vardır.

    benny anderson bence yaşayan en büyük müzisyenlerden. şarkının ritmi ve anlatılan hikayedeki rutin tekrar ettikçe klavyedeki tonlar sıklaşıyor ve güçleniyor. bu da verilmek istenen anlamı pekiştiriyor.

    agnetha'nın güzelliği ve şarkının sonlarında back vokal yapan frida'nın eşsiz sesi... artık böyle gruplar yok malesef....
  • duygu dozu delikanlı adamı gay yapabilecek kadar yüksek olan, tehlikeli bir şarkı.
hesabın var mı? giriş yap