• işin aslı hiç de orijinal bir senaryosu yok. yine de gerim gerim geren bir film.

    --- spoiler ---

    sonundaki açık havaya çıkış sahnesi hala bende acayip duygular uyandırır. o kadar korkunç ve imkansız bir durumdan kurtulduktan sonra insana hiçbir şey koymaz herhalde diye düşünüyorum. bi de devam filmi çekilmiş sanırım. devam fiminde de oradan kurtulan şahıs geri dönüp yüzüstü bıraktığı arkadaşının ne alemde olduğuna bakacakmış. şahsen izlemeyi düşünmüyorum. yeterince stres var zaten.

    --- spoiler ---
  • klastrofobik olduğu bolca dile getirilmiş.
    katılmıyorum.
    ben de ortalama bir seyirciyim. ama bir tek sahnesinde dahi zıplamadım, bir tek sahnesinde dahi gerilmedim.
    ziv ziv bağıran hatunlar, biz çılgınız deyu bok yoluna gidenler, yaratık öldürürken mağara içinde poz kesme tripleri...
    star, kanal d tırt gece kuşağı filmleri türünde.
  • fena durmayan bir gerilim, biraz teen slasher, biraz korku, biraz da intikam filmi...

    hepsi bir başlık altında toplanabilir demeyelim...

    çünkü çorba gibi bir filmdir *

    iyi gider...

    filmde gerilim sağlayan müzik * the thing filminin meşhur müziğine benzemekte... *

    the thing
  • event horizon'u bile korkudan izleyememiş, aylarca etkisi altında kalmış benim gibi bi tırsağı dün gece güldürmüş film. 2-3 sahnede yerimden zıplamama vesile olmuştur ancak cehennemden geldiği iddia edilen yaratıkların açık-seçik görüntüye girmeleriyle o etki de kaybolmuştur (hatta anne yaratıgın çocuğunun öldüğünü anladıgında çıkarttıgı miyavlamaya benzer sese epey bi güldük)...insan vücudunun paramparça edildiği bol kanlı sahneler mevcuttur fakat o yaratıkların hatunlar tarafından bi çırpıda öldürülebilmelerini aklım almamıştır..velhasıl psikolojik-gerilimlerden daha çok etkilendiğime karar verdirmiştir.
  • bir grup lara croft'un başına gelen kötü olayların anlatıldığı film.

    açıkçası filmi çok beğenmedim çünkü fazlaca mantık hatası barındırıyor ve gereksiz slow motion çekimlerin yanında müzikle dramatize edilen sahneler olmamış.

    ancak başında öyle bir sahne var ki ilk dakikada sizi ekrana mıhlıyor. söz konusu sahnede yönetmenin ve görüntü yönetmeninin harikulade tekniğinin yanı sıra verilen mesaj çok anlamlı. söz konusu mesaj tam olarak şu. "bir kaç saniyelik dalgınlık tüm hayatınızın içine edebilir ve bir aileyi yıkabilir." bu açıdan izlediğim yüzlerce film arasında en etkileyici kaza sahnesi (verdiği mesaj bakımından) bu filmde yer alır.

    söz konusu sahne şuradan izlenebilir: http://www.youtube.com/watch?v=ouovmvnxe8i
  • ilk filmi çok güzel olup yayınlandığı yıl ingilterede yılın korku-gerilim filmi seçilmesini son derece doğru buldum.. 2 filmi ilk filmi kadar başarılı olmamasına rağmen güzel bir filmdi ve devamı gelecek vaziyette bitmişti. hala the descent part 3 'ü beklemekteyim ne zaman çıkacak acaba :)
  • sıcağı sıcağına yapalım yorumumuzu.

    korkutmayan ama gerçekten geren bir film.

    -s!-
    son sahnede sarah mağaradan çıktığında öyle bir derin nefes aldım ki tarifi mümkün değil. kalbimin deli gibi attığını farettim o an. sanki 1,5 saat boyunca nefessiz kalmış gibi hissettim kendimi. bunda klostorofobi sahibi olmamın etkisi büyük tabi.
    -s!-

    sonuç itibariyle izleyin bu filmi arkadaş. izleyin hak vereceksiniz bana. bu arada

    -s!-
    asyalı hatun gerçekten fenaydı, her anlamda.
    -s!-
  • güzel derli toplu başlayan daha sonra dağıtan filmdir. gerilim filmi olması için illede yaratıkların olması gereksiz. ayrıca yaratıkların cok korkunç ve iğrenç görünümde olmaları da şart değil.birsürü gereksiz sahneler içinde karanlık cekimlerde hiçbirşey görülmüyor. tamam yeraltı mağarası elbette karanlık olacak, belediyeden mağaranın her bölümünü, dehlizlerini şıkır şıkır lambalarla aydınlatmasını da bekleyemeyiz ama karanlık çekimler daha profosyonelce çekilebilirdi.filmi beğenen sinema eleştirmenlerinin bu kararı verirken ne içtikleri ayrıca merak konusu.karanlıkta bol bol mavi göz,sarı saç, ciyak ciyak bağrışlar, kırmızı renk ve iğrenç görünümlü yaratıklar izledik.
  • bechdel testini de geçen cinsiyet ayrımcılığı karşıtı gerilim filmi.

    1. adım: "filmde en azından adını bildiğimiz en az iki kadın karakter var mı?"

    film, üç kadının rafting yaptığı bir sahneyle açılıyor, extreme sporlarla ilgilenen birkaç kadından oluşan bir arkadaş grubunu izliyoruz ve filmin geri kalanı da altı kadınla devam ediyor. isimlerini bileceğimiz kadar senaryoya dahil olmaları bir yana, filmi sırtlayan karakterlerin hepsi kadın. film, testin ilk aşamasını rahatlıkla geçiyor.

    2. adım: "bu iki kadın film boyunca birbirleriyle diyalog kuruyorlar mı?"

    mağara keşfi yapan altı sporcu kadın film boyunca sürekli olarak birbirleriyle diyalog halindeler, film bu aşamayı da çok net bir şekilde geçiyor.

    3. adım: "iki kadının kurduğu diyalog erkekler dışında herhangi bir konuda mı?"

    bu aşama da ilk bakışta rahatlıkla aşılacak bir aşama gibi görünüyor, kadınlar henüz açılıştaki rafting sahnesinde bile botu kimin toplayacağından otelde akşam katılacakları bir organizasyona kadar hiç erkeklerin dahil edilmediği kısa iletişim cümleleri kurarlarken mağara keşfi için bir araya geldiklerinde de hayatlarından, küçük ayrıntılardan bahsedip sarhoş oluyorlar, mağara sahnelerinde ise zaten tüm diyaloglar yapılan sporla ve yaşanan gerilimle ilgili. yani birazdan kurcalayacağım hafif spoiler içerecek olan ayrıntı dışında film aslında bu aşamayı da güzellikle geçiyor ve zaten altı kadın oyuncuyla sırtlanan bir film olarak bechdel testinden de tam not alıp cinsiyet ayrımcılığı yapmayan bir senaryoya sahip olduğunu kanıtlıyor.

    --- spoiler ---

    genel bakış: ağızda buruk bir tad bırakan tek ayrıntı, senaryonun belkemiğini oluşturan gizli kalmış bir husumetin bir erkeğin varlığına dayanıyor olması. bir trafik kazasında eşini ve çocuğunu kaybetmiş olan sarah'nın tekrar extreme spor kulübüne dahil edilerek hayata tekrar tutunmasını sağlamak isteyen arkadaşlarının düzenlediği bir mağara keşfinde yaşanan beklenmedik olayları konu alan filmde aslında işleri zora sokacak olan şey keşif gezisini düzenleyen juno'nun da sarah'nın kocasıyla gizli bir ilişkisinin olması. senaryoda güçlü bir husumet oluşturmak istediğinizde ve husumeti yaşayacak karakterlerin kadın olduğu anda aklınıza ilk gelen şeyin bu iki kadının da aynı adama aşık olmuş olması gerçekten büyük zayıflık. iki kadının yaşama dair her konuda rekabeti, uyuşmazlıkları, çıkar çatışmaları, güç kavgaları yaşayabileceği akıllara bile gelmez, yaşanacak rekabet ve paylaşılacak kozlar her zaman bir erkekle ilgili olmalıdır. bu ayrıntıyı gözardı edersek film çok güçlü bir cinsiyet ayrımcılığı karşıtlığı yapmakta, kadınlar dağ gezilerine ya da mağara keşiflerine "başlarında bir erkek olmadan" gidebiliyorlar, hepsi donanımlı, kendilerini kurtarabilecek kadar güçlü karakterler ve seyirciye kadınların bu güçlü yanları yansıtılacak diye karikatüre de döndürülmemişler. oldukça doğal, yeri geldiğinde mızıldayan, yeri geldiğinde çığlıklar atıp ağlayan, bir erkeğin de vermesinin çok doğal olduğu tepkileri tam da yerinde verebilen, güçlü gösterilecekler diye bir erkekten bile daha erkeksi gösterilmeye uğraşılmamış karakterler. ah o husumet de başka bir hırsa, başka bir rekabete dayansaydı da kolaya kaçılmasaydı diyeceğim ama filmin genel duruşu sayesinde aşk ilişkilerinin de hayata dair konulardan sadece biri olduğunu da düşünerek bu konuda da filmi şahsen affediyorum.
    --- spoiler ---
  • film hikaye yönünden zayıf kalsa da kapalı alan korkusu ve hayatta kalma mücadelesini iyi işlemiş.
    film karakterleri konusunda neredeyse hiç birşey belirtilmemiş . ama izlenir mi izlenilebilir 10/ 7

    --- spoiler ---

    sarah juno'ya neden satış yaptı anlamadım . juno'nun bir anlık refleksiyle ölen bacı , sarah'a diyor ki beni juno öldürdü güvenme ona , ee sessiz sessiz yaklaşma arkadan bacım sende , kadın zaten tırsmış , sen öyle aniden gelirsen arkadan yersin boynuna bıçağı , ha hepsi juno kahpesi yüzünden başa geldi bu olayların orası ayrı.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap