• jean paul gaultier sayesinde tüm karakterlerin feminen kıyafetlerle ortalıkta dolaştığı film.
  • chris tucker'in canlandirdigi ruby rhod karakteri ile geyikten geyige kosan film. o sene oscar moscar vermemislerdi gidip titanic'i mannyak film diye onumuze surmuslerdi ya, iste o sene oscar kurumundan tiksindim. oh bebek tiskindim.
  • bana bir film göster baştan aşağı 90'ları temsil etsin deseniz sayacağım filmler arasında the fifth element liste başı olurdu herhalde. gerek bir bilim kurgu kültü olması gerek birbirinden ikonik karakterleri ile unutulmaz bir filmdir çünkü. ayrıca dönemin hollywood filmlerine özgü bol patlamalı aksiyon sahneleri ile fransız ekolünden gelen muazzam kostüm tasarımı filmde aynı anda bulunur.

    ancak bu filmin asıl öne çıkan noktası bizlere sunduğu karakterlerdir. klasikleşen karakterler yaratmak her filme nasip olmaz, olduğundaysa yapımcılar en fazla bir karakter ile yetinirler. bu filmde ise sinema tarihine geçen üç efsanevi karakter vardır. o kadarki film hakkında yazarken spoiler ibaresi koysam mı koymasam mı diye şüpheye bile düştüm. çünkü geçtiğimiz 20 sene içinde filme o kadar çok gönderme yapıldı ki filmi izlememiş olsanız bile filmin konusu yada karakterleri bir yerlerde kesin karşınıza çıkmıştır. ancak yine de filmi izlememiş olanlar için ibareyi bırakarak incelemeye başlıyorum.

    --- spoiler ---

    filmimizin konusu şöyle; her beş bin senede bir üç gezegen belli bir yörüngeye oturur ve yok oluş evrene yayılır. bu yok oluşun durdurulabilmesi için dört kutsal taşın ve beşinci elementin mısır'daki bir tapınakta bir araya getirilmesi gerekir. ancak son döngüden üç yüzyıl öncesinde uzaylılar dünyaya gelir, taşları ve beşinci elementi savaşta kullanmak üzere alırlar. zamanı geldiğinde geri döneceklerini söylerler ancak planları tutmaz çünkü filmimizin kötü adamı jean-baptiste emanuel zorg taşları geri getiren uzaylılara bir saldırı düzenler.

    filmin başında aslında ağır başlı bir bilim kurgu havası var. insanlardan daha gelişmiş bir medeniyet, evren ve var oluş gibi konular işleniyor ancak saldırıdan sonra işler biraz aksiyon filmi gibi ilerliyor. mesela bilim insanları saldırı sırasında zarar gören beşinci elementi geri getirmeye çalışırken insandan çok daha karmaşık bir dna yapısına sahip olduğunu söylüyorlar ancak film boyunca beşinci element nedir yada kimdir sorusuna asla geri dönüş yapılmıyor. bu durum da aslında izleyicilere güzel bir tartışma konusu veriyor. karakteri canlandıran mila jovovich ve filmde ilk görüldüğü anlar sayesinde de film tarihine geçen bir karakteri oluyor filmin.

    leeloo karakteri ve mila jovovich'in oyunculuğunu eleştirenler de var. özellikle karakteri çok saf oynaması konusunda yıllardır insanlar şikayet ediyor. ancak karakter yazımında şöyle bir şey vardır. bir karakteri olayların akışı içinde ne kadar güçlü yazarsanız karakterin aynı derecede büyük bir kusuru olması gerekir. yani hem güçlü, hem çok zeki, hem çok dayanıklı, hem işte bütün her şeyi bilen bir karakter yazarsanız oluşturduğunuz yapıtın stres noktalarını yok edersiniz. insanlar finalde bile karakter nasılsa çok güçlü şimdi herkesi leblebi gibi ayıklar diye düşünür ve filmi izlerken heyecan duymaz. bu karakteri de sürekli yardıma muhtaç halde görüyoruz bu yüzden.

    filmdeki ikinci ikonik karakter de olayların başlatıcısı olan zorg. kendisi aslında klasik bir 90'lar kötüsü diyebiliriz. güvenilmez, herkese ihanet eden bir yapısı var. bu kadar parlamasının nedeni ise karakteri canlandıran gary oldman. sirius black'ten nolan'ın batman serisindeki müfettiş gordon'a kadar çok çeşitli karakterleri canlandırmış olan oldman sanırım çağımızın en iyi oyuncularından birisi. bu karakterinde de çok sağlam bir psikopat ışığı var. film boyunca kullandığı jestleri, mimikleri ve okumalardaki tonlaması harika.

    filmde dikkat çeken üçüncü karakter de chris tucker'ın canlandırdığı ruby. luc besson'ın daha sonra çıkıp açıkladığı üzere bu karakter aslında prince için yazılmış. hatta kendisi rolü kabul etmiş ancak sürekli turnede olduğu için filmin çekimlerine zaman ayıracak bir planlama yapılamamış. bu nedenle rolü chris tucker canlandırmış. ama ilk tercih olmadığı için idareten bulunan bir karakter değil tabi ki. kendine has saçı, konuşma stili ve mimikleri ile ruby sinema tarihine geçmiş bir karakter. çok şımarık, çok korkak, queer, cinsiyet kalıplarının dışında ayrıca güldürü potansiyeli yüksek bir karakter kendisi.

    bu karakterlerin dışında filmde gördüğümüz yan karakterler de gayet iyi. mesela rahip rolünde daha sonra karşımıza bilbo olarak çıkacak ian holm var. ilginç olan ise kendisinin bu rolü de bilbo gibi oynaması. filmi tekrar izlerseniz dikkat edin. konuşmaları ve kekelemelerine kadar bilbo'yu göreceksiniz.

    film bilim kurgu olduğu için teknik yönüne bakarken en önemli etmen "bilim" kısmı oluyor tabi ki. çünkü çıkış noktası her ne kadar kurmaca da olsa bilim kurgularda izleyicinin beklentisi olabildiğince gerçekten uzaklaşılmamasıdır. bu filmde kullanılan iki teknoloji var farklı olan. birincisi ruby'nin sürekli olarak yayın yapması. burada besson, instagram'da sürekli hikaye paylaşan insanları tahmin etmiş gibi geldi bana. diğer teknolojik araç ise beşinci elementi tekrar "yaptıkları" 3d printer benzeri alet. bu alet dna örneğini alarak insanı oluşturan parçaları 3d printer gibi katman katman dizerek insanları tekrar "üretiyor". filmdeki ilk teknoloji gerçekleşti diyebiliriz. ikincisinin yapılabilirliğini ise henüz bilmiyoruz.

    filmin teknik anlamda üstünlüğü ise kostümlerde yatıyor. bütün film "futuristic fashion show" olarak bile nitelendirilebilir. ruby'nin elbiselerinden leeloo'nun bantlarına kadar her kostümün filmin havasına bir katkısı var. hatta besson'un genel gelecek görüşünü kostümler üzerinden gösterdiğini bile söyleyebiliriz. dallas gibi ekonomik açıdan kötü durumdaki insanlar, fabrika işçilerine benzer işlevselliğin önde olduğu kıyafetler giyerken; gelir arttıkça kostümlerin marjinalliği de artıyor. iki tarz arasında keskin bir ayrım olduğu için besson'ın gelecekte müthiş bir gelir eşitsizliği gördüğünü söyleyebiliriz.

    filmin kurgusu da çok kullanılan ancak benim sevdiğim bir öge barındırıyor. bu da farklı mekanlardaki karakterlerin farklı diyalogların içinde birbiriyle konuşması şeklinde uygulanıyor. bunu nasıl yapıyorlar? mesela zorg bir yerde adamlarına bir şeyler soruyor. o sırada leeloo da rahibin sorduğu soruları yanıtlıyor. bu iki sahneden kesmeleri birleştirdiklerinde zorg'un sorduğu sorulara leeloo cevap veriyormuş gibi görünüyor. aslında dediğim gibi aşırı karmaşık bir şey değil. kurgu masasına oturan herkes bunu yapabilir ancak ben bu tarzın filmlere güzel bir dinamik kattığına inanıyorum yine de.

    filmde sevmediğim tek kısım sanırım ses kurgusu. filmin hollywood aksiyonlarına yaslanan bir kısmı var kabul ancak espri yapmak için dövüşürken pat küt sesler eklemeleri yada espri yapıldığında ortamın soğukluğunu göstermek için çekirgelerin ötmesi gibi detaylar biraz filmin bilim kurgu havasına kötü etki etkilemiş. yani bu tür diye illaki yaylılar olacak diye bir kural yok tabi ama filmin ciddiyetine yakışmamış bu tercihler. gerçi müzik konusunda yaptıkları şey bu ufak tefek detayları unutturacak kadar güzel. çünkü filmde yine sinema tarihinde önemli bir yer tutan opera sahnesi var. bu sahnede star wars filmlerinden esinlenilme bir karakter muhteşem bir klasik eser seslendiriyor. daha sonra tarzı değiştirerek bu vokalin üstüne elektronik müzik beatleri koyuyorlar. o yüzden bu sahneyi her açıdan beğenirim.

    --- spoiler ---

    size 2019 yılında bu filmi önerecek halim yok tabi. daha çok "ne güzel filmdi değil mi?" demek için yazdım entry'i. çünkü bizim dönemimizde yapılan bilim kurgu yapımlarında müthiş bir karamsarlık havası var. her ne kadar şu anda 90'lar yada 80'ler sineması klişeler ile doluymuş gibi görünse de kendi mekanikleri içinde değerlendirirsek böyle filmleri özlüyor insan. o yüzden size de tavsiyem filmi tekrar izleyerek o zamanları hatırlamanız.
  • -bayım insan sınıfından mısınız?
    +olumsuz ben bir çubuk krakerim.
  • termal bantlar olmasa, zihinde çok daha yoğun bir tat bırakacak olan filmdir.
  • biraz önce hi-def versiyonunu tekrar izlerken fark ettim, milla jojovich'i tekrar canlandırırlarken nükleer biyoloji labratuvarında çalışan kişi uzaylı dna'sının insan dna'sının hemen hemen aynı, fakat daha gelişmiş bir versiyonu olduğunu söylüyor. ortaya çıkan canlının tamamen insan formunda olduğunu zaten biliyoruz.

    burada açıkça uzaylıların dünyaya gelip insanı bir mühendislik sonucu yarattıklarını öne süren ezoterik görüşe gönderme yapılmış. açıkça böyle söylemiyor tabi ki, o yüzden gönderme diyorum. (tanrinin insani kendi suretinde yaratmasi)

    çocukken sinemada izlemiş olduğum bu filmde hiç hatırlamadığım bir ayrıntı mesela, böyle şeyleri yakalamak çok eğlenceli. belki de bu ayrıntı bilinçaltıma işlemişti ve aradan yıllar geçtikten ve ben bu öğretiyi başka kaynaklardan araştırdıktan sonra bilinçaltımda bu film olduğu için doğrudan bu görüşe inandım. bilemeyiz. ya da zaten inanasım vardı hep ve filmden bu yüzden etkilenmiştim ve bana çok gerçekçi gelmişti. ilişkiyi hangi yönden okuyacağız? bilmiyorum. ama sonuçta film benim gözümde en iyi filmler arasındadır. renkleri, kıyafetleri, turuncu ve sarı tonları ve elbette hikayesiyle.
  • memlekete aria'yı sevdiren film.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "beşinci güç" veya "beşinci element", orijinal fransızcasıyla "le cinquième élément", 1997 fransa yapımı ve usta yönetmen luc besson'un yönettiği bilimkurgu-macera filmi. senaryosunu besson'la beraber robert mark kamen'in yazdığı film, besson'un hollywood'a açılma planlarına uygun olarak ingilizce amerikalı ünlü oyuncularla çekilmiştir. filmin başrollerinde bruce willis, milla jovovich, gary oldman, chris tucker ve ian holm yer almışlardır. film, 23. yüzyılda geçmektedir. eskiden özel kuvvetler binbaşısı olan ve taksi şoförlüğü yapan korben dallas'ın (willis), genç bir kadının (jovovich) taksisine düşmesi sonucu gelişen olaylar neticesinde dünyayı kurtarma çabasına girişmesi, filmin ana konusudur. film, bu açıdan cem yılmaz'ın gora filmine ilham kaynağı olmuştur. filmde, dallas, genç kızla güç birliği yaparak, dünyayı yaklaşmakta olan bir saldırıya karşı koruyabilecek dört mistik taşı bulmaya çalışır. besson, daha sonra beşinci element hâline gelecek öyküyü yazmaya 16 yaşındayken başlamıştır. film sinemalarda gösterime girdiğinde ise 38 yaşındaydı. besson, filmi fransa'da çekmek istiyordu; ancak uygun şartlar bulunamayınca, film londra ve moritanya'da çekildi. filmin bazı kısımlarının ilham kaynağı da olan çizgi roman yazarları jean giraud ve jean-claude mézières, filmde yapım tasarımcısı olarak da yer aldı. kostüm tasarımları ise jean-paul gaultier tarafından yapıldı. beşinci element, genelde olumlu yorumlar almış olsa da, eleştirmenlerin film hakkındaki görüşleri ikiye bölündü. film, gösterime girdiği yazın aynı anda en iyi ve en kötü gişe filmi olarak değerlendirildi. 90 milyon dolarlık bütçesine karşın gişede toplam 263 milyon dolarlık getiri sağlayan film, finansal açıdan da başarılı oldu. gösterime girdiği dönemde, film, o zamana kadar yapılmış en pahalı avrupa yapımıydı ve 2011 yılında can dostum gösterime girene kadar uluslararası alanda en fazla gelir elde eden fransız filmi olarak kaldı. imdb.com'da 7,7/10 puanı olan film, gerçekten de güzel bir yapımdır. filmdeki en etkileyici an ise, bence sinema ve müziği çok iyi kaynaştıran bu sahnedir.

    konusu
    1914'te mondoshawanlar olarak bilinen uzaylılar kadim bir mısır tapınağına gelerek, 5000 yılda bir ortaya çıkan büyük bir kötülüğü yenebilecek tek silahı güvende tutmak için götürürler. bu silah dört elementi temsil eden dört taş ve insan formundaki beşinci elementin bulunduğu lahitten oluşmaktadır. bu beşinci element, diğer dört elementin gücünü birleştirerek büyük kötülüğü yenebilecek olan ilahi ışığı oluşturacaktır. uzaylılar, gizli bir tarikata mensup olan bir rahibe, büyük kötülük ortaya çıktığında element taşlarıyla geri döneceklerine dair söz verirler. 2263 yılında büyük kötülük, derin uzaydaki devasa bir siyah ateş topu olarak ortaya çıkar ve saldıran bir dünya uzay gemisini yok eder. mondoshawanların o zamanki iletişim kişisi olan rahip vito cornelius (ian holm), federal bölgeler başkanı (tom lister jr.) ile iletişime geçerek büyük kötülüğün geçmişi ve onu yok edebilecek olan silah hakkında bilgi verir. büyük kötülüğün emirleri doğrultusunda taşları ele geçirmeye çalışan endüstri devi jean-baptiste emanuel zorg (gary oldman) tarafından görevlendirilen uzaylı ırkı mangalorlar, dünya'ya dönmekte olan mondoshawanları pusuya düşürür. mondoshawanların yok edilen gemisinde taşlar yoktur, ancak beşinci element'in eli ele geçirilir. bilimadamları new york'taki laboratuvarlarında bu eli kullanarak, daha sonra leeloo adını alacak olan insansı kadını (milla jovovich) oluştururlar. etrafında gördüklerinden dehşete düşen leeloo, kaçarken kendini yüksek bir binadan aşağıya atar ve eski bir özel kuvvetler binbaşısı olan korben dallas'ın (bruce willis) uçan taksisinin içine düşer ve olaylar gelişir.

    kadro
    bruce willis: korben dallas
    gary oldman: jean-baptiste emanuel zorg
    milla jovovich: leeloo
    ian holm: rahip vito cornelius
    chris tucker: ruby rhod
    charlie creed-miles: david
    brion james: general munro
    tricky: right arm
    tommy lister jr.: başkan lindberg
    christopher fairbank: profesör mactilburgh
    lee evans: fog
    john bluthal: profesör massimo pacoli
    luke perry: billy masterson
    john bennett: rahip
    kim chan: mr. kim
    john neville: general staedert
    al matthews: general tudor
    maïwenn le besco: diva plavalaguna

    notlar
    - filmin bütçesi için farklı kaynaklarda 50 milyon $ ile 100 milyon $ arasında değişen rakamlar verilmektedir. ancak kaynaklarda en sık geçen ve besson'un the story of the fifth element kitabında verilen rakam 90 milyon dır.
    - filmin açılış sahnesinde yıl 1914 olarak verilir ve uzayda geçen bir sonraki sahnede "300 yıl sonra" ifadesi yer alır. oysa korben'in çalarsaatinde yıl açıkça 2263 olarak görülmektedir. bu yıl, pathé tarafından 1997'de çıkarılan dvd'nin kartonetinde 2257 olarak, besson'nun yazdığı the story of the fifth element kitabında ise 2259 olarak verilmiştir.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0119116/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/the_fifth_element

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/wiki/beşinci_element

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=fq9rqgcr24g

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    leeloo'nun dünya tarihini izlerken gördüğü savaş videoları ve nükleer bomba patlama resmiyle aslında ne kadar boktan bir canlı olduğumuzu yüzümüze yüzümüze vuran filmdir. o sahnede sırf leeloo'nun çekilen acılar karşısında göz yaşlarını tutamaması ve arka fonda çalan müzik öyle içlidir ki boğazınıza bir şey yapışır, yutkunamazsınız bile gözleriniz dolar. öylece kalakalırsınız.

    --- spoiler ---

    sahneyi buldum. https://www.youtube.com/watch?v=z9cw4pykmsu
  • zamanın ötesinde bir film (iyi anlamda). 1997'de vizyona girmiş, yani 96-97 yılları arası bir proje. filmi daha dün 10'uncu kez izledim. yine kostümlerine, çekimlerine, dekorlarına hayran kaldım. matrix 99'da çekildi, onda da görsel efektler harikaydı diyoruz. ama matrix'i herkes biliyor ve zaten herkes hakkını veriyor. fakat bu filmi çok fazla bilen yok. ama en az onun kadar kaliteli. konusu biraz fazla çocuk masalı kıvamında. konudaki felsefe daha ilginç veya daha çarpıcı olsaydı çok daha popüler bir film olurdu.
hesabın var mı? giriş yap