• yapımcılığını, yazarlığını ve yönetmenliğini nicolas winding refn'in yapacağı korku filmi. başrol için elle fanning ile görüşmelere başlamışlar.

    edit: elle fannig başrolü almış. yanına keanu reeves, christina hendricks, jena malone ve bella heathcote katılmış. film 2016'da vizyona girecek.
  • danimarkalı yönetmen nicolas winding refn'in** 2016'da vizyona girecek yeni filmi.
    çekimlere 30 mart'ta, yine drive'da olduğu gibi los angeles'ta başlayacaklarmış. film, moda endüstrisindeki genç bir modelin hikayesi. ve yine drive'ın müziklerini ve seslerini yapan ekiple çalışılacak.

    <<umut vadeden model jesse* los angeles'a taşınınca, etrafı genç ve güzel kalmak için deliren kadınlarda çevrilir ve olaylar gelişir.>>

    acaba biraz death becomes her kokusu mu alacağız nedir?

    (bkz: http://www.dfi.dk/…5/nwr-shoots-the-neon-demon.aspx)
  • görüntü yönetmeni natasha braier. biz onu xxy, la teta asustada, the rover gibi filmlerde yaptıklarıyla biliyoruz.

    2016'ın ilk çeyregi geride kalırken filmin çekimlerinin tamamlandıgından haberdarız. vizyon tarihi henüz belli degil.
  • fragman geldi, hanım!
  • bugün can sıkıntısından sinemada tek başına izlediğim değişik bir film. bunu daha önce bir kaç kez daha yapmıştım, ilk kez beğendiğim bir filme denk geldi.

    --- spoiler ---

    jesse isimli, şehre* yeni gelmiş 16 yaşında, ama güzelliğiyle baş döndüren bir kızın değişimini konu eden, zaman zaman rahatsız edici sahnelerle dikkati üzerine çekebilen bir film.

    sonundaki göz sahnesi cidden insana bir çok şeyi sorgulatıyor.

    olmuş, izlenebilir güzel bir film. türkiye'de ne zaman sinemalara gelir bilmem ama.

    --- spoiler ---
  • böyle soğuk filmleri severim fakat bu da onlardan biri mi henüz emin değilim.
    (bkz: reserved)
  • -beauty isn't everything, it's the only thing.

    biraz ağır ilerlediğini düşünebilirsiniz ama değişik şeyler izlemeyi seviyorsanız, film bittiği zaman "bu neydi ki şimdi?"* diye kalakalmaktan hoşlanıyorsanız bence oluru var.

    --- spoiler ---

    black swan gibi ilerleyip, perfume gibi bitiyor. erzsebet bathory de ilham perisi olmuş. bu noktada çok orijinal değil ama ne hikmetse değişik. podyum sahnesi tam bir narkissos göndermesiydi, jesse o anda kendine aşık oluyor zaten sonra da çöküşü geldi.

    renkler çok güzel kullanılmış. mavi jesse'nin masumiyetini, kırmızı ise onun için tehlike oluşturan durumları simgeliyor. özellikle makyöz olan karakterin adının ruby olması da manidar. jesse kariyerinde yükselişe geçerken altın rengini sık olarak kullanıyor. filmin başında club tuvaletinde ruj isimleriyle ilgili bir muhabbet yapılıyor. rujların ya cinsellik ya da yiyeceklerden esinlenerek isimlendirilmesini tartışıyorlar. ruby jesse'ye soruyor "are you food or are you sex?" işte o diyalog müthiş bir spoilermış meğersem çünkü jesse, ruby ile seks yapmayı reddettikten sonra cadılar meclisine yemek oluyor adeta.

    onun dışında keanu reeves tam bir la barzosu olmuş, ilk bakışta tanıyamadım. christina hendricks resmen cameo yaptı sadece. bir de dexter'dan hatırladığımız desmond harrington vardı.

    son olarak müzikleri de gerçekten etkileyiciydi, o club sahnesindekini şuraya bırakıyorum:

    https://youtube.com/watch?v=ovujsu5w8iu

    --- spoiler ---
  • filmin sonlarıyla ilgili:

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    psikopat ve sapıkça sahneler barındıran bir film. o yüzden yakın çevreme önermeyeceğim bir film.

    sapıkça derken yanlış anlaşılmasın. bir filmin, erotizmin dozunu kaçırıp pornografiye kayması, toplumun büyük çoğunluğuna aykırı gelecek cinsel yönelimler ve fanteziler içermesi bana göre sapıklık değildir. sapıklık pedofilidir, nekrofilidir, kanibalizmdir vs.

    sapık filme örnek (bkz: a serbian film) bu filmi yapanlar kesin "rahatsız edici ve sinir bozucu filmler meraklıları için öyle bir film yapalım ki, bayrağı en önde taşıyalım" demiştir. bu nedenle içinde her türlü pisliği barındıran, bokunu çıkarmanın da bokunu çıkaran bir filmdir. hatta film bile değildir, kesinlikle izlenmemelidir. çekenlerin de hasta ruhlu insanlar olduğunu düşünüyorum.

    tabii ki the neon demon, a serbian film'le karşılaştırılamayacak bir film. ama yine de nekrofili ve kanibalizm içermekte. son sahnede de pek çok kişinin kaldıramayacağı iğrenç bir sahne var. ama bu bahsettiğim sahneler sadece filmin sonlarında. yani bütün film bu şekilde ilerlemiyor.

    filmin geri kalan kısmıyla ilgili fikrim, film hakkında her yerde okuyabileceğiniz yorumlarla aynı: sıkıcı, uzun ama harika müzikler ve görsellikle kendini izlettirebilen sahneler, güzel göndermeler, vurucu sözler... insan kendini bir reklam veya klip izliyormuş gibi hissediyor. o yüzden filme gidecekseniz ses sistemi iyi bir sinemayı tercih edin.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • görüntü yönetmeni iyiymiş. onun dışında hiçbir numarası yok. 5/10
hesabın var mı? giriş yap