• claudia llosa imzalı 2009 golden bear ödüllü peru yapımı film.
    bu filmle altın ayı ilk defa bir peru yapımına verilmiş olmuş.
  • inciler, çiçekler, ölümler, düğünler, piyanolar, kuşlar, köpekler ve kan!
    'patetesin çiçeği de olur mu?' demeyin, kadının derdi dünyanın her yerinde aynı be kardeşim.
  • peru'nun köy düğünleri ve toplu nikahları hakkında fikir veren, orijinal dilinin yarısı quechua yarısı peru ispanyolcası olduğu gayet eğlenceli bir film.
  • en iyi yabancı film dalında oscar'a aday gösterilen filmler arasında yer alan claudia llosa filmi.
  • büyük umutlarla izlenmemesi gerekiyordu galiba. sembolizmin bu kadar dibine vurulmamış olsa ve tanıtımında aydınlık yol, savaşın ortasında kalan kadınlar gibi anahtar kelimeler olmasa edebimle izler "bu ne lan" da demezdim.

    siyaseten latin amerika ülkelerine çok benzetilebiliriz ama iş sosyal ve aile ilişkilerini gelince bu -ebilirizlikten eser yok bence. neticede bizim toplumda şiddet gören kadın, kızıyla yahut bir başka kadınla acısını paylaşırken öfkesini de paylaşır.
    kadına yaşatılan şiddetin travması kızına sütünden değil mütemadiyen kendine nasıl tecavüz edildiğini anlattığı o ağıtlardan kaynaklanıyor en basit mantıkla. haliyle filme adını veren acı süt büyük yalan.

    yani bu filme kadın filmi filan dememek gerekiyor. haddinden pasifize edilmiş/ettirilmiş bir kadının "ne olursa yaşamak güzeldir" temalı filmi sadece.

    lima'nın varoşlarını görmekten öte bir anlamı olmadı benim için.

    patates gibi bir sebzenin korku objesi haline getirilişi de ilginç tabii, insan patatesten tiksinir hale geliyor lan.
  • magaly solier'ın muhteşem performansı kaçırılmamalı. batıl inançlar, gelenekler, korkular, umutlar, yoksulluklar, yoksunluklar her şey var bu filmde. fausta'nın söylediği şarkılar iç burkar, yürek titretir. bir final sahnesi vardır ki görüntü yönetmeninin eli öpülmek istenir.

    --- spoiler ---

    denize baksana anne

    --- spoiler ---
  • uzunca bir süre patates yemememe yol açan film.
  • eğer nuri iyem resimlerindeki kadını görmek istiyorsanız bu filmi izlemelisiniz . http://bit.ly/koywsn
    hani o acıyla kuşatılmış kadın ifadesi var ya. uzun yüz, uzun burun. dipsiz kuyu gözler. sanki hayatında hiç gülümsememiş bir kadın bu. film başlar başlamaz "nuri iyem kadını bu herhalde" dedirten film . gerçi burada kadın genç, başı bağlı değil..
    düğün sahneleri; gelinlik,gelin- damat hikayeleri renkli ve enteresan. sırf o yüzden bile izlenebilir bir film.
  • repulsion'a paralel dertlerin, elbette politik arka planlı, yine çürüyen bedenler ve patateslerle, bu sefer daha kör gözüme parmağım minvalinde sembolik anlatımı. ben yine de sevdim, ancak piyanist kadının olduğu tüm sahneler filmin en çiğ dakikalarını oluşturuyor.

    güney amerika sinemasında örneklerini gördüğümüz (bkz: tony manero), (bkz: cronica de una fuga) geçmişin travmatik sonuçlarının seyirciyi tokatlayan anlatımından ziyade daha sakin bir yol izlemesi bile bence en azından görülmeye değer.
  • hayatımda izlediğim en berbat filmlerden birisi.
hesabın var mı? giriş yap