• kendi aralarında teşkilatlaşmış yapı..

    yahu arkadaş ben halısaha maçında kavga ettiğimde en azından ayırmaya gelseydi diye en yakın arkadaşına posta koymuş adamım.

    en sevmediğim arkadaşıma bile rakip bir turnuvada posta koyduğunda gidip destek çıkmışım..

    profesyonel futbolcu olan bu çocuklar. yabancı futbolcuya rakip oyuncu posta koyuyorsa uzaktan izlemekten başka bir şey yapmıyorlar..

    kendileri asgari ücret alırken, onlar milyon dolar alıyormuş gibi davranıyorlar..

    yılda 10 tirilyon kazanan selçuk inan, 1-2 trilyon fazla alan sneijder'in parasını kıskanıyor da

    onun oynadığı takımları, katıldığı turnuvaları, kazandığı kupaları kıskanmıyor!

    30 senedir bakalım futbola,

    1984,1988,1992,2004,2012 avrupa şampiyonaları,

    1986,1990,1994,1998,2006,2010,2014 dünya kupalarına gi-de-me-mişiz!!

    1996 ve 2000 avrupa şampiyonası, 2002 dünya kupasına gidense altın jenerasyon denilen tayfa..

    bir tek süpriz 2008 avrupa şampiyonası. e slovakya falan da arada bi turnuvaya katılıyor..

    1998'de hollanda, 2000'de almanya galibiyetleri dışında bir tane üst düzey futbol ülkesine karşı kazanılan maç yok!

    1.torbadan kim gelse çakmış, hırvatistan bile gelip 3 tane sallamış gitmiş!

    kimsiniz olum siz?? topçu musunuz? senede 5 milyon euro alacak neyi hak ediyorsunuz? ne verdiniz türk futboluna.

    tek derdiniz eboue oynamasın veysel oynasın, sneijder oynamasın selçuk, drogba oynamasın burak oynasın..

    burak yılmaz kenarda oynuyorsun diye ağlıyordun! nerede oynadığıma bakın eleştirmeden diyordun. tek forvetsin oynasana..

    selçuk inan, trabzonda colman önde sen arkasında oynuyordun, önünüzde jaja oynuyordu. ön liberoyken ne oldu da sneijder'le sidik yarıştırır konuma geldin. 2 lig, 2 süper kupa, 1 de türkiye kupası mı ?!

    bir de bu arkadaşların sosyal hayatta arkadaşları yorumcular var..

    bunlara yerli futbolcular kılık kıyafet de veriyorlar, mekanlara da sokuyorlar, yeri geliyor kanallarda işte ayarlıyorlar..

    bu yüzden uzantılı yorumcular bunları zerre eleştirmiyor..

    galatasaray 10. olduysa yabancı futbolcular şerefsiz ama mustafa sarp ne yapsın!

    felipe melo " dışarı çık" yapsın, federasyon başkanı ülkeden göndertsin!

    volkan demirel üstüne atlasın, üzerine yürüsü, s.kini başını gösterip, köpek desin

    ama basın çıt çıakrmasın..

    kombine götümüze girdi ona yanarım
  • yetenekleri arasında kaleciyle karşı karşıya kaldığında topun dibine girme opsiyonu yoktur. cahit sıtkı'ya göre neredeyse yolu yarıladık, topu şöyle havalanmış bir şekilde, kalecinin çaresiz bakışları arasında yükseldikten sonra sanki ağır çekim gibi kendi ekseni etrafında da dönerek süzüle süzüle kale içerisine inerken görmek nasip olmadı arkadaş. bir tek ilhan mansız'ın 2002 dünya kupası üçüncülük maçında güney kore'ye attığı bir gol var ama o da tam benim dediğim gibi değil. elin oğlu atıyor bizimkilerde tık yok. gözüm açık gidecek anasını satayım.
  • daha önce harry kewell şöyle demişti:

    "biz türkiye'deyken kendimizi zorluyorduk ve kariyerlerinin tamamını orada geçiren tecrübeli yerli futbolcular bundan hoşnut değildi. (...) futbolda egoların ne kadar yüksek olduğunu biliyorsunuz, bazen anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. yabancıların fazladan çalıştığını gören bazı yerli oyuncular o 'ekstra' çalışmayı yapmak istemezken bazıları size katılabiliyor."

    şimdi de adebayor şöyle demiş:

    "türk oyuncular çok çalışmıyor demiyorum ama baktığınız zaman, türkiye'de çok iyi tesisler var, her türlü imkanınız var. italya'da, ispanya'da ülkenizi temsil eden oyuncularınız var ama bazen bir yerde bu iş olmuyor, bir yerde sıkıntı yaşanıyor. bence bu, çalışma isteğinin biraz eksikliğinden kaynaklanıyor."
  • bunların aksini yazabilmeyi çok isterdim ama ne mümkün; gene de istisnaları tenzih ederek yazacağım takip eden satırları.

    ne yazık ki, ülkemizin önemli ama çok göz önünde olmayan sorunlarından bir tanesini yansıtan bir güruhtur türk futbolcuları: toplum olarak can yakan yanlarımızdan bir tanesini, elimizden oldukça iyi iş gelmesine rağmen, işimizi meslek haline getirme, meslek sahibi olma, emek harcadığımız işi sevme ve saygı duyma konusundaki eksiğimizi çok canlı şeklide yansıtırlar.

    başka türlü açıklanamaz zira, futbol sevdalıları olanakları zorlayıp almanya'da mümkünse tribünlerde, değilse sokaklarda futbolu yaşar, futbolu koklarken, bodrum'da magazin programlarına meze olmaları. para kazandıkları işin karnavalı, almanya'da bütün coşkusuyla sürerken, ellerindeki bütün imkanlara rağmen türkbükü'nde keyif çatıyor olmaları, kanımca oldukça güzel açıklıyor, neden orada sahada olamadıklarını.

    çok yazık, çok.
  • büyük çoğunluğunun yetenekle efendilik bir araya gelirse ölecek hastalığına tutulduğu yurdum topçusu...
    ya yeteneksizlik paçalarından akar, ya da küçük dağları ben yarattım havalarında dolaşır.
  • apaçidir. arabayla kız kaldırma olayında bir numaradır. (bkz: gökhan ünal)

    bir de türk futbolcusu vücut şekli vardır(bkz: sergen yalçın) (bkz: okan buruk) (bkz: emre belözoğlu). böyle hafif göbek , kalça dışarda göğüs ilerde, paytak paytak yürüyen. nedense hepsi futbol hayatına taş gibi fizikle başlarlar sonra istemsiz bi şekilde vücutları bu hale dönüşür. ben bunu en son arda ve semih'te de görüyorum.hadi hayırlısı.
  • - küfür zoruna gider ama ülkede futbol oynamaya yani anasına sövdürmeye devam eder, çünkü sahip olduğu yetenekle ancak belçika liginde o da kazandığının 1/10'una oynayacağını bilir. yani para ona tatlı gelir, yurtdışında kafası rahat bir şekilde top oynamak varken o daha çok para uğruna anasına sövdürmeyi gururuna yedirir.

    -yalancıdır. yalanlarını profesyonellikle izah eder, abileri de öyle yapmıştır çünkü. hangi takımın formasını giyerse o takım için ölür ama transfer olduğunda bütün geçmişini unutur...

    -tembeldir, kendisini geliştirmez. bütün hayatını istanbul'a ve iyi bir kontrata adamıştır. o kontratı aldığındafutbolla ilişiğini kesip vaktini saçına ve sakalına ayırmaya başlar.

    -dar görüşlüdür, futbolla ilgili bildiği tek şehir, tek hayali istanbul'dur. istanbul'dan ayrılmamak için 2.ligdeki istanbul takımlarında ve istanbul takımlarının yedek kulübelerinde ömrünü tüketir yine de zoruna gitmez...

    -okumaya düşmandır. hemen hepsi sezen aksu- müslüm gürses ve tarkan hayranıdır. en sevdiği film titanic veya braveheart en sevdiği aktör kenan imirzalıoğlu'dur.

    -sistemle, iktidarla zerre sorunu yoktur. ülkede olan bitene yabancıdır. mikrofon hasbel kader kendine uzatıldığında ciddi görünmek için aptalca mimikler yaparak aynı lafları tekrar edip durur...

    -sahtekardır, kontrat sezonunda hayatının topunu oynar, kontratı imzaladığında ilk iş olarak çeşme alaçatı'ya gidip paraları götürmeye bakar, sonrs yeni sezon öncesi yine kiloları vermeye uğraşır...

    -açgözlüdür, aldığı parayı hak edip hak etmemekle veya ahlaki değerlerle ilgili zerre kaygısı yoktur. ona sorsan biraz daha fazla çalışsa bayern munich'te bile oynar ama ama çalışmaz, halinden memnundur...

    -ukaladır, konu futbol olunca sadece futbol oynayanların yorumlarını ciddiye alır. dışarıdan konuşanları ciddiye almaz, futbolu bırakınca en büyük hayali teknik direktör değil yorumcu olmaktır. yorumcu olunca da en büyük başarısı sikko bir ligde şampiyonluk olmasına rağmen dünya yıldızlarını yaşlı diyerek küçümser.

    -duygusaldır, en ufak eleştiride ritmi bozulur ama parayı çekerken performansında bir düşüş olmaz. eleştirilerden pay çıkarmaz aksine ilk iyi performansında kendisini eleştirenler gol sevincinde sus işareti yaparak cevap verir

    -taklitçidir, yabancıların çalışma ve idmanlarından başka her şeyini taklit eder. biri sakal uzatırsa hepsi mağara adamı gibi gezer, biri secde ederek gol sevincini yaşarsa, hepsi aynısını yapar...

    özetle türk insanının aynasıdır, ne eksik ne fazla...
  • antrenmanlarda hırsıyla dikkat çeker. bir de yine antrenmanlarda neşeli oldukları gözlenir. neşeli olanlarla hırslı olanlar aynı mı bilmiyorum ama.
  • türk insanının futbolcu olmuş halinden başka bir şey değildir.
    içlerinde efendi olanları da mevcuttur.
  • topu kendisi kaptırmadığı sürece rakip kovalamayan enteresan futbolculardır bunlar.
hesabın var mı? giriş yap