• iki yıl boyunca bütün eylemlerine katılıp ''kahrolsun amerikan emperyalizmi'' diye slogan atan ve iki yıl üstüne bu ''emperyalizm'' nedir diye soran kişiyi ve o bünyeye yakın kişileri içinde barındıran örgüt...

    ''birkaç yıl önce üniversite kulübü bünyesinde düzenledikleri bir geziye, bir arkadaşımın davetiyle katılmıştım. o gezi sırasında il başkanlarıyla tanıştım. biraz sohbet, muhabbet derken biraz kaynaştık. daha sonra bazı toplantılarına ve eylemlerine katıldım. tabi ki attıkları her adımı tasvip etmiyordum. zaten bir örgütün ya da partinin bütün faaliyetlerini benimsemek komik olmaktan öteye geçmiyor. bir toplantıya katıl, iki toplantıya katılma derken zaman geçiyor. internet sansürüne karşı afyon'daki yürüyüşü ben tertipledim. katılımcıların birçoğuyla facebook aracılığıyla buluşmuştuk. zaten hepsini toplasak 50-60 kişi var yok. bunların yarısından çoğu lise öğrencisiydi. tgb il başkanı aynı liselileri toplantılara davet etmemi söylerken bense liselilere ''yürüyüşte tanıştığınız insanların siyasi görüşünden etkilenmemelerini ve kendilerini davet ettikleri etkinliklere gitmemelerini'' söylüyordum. özellikle henüz lisede olan öğrencileri yönlendirmek ve onlara kendi ideolojilerini aşılamak hoş değil. zaman geçtikçe örgüttekilerin istekleri artmaya başlamıştı. dergi satmak, toplantılara ya da etkinliklere eş dost davet etmek gibi... ev arkadaşımı ya da çevremde aynı görüşe sahip insanları bile ne toplantıya davet ettim ne de bir dergi almalarını sağladım. yapıma ters...
    artık toplantılarına ve faaliyetlerine katılmıyordum. beni aradıklarında telefonlarına cevap vermiyordum. bana ulaşamıyorlardı. bir gün il başkanı ev arkadaşımın telefonuyla bana ulaştı. daha önce aynı telefonla benimle görüşmüştü falan fıstık işte. çok önemli bir konu hakkında konuşmamız gerektiğini söyledi. buluşup, konuştuk. okulun kitap kulübü yönetimi değişeceğini ve kulüp başkanı olarak beni düşündüğünü söyledi. kulübün ne tür faaliyetleri olduğunu sorduğum da kısa ve net bir cevap almıştım: '' her hafta bir kitap okuyup, toplantılarımızda okuduğumuz kitaplar hakkında konuşacağız vs..'' kafam yatan bir teklifti. ev arkadaşımla konuşup, kararımı vereceğimi söyledim. sonuç olarak kabul ettim. ilk toplantılarımıza yalnızca tgb üyeleri katılıyordu ve hiç kitap okumuyorduk. her toplantıda önümüzdeki toplantı için bir kitap belirliyordum, ama hiçbiri kitap okumuyordu. toplantılarımız sıradan tgb toplantılarına dönmüştü. toplantıları genellikle tgb'nin toplantı saatlerine denk getiriyordum. tgb'nin toplantılarına katılmamak için... bu toplantılar sürerken benim başkanlığım hala okulda resmiyet kazanmamıştı. kulübün danışman hocasıyla görüştüm. kulübü başka bir akademisyene devretmek istiyordu. bizim bölümden bir araştırma görevlisiyle konuşup, kulübün danışman hocası olması için ikna ettim. pek de zor olmadı zaten. sonra bir yönetim kurulu kurduk. siyasetten uzak, kitap okumayı seven öğrenciler. bu süre zarfında yapılan toplantılara ise tgb üyeleri katılmaya devam ediyor, kitap okumayı geçtim, kulüp toplantılarında kendi yayınları olan ''kırmızı beyaz'' dergisini reklamını yapıyorlardı. ayrıca kulüp adını kullanarak ''fikir masası'' diye bir oluşum kurup, okulun yanında bir yurtla anlaşarak her cuma günleri o yurtta toplanıp, siyasi konular üstünde tartışıyorlardı. yurt müdürüne de ''fikir masası'' topluluğunun kitap kulübü etkinliği olduğunu söylemişlerdi. bir toplantıya katıldım. on kişilik bir ekip. üç tanesi tgbli. konulara tgb'nin bakış açısıyla yaklaşıp, diğer katılımcılara ideolojilerini kabullendirmeye çalışıyorlar. aralarında siyasi görüşü olmayan insanlar da mevcut, ama ortam tamamen siyaset kokuyor. yurdun halkla ilişkiler müdürüyle görüştüm. kendimi tanıttım. bu oluşumun kitap kulübüyle hiçbir bağı olmadığını söyledim. bir daha o yurtta toplanamadılar. artık tgb ile görüş ayrılığımız başlamıştı diyebilirim. onlar okulda kulüp adına etkinlik düzenlemek istiyor bense buna izin vermiyordum. artık bütün bağlarımız kopmuştu. kendilerini toplantılara ya da kulüp etkinliklerine çağırmıyordum. onların da hiçbir etkinliğine, toplantılarına katılmıyordum.

    (bu paragraf önemli) aradan aylar geçti. sözlükten tanıştığım bir öğretmenin okuluna yardım kampanyası düzenledik. elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalıştık. kırtasiye araç, gereç, ve yine ilkokul öğrencileri için çeşitli materyaller... bu etkinlik süreci içinde bize yardımcı olan gerek akademisyen kadro, gerek öğrenciler ve bazı devlet memurları için bir gece düzenleme kararı aldık. türk halk müziği eşliğinde güzel bir gece tertipledik. aynı gece türkiye gençlik birliği'ne mensup yaklaşık 50 kişilik bir grup geceyi tertiplediğimiz kafeye geldi. kafeye girer girmez, beni dışarı çıkarmak istediler. bunun adı düpedüz baskındır! kulübü kendileri geri vermemi söyleyip, tehditler savurdular. hem de ne tehditler. mekan sahibi ve mekanın çevresinde bulunan yerli insanların olaya müdahil olmaması ve bir taşkınlık çıkmaması için isteklerini yerine getireceğimi söyleyerek kendilerini mekandan uzaklaştırdım. gecenin sonunda kafeye gelip, benimle konuşan kişiyi telefonla aradım. elli kişilik bir grupla mekanı taciz ettiklerini, mekan sahibiyle problem yaşamamaları için isteklerini yerine getireceğimi oysa hiç de öyle bir niyetim olmadığını söyledim. henüz seçim yeni olmuştu ve kulüp yönetimindeki insanların kulüp için had safhada emek harcadıklarından bahsettim. not düştüm: ''kulüp etkinliklerine katılabilirsiniz.'' bu söylemlerim karşısında ağır tehditler aldım. ''türkiye gençlik birliği bunun altında kalmaz. bir hafta süren var. sonrasında bütün sorumluluk sana ait. ne yapabileceğimizi iyi düşün. kestir. yönetim ya da danışman hoca dinlemeyiz. bizim kimseden korkumuz yok.''
    telefonlar karşılıklı olarak kapandı. 09/11/2012 tarihinde afyonkarahisar cumhuriyet savcılığı'na giderek suç duyurusunda bulundum. türkiye gençlik birliği'nin kimseden korkusu yoksa, sessiz yeni masumiyet benim'in de kimseden korkusu yoktur.''

    afyon il örgütündeki 10 kişiden 9'u nutuk bile okumamıştır! o kadar atatürkçüler!
  • ulusolun gençlik yapılanması,

    bir yerlerden faşizm akıyor ama.
  • sırf sözlükteki badem bıyıklı güruhun ve bir tarafını kaşıyıp oturan 'yetmez ama evet' liboşlarının birbirleriyle yarışırcasına salyalar saçarak kötülemeye çalışmalarının bile kudretini anlamamıza yettiği gençlik hareketi... gurur duyuyoruz!
  • türkiye'deki en komik topluluk. canın mı sıkıldı şu adamların yaptıklarına, yazdıklarına, söylediklerine, hallerine, tavırlarına bak kendine gel, haline şükret yani. öyle bir etkileri var. çünkü kendini en beğenmeyen adam bile şu topluluktan herhangi birine bakıp "oh be en azından bunlar gibi değilim ya o da bir şeydir" der teselli bulur.

    hele şu kendilerini çok ciddiye almaları, çok önemli şeyler yapıyormuş gibi görmeleri, bu duruma kendilerini ikna etmeleri yok mu. ahahahaasdjsadsad.
  • tipik ulusolcudur,

    ağzında liboş, gerici, badem bıyıklı, yetmez ama evet,

    yeter gari arkadaş bu ne bozuk plak gibi hepinizin ağzında aynı yaftalar,

    hepiniz çölaşan okusanız bu kadar olamazsınız.
  • anarşizm'i kötü bişe sanan andavalların bok attığı güzide insanlar topluluğu.

    çoook soora pişmanlık editi:
    doğu perinçek'in iktidara yanlamasıyla beraber, beni yukarıdakileri yazdığıma pişman etmiş topluluktur aynı zamanda.
    eminim hepsi zıpkın, vatansever insanlar ama, şu iktidara omuz vermeyi neyle izah ederim bilmiyorum.
  • kendilerini bugünki eylemleri ile,

    sonuna dek takdir ettiğim ve edeceğim gruptur.

    zamanında,
    nato askerlerini denize döken deniz' leri aklıma getirdiler,
    sağolsunlar...

    (bkz: yanke go home)

    ---ekleme----:

    tgb' li değilim. ama eylemleri iyiydi.
  • eheheh yine komik bir şeyler yapmışlar galiba. videosu düşse de izleyip eğlensek. izleyip izleyip "oh be, ya şunların arasında olacak kadar akıl tutulması yaşayan biri olsaydım" diyip sağlığımızın kıymetini bilsek ehehhhehe.
  • yaptıklarının doğruluğunu yanlışlığını, işlevini ya da işlevsizliğini tartışmadan çuval geçirme olayını yapan gençler "solcu" olsa alkışlayacak kitlenin, isim değişince tavır değiştirmesine neden olan insanlar.

    konuya değinecek olursam: sembolik olarak bir şey yapmışlar; ama başına çuval geçirilen türk askerlerinin konumuyla, nato'da görevli hollanda askerlerinin konumu aynı değil. hem yiyorsa amerikalı askerlere yapsalardı.

    not: yemiş, amerikalı askerlere de yapmışlar da artık medya nasıl görmezden geldiyse ben görmemişim.
  • şov yapmayı çok severler.
hesabın var mı? giriş yap