• (bkz: kanuni) (bkz: hammurabi)
  • harun koyucu'nun karde$i olabilecek bi ki$i.. veya kenan koyucu..
  • turgut akıntürk der ki : " yasa koyucu çok sağlam bir koyucudur."
    ilk gördüğüm hukuk dersinde bunları işitince dumurlara sürüklendim. hoca o gazla bizlerede koyacaktı az kaldı.
  • (bkz: yasama)
  • bize benzeyen fakat muhtemelen daha gobekli insanlardan olusan bir topluluktur. bu arkadaslarin o gun kafalari bozuksa ya da disarda isleri var ve cikamiyorlarsa ya da sevgilisinden ayrilmissa ya da impotans artik ruyalarina dahi girmisse ya da filancanin akrabasi ise ya da bekleyin seriati ben getirecegim gibi sozler vermisse ya da benzeri bir vesaireyse durum kotudur. lutfen tbmm tv yi yasa tasarilari tartisilirken seyrediniz. ben bu kadar komik sevimli afacan insani bir arada gormusmuydum diye dusunmemek elde degildir. ben onceki haftalarin birinde bunu gordum. ben bir sirket icin yasa degisikligi yapidigini da gordum. hem de iki sene once skandallarda bas rol oynayan bir sirket icin. meclis uykusuz insanlarla doludur. birinin altini cizdigi onemsiz bir konu saatlerce kufurler sacarak tartisilir, oysa can alici ayrintilar isik hiziyla tartisilmadan yol alir.

    bizler koy/koyun/koyunuz dedigimiz muddetce her turlu koyucu icin haz kacinilmaz olacaktir. durum boyleyken yasalari koyanlar da yasayalari ya kafamiza ya kicimiza koymaya calismaktan vazgecmez. ben kendi yasami kendim koydum baska kapiya diyemeyiz. hukuk mukuk olur mu denir. olaylar boyle gelisir. yasa, kanun, yonetmelik nihayetinde mevzuat her daim bizim yolumuzu keser. ara satirlarda kalan bosluklardan da arlanmaz utanmazlar sivisir.

    cin isi japon isi yasa koyan uc kisi demek yanlis olmaz. tarih yasa koyanlari, yasalar tarafindan oyulanlari, kendi koydukalari yasa ile yasayanlari, yasa firlatip kriz cikaranlari hep anlatmistir.
  • kanun koyucu şeklinde kullanımı daha yaygın. saçmalık burada böyle olması. geçtim:

    hukukta var bu. hukuk, yasayı koyanlara, yasa koyucu diyor. (rasyonel; kabul edilebilir) şey havası var, hani o kanunu yapana, "kanun koyucu" demeyip, biraz daha belirginleştirsen; ne bileyim? "bilmemkaçıncı hükümet" falan desen, ya da direk isim versen, vs... uygulayacağın/üzerine yorum yaptığın/okuduğun/inandığın/yedi cilt kitabını yazdığın kanunun zekâsı, menşei ortaya çıkacak. mevzunun içi boşalacak, uygulayıcının canı sıkılacak, içinden gelemeyecek. o yüzden böyle ifadelerle muğlak tutuyor ki o kısmı, uygulayanın hevesi kaçmasın. gibi? çünkü hukuk da gayet iyi biliyor ki, kanun koyucu kural olarak câhildir.
  • çeşitli mahkeme kararlarında "kanun koyucu abesle iştigal etmiş olamayacağına göre..." kalıbı vardır ve tam olarak şu demektir: kanun koyucu abesle iştigal etmiş ve bizim bu boku bir yerlere bağlamamız lazım.
  • düzenlediği alan hakkında ne kadar cahil, ne kadar deneyimsiz ise o kadar muğlak konuşur.

    kabul ediyorum, yasalar çok ayrıntılı olmaz ve ayrıntılar yasaya dayalı ikincil mevzuatla belirlenir. ama bir yasa, hem belirli ayrıntıları veriyorsa, hem de o ayrıntıları vermeye yeltenirken anlaşılabilir olmamak için elinden geleni ardına koymuyorsa, orada büyük bir dalavere var. bunun nedeni ya yasamanın kararına bağlı konuları bu şekilde muğlak düzenleyip, daha sonra bu muğlaklığı yürütmenin çıkartacağı ikincil mevzuatla düzeltip aslında yasamada olan yetkiyi yürütmeye aktarmaya çalışmak ya da safi cahillik.

    yeni çıkan bir yasaya bakıyorum şu anda mesela. "aşağıdaki kriterler sağlandığında x sonucu ortaya çıkabilir" demiş (ki zaten "çıkar" değil de "çıkabilir" demekle yine yürütmenin takdirine bırakmış durumu), iki nokta koymuş, sonra bentler başlamış a, b, c diye. bentlerin sonunda "ve" ya da "veya" yazmayı geçtim (ki ona göre bu kriterlerin tamamı mı yoksa sadece biri mi sağlandığında o sonucu elde edeceğimizi bilelim), noktalama işareti koymaya korkmuş, ola ki oradan biri bi yorum yapar korkusuyla. öyle olunca yasanın bazı maddeleri (hadi belirsiz olmalarını geçelim şimdilik) bitmiyor. öyle ortada bırakılmış noktası konmadan.

    bazen delirivericem gibi geliyor.
  • bir süredir ve şimdilerde recep tayyip erdoğan. konuyu değiştirelim: 1950 ve 60'lardaki diline hayranım ben bu kanun koyucunun. ne 1920'lerin osmanlıca ve arapça bilinmezse zerre anlaşılmayacak ağırlığı var, ne de günümüzün öz türkçe zırvalığıyla katledilen estetikten nasibini almamış uyduruk kelimeler. vaktiniz olursa 1950 ve 60'lı yıllarda kabul edilen kanunları açıp okuyun. ne kadar sıkıcı bi adamsam artık:(
  • kim olduğunu hala öğrenemediğim koyucu.lan olum kim bu koyucu, kimse ortaya cıksın, neye göre koymus, kime göre koymus inceleyelim, analizini yapalım ona göre vaziyet alalım.kanun koyucu deniyor, kime göre koyduğu, kıstasları belli değil, şimdi hukuk fakültelerinde öğretiyorsunuz hacı abi, iyi okey tamamda, bunu hangi şarta göre koyulduğunu, hangi sistemler icinde koyulduğunu, neye hizmet ettiğini de bir anlatında bilelim.lafa geldim mi medeni hukukta, yorum ceşitlerinde sistematik yorum vardır, kanunun koyulus amacını sistemli inceler diyorsunuzda belli baslı bilmemiz gereken 3-5 kanun var, niye bunun sistematiğini anlatmıyorsun bize, hayır hocaya bakıyorum yaşı 80 küsür, zatem adamın yası gereği sistematik yorumlayabilir ama işin aslı öyle değil, anlat geç, öğrenci yazsın geçsin.sonra hukukcu yetişmiyor, lan hoca siz böyle yaparsanız, bu cocuk ilerde kendi düzenini kurarda hukuktan uzaklaşırsa, ne idüğü belirsiz, net olmayan bir sistemi öğrenirse suç öğrencinin mi aq? bu entryi okuyan hoca varsa, saygılarımı sunarım.
hesabın var mı? giriş yap