• friedrich nietzsche, platon'un bu eserinden alıntı yaptığı bir yazısında şöyle demektedir.

    akşamın alacakaranlık anında yaradılışı duydum, bir kuleden çanlar uzun uzun çalarken. ezgi tükenmek bilmiyor, kendinden dinmeyecek gibi sokakların uğultusu üstünde, akşam göğünde ve deniz melteminde, öyle kederli, aynı zamanda öyle çocukça ve karamsar bir şekilde titreşip duruyordu... o zaman platon'un sözleri geldi aklıma ve onları birdenbire kalbimin derinliğinde hissettim: "insani olan hiçbir şey ciddiye alınmaya değmez, ama yine de.."
  • "(...) yasalara pek inancım olmadığını açıkça söylemeliyim (gizli özne: hadrianus, invulnerable). çok sertseler haklı olarak çiğnenirler. çok karmaşıksa, insan zekası sürüklenip gider ama bu kırılgan şebekenin çarklarından sıyrılmanın yollarını da bulur. bu yasalara saygı, insan dindarlığında derin kök salmıştır ama yargıçların tembelliğine de dayanak olur. en eski yasalar, düzeltmeye çabaladıkları vahşetin bir bölümüdürler; onlar arasında en saygıdeğerleri bir gücün ürünüdür. ceza yasalarımızın büyük çoğunluğu allahtan suçluların büyük kesimine ulaşamazlar; yasalarımız hiçbir zaman gerçeklerin büyük ve değişken farklılıklarına uyacak kadar esnek olamayacaklar. yasalar geleneklerden daha yavaş değişirler, zamanının gerisinde kalınca tehlikelidirler ama `zamanından önce geleneklerin ilerisine geçmeleri daha da tehlikelidir`. (...) en iyi yargıçlarımız kuşaklarca sağduyunun çizgisinde çalıştı. (...) sık sık bozulan her yasa kötü bir yasadır; düşüncesiz yasal kararların yarattıkları söz dinlemezlik daha iyi ve haktanır yasalara yol açmadıkça, bunları kaldırmak ya da değiştirmek yasa yapıcının görevidir. amaç olarak, yüzeysel kararların akıllıca önlenmesini, onların yerine az ama ağırlıklı kararların yürürlüğe konmasını önerdim. insanlık aleminin çıkarları için eski reçetelerin yeniden değerlendirilmelerinin zamanı geldiği anlaşılıyordu (...)"

    hadrianus'un anıları, marguerite yourcenar, çeviren: nili bilkur.

    ayrıca: (bkz: edebiyatta hakimler)

    (bkz: memoires d'hadrien/@invulnerable)
  • (bkz: nomos)
  • platon'un okumaktan en keyif aldığım eseri. çok bariz bir şekilde kitap platon'un olgunluk eseri ve belirli bir bilgi dolgusu üzerine oturuyor. eserde kutsallık ile ahlak arasındaki çizgi sorgulanıyor ve mitolojik hikayelerden yola çıkarak, çocuklara bu hikayelerin anlatılıp, anlatılmaması gerektiği üzerine tartışılıyor.

    daha sonra ise karşılaştırmalı bir şekilde yasaların tartışıldığı bölümler var. antik yunan şehir-devletlerinde geçerli olan belirli yasalar var. bunlar ; drakon kanunları, solon yasaları, lykurgos yasaları, gortyn kanunları karşılaştırmalı bir şekilde yasaların tartışılması çok güzel ve ufuk açıcı bir bakış sunuyor. yasaların tarihçesi ve dayandıkları zeminler üzerine duruluyor.

    platon'un nomoi (yasalar) adlı eseri hala günümüze ilham veriyor ve hukuk fakültelerinde karşılaştırmaları hukuk tartışmalarının öncülü olarak okunmayı hak ediyor.
  • insanlar içinde doğal yasalar var ama bizde kaybolup gitti. çünkü şu insan aklı her yere karışıp düzen vermeye, kumanda etmeye kalkıyor. dünyanın yüzünü kendi büyük iddiaları, kararsız görüşleriyle bulandırıyor ve karmaşık hale getiriyor
  • "kabil'in habil'i öldürdüğü
    günden beri hiç dinmedi acılar
    çünkü insanların insanlar için
    koymuş olduğu yasalar
    tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
    taneyi eleyip samanı tutar"

    (bkz: oscar wilde)
    (bkz: reading hapishanesi baladı)
  • özellikle yüksek bürokrasinin pekte çükünde olmayandır.
  • bir devlette yasa güçsüzse ve çiğneniyorsa, bence yıkılış çok yakındır; ama yasa yöneticilerin üstündeyse ve yöneticiler onun kölesi ise, devlet kurtuluş ve tanrıların kentlere verdiği bütün nimetlere kavuşur.
    — platon

    .
    [yasalar, çev. c. şentuna, s. babür, 715d]
  • platon'un son eseri. kendine sokrates diyerek hocasını zan altında bırakmaktan vazgeçtiği eserlerden. onlarca altı çizili sayfalar arasından hangisini seçerek platon'a ya da kitaptaki adıyla atinalı'ya sıçmak da yassah mı gurban diyeceğimi bilemedim. hepsini tek tek yazıya döküp ayrı ayrı olumsuzlamak istedim ama "bundan tez çıkar lan" diye avam bir tutum takınarak erindim.

    kölelerle ilgili düşünceleri için de platon'a laflar hazırlamıştım, fakat köle konusunda tarihselci davranarak daha fazla lümpen görünmekten de imtina ettim.
    kadını, erkekten daha aşağı kılan düşüncelerine zeitgeist diyerek tahammül edebildim. ancak köle konusunda aynı hassasiyeti göstermek çok ahlaksızca geldi. son eserinde yani pişip yandığı dönemde bile bu konularda zamanın ötesinde konuşmasıı beklemek de naçizane hakkımdır.

    tamam hedonizm yok, stoa yok, epikür yok, erdem var, ölçülülük var, yiğitlik var, adam gibi adamlık var... iyi de bunlar zaten var. kendi sisteminle, diyalektiğinle, paradigmanla çok güzel kurmuşsun. doğru. lakin kusura bakma atinalı, senin ütopyanda sen bile senin kurallarınla yaşayamazsın.

    bir gün üşenmezsem ya da bir yerlerden ödev sorumluluğu alırsam ayrıntılı olarak üstüne düşebilirim.
  • leges sine moribus vanae.
    "ahlak olmadan, yasalar kullanışsızdır." pensilvanya üniversitesinin sloganıymış.

    analiz etmek, işleyen veya işlemeyen bir bütünlüğü anlamak üzere, işe yarar veya tutarlı birimsel yapılar ve yasalar kurma çabasıdır. birimine dek indirgeyerek yapıyı anlaşılır kılma. parçalayıçı görünürleştirme. adı üstünde çözümleme. analiz minimali, birimi, birimin bile alt düzeyini kurma etkinliğiyle yaratıcıdır, başarılı başarısız yaratma ayrı bir konu. (bkz: analiz/@ibisile)

    "insan, bir benliğe** sahip olmaya değip değmediğini de, yasaları tehlikeye atmadan, veya atamadan anlayamaz." adam phillips - akıl sağlığı üzerine

    "yasalar tarafından onaylanmayan ilişkilerden, evlilikten doğan akrabalıklar kadar çok ve karmaşık, ama daha sağlam akrabalık bağları doğar. bu kadar özel türden ilişkileri bir yana bıraksak da, gerçek aşktan kaynaklanan gayrimeşru ilişkilerin ailevi duyguları, akrabalık görevlerini sarsmayıp aksine pekiştirdiğine sık sık şahit olmaz mıyız? bu durumda gayrimeşru ilişki, evlilikte anlamsız olabilecek birçok şeye ruh katar*." marcel proust - la prisonniere

    "öznenin bedeni denetimden çıktı mı, organları bütünden kopuk bir biçimde bağımsızca çalışır; midesi bulanır, yüreği çarpar, kasları kasılır, vb. öznenin soyutladığı büyük gücü, içimizdeki canavarı hesaba katmak gerek; bu nedenle davranışının gerekçesini düşünmek zorundadır. canlı bedenin ana yasaları tanınmadı mı ya da bunlardan uzaklaşıldı mı, bir nevroza düşülür; beden başkaldırır ve canavarımsı bir görünüme bürünür; özneyi derinden etkilemeye yöneliktir bu." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "onları* kilit altında tutarsan, her şeyi kesinlikle yok ederler. kendiliği sınırlandırmanın tek yolu deneme iledir. arzunun seni götürdüğü yere kadar git; kendi yasalarının izin verdiği kadar gidebildiğini göreceksin. korkarsan kaçacak kadar cesur ol. saklanacak bir delik bul, çünkü bu cesur bir adamın yapması gereken bir şeydir; böyle yaparak cesaretini çalıştırıyorsun. (...) o halde tutarsız ol. yeni bir tutarlılık kendini kendini tekrar öne sürecektir. insan diğerleri için mi, yoksa kendisi için mi yaşar? burası insanın gerçek özveriyi öğreneceği yer." carl gustav jung - aspects of the masculine

    "atalardan kalmadır yasalar, haklar,
    sürüyor bir geçmeyen sayrılık gibi,
    kuşaktan kuşağa sürükleniyor bunlar," goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    "silent leges inter arma.
    savaşta yasalar susar." çiçero

    (ilk giri tarihi: 29.5.2018)

    (bkz: yasa/@ibisile)
    (ara: yasası)
    (bkz: yasaklar/@ibisile)
    (bkz: kurallar/@ibisile), kanun/@ibisile
    (bkz: öngörülemeyen sonuçlar yasası)
    (bkz: piyango/@ibisile)
    (bkz: sosyal düzen kuralları)
    (bkz: de facto/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap