• balkanlar, tarihiyle, kültürüyle, siyasetiyle ve en çok da müzikleriyle hüznün coğrafyasıdır. kimi şarkılar vardır, dinlerken öyle hareketli, öyle kıpır kıpır gelir ki “kim bilir nasıl eğlenceli bir hadiseden bahsediyor” diye düşünür insan. o anlatılan aslında bir köy yangınıdır. sonra başka bir şarkıda ritmin hızına yetişemez insanın kulağı ama anlatılan bir terk ediliştir. tabii bu hep böyle değil; kimi zaman da insanın içine işleyen, sözlerini anlamasa dahi hikayesini kendi yazmış gibi anlayabileceği balkan türküleri, balkan şarkıları vardır. jovano jovanke bunlardan biridir.

    jovano jovanke bir makedon/ya türküsüdür ama her güzel şey gibi paylaşılamaz. bulgarlar “bizimdir” der, makedonlar buna karşı çıkar. hatta “% 110 makedon türküsüdür” derler. bulgarlar sahiplenedursun bu türkü pırıl pırıl bir makedon ezgisidir. ancak bilindiği gibi balkanlarda tüm kültürel öğeler geçişkendir, balkan ruhu sınır tanımaz bir özgürlükle bütün ülkelerin üzerinde eşit uçar. türkünün sözlerine biraz dikkat edince aslında makedonca olduğu zaten bellidir. bulgarlar bile bu türküyü makedonca söylerler.

    enstrümantal, erkek vokal, kadın vokal, koro, müziksiz sadece kadınlardan oluşan koro, rock, jazz, sadece akordeon, sadece klarnet gibi sayısız versiyonu vardır. vaska ilieva, aleksandar sarievski, nikola badev, leb i sol gibi makedon müziğinin bütün önemli isim ve grupları bu türküyü yorumlamıştır. ayrıca nigel kennedy’nin east meets east albümünde de yakıcı bir yorumu vardır. minnesota accordion orchestra’nın enstümantal yorumu da fena değildir. balkan ezgilerini koro olarak söyleyen kadınlardan oluşan muhteşem svitanje grubu da güzel şekilde yorumlar. resmi sitelerinde bu türkünün linki de vardır:
    http://www.svitanje.org/…es/yovano_yovanke_clip.mp3

    kanada, abd, avustralya gibi ülkelerde yaşayan makedon diasporasının bütün müzik grupları bu türküyü bir şekilde yorumlamış böylece başka kültürlerde de tanınmasını sağlamışlardır.

    lakin gelin görün ki en güzel en etkileyici versiyonu nazarımda bulgar sanatçı slavi trifonov’a aittir. üstelik bir de klibi vardır. klip ve şarkı birinci dünya savaşı’nda ölen bulgar askerlerine adanmıştır. hatta youtube’ta yer alan klibin yorumlarında makedon ve bulgar arkadaşlar “şarkı asıl bizim” tartışmasına girmişlerdir.
    http://www.youtube.com/watch?v=byns6ybp_w0

    bu da bizim mahallenin göçmen gençlerinin alkollü ve de detone ama samimi bir versiyonudur. mekan karşıyaka bostanlı sahil:
    http://www.youtube.com/watch?v=ka0-uauv2i0

    ara edit: aynı gençler daha az detone bir kayıt yapmışlar, yine bostanlı'da: http://www.youtube.com/watch?v=kjxy4qkk2ei

    bu da sözlerinin tercümesidir.

    jovano jovanke
    kraj vardarot sediş, mori ........... vardar'ın kıyısında oturuyorsun canım
    belo platno beliş......................... beyaz keten ağartıyorsun
    se na gore gledaş...................... ve yükseklere bakıyorsun*
    srce moje jovano........................ canım benim jovano
    --------
    jas te tebe te çekam, mori.......... ben seni bekliyorum oysa
    doma da mi dojdesh................... eve gelmeni bekliyorum
    a ti ne doagaş, dusho ………...... ama sen gelmiyorsun
    srce moje jovano…………….......... canım benim jovano
    --------
    tvojata majka, mori ……….......... senin annen canım
    tebe ne te puşta ……………......... bir türlü salmıyor seni
    kaj mene da dojdeş, duşo ….... yanıma gelmeyesin diye hayatım
    srce moje jovano ………….......... canım benim jovano
  • oysa benim batıda gittiğim en uzak nokta tekirdağ çorlu'ydu. oysa benim dedelerimin hiçbir yerden göçmüşlükleri yoktu, big bang olduğunda bile dedemler bartın'daydı. herkesler selanik, arnavut, makedon göçmeniyken, diyemedim de dedelerime ''dede sen de siktir git girit'e, biraz takıl, sonra gel ordan''.

    ama bu şarkının her notasında etlerimi çeken, yüzümü asan, dudaklarımı düşüren, tüylerimi diken diken eden, genzimi yakan, ayaklarıma kramplar girdiren, gözlerimi dolduran bir şeyler var. sözlü olsun ya da sadece enstrümanlı olsun üst üste onlarca kez dinliyorum etlerim çekilsin diye. diğer tüm sesler bir kulağımdan girip bir kulağımdan çıkarken sadece bu şarkıyı duyasım var; kendime eziyetler edesim, ellerimi ceplerime sokup nerelere gittiğimi bilmeden saatlerce yürüyesim, kadıköy-karaköy vapurunda ayaklarımı kalorifer peteğine dayayıp sabahtan akşama kadar uyuyasım var.

    bana nasip olur umarım çorlu'nun ötesine geçip makedonya'ya kadar gitmek, bu şarkıyı yerinde ve mevsiminde dinlemek.

    https://www.youtube.com/watch?v=knbfsxyxgpe
  • hemen hemen tüm balkan türküleri gibi bu da, insanı "hüngür hüngür" oynatan türdendir...
  • suzan kardeş'in makyaj odası şarkıları albümünde şebnem sönmez'in sesiyle lezzetine farklı bi baharat daha eklenmiş şarkı.
  • kökü vranya'ya dayanan, loçkalardan gega ahmet ile -artık nasıl olmuşsa- balkanlar'ın o zamana dek başkalarına pek karışmamış ender türk ailelerinden kadriye hanım'ın kerimesi prilepli bakiye -ki kendisi mitokondriyal dna'sını memnuniyetle taşıdığım kadın olur- ömrünün ikinci yarısını geçirdiği istanbul yedikule'deki evinde, pencere kenarındaki berjerine sere serpe yayılmış, sanki daha biraz evvel bürek* açmış da kollari* kopmiş* gibi yorgun ama aldığı un güzel çıkmış da büreği dökülmüşcesine**** gururla gülümseyen fotoğrafıyla karşımda duruyor.

    ve ben açmışım jovano jovanke'yi dinliyorum. halt ediyorum, öyle bir bok yiyorum ki sormayın. bir yandan gerçekten tarif edemediğim bir sevinçle dolduruyor içimi bu şarkı; öte yandan müthiş bir hüzünle. zırıl zırıl ağlatmıyor ama burnumun direğini sızım sızım sızlatıyor tam ifadesiyle. böyle two-edged sword dediği gibi keferenin işte. ne var bu şarkıda onu bu kadar özel yapan bilmiyorum, onu bu kadar derin, bu kadar esrarengiz yapan? annemin bile aklının ucundan geçmezken benim içimi deli gibi balkanlar'a gitme, oraları görme, bir yarımı keşfetme arzusuyla dolduruyor. hatta şimdiye kadar gitmediğim için hayıflanıyorum bu şarkıyı dinledikçe.

    tek bir şarkı bunu yapabiliyorsa bir insana, elbette bir şarkıdan çok daha fazlasıdır o. değil midir bre srce moje?
  • makyaj odası şarkıları nda şebnem sönmez in sesi bu ka güzel miymiş dedirtendir. harika söylemiştir, mutlaka dinlenesidir.
  • şu versiyonun altında böyle de güzel bir yorum bulunmaktadır:

    "songs and poetry don't have borders, especially not in the whole area of the balkans and anatolia. you will find many many songs in? anatolia and various balkanic countries that are the same or very similar in style and expression. to say that jovano jovanke or more sokol pie is purely macedonian, is like saying: only in macedonia we have white bread and tomatos." (kptispravnik 3 hafta önce)
  • dediklerinden hiçbir şey anlamadığım ama anlattığından çok şey anladığım ezgidir. uzun süredir dinlediğim en güzel tını belki, elime yüzüme bulaştı ziyadesiyle.
  • müthiş bir balkan şarkısı. nigel kennedy yorumu efsane olup az önce tüm ofisi kendisine hayran bırakmıştır naçizane.
  • yüzyılın ağıdıdır.
hesabın var mı? giriş yap