• benim için taharet musluğudur
    çaresizce vana arayışımı size anlatamam
  • avrupa ülkeleri için konuşuyorum, pasaport dahi göstermeksizin başka ülkeye uçtum

    size yemin ederim italya-fransa yolculuğum, zincirlikuyu-avcılar'dan daha kolaydı
  • karşıdan karşıya geçmek için hazırlanırken ayağımı kaldırmamla trafik durdu. küçük çaplı bir şok geçirip yoluma devam ettim.
  • her yer kaldırımdı. neredeyse dans edebileceğim kocaman kocaman kaldırımlarda yürürken benden mutlusu yoktu.
    sokak hayvanı yoktu.
    dilenci yoktu.
    trafik yoktu.

    ve bütün bunlar danimarka'nın başkenti olan kopenhag'ta oldu!
  • bir keresinde san francisco metrosuna (bart) binerken, yürüyen merdiven kol dayama yerine dokunduğumda elektrik çarptı. ufak bir şoktu tabi.
  • çin'in iç eyaletlerinden birinde tuvalet eğitimi olmayan bebeklerin popo kısımlarının açık olduğunu gördüm. sürekli açık ve geniş bir fermuar gibi düşünebilirsiniz ve evet sokak ortasına tuvaleti gelen bebek çöküp işini görüp devam ediyordu. sadece sokak değil avm koridorları için de aynı durumu kendi gözlerimle gördüm.
  • yer: odessa
    uçaktan inip otele geçmek için taksiye binilir. otel oradaki ünlü bir parkın ve meydanın karşısındadır. meydanda ise yenileme çalışmaları vardır. taksiden indiğim gibi karşımda bir sürü ibb (istanbul büyük şehir belediyesi) tabelası görünce küçük bir şok yaşamıştım. bir an kendimi sultanahmet meydanında dolaşıyor gibi hissettim. tek farkı ortalarda suriyeli yoktu. meğer odessa ile istanbul kardeş şehirmiş ve parkın yenileme işlemini de ibb üstlenmiş efendim.
  • polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
    bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.
  • iran'da olan taarruf kültürü ilk gittiğiniz zaman küçük bir şok yaşatır.
    mağazaya girip alışveriş yapıyorsunuz, parayı uzatınca almak istemiyorlar, illaki ısrar edeceksiniz.
    "gabele şoma ru nedare" diyorlar hep. yani aldığınız ürün size layık değil, para vermeyin gibisinden. tabii bunu nezaketen söylüyorlar, sizin parayı almaları için ısrar etmeniz gerekiyor.
    her seferinde bunu yapmak çok yorucu oluyor.
    sarraf bile para bozarken bu cümleyi kuruyor.
    sürekli maruz kalınca insan, içinden "tamam bana layık değil madem ver paramı" demek istiyor.
    bu taaruf kültürü her alanda çok yaygın. birbirini abartılı övmeler, yemek için ısrar etmeler.
  • ıraktayken kafamıza havan topu düşmüştü, biz şok tabii ki.

    bunun üstüne daha büyük bir şok yaşayan varsa bekleriz.
hesabın var mı? giriş yap