• bülent ersoy'un cinsel kimlik bunalımı ve ülkemizde homofobi üzerine kurulu 1980 türker inanoğlu yapımı orhan aksoy sinema filmi.
    eşcinsel kimliğini bir kız gibi büyütülmesine, babasının attığı tek tokada ve benzeri sebeplere bağlayan bülent ersoy'un haliyle kendisinin bile eşcinsel kimliğini kabullenemeyip erkeklik ve kadınlık arasında bir tercihe zorlandığını anlatır.

    çarpıcı bir sahnesi şöyledir:
    sokakta bir çocuk tam bir kadın kılığındaki ünlü şarkıcıyı görür ve annesine sorar: "anne bülent ersoy erkek mi kadın mı?" bülent bunu üzerine birden krize girer, doğruca psikiatra gider:
    "kurtarın beni doktor bey, ben kadın mıyım erkek mi? diye haykırır"
    doktor*: "sakin olun bülent bey, bana çocukluğunuzdan başlayarak herşeyi anlatın" der. bülent çocukluğuna döner. çocukluk aşkı aslı'yı anlatır. üstelik doktor da ona aslı'ya dönmesini önerir.

    oysa yine hikaye'nin içinde bir de "orhan" vardır ve bülent'in bir eşcinsel olarak ona ilgi duyduğu açıktır. hatta aşkına karşılık alamadığından hadise çıkarıp hapse bile girer. olaylar gelişmez. tam tersi bir kısır döngüye girer. arkadaş müsfeddesi murat, aslında kendisi aslı'ya aşık olduğu için bülent'i bir kalemde silkip atar. üstelik "aslı'yı bir erkek olarak mutlu edemeyeceğini", "kimsenin onu bir erkek olarak görmediğini", "asla bir erkek olamayacağını" yüzüne vurarak onu aşağıladığında, bülent, "haklısın" diyerek özür diler. davranışları giyim tarzı ve özel yaşamıyla onu toplumun yüz karası bir şerefsiz olarak suçlayan ve "çek git evimden yoksa beni katil edersin" diyerek eşcinselliği cinayetle temizlenebilecek bir namus meselesi olarak gören babasının "belki de haklı" olduğunu söyler. sonuç olarak filmde bülent ersoy'un sanatçı kimliği, bir insan olarak kimliği ve cinsel kimliği birbiri içerisine girip bulamaç olur.

    "erkekçe davranmak",
    "kılık kıyafetine şekil vermek",
    "ya kadın ya erkek olmak",
    " (ibnelik yepmadan) onurlu bir insan olarak yaşamak",
    "cemiyetimize ters gelen davranışlar."
    "kendinin ne olduğunu bilememek" gibi söylemler, bülent'in erkek hakim toplumun o günkü erkek hakim feodal faşizan değerleri altında nesıl ezildiğini gözler önüne sermesi adına oldukça ilginçtir. aslında filmin arkaplanında 1980 darbesi ve darbeci generallerin bülent ersoy'a koyduğu sahne yasağı vardır. ersoy'un bu filmi, askeri rejimin dayattığı değerleri kabullenmek ve bir nevi ordudan özür dilemek adına çekmiş olduğunu hissetmek ilginç olduğu kadar da acı vericidir.

    (yıllar sonra gelen edit: bugün de eşcinselliği hastalık olarak gören bakanların varlığını düşündükçe türkiye'de rejimin el değiştirse de, devletin eşcinsele bakışının değişmediğini söylemek zor değil)

    http://www.4x10.com/film.asp?id=10351
    ersoy filmografisi hakkında nur çintay a. yazısı için bkz:
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=156763
  • dün başladığım, bugün otobüs, metro, iş yeri asansörü, iş koltuğu (son sayfa) derken bitirdiğim kitaptır. bir kez daha anladım ki orhan kemal'in kalemini, dilini, herbir şeyini sevmekle çok iyi yapıyorum. ustaya saygıyla...

    --- spoiler ---

    ...sayın başbakan'ın böyle istemişti. kulüplere daha doğrusu nerede olursa olsun insan topluluklarına el atacak, toplulukların gönüllerini hoş edip onları partiye ya da başbakan'ın ss.'leri demek olan v.c'lere toplayacaklardı. muhalif partiler pek çok yerlerde olduğu gibi spor kulüplerinden de atılmalı, memlekette 'dikensiz gül bahçesi'ne doğru gidilmeliydi...

    --- spoiler ---
  • bülent ersoy, hüner coşkuner ve linet gibi sanatçılar tarafından seslendirilen şarkı. sözleri :

    kimimiz köşelerde, kimimiz dillerde
    çekeriz biz bu derdi, her birimiz bir yerde
    sen de feryat ederdin, düşsen böyle bir derde
    felek yazarken kaderimi, melekler ağlamış göklerde

    bendeki bu yara mahşer yarası
    kaderime diyorlar yüz karası
    hangi gönül çeker böyle bir yası
    kaderime diyorlar yüz karası

    kim kınarsa beni, düşsün bu hallere
    yeter allahım yeter, sebep kim çilemize
    neden verdin bu derdi, verme başka kimseye
    felek yazarken kaderimi, melekler ağlamış göklerde

    bendeki bu yara mahşer yarası
    kaderime diyorlar yüz karası
    hangi gönül çeker böyle bir yası
    kaderime diyorlar yüz karası
  • sürüdeki kara koyunun haksız yere itham edildiği özellik.
    (bkz: kara koyun/#5514251)
  • trt'nin çocuk kanalında yayınlanan çizfi film arthur'da oruç tutmak isteyen francine'in orucunu tutamayınca karşılaştığı suçlama.
  • yazar jonathan holt'un yapı kredi yayınları'ndan çıkan ve carnivia üçlemesi'nin ilk kitabı. venedik'te eş zamanlı yaşanan polisiye olaylar temiz, gizemli ve sarmal bir dille anlatılıyor. son zamanlarda okuduğum en iyi polisiye.
  • izmirli, yerli ve milli, 2020 model black metal grubumuzdur. aslen grup değil de, daha çok tek kişilik, solo bir projedir. şarkılarında türkçe söz kullanımı gayet yerine oturtulmuş, sırıtmayan yapısı var. satır yaralarışarkısı oldukça hoşuma gitmiş bulunmaktadır. merak edenler için grubun youtube sayfası, spotify, metal archives, ve de instagram
    not: söylemeden edemeyeceğim, zehirli, kutsalın başındaki auuuuuv olmamış... her dinlediğimde gülüyorum ya hu.
  • izmir çıkışlı bu entry tarihinde hala aktif olan başarılı bir black metal grubu
  • necip fazıl kısakürek $iiri:

    beni $afak vakti bir el dürtükler;
    idam mahkumu, kalk, bekliyor savcı!
    zindan avlusunda öter düdükler;
    bir güne$ doğar ki, zakkumdan acı...

    ipten indirilir, yine uslanmam,
    belâ...belâ bende yakıcı $ehvet...
    bir olur ate$i görmemle yanmam;
    dipsiz uçurumda kaçılmaz davet.

    bak nasıl silinir bu yüz karası;
    elimde ölümü öldüren silah,
    alnımda toz pembe secde yarası,
    lügât kitabımda tek isim : allah...
  • jack london'un asıl adı (bkz: lost face) olan kısa öyküsünün türkçeye çevirisindeki adı.
hesabın var mı? giriş yap