• mükemmel bir melodisi vardır, sizi eder mi bilmem ama beni zevkten deli eder
  • hiçbir şey göründüğü gibi değildir ey zühdüne güvenen.. hiçbir şey senin zannettiğin kadar değildir.. hiçbir şey senin hafsalanla sınırlı değildir.. onun için, ta'n eyleme kimseye.. küçümseyerek bakma, küfretme.. hafife alma en hafif görüneni bile.. hafif sandığının altında eziliverirsin sonra..

    hiç ummazsın da, tek bir "hû" yeter buna..

    küçümsediğin kimin yolunda yürümekte veyahut kimi himaye etmekte bilemezsin.. "her seher açılıp da solmayan"ın ahını alma sakın.. o'nun ahı sana ağır gelir.. taşıyamazsın..

    diyor..
  • sözleri

    -------

    zahit bizi tan eyleme
    hak ismin okur dilimiz,
    sakın efsane söyleme
    hazrete varır yolumuz.

    sayılmayız parmak ile,
    tükenmeyiz kırmak ile.
    taşramızdan sormak ile,
    kimse bilmez ahvalimiz.

    erenlerin çoktur yolu,
    cümlesine dedik beli.
    gören bizi sanır deli,
    usludan yeğdir delimiz.

    muhy-i sana ola himmet,
    aşık ise cana minnet.
    cümle alemlere rahmet,
    saçar şu yoksul elimiz.

    -----------------

    olan ve erkan ogur ile okan murat öztürk un beraber çıkardıkları albümlerden, hic adlı olanında enstrumantal,
    anadolu besik adlı olanında sözlü versiyonu yer alan, 1700 lü yıllardan kalma bir deyis.
  • bu eserin sahibi bezcizade muhyiddin muhammed'dir, kendisi halvetî tarikatı müntesibi olarak istanbul'a gelmiş, devrin bayramî melamî kutbu idris-i muhtefî'ye bağlanmıştır. yani melâmî/hamzavî'dir ama bu meşreb bektaşilikden farklıdır, burada açıklamak zor. sözler şeriat dairesinin dışına çıktıklarını düşünenlere ve kendilerini kıyıma uğratan devlete karşı bir meydan okuma niteliği taşır.
  • bektaşi nefesidir, bundan 400 yıl kadar önce muhyi tarafından yazılmıştır. çoğu kişi bu eseri muhteşem yüzyıl'da şehzade mustafa'nın ölüm sahnesinde öğrendi ve sonra oldukça popüler oldu. erkan oğur'un yorumu da muhteşemdir.
    gelin bu güzel eserin sözlerine bakalım beraber.

    zahid bizi tan eyleme
    hak ismin okur dilimiz
    sakın efsane söyleme
    hazret'e varır yolumuz

    burda zahid dindar, allah'ın yasaklarından kaçınan, sofu anlamlarına geliyor. zâhid, aslında zühd sahibi demektir ki zühd, yani dünyaya nispetle ahireti öncelemek; fani hayatın değil, ebedi hayatın saadetini gözetmek ve buna göre yaşamak manasına, dervişlerin de ulaşmayı arzuladığı bir makamdır. tan eylemek ise, ayıplamak, kötülemek, yermek anlamındadır. muhyi burada hakkımızda yalan söyleyip, ayıplanılmasın bizim yolumuz hakk'tır diyor.

    sayılmayız parmağ ile
    tükenmeyiz kırmağ ile
    taşramızdan sormağ ile
    kimse bilmez ahvalimiz

    burda ise tasavvuf ile bezenmiş dervişlerin sayılarının öldürmekle azalmayacaği ifade edilmektedir. ruhani açıdan ise biz başka alemdeyiz anlamı da cikabilir. hakk’ka gidildiğinden, ali’nin yolunda olunduğundan dem vurulur. ‘büyük gaza’ ise insanın kendi nefsiyle yaptığı savaştır.

    erenler yolun güderiz
    çekilip hakk'a gideriz
    gaza-yı ekber ederiz
    imam ali'dir ulumuz

    erenlerin çoktur yolu
    cümlesine dedik beli
    gören bizi sanır deli
    usludan yeğdir delimiz

    bazı yerlerde "erenlerin birdir yolu" dense de genellikle çoktur yolu şeklinde geçer. burada ‘heterodoksi’ devreye girer. zahidlere karşı çok farklı yollardan yürüyen ancak dedikleri bir olan erenler, veliler, ermişler, dervişler vardır. halleri, tavırları deli gibi algılanır nitekim bir dönem abdal (bedel ödemiş, ibadetle bir yere gelmiş) kişilerin dilde aptal olması, sükunet kelimesinden türeyen miskin sıfatının da olumlu olması gerekirken zaman içinde olumsuz olmasına bu açıdan bakılabilir.

    tevhid eden deli olmaz
    allah deyen mahrum kalmaz
    her seher açılır solmaz
    bahara erer gülümüz

    burada artık tevhidle birlik düşüncesi (vahdet-i vücud) vurgulanır, bunun bilinçli bir seçim olduğu açıktır, seherde açılan gül yeniden doğuşla ilgili olabilir, burada yeniden doğmak (bektaşilik’te önemli bir kavram) kişinin aydınlanmasıdır.

    muhyi sana olan himmet
    aşık isen cana minnet
    elif allah mim muhammed
    kisvemizdir dalımız

    himmet burada iki anlamdadır, ilki iyilik; fakat himmet aynı zamanda muhyi’nin hocası, üstadıdır. gelenek üzere, şairimiz kendi imzasını da son dizede atar. aşıklık (tanrı aşkı) ve hz. muhammed ile şiir biter.
  • ağladıkça ağlatır, dinledikçe dinletir; vuruşlarıyla, melodisiyle, sözleriyle bu ilahi ölmeden dinlenmesi gerekenlerden.
  • erkan oğur'un 2001 yazında gasparyan'la birlikte çıktığı sahnede ölüm orucundaki tutsaklara selamla okuyup açıkhavayı* gözyaşına boğduğu nefestir.
  • alevi deyisii ya da bektasi nefesi diil, bildigin melami ilahisidir bu. tabi erkan ogur'dan falan dinlendiginde, kesilip bicilen yerlerinden dolayi ( allah ve muhammed gecen dizeler ) oyle sanmak mumkun. ben de bunu anlamiyorum iste arkadas.
    neyse.
    bezcizade muhyittin efendi bu zikri niye yazmis tam bilinmiyor, sonucta bi melami ihvani ve melamiler de tum sunni yonetimlerde kimliklerini gizlemek zorunda kalmislar.
    ılahinin asikara cikmasi ise su sekilde:
    devrin en unlu melami mursidi sutcu besir aga, 90 yasinda, sarayin emriyle sarayburnu'nda bogdurulur. bunun uzerine 40 ihvani saraya gidip bunun haksiz bi infaz oldugunun ilan edilmesini ya da kendilerini de idam etmelerini soylerler. tabi idam edilirler. ıdama giderken de bu ilahiyi soylerler.
    sanirim o zamandan sonra, haksiz yere oldurulenlerin ardindan yakilan agit haline gelmis. bu da benim yorumum.

    pek inancli bi insan oldugumu soyleyemem lakin her dinledigimde huzunle enerjiyle bi tuhaf hislerle doluyorum.
  • tüm dönemlerin baskıcı ve ayrımcı politikacılarına her bir mısrasında oldukça ağırbaşlı şekilde ayar veren nefes.
  • huzur.

    " biz hayy isek siz de hayysınız, siz iseniz biz de hûyuz. hayydan gelen hûya gider. "
hesabın var mı? giriş yap