• 35.000 saatten sonra kendimi hala çaylak hissettiğim için lüzumsuz bir özgüven içeren kural..

    virtüöz hemi..? nasıl kafalar bunlar, nasıl bir ego sıvazlamasıdır..?

    "ben oldum" sanandan korkacaksın bu dünyada..
    "bilmiyorum" diyeninse dizinin dibinden ayrılma..

    ---

    düzeltme: 35.000 değil 46.800 saatmiş aslında.. bak düşün, bu kadar saat sonra daha çarpma işlemi bile yapamıyorum.. *
  • emek ve cabanin kurali. mukemmel olmak icin daha fazla zaman ayirma, daha fazla emek ve caba gerekir.

    bu onermeyi destekleyebilecek dunyanin en buyuk sporcularindan birinin sozlerine kulak verirsek
    michael jordan: "kariyerim boyunca 9000'den fazla başarısız atış yaptım, 300'den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. işte başarımın sırrı..."
  • doğruluğuna inandığım hede.
  • çaylaklıktan çıkma şartı olarak bunu getirirler diye korksam da 10.000 saat virtüöz olmaya yeter mi bilmem fakat daha azıyla gerçekleşmiş bir başarının ya torpili sağlamdır ya da içi boşalan balon olması an meselesidir.
  • neden 3-4 yıl demiyoruz da 10.000 saat! 9.800 saatte olmuyor mu yani?

    (bkz: kafama yatmadı hoşuma da gitmedi) 3-4 yıl de geç kardeşim, uzatmanın ne gereği var, her işiniz goygoy amk...
  • dogruluguna inandigim onerme. genelde elestiriler su sekilde oluyor, her 10000 saat calisan dahi olmuyor! fakat burada bazi kistaslar getirilmis, mesela dusunmeden tekrar etmeler, otomatige alinmis yapilan rahat hissettigin alanin disina cikmadan yapilan rutinler vs dahil edilmiyor. yani kendini zorlayarak kendinle yaristirarak tutkuyla yapilan bir beyin firtinasi, bir sinirlarini zorlama durumu soz konusu burada.

    bunu soyle ozetleyelim, mesela a kisisi de b kisisi de x alaninda calisiyor olsun, bu konuda ikisinin de gelecek hafta bir sunum yapmasi gereksin, a kisisi daha basit olan m hususunu ben anlatayim diyor, haftasonu konser vardi ona da giderim vs vs diyor, b kisisi ise yahu ben su n meselesini bir turlu tam anlayamamistim, simdi iste firsat cikti, bu vesileyle gecemi gunduzume katar ben n konusunda da iyi bir uzman olurum, kendimi gelistiririm diyor. iste basariyi getiren aradaki bu tutum farkidir, ortada calisma icin zorlama yok, gucsuz oldugu alandan kacan degil ustune ustune giden, calismaktan kacmak yerine ogrenmekten gelismekten zevk almak var. yani bence isin ucunda biraz da yaptigin isi sevmek, ciddiye almak, genel olarak da basarili olmaya kiymet vermek geliyor.
    simdi insanlarin cogunlugu 9dan 5e gereksiz tekrarlar iceren, cok fazla beyinsel kapasitesine katki yapmayan islerde calisiyorlar. bu tip insanlari cok uzun paragraflari bile okumaktan imtina edenler olarak taniyabilirsiniz. boyle bir iste calisanin, okuyanin zaten uzmanlik diye beklentisi yok, bu baslikta bahsedilen calisma kosullarini da yerine getirmiyor.
    bunun en guzel ornegi sudur, bir kurumda calisan okullu insanlar vardir bir de alayli insanlar, ilk grup daha cok teknik ve mesleki konularda yetkinken ikinci grup ara idari elemandir, temizlik elemanidir vs vs. iste bu ikinci grup insanlar arasinda tutucu yanlis yapan bir kitle tam evlere senlik, adam yillardir bazi seyleri yanlis yapar, hemen her seferinde soylersin, a oyle mi yapmisim der, salaga yatar yani, bilmem kim soyle yapti etti dedi ondan dolayi der, baskasini suclar yani, aslinda biz yillardir boyle yapiyoruz bisiy olmuyo der, yanlisi desteksiz savunur yani.
    e simdi bu adamda bir arkadasiyla karsilassa diyo ki ya bugun cok yorucuydu, hep yeni icat cikariyorlar, of pof vs vs. kardesim sen aslinda hic calismadin, evet evet basariya ulasmak icin calisan insanla kendini hic kiyaslama, o insanin hakkini yiyosun valla. bir tarafta bir meseleyi cozucem diye ugrasirken kahvesini surekli yenilleyen sekreteri olsa bile hic bir kahvenin dibini goremeyen kisi, diger tarafta her firsatta nasil olsa bir kacip sigara icsem diyen kisi. boyle bir tipseniz hic saymayin yani o saatleri, anca milyarlarcasi bulunan yerine aninda yenisi koyulan, yaptigi is bir haftada yeni elemana ogretilen vasifsiz elemandan bir tik yukari bir ara eleman olursunuz.
    hayatta iste hangi pozisyonda olursa olsun, isinde hep bir tik ileriye gitmeye calisan insanlar basarili olurlar.
  • uzun çalışmalar başarıyı bir şekilde getirse bile virtüözlük yalnızca çalışmayla ulaşılabilecek bir seviye değil elbette. kaldı ki yetenek faktörü başarı elde edilmesinde fazlaca büyük bir etken. bir ömür çalışıp 15 yaşında bir bebenin geçen sene geldiği yerlere gelemeyecek "başarılı" insanlar var.

    herhangi bir konuda uzmanlaşmak için uzun çalışmalar, gönül vermeler vs. temelsizdir demiyorum elbette, sevilen arzulanan her konuda yeterince çalışılarak belirli bir seviyeye gelinebilmesi gayet doğal fakat bu seviyenin ne olduğu da önemli. sadece çalışmayla aşılamayacak çok ama çok fazla engel var; fiziksel yetersizlikler bunlara verilebilecek örneklerden yalnızca biri.

    bu gibi konularda genellikle sanat ve spor üzerinden örneklemeler yapılır ki ölesiye saçma buluyorum bunları; tamam o bahsettiğiniz yıldız sporcular ömürlerini salonlarda geçirip antreman manyağı oluyorlar en tepeye çıkana kadar ama sanıyor musunuz ki tek çabalayan onlar? belki o yıldızın 2 katı çaba gösterip adını duyuramayan vasat üstü tonlarca sporcu var. bu vasat üstü yıldız adayları ömrülerinin kalanlarını çalışarak geçirseler bile asla en tepeye tırmanamayacaklar. çünkü o yıldızlarda olan bazı şeyler bu şanssızlarda eksik. parmakları kanayana kadar gitar çalan fakat hiçbir yere gelemeyen sürüyle eleman var. tamam belki önüne ne koysan hatasız çalar fakat zerre ruh sahibi değil, bu nedenle de asla hiçbir yere gelemeyecek.

    demem şudur ki başarı kıstaslarına göre değişir bu garip kural. onbinlerce sayfa dökümanı adın gibi ezberlersin ve bu bir başarıdır, hatta bunu uzmanlaşmak olarak bile yaftalayabilirsin fakat o bilgi dağarcığını yorumlamaktan aciz kalırsan belki de sadece görünüşte başarılısındır he cano?

    çalışmayla elde edilemeyecek, yetenek denen bir olgu var, bunu gözardı etmenin manasını anlayamıyorum. bu ve bunun gibi tırto çıkartımların altında hep eşitliğin götten anlaşılmış "eşlik" yorumu var zannedersem. sürekli bir "çalışırsan sen de başarırsın, sen de olursun" gazlaması söz konusu. pozitif düşünce köleliği bu; "10.000 defa denedim sonunda başardım" bunu "9999 defa başarısız oldum sonunda dank etti kafama" şeklinde de söyleyebilirsin aslında değil mi? hele senin gibi 10.000 deneme yerine 1000 seferde hedefe ulaşan varken?

    evet mozart 10.000 saat sonra kendini buldu, ama buldu işte,bulacak bir kendi olmasaydı 9. konçerto da olmazdı. bu yüzden mozarttan başkası yazamadı o konçertoyu, çok daha fazla çabalamalarına rağmen.

    istisnalar üzerinden gaza gelebiliyorsanız, bunun faydasını da görebiliyorsanız ne ala fakat gerçek uzmanlık/virtüözlük yalnızca 10.000 saat değil; 10.000+yetenek gerektirir. başarıysa genelde kıstaslarını kendinizin belirleyebileceği kadar göreceli birşey olduğundan ulaşılmaz değildir elbet.
  • outliers'ta malcolm gladwell'in güzel örneklerle(şu an sadece beatles'ı hatırlıyorum. şöhrete kavuşmadan önce, hamburg barlarında, yıllarca sabahlara dek çalımışlar çalmışlar ve çalmışlar) desteklediği teorisi. yazara bakılacak olursa, bir işte gerçek manada uzmanlaşmak için 10.000 saat emek verilmiş olması gerekir.

    hesaplayan adamlar mantalitesiyle devam edelim;

    uzmanlaşmak istediğiniz alana günde 8 saat mesai ayırsanız, haftada 5 gün bu mesaiye devam etseniz, yılda da totalde 240 güne(haftasonu ve diğer tatiller sebebiyle 120 gün yan gelip yattığınızı farz edelim. yine de kçümsememek gerek. 240 gün oldukça iyi bir çalışma süresi bir yıl için) ulaşsa bu mesai,

    240 x 8 = 1920 saat ediyor.

    arzuladığınız yoda master seviyesi için geçmesi gereken süre ise;

    10000 / 1920 = 5 yıl(küsuratı bir kenara bırakalım. yoksa sayıların inandırıcılığını arttırmak için kullanılan "küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın" modeline bağlı mı kalmalıydım?)

    görülen o ki, eğer gladwell'in yöntemi bir hakikati ortaya koyuyorsa(bir önemi var mı bilmiyorum ama, ben katılıyorum kendisine), kendinizi paralamadan ve fakat ciddiyeti de elden bırakmadan çalışacağınız bir 5 yılın sonunda alanınızda uzman olabiliyorsunuz.

    buradan hareket ederek önemli çıkarımlara ulaşılabilir;

    - alanınızda söz sahibi olmak için beyaz sakallı bir dede olana dek beklemeniz gerekmiyor(ara: yaşta değil başta).
    - bir yerlerinden ter akarak, insanlık dışı performanslar sergileyip tırnaklarınızla kazıya kazıya da çabalamanıza gerek yok(sakin olun şampiyonlar).
    - her gün, adım adım, sakince ve sükunet içinde emek vermek; duygusal patlamalarla yoğrulmuş, anlık sıçrayışlara göre çok daha mucizevi sonuçlar veriyor.
    - düzenli çalışan bir insan, ömrü boyunca birkaç alanda uzmanlık elde edebilir. doyumsuz ruhlar için muhteşem bir haber bu.
    - neye zaman ayırdığınıza dikkat etmeniz hayati bir değer taşıyor. 10 yıl sonra kendinizi twitter, facebook gibi sitelerin fenafili olarak bulmayın. öyle bulursanız da hayatınızdaki başarısızlıklardan dolayı başkalarını ve kaderi suçlamayın.
    - en fantastik olanı; 5 yılı bir insanı tanımaya adadığınızda o insanda kaybolabilir, sevdiğiniz kişide diğerlerinin görmediği muhteşem detaylar görüp onda yitebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap