• almanya liginden uzak dur, çok sürpriz oluyor.
  • en kötüsü bile geçiyor ya, gün geliyor ooo neler yaşamışız neler diyorsun. o yüzden kaygı duymadan sorumluluklara odaklanmayı öğrenmeli insan.

    bi de otuzdan sonrası boka sarıyor he haberiniz olsun da *

    detaylama editi:

    kütle halinde bir yazı bırakasım geldi buraya. özet geç diye küfür eden olursa bozuşuruz peşinen diyeyim :)

    öncelikle insanlara ne yapacaklarını söylemekten hoşlanmadığımı belirteyim. bu sebeple ilk girdimi kısa kestim fakat özelden daha fazla detay soran oldu. artık ben kendimi anlatayım siz oradan istediklerinizi alın.

    otuz yaş konusuyla başlayayım çünkü en çok sorulan o. sağlık ve enerjide bariz bir düşüş hissediliyor hatta nadiren görüşülen arkadaşlarla önce bir sağlık şikayeti faslı yapılıyor *
    adelelerim 10 yıl öncesi kadar güçlü değil mesela. ortalama ömrün 80 yıla dayandığı bu hayatta ömrümüz varsa çocuğuz hala bu sebeple çok önemli değil belki ama bazı şeylere uyanmamız gerektiğini hatırlatıyor bana.

    hakkında “acaba tutmaz mı lan bu iş?” diye düşündüğüm şeylerden uzak durmam gerektiğini iyice belledim. iş hayatımda içime sinmeyen yerleri tercih etmiyorum, ısınamadığım insanlara dikkat ediyorum ve haklı olduğumu mutlaka gözlemleme fırsatım oluyor.

    ölçülü olmayı da öğrendim sanırım. fikrimde, söylemimde mutlak denge arıyorum ve her konuya farklı açılardan bakıp değerlendirmeye çalışıyorum. sonuçta doğru her zaman bir tane olmak zorunda değil.

    gittikçe babama benziyorum. makul sebepler yoksa ki bu hassas ve özel bir konudur; aile her şeydir. annenin, babanın, kardeşin vs eskisi olmaz. kalan her şey an gelir eskimiş olur.

    eskiden içimden kırılır dışımdan eser gürlerdim, şimdi dışımdan ses etmiyorum içimden zaten he he deyip geçiyorum.

    her zaman güçlü olmak zorunda değilim ve her kötü şeyin bir sonu olduğunu boool bol öğrendim.

    hep kazanamam hatta bazen bilerek yenildiğim bile olur. bu bana gerçekleri hatırlatıyor.

    yüzümdeki sivilceyi sıkarken bile kökünü kazıyorum. sevdim diyelim midem bulanana kadar yaşıyorum. her şeyin sonu olduğu baki madem, yarım bırakmamak gerek. yarım hikayeler daha çok acıtıyor.

    başkasınca göreceli olabilir fakat biricik olduğumun farkına vardım. bu dünyada herkes biricik yahu kendimizin kıymetini bilelim.

    konfor alanımı hala yeterince terkedemiyorum. bu konuda gelişmem gerek.

    hayatımı biraz daha ilerletmem gerek bir de. bazen dönüyormuş gibi hissediyorum.

    kimseye mutlak bir güven duymuyorum demiş miydim? bunun tek sebebi insanların güvenilmez olması değil tabi. şartlar, yanlış anlaşmalar vs vs burada etkili olabiliyor.

    bazen çok sevdiklerimle ayrılmak zorunda kaldım. yüksünmedim ama... 20 yıllık bir arkadaşım maddi kazık attı, döndüm gittim atmasaymış küfür ettiğim *
    yüzüme hayvan gibi gülüp arkamdan dünyanın işini çevirmişler bile olmuş lan.
    insan yalnızlıktan korkmamaya başlayınca kimlerle yürüyeceğine daha iyi karar veriyor gibi.

    iyi ki çat pat da olsa ingilizce öğrenmişim. keşke üşenmesem de en azından bir enstrüman çalmayı da öğrensem, şu dalış brovelerinden falan alsam.

    neticede yol uzun, hedefe ulaşmak için konu ne olursa olsun gereksinimleri ayrı ayrı hedefler olarak belirleyebildiğim sürece her şey çok güzel olacak inanıyorum.

    hepimizin imkanları ve tecrübeleri farklı olacak biliyorum. umarım kendi hikayenizi en yakışır şekilde yazarsınız.

    son not : bu kadar gevezelik ettiğim için yaşı benden büyük olanlara saygılarımla selam ederim.

    dip not *: iyi ki 32 olmuşum beeee.
  • yine aynı şekilde bir genç olarak, bugüne dek işime çok yaramış şeyleri aşağı listeliyorum.

    -ingilizceyi rahatça anlıyor ve konuşabiliyor hale gel ki araştırma ve öğrenme aşamasında olacağını onlarca noktada ve mesleki hayatında sana kolaylık sağlasın.

    -düzenli okuma alışkanlığı edin.

    -uğruna çok çalışmaya değecek bir şeyler bulunsun hayatında, en güzel zamanlarını sadece gezip tozarak değil gerçekten yaparken gurur duyduğun ve hayatına fayda katacak şeylerle de geçir. (enstrüman, bir spor dalı, düzenli organizasyon işleri, hobi, dil öğrenmek ve daha onlarca şey buraya eklenebilir.)

    **edit: daha uzun, ayrıntılı ve tecrübeyle sabit bir liste görmek isterseniz, yaklaşık bir yıldır güncellemekte olduğum şu entry'e göz atabilirsiniz: (bkz: #69674340)
  • dil öğrenin, dil öğrenin, dil öğrenin

    ayrıca

    dil öğrenin
  • yazacak yüzlerce tavsiye var da.. kim uğraşacak..

    - tembel olma..
  • 18 yaşında olup tavsiye alıp dinleyen insan harbi zehir gibi aklı vardır ya.
    mesela ben bırak tavsiye almayı o zamanlar kafamın içine dışarıdan hiçbir şekilde bilgi girmiyordu.
  • imkanınız var ise:

    okula bir sene ara verin ve bir sene bir başka ülkede kalın. bu plan için tek gidişlik uçak bileti ve size ilk etapta iki ay yetecek kadar para biriktirin. kaldığınız sürece o diyarda çalışın ve geri dönüş biletinizi kazanın.

    hollandalı iş arkadaşımın üç oğlu var.
    üçüncü oğlu 18 yaşında 1 seneliğine avustralya'ya gitti. ailesinden beş kuruş almadan, sadece manevi destek ile. geçen hafta döndü. avustralya'da yapmadığı iş kalmamış. restoranda bulaşık yıkamaktan, çiftliklerde koyun gütmeye, çocuk bakmaya kadar. "bu bir senede öğrendiklerimi hiçbir okul öğretemezdi" diyor.

    aynısı umarım oğlum yapar. gitsin, görsün, dolaşsın, düşsün, kalksın, öğrensin, hissetsin. böyle bir şey isterse 18'ine gelince kendim götüreceğim havaalanına. bir sene sonra eve daha güçlü geri döneceğine eminim.

    ve ben onu sevgiyle, güvenle, gururla kocaman bir "hoşgeldin" pankartıyla havaalanında bekliyor olacağım.
  • (bkz: kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt) başlığını oku. biz sana ne söylersek boş kendi pişmanlıklarımızı gör sende aynı pişmanlıkları yaşama.
  • krediye, kredi kartına, kredili mevduat hesabına bulaşma.
  • ünlü olabilen ünlü olsun yoksa doktor olsun.
hesabın var mı? giriş yap