• yıllardır mecliste bekletilen hayvan hakları yasasını bile çıkartmaktan aciz olanların şaşırtmayan eylemi.

    yani diyorlar ki,
    cinsel tercih özgürlüğüne hayır, kocam isterse ikinci eş alabilir zihniyetine evet.
    kadınlarımıza sahip çıkmaya, değer vermeye hayır, o saatte orada ne işi varmış yavşaklığına evet.
    kadınlarımıza adilce ve özgürce yaşama hakkına hayır, ölümlerine intihar süsü vermeye evet.

    sözleşmeyi zaten imzalamayacaklardı, tereddüt bile etmediler.
    bu düzenin kadına olan düşmanlığını, önlenmeyen ve cezalandırılmayan şiddete ve hergün ucu ucuna eklenen kadın cinayetlerine bakarak, yeşile olan düşmanlığını da türkiye'nin ortadoğu çölünü andıran son haline uzaydan bakarak anlayabilirsiniz.
  • uygar dünyadan 1 adım daha uzaklaşmamıza neden olacak olay.

    tarikatların (şimdilik) galibiyetidir. bir arkadaşım vardı, kafayı istanbul sözleşmesine takmıştı. şimdi seviniyor ve muhtemelen zikir partileri yapıyordur ama son gülen iyi güler.. bu memlekette kadınlar da oy veriyor. istanbul sözleşmesi sona erdirildi diye kendilerine ayrıca oy verecek seçmen yoktur ama iptal edildi diye oy vermeyecek kadın seçmen mutlaka vardır.

    edit: metropoll anketi verilerine göre halkın yüzde 63.6'sı istanbul sözleşmesinden çekilmeye karşı.
    https://twitter.com/…tatus/1287030466953052160?s=19
    bu anket temmuz ayında yapılmış, bugün bu oran daha da artmış olabilir.
  • elinde kala kala bunlar kaldı.
  • ak parti yönetimindeki türkiye'nin ilk imzalayan ve mecliste ilk onaylayan ülke olduğu, dışişleri bakanlığı'nın "sözleşmenin müzakere sürecinde ülkemiz tarafından öncü rol oynanmıştır." dediği, recep tayyip erdoğan'ın "çekincesiz" imza koyulmakla övündüğü, dönemin aile bakanı fatma şahin'in "önemli bir iradedir, gereğini yapmak da hepimizin görevidir" dediği sözleşmeden bir gece yarısı kararnamesiyle vazgeçilmesidir.

    istanbul sözleşmesi olduğu için kadın cinayetleri önlenebiliyor değildi, feshedildi diye siyasal islamcılar için hiçbir şey düzelecek değil ama bu bir duruş, bir mesajdır.

    nedir mesaj? sanmıyorum ki bu sözleşme çerçevesinde çıkarılan `ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun` yürürlükten kaldırılsın. onun varlığı da uygulamadaki eksikler ve umursamazlıklar nedeniyle fayda etmiyor ama kaldırılacağını düşünmüyorum. yani kadın korunmaya devam edecek ancak sözleşmede bahsedilen evlilik dışı birliktelikler, farklı cinsel yönelimler gibi yerli ve milli görülmeyen unsurlara ilişkin yüklerden kurtularak deniyor ki kadın sadece heteroseksüel çiftlerin oluşturduğu bir aileye ait olması şartıyla ve anne/potansiyel anne olması nedeniyle korunmaya değerdir.

    farklı cinsel yönelimdekiler, bekar olanlar, çocuk istemeyenler, resmi nikah olmadan birlikte yaşayanlar filan "o saatte orada ne işi varmış?" kategorisine giriyor sanırım.
  • bugün de geriledik çok şükür.

    tanım: araplaşma ve ilkelleşme yolunda atılmış bir başka adım.
  • kidin biyini isistiri kıldırıyorsı distikliyirim.

    ister chp'ye, ister iyi parti'ye, ister tkp'ye ister bilmem hangi partiye oy verin. tarikatların yanında saf tutmuş kafasız bir piyondan başka hiçbir şey değilsiniz. şu lafı edecek kadar şuursuzsanız, bunun zararı sadece feministlere dokunacak zannediyorsanız gerçekten oksijen israfından öte bir şey değilsiniz.

    buna sevinen herhangi biri, tarikatlardan oy almak için onların potansiyel veya faal tacizci, tecavüzcü, çocuk istismarcısı, kadın katili müritlerinin ve şeyhlerinin istediğini veren tayyip'in yanında demektir. tarikatlar kazandı. siz de “yhaaa ben modern, şehirli, eğitimli, kültürlü, bilinçli, kırmızı hapı tercih etmiş, alfa (ve daha kendinize yakıştırdığınız bilmem hangi saçma sapan sıfatlara sahip) bir erkeğim yhaaa ne alakası vaaağğğrrr” diye diye türkiye'yi tarikatlara peşkeş çekenlerin yanında saf tutuyorsunuz. attığınız her iftirayla, sözleşme hakkındaki her yalanınızla, her bilip bilmeden atıp tutmanızla bunlara çanak tuttunuz. kına alın şimdi. lazım olur. merkez bankası başkanı değişikliğinden sonra pazartesi piyasalar dalgalanır, yarın hemen edinin bence.

    eğer olur da yarın öbür gün eğer tek biriniz, benzer bir şuursuzukla “yhaaa türkiye'de hukuk kalmadı aabi, evrensel hukuk normlarından koptu gitti ülke, uluslararası saygınlığımız yok oldu” falan diyecek olursa umarım o dili boğazına kaçar.
  • türk devletinin tersine evriminin son adımı.

    allah belanızı versin!
  • akp’yi iktidara taşıyan kadınların fikrini merak ediyorum.
    iyi yaptıkları tek şeyi de bozmadan gitmediler. karanlıklık ideolojilerine yakışanı yaptılar.
    istanbul sözleşmesi kadını korumaz mağduru korur.
    insan hakları sözleşmesinden de çıkarız herhalde yakında.
  • yarın verecekleri demeç '' biz daha iyisini yaparız milletimizin ve kadınlarımızın içi rahat olsun '' olacaktır.

    sonra ne mi yapacaklar? her zaman ki gibi hiç bir sik. ölen öldüğüyle ihbarlar edildikleriyle kalacak.

    ekleme: bu arada istanbul sözleşmesi meclis onayı ile kabul edilmiş bir anlaşmadır. bu sebeple sadece meclis kararı ile bu anlaşmadan çıkılabilir. soran olursa bunlar 15 temmuzda '' demokrasi '' için sokaklara çıktılar dersiniz. aynen kardeşim.

    siz gittiğiniz gün bu ülkede hiç bir şey aynı geldiğiniz gün dediğiniz gibi eskisi gibi olmayacak.
  • insan hakları eylem planının açıklanmasından iki hafta sonra gerçekleşen olaydır. bu durum tam anlamıyla bir paradokstur. zira bu sözleşme doğrudan insan hakları ile ilgilidir. istanbul sözleşmesi olarak bilinen anlaşmanın adı dahi bu durumu ortaya koymaya yetmektedir: "`kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesi`"

    bu sözleşmenin amaçlarını düzenleyen ilk maddesi de, bu sözleşme ile kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini belirtmektedir:

    "1. bu sözleşmenin maksatları şunlardır:
    a. kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;
    b. kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak;
    c. kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;
    d. kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;
    e. kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak."

    kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin zirve yaptığı bir dönemde bu anlaşma hükümlerini tam anlamıyla ve etkin şekilde uygulamak yerine, bu anlaşmadan çekilmenin izah edilebilir bir yanı yoktur.

    ekleme: ülkemizin en önemli anayasa hukukçularından biri olan prof. dr. kemal gözler istanbul sözleşmesinin cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesinin anayasaya aykırılık teşkil ettiğini belirten bir makale yazmış:

    "istanbul sözleşmesinin onaylanması da, türkiye büyük millet meclisi tarafından 24 kasım 2011 tarih ve 6251 sayılı kanunla, uygun bulunmuştur.
    ...
    türkiye büyük millet meclisinin 'onaylamayı bir kanunla uygun bulması'ndan sonra cumhurbaşkanı kararıyla onaylanan bir uluslararası andlaşma, bu andlaşmanın sona erdirilmesi konusunda tbmm yeni bir kanun çıkarmadıkça, sadece cumhurbaşkanı kararıyla sona erdirilemez. bu makalenin tartışma konusu açısından söylersek, istanbul sözleşmesi tbmm tarafından 24 kasım 2011 tarih ve 6251 sayılı kanunla uygun bulunduğuna göre, feshedilmesine ilişkin bir kanun çıkarılmadıkça, sadece cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez.
    ...
    6251 sayılı kanun, cumhurbaşkanı kararıyla yürürlükten kaldırılabiliyorsa, bütün kanunlar cumhurbaşkanı kararıyla neden yürürlükten kaldırılmasın? yarın 5237 sayılı türk ceza kanununun bir maddesi veya bazı maddeleri cumhurbaşkanı kararıyla yürürlükten kaldırılırsa o zaman söyleyecek tek bir sözünüz olmaz."
hesabın var mı? giriş yap