• her seyden once su bilinmelidir ki öss bir zeka testidir. iq testlerinden tek farki cikacak olan konulara onceden calisma imkaninizin olmasidir. bu yuzden öss ve benzeri sinavlardan yuksek puan alip daha iyi yerlere (devlet universiteleri) yerlesen adaylarin digerlerinden (özel okulda okuyanlar) daha zeki oldugu kabul edilebilir. cunku yeteri kadar zaman ayiran herkes belki dandik bir devlet universitesine yerlesebilirken, yeteri kadar zaman ayiran bu toplulugun cok az bir kismi bogazici ve odtu gibi universitelere yerlesip kendilerine iyi bir gelecek hazirlayacak egitim ve dunya gorusunu alabilmektedir. burda farki yaratan yeterli zaman ayirmaktan cok konulari daha iyi anlamayi saglayan zekadir.
  • öss'de baraji gecmek ile yuksek puan almak arasindaki farki vakit ve efordan cok harcadiginiz bu vakit ve efor sonucunda elde ettiginiz verim belirler. zeka seviyesi daha yuksek olan ogrenci daha az zamanda daha az efor sarfederek daha yuksek puan alirken, zeka seviyesi daha dusuk olan ogrenci daha cok vakit ve efor harcamasina ragmen daha dusuk puanlarda gezinir. acikcasi vasat ve vasatin altinda zekaya sahip birinin oss'de 370 puan yapip cok iyi bir devlet universitesi veya burslu olarak bir ozel universiteye yerlesmesi bana gore imkansizdir. kaldi ki determinasyon, kararlilik, irade ve odaklanma gucu genel olarak zeki insanlarin ortak ozellikleri arasindadirr.
  • kpss denen şey sadece bilgi düzeyini ölçen gudik bir sınav, öğretmenlik ise işin mutfağına girip pratikte ne kadar hünerli olduğunuzu göstermeniz gereken bir alandır. bilgi telafi edilebilir. (kpss iyi öğretmeni seçmede asla yeterli kriter değildir, olmayacaktır da. ben hep eğitim fakültelerinden onayla mezun olunması ve bu fakültelere mülakatla öğrenci alınması gerektiğini savunurum)
    dolayısıyle iyi bir özel okul, verdiği seminerler ve imkanlar dahilinde süper öğretmenler barındırabilir bünyesinde. barındırmayabilir de tabii.
    fakat şu bir gerçek ki, iyi örgütlenmiş özel okullar öğrencilerine gerçekten de iyi imkanlar sağlayabiliyor devlet okullarından farklı olarak. maalesef bu böyle.
  • soru tiplerini ezberlemeye ayirdigi zamanin ayni oranda verimli kullanan ve ayni sayida soru cozen (soru tiplerini ezberlemeye ayni oranda gercek zaman ayiran) iki insandan daha zeki olan kisi daha iyi bir puan yapip daha iyi bir universiteye girecektir. kaldi ki zamani daha verimli kullanan ve öss'de basarili olmak icin soru cozmesi gerektigini bilen bir kisi belli bir zeka seviyesine zaten sahiptir. zeki insanlarin bir konuyu daha az zamanda daha kolay bir sekilde konuyu kavrayarak problemi cozmesi bir sinavi zeka testi yapmayacaksa bir sinavi neyin zeka testi yapacagi konusu sahsimi meraklandirmaktadir.
  • devlet okuluna girmek için aylarca harcanan emek, para, sıkıntı...ama bir taraftan da gelecek garantisi. bir diğer yandan kazanamayıp özel okula tonlarca - iş kuracak kadar- para yatırmak ve bu da yetmiyormuşçasına devlet okulunda okuyormuş itibarı görememek. ne kadar komik ve tutarsız değil mi!
  • olayın öğretmenle hiçbir alakası yoktur. mesele bu okullara gönderilen öğrencilerin veli profilleriyle ilgilidir. özel okullara çocuğunu gönderen ailelerin sosyo ekonomik durumları, herkesin malumu olacağı üzere iyidir. ve gelir düzeyi yüksek bu ailelerin eğitim düzeyleri de ortalamanın çok üstündedir. bir tarafta birinci sınıftan itibaren çocuğuyla evde bir öğretmen gibi gibi ilgilenen ve ona eğitimle ilgili gerekli bilinci aşılayan veliler var, diğer tarafta ise çocuğunu devletin zoruyla, para yardımı almak, başından atmak vs. için gönderen ve diğer kesime göre eğitim, ekonomi ve kültür alanında alt tabakada kalan bir veli kitlesi var. bu iki kitlenin çocuğu aynı başarıyı gösteremez. mutlaka devlet okullarında da istisna örnekler çıkacaktır, iyi veliler ve onların çocukları da olacaktır. ama gerçek bu şekilde.

    not: öğretmen konusunda da şunu söyleyeyim. zeki öğretmen eşittir iyi öğretmen önermesinin hiçbir geçerliliği yoktur. iyi bir öğretmen olmak için öyle fazla zeki olmaya da gerek yoktur, bildiklerini aktarabilme ve iyi iletişim kurabailme gibi özellikler bir öğretmene zekadan önce gereken şeylerdir. bence bir öğretmenin duvarına asması gereken ilk söz, mevlana'nın şu meşhur "ne kadar çok şey bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin seni anlayabildiği kadardır." sözü olmalıdır.
  • birini kurduğu/finanse ettiği vakıf direkt olmasa bile dolaylı olarak yönetirken, diğeri çoğu kez başıboştur. ilkinden belli bi görüşe(kurucu vakfınkidir çoğu kez) yatkın adam çıkma olasılığı daha fazlayken, ikincisinden çıkanın ne olacağı önceden kestirilemez.
  • lisenin bir kısmını devlet okulunda, bir kısmını özel okulda okudum. özel okul-devlet okulu farkını tek bir olayla özetleyebilirim.
    devlet okulunda yemekhane kuyruğunda biz öğretmenlere sıramızı vermek zorundaydık. zorunda olmasaydık da bir çoğumuz saygıdan verirdik, orası ayrı konu.
    özel okulda ise, yemek kuyruğunda, tepsimize yemekleri öğretmenler servis etmeye başladı. o okulda olduğum sürece, az önce dersinden çıktığım öğretmenimle "salatana zeytinyağı ister misin?" gibi bir diyaloğa girmekten de çok rahatsız oldum.

    devlet okulunda, bir şekilde oraya kapak atmış "maaşımı alırım kimse karışamaz" düşüncesindeki insanların olur olmaz davranışlarına maruz kaldık. psikoloji namına bir şey kalmadı pek çok kişide. özel okulda ise, bize hak ettiğimiz gibi, saygı değer bir bireymişiz gibi davrandılar. buna karşın, öğretmenlere olan saygı da aynı oranda azaldı. bunun ortasını bulmak mümkün değil sanırım.
  • devlet okullarında dört çeşit yemek 1-1.50 tl iken özellerde sadece bir çorba 2.50 tl den başlamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap