• han kang'ın güney kore'deki gwangju katliamını anlattığı romanı. korece aslından göksel türközü tarafından yapılan çeviri, yakında april yayıncılık'tan çıkacak.
  • kitap ingilizceye human acts ismiyle çevrilmiştir.
  • 1980 yılının mayıs'ıyla 1980'in eylül'ünü, cumartesi annelerini, geziyi hatırlatan incecik kitap.
  • bazı kitaplar var ki okuduktan sonra üzerinde bir şeyler karalamak, bir kenara not düşmüş olmak istiyorum ama çok da kolay olmuyor. bu kitap da onlardan birisi.

    vejetaryen isimli oldukça sarsıcı ve rahatsız edici kitabıyla 2016 yılında booker uluslararası ödülünü alan han kang'ın türkçede basılan ikinci romanı.

    bu kitap da insanı oldukça rahatsız eden, sarsan insani konuları anlatıyor. kitabı okumaya başladığımda anlatılan hikayeye inanamadım. böyle bir şey olmuş olamaz dedim. masum insanların başına gelen korkunç bir vahşet. aklın hayalin almadığı büyük bir insanlık suçu.

    kitap askerlerin barışçıl göstericilere ateş açtığı güney kore tarihinin kara günü 18 mayıs 1980’de ve devamında gwangju’da yaşananları anlatıyor.

    öncelikle aşağıda kitap üzerine yazılmış iki adet türkçe yazınin linkini veriyorum. ilk iki paragraf yazılardan birinden alıntı:

    "güney kore'de park chung hee 1961’de askeri bir darbeyle iktidara gelmiş ve 1961’den 1979’a kadar ülkeyi diktatörlükle yönetmiş. başkan park, 1979 ekim’inde demokrasi yanlısı bir öğrenci protesto dalgası sonrasında öldürülmüş. park’ın ölümünden sonra, güney kore kısa bir süre siyasi liberalleşme sürecinden geçmiş. ancak bu liberalleşme, 12 aralık 1979’da chun doo hwan liderliğindeki askeri darbeyle sona ermiş. chun doo hwan siyasi rakiplerini tutuklatmış. bu tutuklamalar sonrasında işçiler ve öğrenciler demokrasi talebiyle ülke çapında protesto gösterilerine başlamış. 17 mayıs 1980’de sıkıyönetim ilan edilmiş. 18 mayıs’ta da gwangju’da sıkıyönetimi protesto eden öğrenciler ile olayları bastırmak üzere yollanan özel askeri kuvvetler arasında çatışmalar çıkmış. askerlerin aşırı şiddet uygulaması, barışçı gösteri yapanlara ateş açması neticesinde olaylar daha da büyümüş, tüm şehre yayılmış. gösteriler ve protestolar 27 mayıs’a kadar sürmüş. resmen 170 kişinin öldüğü ve 730 kişinin tutuklandığı bildirilse de olaylarda askerin aşırı şiddet uygulaması nedeniyle binlerce kişinin öldüğü, tutuklanan binlerce kişinin de çok ağır işkence gördüğü belirtiliyor.

    han kang, gwangju doğumlu, ailesi 18 mayıs 1980 öncesinde seul’e taşındığı için olayları yaşamamış ama hep merak etmiş. bu konudaki derin suskunluk da merakının artmasına neden olmuş. araştırmalarının sonucunda da ‘çocuk geliyor’ romanı ortaya çıkmış."

    olaylar inanılmaz, şiddet inanılmaz. han kang olaylara hep insani açıdan yaklaşmış. ölenlerin çoğu lise ve hatta çocuk yaşında ortaokul öğrencileri. olay yerine bilerek ya da bilmeyerek gitmişler. politik görüşleri yok, dünyadan haberleri bile yok. gencecik fidanlar. daha hayatı tanımadan göçüp gidiyorlar. aileleri de onların arkasından yıkılıyor.

    ölenlerin geri kalanı ise barışçıl ve insanca yaşamayı, insan onurunu kendilerine ilke edinmiş kendi hallerinde oldukça fakir işçiler. bu insanların bu kadar korkunç bir şekilde öldürülmelerine, cesetlerinin bile nerede olduğunun bilinmemesine, geri kalanların hapse atılıp yıllarca işkence görmelerine, çektikleri acılara inanamıyor insan.

    kitapta her bir bölümde olayları yaşayan değişik bir anlatıcı var. en çarpıcı hikaye ve anlatım bana göre 2. bölümde. birinci bölümde anlatıcının ölüler arasında günlerce aradığı, bir umut belki ölmemiştir dediği ama günler geçtikçe de öldüğünü kabul etmek zorunda kaldığı bir arkadaşı var. ışte ikinci bölümde katliamda öldürülmüş olan bu çocuk şehir dışında bir tarlada üstüste atılmış ölü yığını arasından anlatıyor hikayesini.

    vahşete, dehşete, şiddete karşılık kahramanlar hikayelerde arkadaşlık, kardeşlik, sevgi, saygı, bağlılık, fedakarlık, sabır, yardımlaşma, insan hakları, insanlara yaraşır bir yaşam, insanlık, insanlık onuru, asaletini yaşıyor ve yaşatmaya çalışıyorlar. han kang en çok bunun üzerinde duruyor.

    zaten kitabın orijinal ismi, türkçe çevirisinin isminden farklı olarak, insan eylemleri. ingilizcesi human acts.

    anlatılan olayların verdiği dehşet hikayelerin bize ve aslında bütün dünya halklarına yabancı olmaması yüzünden. güney kore'de bir gösteride öldürülen akibetleri belli olmayan binlerce insan, yine benzer şekillerde katliamlarda, hapishanelerde, gözaltlarında ölen, işkence gören insanlar. bizde çocuklarının akıbeti belli olmadığı için yıllardır eylem yapan cumartesi anneleri, sting'in they dance alone şarkısıyla tüm dünyaya duyurduğu peru'da yıllardır kayıp çocukları ve eşleri için dans eden kadınlar. çin'in işgali altındaki tibet'te işkence gören, hapislerde ömürlerini geçiren rahipler, rahibeler. bir yanda işgal altındaki ülkelerinde kutsal bildikleri her şeyin yıkılarak ayaklar altına alınmasına şahit olarak baskı ve asimilasyon altında yaşayan barışçıl tibet halkı, diğer yanda ülkelerinden kaçmak ve ömür boyu sürgünde yaşamak zorunda kalan dalai lama ve karmapa. çin devleti tarafından kaçırılan ve yıllardır akıbeti bilinmeyen çocuk panchen lama.

    kitap ve bu konu üzerinde daha fazla yazmak istiyorum ama çok zorlanarak yazıyorum. han kang da kitabı yazarken aynı şekilde çok zorlanmış. bazı günler en fazla üç satır yazabildiğini söylemiş.

    korkunç vahşetlerin dünde kaldığı; insan eylemlerinin, insan onurunun ve asaletinin kötülüğe ve şiddete üstün geleceği yarınlarda yaşamak umuduyla.

    https://www.artfulliving.com.tr/…xfmhnbvctnifhfxcfc

    https://www.hurriyet.com.tr/…npr6t_frbp2ofvwgzsmi1k
  • " askerlerin bizden kat kat güçlü olduklarını bilmiyor değildim. ancak garip olan, onlarınkinden daha güçlü bir şey beni etkisi altına almıştı.

    vicdan.

    kesinlikle vicdan.

    dünyadaki en korkunç şey odur.

    askerlerin öldürdükleri insanların cesetlerini el arabalarına koyup bunları en önde taşıyarak yüzbinlerce kişiyle silahların karşısında durduğumuz o gün, beklenmedik bir şekilde farkına vardığım içimdeki temiz bir duygu beni şaşırtmıştı. artık daha fazla korkmadığımı farketme hissi, şimdi ölsem de olur hissi, yüz binlerce insanın kanının bir arada koskocaman bir damar oluşturduğu bir canlı hissi... hala hatırlıyorum. o damara kan pompalayarak atan, dünyadaki en büyük ve yüce kalbin atışlarını hissettim. büyük bir cesaretle onun bir parçası olduğumu hissettim. "

    (bkz: han kang)

    (bkz: gwangju ayaklanması)
  • yeni bitti. vejetaryenden bin kat daha doyurucu.

    ama çevirinin adının neden böyle olduğunu hâlâ pek anlayamadım, keşke göksel türközü bir söyleşisinde vesaire bahsetseymiş zira bir şey tüm ciddiyetiyle açık açık söylenmedikçe anlamış hissetmiyorum. mail atıp sormak da biraz şey olur gibi geliyor. o çocuğun romanı geliyor falan mı demek acaba?
  • han kang'ın orijinal dilinde mayıs 2014'de yayımlanan eylül 2019'da ise göksel türközü'nün koreceden yaptığı çeviri ile april yayınları etiketi ile türkçede yayımlanan sarsıcı romanı.

    romanda gwangju'da devlet güçlerinin yaptığı akıl almaz katliam, çoklu anlatıcının perspektifinden anlatılıyor. bu nedenle ilk başlarda okurun kafası karışsa da yazarın tercih ettiği biçime alışınca taşlar yerine oturuyor.

    romanı okumadan önce gwangju katliamı hakkında bilgi sahibi olmak okuduklarımızın etkileyiciliğini artırmak ve romanda anlatılanların arka planına ışık tutmak açısından önemli.

    han kang'ın genelde beğenilen vejetaryen isimli romanının biraz abartıldığını düşünmüşümdür. bu nedenle çocuk geliyor, uzun süre radarıma girmemişti. kitabı çıktığı hafta okumamakla hata etmişim.
hesabın var mı? giriş yap