• selçuk üniversitesi ilahiyat fakültesi islam felsefesi ana bilim dalı başkanı, doçent.

    türban için, devletin tasfiye ve teslimine geçirilen kılıflardan biri olduğunu söylemiş ve mikro faşizm tabirini ortaya atmıştır.

    "türban, mikro faşizmin çekirdeğidir" demiştir.

    (bkz: ukte)
  • tepemizdeki yanar doner demokrasi anlayisinin son tanigi.
    islamcilarin ikiyuzlulukleri denilince yuzune kan sicrayanlarin kulak vermesi gereken zat.
    muhterem devletlulerimizin farkli seslere, farkli dusuncelere, farkli bakislara ne kadar saygili ne denli ozgurluk yanlisi nasil da cok seslilik timsali olduklarinin son ornegi.
    bilim dunyasinin, akademinin yakin zamanda boyanacagi yesil karanligin habercisi.
    hala yok’e atanacak baskanin kimligini kisiligini tartisaduran, cerceveyi olabildigince daraltip yok’un kendisinden konu acilinca sorulari retorikle gecistiren usta seyislerin bizi surukledigi kavsak.

    haber metni:

    “(…)yeni yok baskani prof. dr. yusuf ziya ozcan, 'universitelerde tum yasaklar kalkacak' derken konya selcuk universitesi ilahiyat fakultesi dekanligi, televizyonlarda goruslerini anlatan doc. dr. sahin filiz hakkinda sorusturma baslatti.

    (…) doc. dr. filiz 24 kasim’da sky turk ve 25 kasim’da da star tv’de yayinlanan tartisma programlarina katildi. filiz programda su gorusleri dile getirdi: 'basortusu bir yahudi gelenegidir. tevrat ve talmud’da basortusu ile ilgili ayetler var. yahudilerde iffet ve namusun korunmasinin olcusu basortusudur.. basortusuz hicbir kadin disari cikmamalidir denilmektedir. yahudi gelenegi islam’i etkilemistir. islamda basortusu kesinlikle soz konusu degildir.'

    filiz, prof. dr. serif mardin’in gundeme getirdigi ‘mahalle baskisi’ tezine de gondermede bulunarak islam’in yanlis yorumunun gunluk hayatta mikrofasizme* neden oldugunu one surmustu.

    filiz’in yanki uyandiran aciklamalarindan sonra ilahiyat fakultesi dekanligi harekete gecti. dekanlik 11 aralik tarihinde filiz hakkinda ‘izinsiz il hudutlari disina ciktigi ve televizyon programlarina katildigi’ gerekcesiyle disiplin sorusturmasi acti. filiz’in avukati ali altay ise, muvekkilinin programlara katilmadan once dekanliga yazili bildirimde bulundugunu soyledi. altay, 'kaldi ki sahin filiz’in programlara katilacagi ulusal basinda gunler oncesinden duyuruldu' dedi.”

    ("akademisyenin agzina fermuar", radikal, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241431)

    not: duzelti icin caafa'ya tesekkurler.
  • http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241444

    bulent tanor'den attila yayla'ya uzanan aci bir zincirin son halkasi.

    isin trajikomik tarafi, kendisine 'izinsiz vilayet sinirlari disina cikmissin' diye sorusturma acilabilmesidir - bildigim kadariyla devletin memuru devletin amirinden izin almadan devletin baska bir vilayetine gecemiyor gercekten de.

    sahi, kabahatin kokeni, bilimden gayri destur bellememesi luzum icab eden bu insanlari devlet dedigimiz nesnenin ucube memurlarina kole etmemiz midir yoksam?

    bir de belirtelim, ben ki is guvencesi konusunda fazlasiyla radikal, liberal fikirlere sahip bir insanim (bkz: #9469861) (bkz: #11796704) , ama ben bile bir bilim adami'nin, uc istisnalar disinda, gorevinde butunuyle dokunulmaz olmasinin geregini savunuyorum.

    ama tarim orman bakanligi'nda telefona bakan kalem muduru'nu bile dokunulamaz yapan sistem istedi mi bilime bile hoyratca dokunabiliyor demek ki, yaziklar olsun.
  • dogmatik usulün akademik kurbanı.
  • a sınıfı bilimsel dergilerde yayınlanmış araştırmaları* olan uluslararası düzeyde kabul görmüş türk bilim adamı.
  • az önce neden adlı tartışma programında türbanla ilgili öylesine doğru ve cuk oturan tespitler yapmıştır ki karşıt görüşlü sosyolog hanım verecek cevap bulamayıp "neden en son ben konuşuyorum?" "özne miyim nesne miyim?" "neden kamera hep bana zoom yapıyor?" gibi saçma sözlerle kaçmaya çalışmıştır.
  • bence herkes kadar fikrini deşifre etmek ve özgürce etmek hakkına sahip olan akademisyendir. türbanla ilgili mikro faşizm yorumuna ne yazık ki katılamıyorum. bir insanın kendince inandığı bir işi yapması başkasına baskı anlamına gelecekse bu çok tehlikeli bir yorum olur bana göre. ayrıca mikro faşizmile teori- pratik ayırdı reddediliyor o zaman. bana yabancı bir arkadaşım hangi dine mensup olduğumu sorduktan sonra uygulayıcı olup olmadığımı sordu. demek yapan yaptığından dolayı üstün sayılmayacağı gibi, yapmayan da böyle bir baskının altına girmeme erişkinliğine sahip olmalıdır bana göre. inancı gereği birşey yapanı mikro faşizm etkisi yaratır yaratabilir zannıyla engellemeye çalışırsak ortaya her iki tarafı da edilgen kılan bir tanımlama çıkar ki o zaman altyapı ve üst yapı sorunsalı vardır ortada. bu başka bir sorundur o zaman ülke insanının başka bir eksikliğine vurgu yapar ki bu tamamıyle ayrı bir tespit olur. bir de şahin meseleye bakarken sürekli kuran'da zaten böyle bir hüküm olmadığına işaret ediyor. oysa var kabul edenlerin sorunu bu. inanç zaten bir kabuldür formüllü olanve kanıtı yapılabilen bir difrensiyal problemi değildir. bu brinin algısına hükmetmektir bence yok bile olsa. böyle bir ikna yöntemi bir zamanlar üniversitelerin dekan odalarında denendi sanırım. ikna odaları vardı. tersini bir düşünün siz de böyle bir hüküm olmadığına iman etmişsiniz. demek farklı farklı iman edilebiliyor. çıkış noktalarından pek çoğunu çok temelli bulmamakla birlikte düşünce özgürlüğünden yanayım.
  • 24 şubat 2008 tarihinde aydın'ın nazilli ilçesinde atatürkçü düşünce derneğinin konuğu olarak konferans vermiştir. laik kesim sözlerini alkışlarla kesmiş şeriatçı kesim de konuşarak kesmek istemiş ama fırsat vermemiştir. kur'an'da baş örtüsü yok diyor ama ayetler açık. hem olsaydı bu mantıklı olduğu anlamına gelecek miydi? o zaman türban karşıtları tamam bu islam'da varmış o zaman serbest mi diyecekti?
hesabın var mı? giriş yap