• turkiye tarihinin en buyuk deniz kazası olan uskudar faciasının tarıhı. o donem basına kapanmaya calıshılmıs kapıları ntv tekrar zorladı, belgeselini , yayınladı. *
  • üsküdar faciasının gerçekleştiği tarih. cumartesi günü sabah saat 10 suları 8.30'da yola çıkmış üsküdar vapuru kavaklı açıklarında fırtına yüzünden batar. petrol ofisi işletmelerinde müdürlük yapan ziya aslangöz* olaya tanık olur ve donanmaya ve sahil güvenliğe haber verir. ayrıca ereğli'ye gidip haber vererek tüm kayıkların ve gemilerin yaralı ve sağ kurtarmak için açılmasını sağlar. 17 kişi sadece bu sayede kurtarılır. bu tabi olayın sadece küçük bir perspektifidir. 200'ün üzerinde ölen olduğu söylenir. bazı kaynaklarda daha da fazla gösterilir.
  • 52 yıl olmuş. izmit körfezinde 52 yıl önce 387 kişi taşıyan üsküdar adlı vapurun aniden çıkan fırtına sonucu battığı gündür.
  • şahit olmadığım halde türlü sebepten içi sızlatır yıldönümleri.

    kazanın, öncesi ve sonrasının atilla oral tarafından toparlanıp kaleme alınmış üsküdar faciası adında bir kitabı da vardır.
  • olaya tanık olup da akli dengesini yitiren çok kişi varmış o sıralar. bütün gün hastanelerde dolaşıp ''geçmiş olsun gemi battı geçmiş olsun'' diyerek gezen biri varmış, bir kaç yıl boyunca ne zaman hastaneye gitseler denk gelmiş bizim büyükler. olay günü çatıyı tamire çıkan, ve fırtına çıkınca denizin ortasındaki gemiyi farkeden büyük dedem, ''allah korusun bu vapur batacak birazdan'' demiş, çatıdan inmiş, gemi bir anda yok olmuş. her 1 mart'ta anneannem anlatırdı, gözleri dolardı. ''bir baktık vardı, tekrar baktık yok oldu, ne gençler gitti'' diyerek..
  • öğrencilerle dolu olan 72 numaralı m/v üsküdar vapurunun çıkan kasırga sonucu battığı tarih. öğrencilerin çoğu boğulmuştur. olay 1 mart faciası, üsküdar faciası, körfez faciası olarak anılmaya devam edilmiştir.

    "üsküdar, şirketi hayriye’nin ilk kez almanya’da inşa ettirdiği iki vapurda biriydi. şirket, 1927’de, cumhuriyet’in ilanından sonra filosunu ilk kez birbirinin eşi olan 72 baca numaralı üsküdar ile 73 numaralı rumeli kavağı adlı bu iki küçük vapurla takviye etmişti.

    bu vapurlar 140ggros tonluktular; boyları 33,1 m, genişlikleri de 6,6 m kadardı. tek pervaneliydiler. saatteki hızları 10,5 mili buluyordu. geldikten bir süre sonra tadil edilerek boyları 32şer metre uzatılmış, ayrıca seyir sırasında zararı görülen iki yandaki aşırı çıkıntılar da kaldırılmıştı. bu iki kardeş vapurdan ne yazık ki üsküdar talihsiz bir gemi çıktı. uzun yıllar boyunca hiç ara vermeden kah karşılıklı boğaz iskeleleri arasında, kah izmit körfezinde yolcu taşıdıktan sonra, 1958 yılında, aniden patlak veren bir fırtınada batarak büyük bir deniz kazasına yol açtı.

    günlerden 1 mart cumartesi günüydü. yılların vapuru üsküdar bir süreden beri izmit körfezi’nde çalışmaktaydı. süvarisi mehmet aşçı kaptan o gün 13.30 postasını yapmak üzere hareket etmeye hazırlanıyordu. hava sabahleyin bozmuş, sert esmeye başlayan rüzgar giderek şiddetini artırıyordu. dalgalar büyüyor, rüzgar korkunç ıslıklar çalarak esmekte devam ediyordu.

    bu durum iskelede daha fazla kalmanın sakıncalı olacağını gören mehmet kaptan, yolcuların bir kısmını iskelede bırakmak bahasına, vapuru, birkaç dakika önce hareket ettirmek zorunda kaldı. dalgalar daha da büyümeden bir an önce karşı kıyıya, gölcük önlerine varmak istiyordu. yolcuların büyük bir çoğunluğu, okuldan çıkarak körfez’deki iskelelerde inecek olan kızlı erkekli lise öğrencileriydi. öyle ki, vapur vaktinden önce hareket ettiği için, bilet kontrol görevlisi bile vapura yetişememiş, bazı yolcularla birlikte iskelede kalmıştı. rüzgarın hızı saatte 130 km’ye varmıştı. gökyüzü simsiyah kesilmiş, dev dalgalar zavallı üsküdar’ın çelimsiz gövdesine üst üste bindirmeye başlamıştı. körfezin ortalarında fırtına daha da şiddetlendi. bir ara dev bir dalga gelerek olanca gücüyle üsküdar’a yüklendi. sular bir anda makine dairesinden içeriye doldu! bu arada da dümen zinciri koptu. artık bu koşullar altında mehmet kaptan’ın yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı.

    sonuç. 31 yıllık üsküdar yan yatarak körfez’in karanlık sularına gömüldü. bu küçük tekne, ne yazık ki, 200’den fazlası öğrenci olan, 240 yolcuya mezar oldu. günlerce kazazedelerin cansız vücutları kıyıya vurdu. hayatlarını kaybedenlerin arasında mehmet kaptan da vardı.

    ne yazık ki talihsiz üsküdar, deniz kazasında en çok sayıda kayba yol açan yolcu vapurumuz olarak denizcilik tarihimize geçti. 11 gün sonra sapan takılarak saplandığı çamurdan çıkarıldığı zaman kaptan köprüsü yerinde yoktu! bir süre yeni baştan yapılırcasına onarılarak filoya kazandırılacağına dair söylentiler dolaştıysa da, bu girişim gerçekleşmedi. enkazı ertesi yıl sökülmek üzere elden çıkartıldı."

    (bkz: istanbul’un unutulmayan gemileri)
    (bkz: eser tutel)
  • yüzlerce kurbanı bugün 57. yıldönümünde anılan, türkiye tarihinin en ölümcül sivil deniz kazası.
  • ölenlerin büyük bir çoğunluğunun öğrenci olduğu, ülkemizin en büyük facialarından birinin yıl dönümü 60. senesi bugün.
  • 1 yaşında bile olmayan annemin sürekli ağladığı için anneannemin binmesine engel olduğu (bkz: üsküdar vapuru) kazasının bugün 61. yıl dönümü.

    hayat...
  • sudaki izler belgeselinde az önce tesadüfen denk gelip ilk kez varlığından haberdar olduğum büyük facianın tarihi.

    izmit-gölcük (karamürsel) seferi yaparken çıkan fırtınada batıyor üsküdar vapuru ve 380 kadar insanımız boğularak veya donarak vefat ediyor.

    özellikle izmit lisesi öğrencileriyle dolu olan geminin kaza sonrası kurtarma çalışmalarında çekilen fotoğraf ve görüntüleri tüylerimi diken diken etti, sudan cansız bedenleri çıkarılan o ufacık çocukların donmuş halde kaskatı kesilmiş biçimde sandala alındığı o görüntüyü uzunca bir süre unutamayacağım.

    bir de sunay akın’ın hikayesini biraz masal tarzında paylaştığı 9 yaşındaki iki çocuk. birine babası uzun zamandır istediği ayakkabıyı en nihayet o gün alıyor, beraber eve dönüyorlar. diğeri de hastanede yatan bir çocuk. pazartesi çıkacak diye haber gelince ailesi gelip rica minnet doktoru ikna edip çocuklarını cumartesi alıyorlar, bir an önce eve götürmek için. ve evet eskiden cumartesileri de yarım gün okul oluyormuş.

    iki husus var takıldığım, birincisi kaptanı mehmet aşçı’nın apar topar defnedilmesi ve tepkilerden korkulduğu için defnedildiği mezar yerini ailesinin bile bilmemesi. gerçekten en az vefat edenler, naaşı bulunamayanlar kadar çok acı. ama neden bu kadar katı bir gizlilik.

    ikincisi üsküdar vapuru 1927 yapımı dediler, hatta tersane kayıtları var ama bir dönem gazetelerde çıkan haberlerde, aslında daha eski olduğu ve 1901’de berlin’de yapıldığı iddiası cidden ilginç.

    teşekkürler savaş karakaş. 2016 yapımıymış hazırladığı belgesel. kanalları gezerken denk geldim ama sayesinde böyle büyük bir faciadan haberim oldu. o faciada hayatlarını kaybedenlerin mekanları cennet, masum çocukların aziz ruhları şad olsun.
hesabın var mı? giriş yap