• 28. uluslararası istanbul film festivali kapsamında gösterilen ne için yapıldığını anlamadığım film.

    (bkz: festivalden soğutan filmler)
  • claire denis'in izlediğim filmleri içinde (ki az değildir: chocolat, j'ai pas sommeil, nenette et boni, beau travail, trouble every day, vendredi soir, l'intrus) en darallarından biri idi. konusunu anlatmak bile biraz zor olacak. bir vatmanın (ya da öyle bişi) kızı, kızının sevgilisi mi olduğu belli olmayan komşusu, eski sevgilisi olan komşusu taksici gabriel, emekli olan ancak depresif iş arkadaşı çevresinde gelişen yavaş ilerleyen bişi. yani sağlam, etkileyici bir konu ya da küçük insanların küçük hikayeleri diyemeyeceğim muğlak bir film. 35 tek romun ne olduğunu ise hiç anlayamadım, özel günlerde kırılan bir rekor galiba.
  • fena halde yasujiro ozu'nun banshun'unu andıran ve bu filmdeki baba ile kızı arasındaki ilişkiye belli belirsiz ensest bir boyut ekleyen claire denis filmi.
  • claire denis'nin en zayıf filmi... alex descas'ın oyunculuğu için bile seyretmeye değmez.

    2009 istanbul film festivali'nde gösterildiği gibi 2011 istanbul film festivali'nde tekrar gösterilmiş. üstelik, festival kataloğunda "birçoklarına göre claire denis'nin en iyi filmi" ibaresi de yer alıyor. her yalınlık, başyapıt algısına bu denli kolay davetiye çıkarabilir mi? çıkarıyor demek ki..
  • işçi sınıfından bir baba ve kızı. insani duyguların bir röntgen filmi gibi anlatıldığı, duyarlılıkla örülmüş bir yapıt. fonda olanca acımasızlığıyla dünya ve düşüveren küçük insanlar.. kaybeden, düşen ve sisteme karşı omuz vererek direnmek için çabalayan insanlar. peşinatsız kelimeler, buruk geçmişteki anılar.
    işçi evleri, mahalleleri, rüyaları ve barları. yaşamın ve büyümenin karşı konulamaz gücü.
    tindersticks'in mükemmel müziği de cabası..
  • baba ve kızın arsında olan sevgi, aynı zamanda erkek arkadaşı arasında olan arzu ve aşkı anlatan bir film. baba ve kızın arasında olan sevginin ötesine geçmiyor, orada gerçekten bir arzu varmı film belirtmiyor, seyirciye bırakıyor. bence baba ve kızın arasında sevginin ötesi var ve film bunu kaldıracak kadar bir toplum olmadığı için bunu hissettirmek istemiyor. kendi düşünen insanların bunu fark edeceğini biliyor.
  • dul bir vatman ile kızı ve aralarında duygusal bağlar olduğunu ilerleyen dakikalarda anladığımız komşularından ibaret kadrosu ile orta alt sınıf insanına dair gerçekçi, dokunaklı bir baba-kız hikâyesi anlatıyor 35 rhums. seyirciye ne anlatmak istediği tıpkı filme adını veren 35 rhums meselesi gibi muğlak olsa da küçük insanların kaybeden, ayakta kalmak için direnen sıradan hikâyelerini yalın bir dille ve taraf olmayan bir gözlemci edasıyla olduğu gibi aktaran film; bağımsız sinema severleri fazlasıyla tatmin edecek bir yapım. claire denis’in çoğu zaman monoton bulunan sinema diline aşina olmayanların keyif almayacağı 35 rhums; durağan anlatısına rağmen işçi sınıfından bir grup insanın yaşamına belgeselvari bir yaklaşımla ayna tutması bakımından ne kadar değerliyse yuvadan uçma yaşı gelmiş babasına bağlı bir kızın “kendi olma”, “zincirlerini kırma” noktasında yaşadıklarını, kendi iç hesaplaşmalarını ve babasıyla çatışmalarını çarpıcı bir anlatıyla dile getirmesi bakımından da bir o kadar değerli. karakterlerinin iç dünyalarına ve çok tanıdık sıradan meselelerine odaklı, ağır akan ama kendine has tarzıyla seyircisini içine çeken başarılı bir dram 35 rhums.
hesabın var mı? giriş yap