alama
-
avuç içini dolduracak büyüklükteki taş.
-
'almak nasip olmasin' anlaminda cekilmis bir fiil.
-
bir emprovize beddua nakaratı. inşallahla beraber kullanılır, biz de kullanalım:
o istediğin cep telefonunu alama insallah,
o takdirnameyi alama inşallah,
o içtiğin sigaradan maksimum zevk, o uyudugun uykudan maksimum fayda alama inşallah, -
-
avucun alamayacağı büyüklükte kocaman taş. avuç alaması da denir. yöresel ağızlarda taş için kullanılan pek çok ifadeden biri. taş ya da daş ele rahatça sığan taşlar için kullanılırken; alama, elin alamayacağı büyüklükteki taşlar için; okka ise daş ve alama arasında kalan orta büyüklükteki taşlar için kullanılır.
-
alama için esas olan taştır, yerine göre orta büyüklükte de çok iri de olabilir. bazen, taş gibi sert(leşmiş) toprak da alama adını/sıfatını alabilir. dolayısıyla alamayı hem taşın bir başka çapı için hem de ikileme, vurgulama için kullanabiliriz:
"daş alama gitti.": taşlarla, alamalarla saldırdı, peşpeşe yağdırdı. içinde öfkeyi de, seriliği, hızı da barındıran bir anlatım. başka bir örnek cümle: "alamayı gulaa tözüne* bi vurarsam ters getirin, ak yüz yukarı uzadırın bak!"
kökünün (daha doğrusu aslının) heybet, heybetli anlamına da gelebilen alamet olma olasılığı var.
(bkz: havana)
(bkz: alamet/@ibisile)
(bkz: garamat), garamet
(bkz: mengek)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap