• diyebilirim ki; "karşılıksız yapılan, eziyet iş; ansızın çıkan zahmet, uğraş... ", dedim...
  • angarya çıktığında, iş yaptırılan şahıslar angarya yaptıran insanlara mutlaka küfür ederler, iş bittikten sonra yine küfür ederler, ertesi gün onları düşünerek attırırlar...

    genelde patronlar; elemanlarına gıcıklık olsun, -çalışsın eşşoleşşek- diye angarya yaptırırlar, anne-baba angarya iş yaptırmaya hakları olduğunu düşündükleri için ister, buyururlar çocuklarına... hayat, angarya işler için verilir bir insana; en büyük angarya, en çekilmez iştir yaşamak...
  • türkiye cumhuriyeti anayasasının onsekizinci maddesine göre kat'i surette yasaklanmış olan hadise.
    fakat gelin görün ki pek izafi bir hadise olan bu kavramın tanımları kesin çizgilerle belirtilmemiştir kanunda. bu da bir çok bakışlılığı, çok başlılığı beraberinde getirmektedir. eşek eşek olduğundan haberdar değildir, ona semer vuran semercilik hakkında ustalık belgesi almıştır, ama semer vurmanın yasak olduğunu bilmemektedir.
  • araştırma görevlisi diye tabir edilen asistan arkadaşların yaptığı işlerin %95 i.
  • işyerlerinde genelde çömezlere yaptırılan sevimsiz, çok zaman alan işler.
  • bu akşam* yolcuda ilk konserlerine çıkacak olan ankaralı bir heavy metal grubu.
  • feodal ya da bürokratik devlet yapilanmalarinda üretim fazlasinin tamamen üretim araci sahibine kalmasi, çalisan isçinin üretimden kendini ve ailesini geçindirecek kadar pay alabilmesidir.
  • ortaçağ avrupasında lorda ait toprakların işlenmesi için gerekli işgücü köylüler tarafında lorda karşı yükümlülüklerinin bir parçası olarak angarya şeklinde karşılanırdı. bunun için bir bütün işletmeye sahip her köylü rezervde genellikle haftada 3 gün çalışmak ve bu iş için gerekli saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorundaydı.
  • ironik serbest çağrışım:

    (bkz: ankara)
hesabın var mı? giriş yap