• olağanüstü bir sabahın müjdecisi. güneş var bu şehirde diye çığlık attıran ender görülen bir durum. çimenlerin üzeri kırağı dolu. küçük gökkuşaklarında rüzgâr dans ediyor. yaprakları ağırlaşmış eski güllerin ölüm ağıtları kulaklarımı, gözlerimi, burnumu yakıyor. bırak onu, hepsini bırak. güneşin yüzü suyu hürmetine, kışa inatla direnen bir gül goncası bugün bana elini öptürdü.
  • dün akşam gözlerimi dikip batana kadar hiç kırpmadan evin balkonundan baktığım... "yapamam yapamam , yapamam yapamam ki..." sözleri geldi aklıma . * sanırım dokunulmazlıgını gozumde hissettiğimden bu sarkı geldi aklıma. uyudum. bu sabah bu güneşin dün gece beni yanlış anladığını farkettim. ben ona kötü bir şey demek istememiştim halbu ki. gelin görün ki bugün cezalandırma çalışıyor sanki beni. hem hala hiç batmasın istiyorum hem de canımı yakmasın. (bkz: güneşi tende hissetmek) acı veriyor ilk defa. içimdeki gölge içime batıyor...
  • ankara da güneş;
    ankara da, temmuz ayında,güneşin altında, öğlen saat 14:00 da, üzerinde 15 kiloluk çelik yelek, kafanda miğfer,
    elinde kaleşnikof la, 2 saat, çaprazda nöbet tutmak.
    işte ankara da güneş.
  • kar tanelerinin pırlanta misali parıldaması.
  • gunes size kendisini ankarada nadir gosterir, tutumludur, nazlidir. siz onu cok ozleyince gelir. belkide sessiz sehrin canlanmasinin habercisidir.
  • bir aralık gelip gitmiştir bu kış zamanı...
    (bkz: güneş kent)
  • ozlenendir.
  • saatlerin ileri alındığının farkına varandır. sabah gözüme düşüp uyandıran, bilgisayar ekranımda şakıyıp aklımı başımdan alandır. isyanların, mutsuzluğun, umutsuzluğun sonudur. (bkz: ankara da kar/@monchhichi)

    "ne i$iniz var internette sitede cikin, gezin, gezdirin" dedirtendir. dedirten, evet!
  • zamanın sonsuzluğunu,durgunluğunu ve geçiciliğini hatırlatan.
hesabın var mı? giriş yap