• bir dolu tanimadiginiz adamla ( ben diyim 20 siz diyin 50) bir kogu$a sokulursunuz, ustunuze giymeniz icin bir pijama vermi$lerdir ki eger minyon bir tipseniz 2 beden buyuk, car$aflar temiz gibi gorunsede ya $ilte... bir de ustune ustluk kogu$un pencereden uzak bir ko$esinde alt ranzaya du$tuyseniz...saat daha 8.30 ya da 9.00 dur. "ulan bu saatte yatilir mi" diye du$unmeyin, sabah erken kalkacaksinizdir. kogu$ta sigara icmek yasak. osuruk seslerine, ayak ve ter kokularina daha ali$mami$siniz.
    sevgilinizi du$unursunuz. onun $efkat, sevgi dolu kucagini. beyoglu' nu, kadikoy'u du$unursunuz, insanlar geceye hazirlik yapiyordur $u saatlerde, diye. cevrenize bakarsiniz, "insanlar her yerde, her yerde, her yerde, yalnizlik her yerde". burnunuzun diregi sizlar, "napiyosun lan burda aglanir mi?" diye kendinize gelirsiniz. "korkuyorum anne, al beni icine" diye telefon edesiniz gelir ama telefon yasak. her turlu bete sokan $arki, $iir, ani film $eridi gibi gozunuzden gecer, bir ara sizar kalirsiniz, gozlugunuzu bile cikaramadan.
  • öncesinde bir yurt hayatı bir nebze de olsa kolaylaştırır.
    mamafih ben uyuyamadığımı söylemeliyim. nöbete giden askerler, açılıp kapanan kapı, bünyenin askerlik öncesi gece 1-2 de yatmaya programlanmış olması..
    çok da gözünüz korkmasın 2 günde alışılıyor.
  • ilk gece en eğlencelisidir. tüm gün tuhaf bir şaşkinlik içindesinizdir, onlarca kişi ile tanişmişsinizdir. komutaniniz koğuşa gelir, babacan bir ses tonu ile gençler bir süre beraber olacağiz, burada herşey sizlerin rahati, güveni ve konforu için tasarlandi. sizlerin memnuniyetinizden bizzat ben sorumluyum lütfen en ufak şikayetinizi bize bildirin diye bir konuşma yapacak aralara da sıcak bir iki espri katacaktir.

    daha ilk akşamdan koğuşta en az iki üç kafa adam bulacak, artik hayattaki ilgi alanlariniz neyse onun üzerine konuşmaya başlayacaksinizdir. memleketin dört bin yanindan toplanmiş bir mozaik size eşsiz bir kültür sütlaci sunacak. ilk geceniz büyük ihtimalle farkliliklarin çatişmasindan kayanaklanacak, ateşli bir entellektüel etkileşime sahne olacaktir.

    o sirada koğuşunuza dalacak olan yardimsever ve sizin duygularinizi en iyi anlayacak olan üst tertipler size inanilmaz dostane şekilde yaklaşacak, askerlikle ilgili tüm tüyolari verecekler, hatta kendi aralarinda popüler şarkilarin yaylalar versiyonu şekline getirdikleri küçük rondu sahneleyecek sizi sıcak ve güvenli bir ortamin içinde bulunduğunuza ikna edeceklerdir.

    bu uzun sohbetlerin ve tatli kaynaşmalarin olduğu ilk akşamda, yastik kavgalari, ebelemeç, bazen sobelemeç gibi çocukluğunuzu andiran oyunlar yer alacak sabahin ilk işiklarina kadar koğuştan kahkahalar yükselecektir.

    uyumadan önce isterseniz 24 saat sicak suyun hazir olduğu süper steril duşlarda yikanabilir kendinize gelebilirsiniz. ertesi sabah ordunun sizin için hazirladiği egzersiz programi, içtima eğlencesi ve özel görevlere hazirlik için bir kaç saat deliksiz uyumaniz gerekecek.

    merak etmeyin arkadaşlarinizi taniyacak ve iyice kafa olanlarla toplanip ayri bir koğuşa geçmek için komutana dilekçe vermeniz için önünüzde daha uzun zaman olacak. askerliğinizin tadini çikarin.

    henüz askere gitmedim, ama sanirim buna benzer bir sistem uygulaniyordur.
  • soğuk bir nisan günü, hayatımda ilk kez gittiğim trabzon'da bir dağın tepesinde yaşadıklarımı neşredeyim, askere henüz gitmemiş arkadaşlara, bir referans, bir başucu kitabı olsun en naçizanesinden..

    en önemli anlardan biri ''teslim oluş'' anıdır, elde bavul çıkmışsınızdır evden, arkada ana baba sevdicek kim varsa çıkmışsınızdır hayatınızın belki de en bilinmezlerle dolu yolculuğuna.. askere gidişten bir hafta öncesinde başlamıştım ''haftaya bu vakitler ne yapıyor olacağım ki ?'' sorusunu kendime sormaya, bilemedim adına fidan dedikleri koca koca ağaçları dikiyor olacağımı, bilemedim yağmur altında zırt pırt akan kireçlerle nişangah boyuyor olacağımı, bilemedim gelen kamyondan kum çekiyor olacağımı.....neyse onlar ayrı hikayelerin konusu, ben geleyim ilk geceye..ilk gece nasıl bir ortam umar askere giden türk genci?, eh işte iyi kötü bir yatak, çok temiz olmasa da kullanışlı bir dolap, banyolu tuvaletli bir ortam..fazlasını uman varsa şimdiden vaz geçsin, hayal kırıklığı ile uğraşmasın bir de o kadar derdin arasında..

    otobüse doldurdular bizi, çıktık yola, dağ bayır karanlık yerlerden geçtik ''ben nerdeyim, bu insanlar kim, işim var gücüm var benim burada bu köhne otobüste ne yapıyorum ben allahım?'' sorularının beynimde döndüğü bir yolculuk oldu, acemi birliğine götürülüş seyahatim(!)..

    bir kapıdan girdik, adı ''nizamiye'' imiş onun kapı değilmiş, sonradan öğrendik, avlu gibi bir yere dizildik, etraf aşırı karanlıktı, gece saat 10..bir astek* çıktı oradan ''kısa dönemler siz misiniz lan?'' dedi, tamam dedim eğlence başlıyor..
    ''dizilin şöyle'' dedi...dizildik avluda elde çanta bavul 30a yakın kısa dönem türk genci bir bilinmezin ilk dakikalarında yaşayacağımız şoklardan habersiz.... acı haber gecikmedi, filmlerde olduğu gibi çabuk geldi..

    ''arkadaşlar, yatak yok, bir süre (!) üçerli beşerli (!) yatacaksınız''

    ''üçerli beşerli de ne ola ki???''

    üçerli beşerlinin ne olduğunu anlamamız kısa sürdü, iki adet ranzanın yanyana yapıştırılması ve yatağa diklemesine değil enlemesine yatılmasıymış ''üçerli beşerli''..

    insan evladına yapılmaması gereken şeyler vardır ya, bilirsiniz, onlardan biri de yurdun 4 bir yanından kopup gelmiş, tanışalı daha birkaç saat olmuş 20küsür yaşlarındaki erkekleri, aynı yatakta ''üçerli beşerli'' yatırmakmış, ben o gün bunu gördüm, tarih de vereyim 3 nisan 2002....

    bir telaştı başladı mehmetçik arasında ''kim kimle yatacak'' ??

    kısa dönem dediysek yanılmayın peşmerge tipli adam da var, eline keleş versen kafalardaki pkk'lı imajına tam oturacak yarma yarma adamlar da var...

    eli yüzü düzgün denebilecek gençler arasında beraber yatma yönünde bir kulistir başladı,

    ''senin isim neydi, cenk ben..''
    ''beraber yatalım mı?''

    bu diyaloğu yaşadım ben, kolay değildir, yaşamayan bilemez.. bir hödük atladı oradan, ''yok öyle, kurra çekerek tespit edecez kimin kimle yatacağını''..

    diğer kötü haber de geldi o saniyelerde ''dolap da yok arkadaşlar, çantalarınıza sahip olun!''

    askerde size sorunu sunarlar, lakin çözümü bulmak size bırakılır..''çantama sahip olayım peki ama nasıl, neden dolap yok, yatak neden yok, tamam kırımızı halılar ummamıştım ben, tek hayalim yanımda 4 kişinin olmadığı, enlemesine yatmak zorunda kalmadığım bir yatak ve bir dolaptı..küçüktü hayallerim...ama olmadı..

    askerliği henüz yapmamış yazar arkadaşlarımın askerdeki ilk gece ile ilgili beklentilerinin ne şekilde güncellenmesinin daha faydalı olacağı yönünde ışık tutabillmekti amacım ..umarım başarmışımdır, en naçizanesinden....bana bunu yapan olmadı..olamadı

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • bir kez daha yaşamak istemediğim gecelerden biri...
    diğeri için (bkz: 17 agustos 1999)
  • hani bazı kabuslar vardır, deliler gibi bağırmak istersiniz ama gırtlaktan ses çıkmaz, ayılmaya, dikilmeye çalışırsınız ama üzerinizde tonlarca yük varmış gibi gelir ya, o karabasanın uzununu düşünün..budur askerlikte ilk gece..
  • astegmen sinif okullarinda durum nedir bilemem ama, eger kisa donem gidiyorsaniz hic de ho$ olmayan bir takim durumlara gebe olabilecek bir gece de olabilir, kakara kikiri geyik cikartabileceginiz, askerligin geri kalaninda ekibinizi bulabileceginiz bir gece de. yine de degi$meyen tek parametre odanizin, yataginizin, rahatinizin sizden boyle kilometrelerce uzun oldugudur.

    yatili okunmu$ ise zamaninda, ilk gece sendromu o kadar da $iddetli gecmez, zira daha onceden tecrubelisinizdir bir parca. ama bu tecrube daha once terkedilmi$ bir insanin terkedilme konusunda edindigi tecrubeye benzer, ne olacagini bilirsiniz ama bir boka yaramaz yani.

    ilk olarak herkes size garip garip bakacaktir kogu$lara ula$madan once oradan oraya suruklenirken, uzun/kisa donem diger askerler size "po$eeet"* diye bagiracaktir, ust devre kisa donemler illa ki size "torrrruuuuuun, bu da sana boruuuum" diye bagiracaktir $afak kartlarini* gosterip. gulunuz geciniz, unutmayin her kopegin gunu gelecektir. akilli olup cantaniza kilit getirdi iseniz, dolap olup olmamasi cok da sorun olmayacaktir. eger acemilere ozel kogu$ var ise birliginizde, o zaman yirttiniz demektir, zira butun kisa donemler acemilikleri sirasinda hep ayni ortamda olacaktir, bu da cok eglenceli durumlar yaratacaktir. ote yandan usta askerler, hele hele uzun donemler arasinda kalacaksaniz acemilikte de, o zaman agir olun, akilli olun, cok gulmeyin, cok konu$mayin, laf edene ters ters ve dik bakin. herhangi bir muhabbette ilk adimdan ya$inizin agirligi ile uste cikin, zira oradaki laga luga yapan densiz uzun donemlerin cogu daha velettir. efendi olanlarini zaten tanirsiniz, endi$e etmeyin. size ilk gunden "abi" dedirtin, hic olmazsa "po$et abi" desinler ki, bu da bir $eydir.

    yataklariniza bakip hayiflanmayin, zira o ak$am askerlikte yatacaginiz en temiz yatakta yatiyor olacaksiniz. onlar siz geleceksiniz diye ozel olarak hazirlandi. uyumadan once yastik kilifiniza bir bakin, kan, sumuk, tenturdiyot izi falan var mi? olmasa bile bir havlu ya da bir ti$ort/kazak seriverin rahat edemiyorsaniz, ne olur ne olmaz - ama bence gereksiz. herkesten once uyumaya bakin, zira insanlar birer birer uykuya daldiklarinda kimin horladigini ve horlayarak hangi tonda pastoral senfoniyi caldiklarini bilmek istemeyeceginizi tahmin ediyorum.

    erzurum gibi soguk bir yerde yapiyorsaniz askerligi, sakin ha sakin cam onunde bir yatak kapmayin, mumkun mertebe kunil olun kuntiz olun, pencerenin acikliginin bakmadigi tarafta pencerenin 1-2 yaninda bir yatak kapin, her halikarda ranzanin ustunu alin, tepenizde i$ik olsa bile en azindan elalemin ter ve ayak kokusu ustten alta yayilir, alttan uste degil (difuzyon bile bir silsile dahilindedir askeriyede). uzerinizdeki battaniyeye aldanmadan ilk gece kalin giyinin, sonrasinda adim adim gerekli parcalari cikartirsiniz. icliklerle uyumak da iyi bir alternatif olabilir sogukta, mesela erzurum'da -11 derecede ilk gun ya$ayacaksaniz.

    keyfini cikarin, daha en az 150 kadar daha geceniz olacak boyle.
  • insan hayatının en salak ve en şapşal günün gecesi. "ulaan, ben bu gün gibi 550 gün mü geçireceğim şimdi" şeklinde bir düşünce alırdı insanı, askerlik kısalmadan evvel
  • kendimi o kadar kötüye hazırlamıştım ki kısa dönem er olarak teslim olduğum elazığ komando taburu'nda geçirdiğim ilk gece hiç bir şey moralimi bozamadı. bize hazırlıksız yakalandıklarından* daha önce mescit olarak kullanılmaktayken inşaat nedeniyle geçici olarak kapatılmış bir odaya 20 kişi, eşyalarımızla beraber sığmak zorundaydık. yerleri kir ve kum içinde olan mescidin yerlerine depodan eski, pis yatakları alıp serdik, tabi onların üstünde yatamayacağımız için soğuk iklim uyku tulumları verildi. sonuç olarak gece üşümedim ve uyuyabildim ki bu da mutsuz olmamı engellemeye yetti. akşam insanlarla tanışıp komutanları ve orada hayatı öğrenmekle, gece ise hiç bir şey ve hiç kimseyi düşünemeden geçti. ilk gün kıyafet adına, sonraki 15 gün gibi, hiç bir şey verilmediğinden yanımızda ne varsa onlarla geçirdik günü. ben askerdeki hiç bir "hizmet" için "kötüydü." diyemem zira bana denk gelen komutanlardan mıdır nedir, ellerinden geleni yaptıklarını gördüm, hissettim, düşündüm. bulunduğumuz taburdaki askerler ayda 5-15 gün arası operasyon için dağda kalıyorlarken kendime ait bir yatağım olmaması üzmedi, üzemezdi de. ha o mescit bozuntusundan çıkıp bir koğuşta ranzaları birleştirip daha rahat ve nispeten az sıkışık şekilde yatabildik, eğlenmeye baktık, güldük, sohbet ettik. allahtan birlikte yattığım erkekler iyiydi. adliyeler vb. devlet dairelerini gördükten sonra kışlanın çoğu zaman daha temiz ve düzenli olduğu aşikar olduğundan bu ülkede daha fazlasını beklemeyin, mutlu olmasını bilin derim başka şey demem. ha bir de 15-30 gün arası pipinzin varlığını unutuyorsunuz, çiş yapmak için elinize aldığınızda "bu ne be?" tarzı şaşırma ifadeleri kullanabiliyorsunuz. korkmayın geçiyor.
hesabın var mı? giriş yap