• nickinin anlamıyla alakalı bilinmeyenleri olan onuncu nesil sabırtaşı yazar. hoş gelmiş..
  • 21.yy'da komünizmi hala solculuk* olarak gören neslin tükenmekte olan üyelerindendir.
  • "yok tkp şöyle kemalist, böyle ulusalcı, komunist parti mi olur lan puhaha" diye bik bik eden yazarlara, en yetkili ağızlardan kaynak göstererek yaptığı açıklamalarla derdini anlatma çabasındaki araştırmacı yazar. allah sabır versin ne diyelim.
  • sözlüğü partisinin propaganda alanı haline getiriyormuş. anlamadım, ne var bunda? eminim ki bu adam/kadın okuduğu okulu da propaganda alanı haline getiriyordur, çalıştığı ofisi, yaşadığı mahalleyi, akşam yemeğini vs. de.

    okullarda olurdu bazı tipler. derslerde işlenen konular siyasiyken edecek söz bulamayıp “her şeye siyaset karıştırmayın” diyen tikiler, kantinlerde bu adamların diğer öğrencilerle diyaloga girmelerinden bile rahatsız olan yavşaklar. bunları anlıyoruz, tepkileri ya bilinçdışı bir sınıf bilincinin (buna sınıf atlama hayali de dahil) kendini dışa vurmasından ya da hiçbir şey yapmıyor olmanın verdiği vicdan ezikliğinden kaynaklanıyor. tamam da kendini örgütlü, komünist olarak görenler niye böyle eleştirilere koyulur, onu anlamak zor işte.

    örgütlü kişi, propaganda yapmak bir kenara, propagandanın cismidir. örgütlü olan adam kendi tikelliğini örgütünün tümelliğinin dolayımına sokmuştur. o beceri ve yetkinliğe sahipse, kendi tekilliğini daha çok parti mekanizması aracılığıyla partiyi dönüştürmek için kullanır. örgütsel/ideolojik konumlanışa ek olarak, çoğumuzun örgütlü olmayışının nedeni ne olduğu belli olmayan bireyselliğimizden dikkate değer bir ölçüde feragat edebilecek cesarete, fedakarlığa veya çalışkanlığa sahip olmayışımızdır. eleştirenler böyle demiyorum, örgütlüyseniz bunun farkındasınızdır gibi geliyor sadece.

    yani sözlükte birilerinin örgütünün propagandasını yapmasından rahatsız olma gibi bir lüksümüz yok diyorum. tam aksine siz yapın, sizinkini de görelim. evet her yadsıma bir belirlenimdir. ama kendinizi yalnızca yadsıma üzerinden kuruyorsanız, yani bizlere yalnızca “ne olmadığınızı,” üstelik örnekler üzerinden, anlatmaya çalışıyorsanız örgütlülüğünüz şüphe doğurur. arkanızdan gelenler ancak şunun gibi şeyler yazarlar.

    klişe bir sonla veda edelim. bara bara vala’yı tanımam etmem. ama kendisini ve bir temsilcisi olduğu örgütünü özellikle tekel işçileri direnişinde sarf ettikleri emek dolayısıyla kutluyorum. geçmişte yaşanan depremlerde sınırlı imkanlarıyla gösterdikleri fedakarlığı da hatırlayan biri olarak bunları reklam için yapmadıklarına ve samimiyetlerine inanıyorum. ha tekel işçilerini örgütlemek gibi “hain” amaçları varsa bilemem…

    kolay gelsin arkadaş, sabır diliyorum.
  • meşhur death metalci özcan deniz'in türkiye'deki milliyetçi solu karikatürize ettiği eseri.

    http://www.youtube.com/…zhg4lxdfc-w&feature=related
  • bana birtakım tavsiyelerde bulunmuş. örgütlenmeliymişim. (pardon ama, örgütlü olmadığımı kim söyledi?) muhtemelen burda böyle tek başıma takıldığım için örgütlü olmadığım varsayılıyor. saydığı parti, örgüt ya da çevrelerin hiçbirisine dahil değilim. emek-sermaye çelişkisi elbette önemlidir; ancak tali bir çelişkidir. günümüzde sınıfsallığın kapsamına girmeyen, sokulamayan; ancak "ezilenler" tanımının altına girebilecek kimlikler, aidiyetler vardır.

    kendisine fidel'in ya da stalin'in yaptıkları hakkında kanıtlar da sunabilirim. 1935 yılında sovyetler birliği ceza kanunu'nda nasıl bir değişiklik yapılmış da eşcinsellere 5 yıl hapis cezası getirilmiş ve bu değişiklik kimin emriyle yapılmış, açıp baksın. 1959'dan 1979'a kadar küba'da neler olmuş da, başlangıçta küba devrimini destekleyen eşcinsel şair reinaldo arenas pılını pırtını toplayıp küba'dan kaçmak zorunda kalmış, bir ara onu araştırsın. komünistler okumayı çok severler; ama sadece kendi işlerine gelen kaynakları okurlar. diğer kaynakların "kapitalist propaganda araçları" olduğunu iddia ederler.

    komünistler, bir zamanlar "eşcinsellik kapitalizmin hastalığıdır, liberal yozlaşmanın sonucudur." diyorlardı. amerikalı cumhuriyetçiler de, "eşcinsellik komünist hastalığıdır." diyorlardı. iki taraf da bilmiyordu ki: eşcinsellik hastalık değildir. yani, eşcinsellerin kapitalizmi ya da komünizmi savunmaları için hiçbir gerekçe yoktur. her iki ideoloji de homofobiktir; çünkü erkek egemenliğinin arka bahçeleridir. liberal feminizm kapitalist erkeklerin, sosyalist feminizm de komünist erkeklerin yandaş ideolojileridir. bu iki yalancı feminizm, kadın-erkek eşitliğini hedeflemez. "emekçi kadınlar" ve "burjuva kadınlar" şeklindeki yapay ayrım kadın hareketini zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz.

    eşcinselleri nasıl ayıracaksınız? "emekçi eşcinseller" ve "burjuva ibneler" diye mi? burjuva eşcinseller de homofobik nefret cinayetlerine kurban gitmiyorlar mı? komünistler meseleyi hala idrak edememişler. eşcinseller işçi "bile" olamıyorlar bu ülkede. bir erkeğin eşcinsel olduğu ortaya çıkınca ya gerekçe göstermeden işten kovuyorlar, ya da tehdit ve şantaj yoluyla istifaya zorluyorlar.

    "bedenini satmak gibi aşağılık bir konum" tanımlamasına bir yönüyle tüm kalbimle tamamen katılıyorum, bir yönüyle ise hiç katılamıyorum. katılıyorum; çünkü bir kadının bedeninin meta haline getirilmesi -ahlakçı bakış açısından bağımsız olarak konuşuyorum- erkek egemenliğinin sonucudur. pornografi de seks işçiliğinden "o anlamıyla" farklı değildir. ancak, bedenini satmak zorunda kalan kadınların konumuna "aşağılık bir konum" denmesini kesinlikle kabullenmiyorum. erkek egemen bakış açısının kadınları "bedenini satan, aşağılık konumdaki kadınlar" ve "kendi bedeni üzerinde söz sahibi olan özgür kadınlar" diyerek ayrıştırmasının da kadın mücadelesine zarar verdiği kanaatindeyim.

    "komünistler ve sosyalistler kadın-erkek eşitliğini bu düzende en çok savunan insanlardır" iddiası külliyen yanlış. "radikal feminizm" diye bir şey duydunuz mu? cinsiyet çelişkisini bütün çelişkilerin merkezine koyan ve toplumsal cinsiyet rollerini ortadan kaldırmak isteyen, erkek egemenliğini karşısına alan radikal feminizmden söz ediyorum. komünizm ve sosyalizm, emekçi erkeklerin emekçi kadınlar üzerindeki egemenliğini, emekçi erkeklerin emekçi kadınlara uyguladığı şiddeti sorgulamamıştır. "erkek yoldaşlar"ın yaptıkları meşrulaştırılmıştır.

    cemil ipekçi konusuna gelince ... cemil ipekçi'nin nefret söylemine maruz kaldığını gayet iyi biliyoruz. kanaltürk'te kerim can kamal ve tuncay özkan'ın programında cemil ipekçi'nin eşcinselliğiyle nasıl dalga geçtiklerini youtube'da aratırsanız bulabilirsiniz. medyada cemil ipekçi'nin ve onun üzerinden eşcinselliğin nasıl alaya alındığını, fatih ürek ve aydın gibi figürlerin nasıl karikatürize edildiklerini görebilirsiniz. saydığım bu isimler "işçi sınıfı"na mensup değiller. pekiyi, ezilmiyorlar mı? bal gibi de eziliyorlar. mesela fatih ürek devlet memuru olabilir mi? cevap "evet" olamaz, belli. bu durum "ezilmek" olmasa da, "dışlanmak"tır, "ayrımcılık"tır.

    komünistlerin homofobik olması ihtimal değil, "gerçek"tir. yurtsever cephe'nin 23.02.2006 tarihli bildirisinde "homo economicus"u ima eden bir ifade var: "söyleyin sayın çelik, tayyip erdoğan ne tür bir homo oluyor?"

    milli eğitim bakani'ndan ahlak dersleri

    milli eğitim bakanı hüseyin çelik, "yerlere tükürme, para ver, mendil al" diyerek halkı bedavacılıktan uzak durmaya, ahlaklı olmaya çağırdı! böylece çelik, "ahlaklı olmanın da bir bedeli olduğu"nu iddia etmiş oldu. yani her şey parayla!

    milli eğitim bakanı hüseyin çelik aynen şöyle demiş: "insan latince'de homoekonomikustur. yani ekonomik varlık. hangisi ekonomikse insanlar onu tercih eder. belki hoş olmayacak bir örnek ama iğrenmenizde de fayda vardır. sokakta yürürken tükürme, sümkürme ihtiyacı hissettiniz. bunu nasıl yaparsınız? ya cebinizdeki bez mendili çıkarır, ya kağıt mendil alır, ihtiyacınızı giderirsiniz ya da birçok insanın maalesef yaptığı gibi sokağa tükürürsünüz. en ucuz olan sokağa tükürmektir. bedavadır çünkü. bez mendili yıkayacaksınız, ütüleyeceksiniz, masraflı… kağıt mendil parayladır. homoekonomikus sokağa tükürür. ama homoetikus yani ahlaki bir varlık olan insan onu sınırlar. ‘sen bunu yapamazsın' der. biz homoekonomikusu homoetikusla sınırlamadığımız sürece gerçek anlamda birey, vatandaş ve insan olamayız."
    bravo sayın bakana! tükürüklü bir örnekle de olsa, akp hükümetinin paraya her şeyin üzerinde değer verdiğini bir güzel kanıtlamış. bedava eğitim talep etmek bu durumda ahlaksızlık oluyor. bir nevi tükürme… oysa insan her şeyin bir karşılığı olduğunu bilmeli ve işin kolayına ya da ucuzuna kaçmamalı. bakan öyle diyor!
    parasız sağlık hizmeti arzulamak da tıpkı sokak ortasına sümkürmek gibi ahlaksız bir davranış oluyor bakan çelik'e göre.
    eğitimden sorumlu bakanımız her şeyi bedavaya getirmeye çalışan vatandaş istemiyor, "para"sını ödeyen vatandaşı yüceltiyor, insan yerine koyuyor.
    peki hüseyin çelik patronlar için ne düşünüyor? kamu işletmelerini ucuza hatta bedavaya kapatmak isteyen, işçi ücretlerini sürekli gerileten, devletten sürekli teşvik alan, "hep bana hep bana" diyen sömürücü sınıf hangi türe giriyor? ve patron sınıfının bir dediğini iki etmeyen akp hükümeti… türkiye'yi pazarlıyorum diyen erdoğan ve kabinesi ahlaklı mı yoksa ekonomik mi? söyleyin sayın çelik, tayyip erdoğan ne tür bir homo oluyor?

    yurtsever cephe - 23 şubat 2006 perşembe

    (yurtsever cephe - 23.2.2006)

    bir de, bara bara vala bana yazdığı entry'de (bkz: sex addict/@bara bara vala) yanlış, hatalı bir kelime kullanmış: "cinsel tercih". o "tercih" değil. cinsel yönelim. ingilizce'si "orientation". tercih dersek, değişebileceğini iddia etmiş oluruz. bu, cahilliktir. "cinsel yönelim" değişemez. doğuştan gelir, seçmeye ya da değiştirmeye tabi değildir. ırk gibidir, etnisite gibidir. "cinsel tercih" ifadesi, konuyu hala kavrayamayanların terminolojisidir.
  • #18092465 numaralı entry göstermiştir ki, bara bara vala homofobiktir. "ibne" kelimesi, geyler/eşcinseller tenzih edilerek kullanılamaz. "ibne" kelimesinin kendisi başlı başına homofobiktir. kelime hangi anlamda ve hangi kişiye/gruba yönelik olarak ne amaçla kullanılırsa kullanılsın, homofobiktir. eşcinsellere yönelik nefret söylemlerinin en yaygın kelimesinin kullanımı, hedef aldığı kişiyi veya grubu değil, eşcinselleri aşağılar, incitir, rencide eder. madem devrimcilerin/sosyalistlerin geylere bakışını düzelteceksiniz ve "yeni insan"ı yaratacaksınız, o zaman "yeni insan"ı yaratmaya kendinizden başlayın, ki "yeni insan" homofobik olmasın.
  • bendeniz de solcu olduğum için, solculara sataşmak veya solcularla dalaşmak adetim değildir. ancak, doğru bildiğimi söylemekten de hiç çekinmem. hele de, bilmediği konularda atıp tutanlara, işin doğrusunu aktarmaktan hiç gocunmam.

    eşcinsellikle transcinsellik arasında uçurumlar, dağlar kadar fark var. bunu anlamayanlara, öğrenemeyenlere acıyorum. eşcinseller biyolojik cinsiyetlerinden yani erkekliklerinden ya da kadınlıklarından gayet memnundurlar. hemcinsleri olan heteroseksüellerden tek farkları, karşı cinsten değil, "kendi cinslerinden" çekim duymalarıdır. yoksa, eşcinsellerin, cinsel organlarından ya da bedenlerinden, ikincil eşeysel karakteristiklerinden şikayetleri yoktur. "eşcinsel erkek = kadın" şeklinde bir eşitlik olmadığı gibi, "lezbiyen = erkek fatma" şeklinde bir mantıksızlığı doğruymuş gibi kabul edebilmek mümkün değildir.

    hal böyleyken, homofobilerinin farkında olmayan komünistlerin haline acımaktan ve onlara doğruları söylemekten başka çare kalmıyor. 1979 yılına kadar küba'da eşcinsel erkeklere hala "zorla" testosteron hormonu enjekte/şırınga edilirken, 1973 yılında "kapitalist amerika birleşik devletleri" eşcinselliği hastalık ya da bozukluk kategorisinden çıkartmıştı. bu durumda, komünistler kapitalistlerden daha mı "ilerde" oluyor? tarihi nerenizle yorumluyorsunuz kuzum siz? geçmişteki eşcinsel düşmanlığından dolayı zahmet edip özür bile dilemeyen küba, "ulusal seksoloji enstitüsü" kurarak, cinsiyet değişikliği ameliyatlarını bedava yaparak -cinsiyet değişikliği ameliyatının eşcinsellikle uzaktan yakından alakası olmadığı halde- homofobiden arınabileceğini ve geçmişi unutturabileceğini sanıyorsa yanılıyor.

    cinsiyet değişikliği ameliyatları iran'da da yasal ve maddi durumu yetmeyenlere ücretsiz olarak uygulanıyor. pekiyi, bu durum iran'ı homofobiden kurtarıyor mu? asla! cinsiyet değişikliği ameliyatlarına izin vermekle kalmayıp bu ameliyatlara destek veren iran, ameliyat olmayan eşcinselleri ise idam ediyor. transcinsel olmakla eşcinsel olmak arasında önemli farklar var; ancak cinsiyet değişikliği ameliyatları uluslararası eşcinsel hareketinin gündeminde dahi değil. transcinseller için ücretsiz ameliyat önemli olabilir; ancak bu durum eşcinselleri doğrudan ilgilendirmiyor. bunu defalarca vurgulasak da, anlamayan anlamıyor.

    bara bara vala, bana yazdığı entry'de, cinsiyet çelişkisini merkeze koymanın, eşcinsel düşmanlığını körükleyeceğini ima etmiş. kurt da, nehrin aşağısındaki kuzuya "suyumu bulandırıyorsun" diyor; çünkü kuzuyu parçalamak için bahane arıyor. toplumda ezilen konumundaki eşcinsellerin, cinsiyet çelişkisini merkeze koyarak politika üretmesi homofobiyi körükleyecekse, biz nefes de almayalım o zaman. biz nefes almasak da onlar homofobik olmaya devam edecekler nasıl olsa!

    kendisi, küba'daki batista döneminden bugüne atlamış birdenbire. tarihte süreklilik vardır. canınızın istediği, işinize gelen şablonları kafanıza göre kırpıp kıyaslayamazsınız. küba'da batista döneminde eşcinsellere zorla testosteron enjekte ediliyor muydu? bu konuda elimizde herhangi bir veri bulunmuyor. küba'da, devrimin ilk 20 yılında, eşcinsel erkeklere zorla testosteron enjekte edildi mi? evet! reinaldo arenas kimdi? başlangıçta küba devrimi'ni destekleyen, sonra küba'yı terk etmek zorunda kalan kübalı eşcinsel bir şairdi. elimizde bu veriler varken, batista döneminden bugüne atlamak cahillikten ya da kurnazlıktan başka bir şey değil. arkadaş bilmiyor; ama sadece bilmemekle kalmıyor, "bilmediğini de bilmiyor". bilmediğinin farkında bile değil!

    yine, kapitalistleşen rusya'dan örnek verilmiş. stalin'in 1935'te çıkardığı, eşcinsellere 5 yıl hapis cezası getiren yasaya değinmemiş bile. eşcinsellere 5 yıl hapis cezasını dedem mi getirdi?! bu ceza, stalin döneminde getirildi. stalin'in komünist ülkesinde eşcinseller hapislere tıkılırken, dönemin türkiye'sinde eşcinsellik gündemde bile değildi. aynı yıllarda, ingiliz sömürgelerinde doğaya aykırı cinsel ilişki -burada eşcinsellik kastediliyor- hapis cezasıyla cezalandırılıyordu. bu durumda, bu konuda sovyetler ingiliz sömürgeleri ile aynı seviyede ya da seviyesizlikte idi.

    bara bara vala'ya dipnot: kemal okuyan, bugün sol'da yazdığı yazısının sonunda ağzındaki homofobik baklayı çıkarmış. ifade aynen şöyle: "demokrat, hakkını arayan öğrencinin ailesine “çocuğunuz terörist oldu, üzgünüm” mektubu yollayan rektörü istifaya çağıramıyorsa, insanların kıçına kamera yerleştirip “özel yaşamı” kamulaştırarak “hukuk devleti”ni ihya edenlere “oha” çekecek. çekemiyorsa, insanların tercihleri, marjinal yaşam biçimleri, homoseksüellerin hakları üzerine konuşup ikiyüzlülük yapmayacak."

    http://haber.sol.org.tr/…n-neden-tiksiniyorum-24006

    bu ifadede, her nedense eşcinsellik -neden homoseksüel kelimesi kullanılmış, onu da anlamış değilim- tercihler ve marjinal yaşam biçimleri ile birlikte telaffuz edilmiş. "tercih" denilen kelimeden nefret ettim sizin yüzünüzden. o tercih değil, yönelim! öss tercihi mi bu ayol! "marjinal yaşam biçimi" ne demek? marjinal kelimesi, türk dil kurumu sözlüğü'ne göre "aykırı" demek. marjinal kelimesi olumlu bir anlamda mı kullanılmış burada? "aykırı"nın da anlamına baktım: "muhalif" demek, "toplumda görüş ve yaşayış biçimiyle uçlarda bulunan (kimse)" demek.

    kemal okuyan eşcinselliğe özgürlük değil de, "eşitlik" çerçevesinden baksaydı bir nebze tutarlı olabilirdi. ben de "demokrat" kelimesinden hazzetmiyorum. ama benim gerekçelerim farklı. ben kimsenin yaşam biçimine "marjinal" nitelendirmesini yapmıyorum, haddim de değil zaten. yine de ilerleme var: eşcinsellik sonunda komünist jargona da girmiş, hayret!
  • çaylak yapılması emperyalizmin ülkemizin birliğini bozma ve türkiye'yi yeniden şekillendirme planlarıyla ilgili olabilir. eheh.

    gene de tez zamanda dönmesini dilerim, yalan yok, fikir çeşitliliğinin bozulmaması açısından.
  • uçmuş bu. thank you fethullah.
hesabın var mı? giriş yap