• merhaba, ben kerem cankoçak.

    her tür sorunuzu yanıtlamaya hazırım. burada süre yetmeyeceğinden veremeyeceğim cevapların uzun yanıtlarını youtube kanalımdan da bulabilirsiniz.

    kanıt

    edit: soru cevap için süremiz bitti ancak sorularınızı silmeyin. boş vakitlerimde girip cevaplayamadıklarımı cevaplamaya çalışacağım.

    sorularınıza verilmiş yanıtları görmek için şu bağlantıyı kullanabilirsiniz: (bkz: ben kerem cankoçak sorularınızı yanıtlıyorum/@kerem cankocak)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.
  • "atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun " deyip eski foça'ya yerleşmek aklınızdan geçti mi hiç?
  • hoş geldiniz, ekşi sözlük'ü takip ediyor musunuz?
    • pek etmiyorum. nadiren google'dan arama yaptığım zaman ekşi sözlük'e gönderme yapınca giriyorum. özel olarak ekşi sözlük'ü takip etmiyorum.
  • kerem cankoçak kimdir ?
    • 1963 yılında ankarada doğdum. ilkokuldan sonra galatasaray lisesi'ne girdim. yatılı okudum. 8 sene. 82'de mezun olduktan sonra boğaziçi fizik bölümüne girdim. lisansı bitirdikten sonra doktora için isveç'e gittim. ama hemen doktoraya başlayamadım. önce 2 sene çalıştım. burssuz gittim. sonra 91'de stockholm üniversitesi'nde fizik bölümünde asistan oldum ve 92'den itibaren cern'e gitmeye başladım. o yıllarda cern'de delphi deneyinde çalışıyorduk. 92'den beri cern'deki birçok deneye katıldım. şu anda cms deneyindeyim. şu anda itü'de öğretim üyesiyim ve cern'deki cms deneyine katılmaya çalışıyoruz ama türkiye'den çok zor oluyor. 10 yıldır itü'deyim. eşim riitta ve oğlumuz yunus'la birlikte kadıköy'de oturuyoruz..
  • solaris tarzı film öneriniz var mı?
    • çok var ama şimdi hepsi birden aklıma gelmez. örneğin en son westsworld'ü sevdim.
      aklımda daha çok kitap var. bilim kurgu okurum. ursula k. le guin'in mülksüzler'ini tavsiye ederim. ona cevap olarak yazılmış samuel delany'nin triton'u da çok güzel ama bunların filmi yok.
      solaris'in filmi de bu arada kitabı kadar güzel değil. kitabını tavsiye ederim. ayrıca solaris'in yazarı stanislaw lem'in bütün kitapları çok güzeldir.
  • neden fizik?
    • bence felsefe ile fizik ayrı alanlar değil ve ikisi de "nereden geldik, nereye gidiyoruz" gibi sorulara cevap veriyor. dolayısıyla fizik aslında bir tür merak duygusundan tercih ettiğim bir dal. çocukluğumdan beri bir sürü şeyi merak etmişimdir. aletler nasıl çalışır, bir kimiz, insanlar ve dünya nasıl ortaya çıktı, dünyanın etrafında dönen cisimler nedir gibi her tür soruyu merak etmişimdir. bu soruların cevabının başlangıcının fizikten başladığını düşündüğüm için fizik.
  • merhaba,

    cern'de ne bulundu en son? evrenin sırrı çözüldü mu?
    • cern'de en son higgs parçacığı bulundu 2012'de. evrenin sırrı çözülmedi. hiçbir zaman da tam olarak çözülmeyecek. her zaman henüz yanıtlanamamış sorular kalacak. bilim toptan yanıtlar vermez, onu ancak din gibi bilim dışı yaklaşımlar verir. bilim parça parça gerçeğe ulaşmamızı sağlar. şu anda büyük patlama'nın başlangıcına kadar biliyoruz. ondan öncesini henüz bilmiyoruz ama bu konuda birçok bilimsel öneri var. onlar zamanla test edilecek, bazıları doğru çıkabilir. cern'de şu an standart model ötesi modeller test ediliyor. çünkü standart modelin cevap veremediği bazı sorular var. örneğin kara madde nedir bilmiyoruz. sonra higgs parçacığını bulmak tek başına yetmiyor. higgs parçacığının kütlesine gelen kuantum düzeltmeleri, higgs parçacığının kütlesini kat kat aşıyor. dolayısıyla kuramda ince ayar yapmak gerekiyor. özetle yeni parçacıklar bulmamız gerekiyor. mesela süper simetrik parçacıklar gibi parçacıklar bulursak o zaman higgs'in doğallık problemi ortadan kalkabilir. bu konu çok uzun youtube kanalımdan bu konudaki videoları izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/…d7taivwkb7sbps4afag/videos
  • karanlık enerjinin sırrını çözebilecek miyiz?
    • belki. şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. karanlık enerji 1998'de keşfedildi. aslında şu anlama geliyor: evrenimizin genişlediği biliniyordu ama gözlemsel olarak hubble bunu ispatladı 1929'da. galaksiler bizden uzaklaşıyor. ne kadar uzaktalarsa o kadar hızlı uzaklaşıyorlar. dolayısıyla evrenimiz çok uzak bir geçmişte, 13.7 milyar yıl önce çok küçük bir noktadaydı. atomdan da küçük bir noktadan genişlemeye başladı. bu biliniyordu. 1998'de evrenimizin dışa doğru ivmelenerek genişlediği keşfedildi. buna karanlık enerji idiyoruz. kütle çekimin tersi gibi bir şey. kütle çekim hep içe doğrudur. ama bu tersine bir çekim gibi. evreni dışa doğru hızlandırarak genişleten etki. ne olduğunu bilmiyoruz. öneriler var. en akla yatanı boşluk enerjisi idi. fakat o da hesaplarla uyuşmuyor yani kuantumdan yapılan hesaplamalar on üzeri yüz yirmi kat yanlış sonuç veriyor. korkunç bir farklılık bu. özetle şu anda bilmiyoruz bunu ama tabii ki keşfetmeye çalışıyoruz. dünyadaki bütün fizikçiler bir noktada karanlık enerji problemi ile de uğraşmak durumunda kalıyorlar. umuyorum ki bir noktada çözülecek. videolarda da uzun uzun anlattım. şu andaki fiziğin en büyük sorunu kuantum ile genel göreleliliğin uyuşmaması. büyük patlamayı genel görelilik ile açıklıyoruz. ama genel görelilikte madde uzay zamanı büküyor. oysa kuantum farklı bir gelenekten geliyor. tıpkı çekim kuvveti gibi, arka planda bir uzay zaman var. onun içinde bir kuvvet etkileşimi var. buradan köken alıyor. dolayısıyla bu iki kuram birbirinden farklı. büyük patlamanın başlangıcında ya da kara deliklerin tekilliklerinde kuantum devreye girmeli ama şu ana kadar pek başarılı kuantum kütle çekim kuramımız yok. eğer bu ikisi birleştirilebilirse, buna her şeyin teorisi diyor fizikçiler, o zaman kara enerjinin sırrı çözülebilecek. videolarda daha uzun anlattım.
  • kuantum adı altında herkesin aklına geleni yazması konusunda ne düşünüyorsunuz?
    • ntv bilim dergisinde bu konuda bir yazı yazmıştım kuantum yalanları diye. kuantum popüler bir konu. nedeni de şu: kuantum çok küçük boyutlardaki nesnelerin fiziği. bu nesneleri çok ilginç bir şekilde ele alıyoruz. mesela bir nesne biz ölçmediğimiz zaman her yerde aynı anda olabiliyor. hem burada hem ankara'da olmam gibi. ama makro boyutlarda böyle bir şey yok. henüz bu gizem çözülmedi. mikrodan makroya geçiş gizemi. çözülmediği için ilginç bir durum var. bu konu da istismara açık oluyor. herkes aklına geleni yazıyor.

      başka bir olgu daha var "dolanıklık" denilen bir olgu. parçacıklar aynı kaynaktan çıkanlar, birbiriyle dolanık olabiliyor. biri bir tarafa giderken biri öteki tarafa giderken anında birbirini etkileyebiliyor. bu da istismar ediliyor. şöyle oluyor: benim beynimdeki elektronlar amerika'daki bir adamın beynindeki elektronlarla dolanık gibi. bunun nedeni kuantum fiziğindeki henüz çözülmemiş problemler. aslında çok güzel işliyor ama bizim alışmış olduğumuz felsefi terimlerle kuantumu ifade edemediğimiz için, biz makrodaki gerçekliğe alışmışız, bu problemi çözemeden bu istismar devam edecek. kuantum fiziğinin gerçeklik algısı farklı özetle.
  • hayatin amaci nedir ve neden variz biz?
    • tabii ki kimse bilmiyor. yoruma açık bir konu. ama hani başta dedim ya benim fiziği seçmemin nedeni buydu. fizik diyor ki evrenimiz baştan tasarlanamaz. dolayısıyla hayatın amacını da birisi baştan tasarlayamaz. kuantum dalgalanlarıyla çıkan bir evrendeyiz. 4.5 milyar yıl önce dünya oluştu. birtakım rastlantılarla ve fizik yasalarıyla ilk canlılar ortaya çıktı. yaşam ortaya çıkmayabilirdi. sonra yaşamın evrimleşmesinde de rastlantı büyük rol oynuyor. dolayısıyla hayatın anlamını insan kendisi belirler.

      sartre'ı mesela çok severim gerçi eksik olan yanları da var, insan doğasını dikkate almaması ama bir konuda haklı: insan hayatın anlamını kendi bulur. hayatın anlamı dışarıdan verilmiş değildir insana.
83 entry daha
hesabın var mı? giriş yap