• birbirleriyle iletişim halinde birimlerden oluşan insan topluluğunun bir bilgisayar işlemcisi gibi çalışmasını sağlamak kanaatimce gayet mümkün. bunun için ilk önce her birime, yani her kişiye, sıfır yada bir değerlerinden biri verilir. herkes kendi değerini bilir. ayrıca, her kişi için iletişim kuracağı bir yada bir kaç kişi belirlenir. aynı zamanda her kişinin bilgi alacağı, yani onunla iletişim kuracak olan bir yada bir kaç kişi vardır. bir kısım kişiler bilgisayara giriş yapacağımız, yani kendilerine bilgiyi bizim vereceğimiz kişilerdirler. kişilerin kendilerine gelecek olan bilgi bir yada sıfır bilgisidir. aldığı bilgiye göre kişinin daha önce belirlenmiş değeri değişir yada değişmez. yeni değeri her ne oldu ise iletişim kuracağı diğer kişilere bunu bildirir. ve aynı süreç diğer kişiler için çalışır. bazı kişiler ise bilgiyi alırlar, ama kimseye iletmeden sadece ellerindeki tabelayı kaldırarak yeni değerlerinin ne olduğunu gösterirler. sıfır bir bilgisini bizim girdiğimiz kişiler bir nevi klavye, tabela kaldıranlar bir nevi ekran olurlar. kişilerin kaç kişiyle ve kimlerle iletişim kuracakları, kendi değerlerini hangi kurala göre değiştirecekleri ise bilgisayarımızda çalışan programdır. bu koşulları değiştirerek bilgisayarı yeniden programlayabiliriz.

    gördüğümüz gibi bu bir kaç kişiyle oynanabilecek bir bilgisayarcılık oyunu olabileceği gibi cep telefonu vasıtasiyle gerçekleştirilebilecek geniş kapsamlı bir çalışma da olabilir. bütün insanlık bir bilgisayar gibi çalışabilir.

    ve fakat halihazırda bütün insanlık bir bilgisayar gibi çalışmakta değil midir zaten? kişiler yine birimdir. sanat olsun, medya olsun, dedikodular ve geyik muhabbetleri olsun, her türlü iletişim biçimi, kişiye gelen verinin kişinin değerlerince değiştirilip diğer kişilere iletilmesinden ibaret. tek fark şu ki bu bilgiler ve değerler birler ve sıfırlardan çok daha karmaşık. şu halde toplumun bir bilgisyar gibi, ve hatta bir beyin gibi çalışmakta, çok daha karmaşık mevzular üzerine işlem yapmakta olduğunu söyleyebiliriz.

    yani toplum yaratığı mütemadiyen düşünmektedir.

    toplumlar devlet hiyerarşisi çevresinde örgütlenir ve devlet iradesiyle hareket ederler. hiç bir varlık durduk yerde düşünmez, düşünmek eylem için karar verme sürecidir. toplumların da düşünüşü toplumun eylem hazırlığıdır. ancak toplum düşünüşünün devlet iradesine ulaşma oranı toplumdan topluma değişmektedir. toplumun en tabanından itibaren her türlü örgütlenme en nihayetinde devletin tepesine ulaşabiliyorsa bu devlet bütün toplumu bir işlemci olarak, bir beyin olarak kullanabiliyor demektir. devlet iradesinin toplum düşünüşünden kopuk olduğu durumlarda, yani tabandan gelen örgütlerin devlet yönetimi örgütlerine ulaşamadığı toplumlarda, devlet iradesi sadece yönetimin kısıtlı çevresinin düşünüşünden yararlanmakta demektir. yani demokratik toplumların beyni büyüktür, işlemcisi yüksektir, demokratik olmayan toplumların beyni küçüktür, işlemcisi düşüktür.

    peki demokratik olmayan toplumlarda da iletişim olmuyor mu? devlet iradesine yansımasa da onların da bir düşünüşü var değil mi? evet efendim, var, onlar da geyik yapıyor, onlar da tv seyrediyor. ama onların düşünüşü, (tembel olanlar bilir) hani insan yataktan kalmak istemez de, uyku uyanıklık arasında gide gele mütemadiyen upuzun rüyalar görür, işte o uzun rüyalardan ibarettir efendim. (bkz: türk medyası) (bkz: din toplumların afyonudur) (bkz: uyuşturucu bağımlılığı)
  • insani, toplumu, ileti$imi, kitlesel ileti$imi, uygarligi, yonetim bicimlerini ve onlarin yapilarini aciklamak icin kullanilabilecek yepisyeni teorem. modern filozof, bilim adami, e$$ek peygamberi, sayin bindokuzyuzseksendort antik yunandan, ronesansdan kalma kuramlara cagdas bir alternatif sunuyor. ancak, insanlik dev bir bilgiyasarsa her bilgisayarin bir operatoru olmasi gerektigi gerceginden yola cikarak su sorunun sorulmasi muhtemeldir: "kimdir bu operator ve rolu nedir?"
  • ne alakası varsa (bkz: kadinlarimiz siz de bir insansiniz)
  • milan kundera'nın "ölümsüzlük" isimli eserinde (okuyalı oluyor bayağı, yanluş yunluş yazmayayım, aklımda kaldığınca derlediğimi belirteyim) baş karakterin şöyle bir fikri vardır:

    dünya tanrının bir bilgisayarda kurduğu bir programdır. tanrı kurduğu programın içine olayların gidişini sağlayacak öğeleri yerleştirmiş, sonra bilgisayarın başından kalkıp gitmiştir. yani a noktasından b noktasına gidecek bir cismi a noktasından yola çıkıp b noktasına ulaştıracak şartları a noktasında sağlamış, gerisini "kader" isimli programa bırakmıştır. cisim a noktasından b noktasına vardığında, yani amacını (?) tamamladığında ne olacaktır peki? ölüm. e ölümden sonra ne oluyor? tanrı bilgisayarın başında değil ki? baş karakter bu noktada o bilgisayarın yanında başka bir bilgisayar olduğunu düşünerek kendini avutur.

    (bkz: ölümsüzlük)
  • (bkz: çin ulusu)
hesabın var mı? giriş yap