douglas sirk
-
imitation of life'ın yönetmeni...
-
bazı kalıplaşmış özelliklerine karşı çıkarak farklı bir boyut getirmesi sebebiyle, melodram türünü sanat seviyesine taşımış yönetmen olarak da bilinir.
-
(bkz: douglas sirk steak)
-
danimarkalı yönetmen. 1900-1987 yılları arasında ya$amı$tır. 1950'li yıllarda ifade gücü yüksek bir film ve renk dili icat ettiği duygusal hollywood melodramlarıyla ün yapmı$tır.
-
konunun inanırlılığından çok toplumsal eleştirisine önem veren bir yönetmendir. ayrıca değişik anlatım biçimleri geliştirmiştir. misal bir ayrılığı imgelerken, sarı yaprakların düşüşü üzerinde kamera oyunları yapar. birşeyler anlatmaya çalışır. rock hudson ın kariyerinde önemli yer tutar. elinden tutmuştur denilebilir. evettir.
önemli filmleri;
all i desire
magnificent obsession
all that haven allows
there is always tomorrow
written on the wind
imitation of life -
dougles sirk >>>fassbinder>>>ozon
almodovar>>>>ozon
almodovar>>>>özpetek
douglas sirk>>>todd haynes -
görselliği müthiştir. tamamen sette çekilmiş gibi filmleri, esen rüzgarlar, yağan güz yaprakları, şöminelerin yandığı evler ve gözyaşlarıyla doludur. bol bol ayna çekimleri kullanmıştır, sinemada ayna kullanımı için kaynak yönetmenlerdendir, sonradan fassbinder bunu ileriye götürmüştür. melodram yapar ama ucuz değildir, izlediğinize inanır, içlenirsiniz, biraz eski moda olduğunu kabullenip öyle izlerseniz.
filmlerinde tabulara, sosyal baskılara karşı savaşan insanlar, bu baskı altında ezilen insanlar, düşünen kadınlar (zamanının sinemasına göre şaşırtıcı bir fenomen) vardır, melodramları bunun üstüne kuruludur. yasak aşk dediğiniz, toplum tarafından yasaklanır, sirk'de o toplumu, o baskıyı gösterir. -
mise en scene ustasi, renk, kamera hareketi, isik hersey siirsel. melodram deyip uzun sure burun kivrildigi icin simdilerde yeniden satmaya baslayan, filmlerinin dvd leri criterion collection dan dote giren fiyatlarla cikan ve fasbinder 'i aglatmis yonetmen. karakterlerini, muthis ince tasarlanmis planlarla seyirciye tanistiran usta. muthis adam. soylenenden cok daha fazlasi goruntulerde olur filmlerinde. bir de rock hudson'i en cok seven kamera ondaymis.
-
feminen olanı öğrenmek için izlediğimiz filmlerinde politik contextlerle karşılaşırız .. daha sonra nazi olan bir kadınla sonra da onu almanyadan kurtaran bir yahudi ile evlenmiştir.. film yapımcıları ile arasında ironik mesafe her zaman bir sensual feminen uçuşan holywood eşarplar iki sınıfın iki farklı tarzda kibarlığı fritz langvari aynalar arasındaki farklar şeklinde yansır. belki de fassbinder, fritz lang mimarisini douglas sirkten öğrendi
-
melodramın ağababası olduğu söylenir. alamet-i farikası ışık ve kamera kullanımında aşmış olmasıdır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap