• akpli arkadaşların duyunca bi kaç saniye duraksadığı ihtimal.

    bugün fetullah gülen'e terör örgütü elebaşı olarak ana avrat söven bu güruh, daha bir kaç sene önce sızıntı okuyup zaman gazetesi abonesi olan insanlardı sonuçta. eğer cemaatin karşısında iktidarda tayyip değil de, chp hatta mhp olsaydı, yine cemaatin karşısında olup, "vay be bunlar teröristmiş, fark etmemişim" derler miydi? yoksa bugün terörist dedikleri güruha destek vermek için kalkışma gecesi sokaklara mı dökülürlerdi?

    bu açıdan bakınca aslında feto'nun dinci geçmişi olan bir partiyle sürtüşmesi türkiye için şans olmuş. çünkü eğer iktidarda başka bir parti olsaydı, türkiye'nin büyük muhafazakar dindar kesimi, cemaatin laik iktidarla yapacağı güç savaşında alnı secde gören cemaat tayfasını desteklerdi, şimdi ise girdiği savaşta kendisini destekleyecek bir taban bulamıyor.
  • darbe girişimi bastırılabilseydi, sonrasındaki soruşturmalara bir çok akp li geçmişte cemmatle birlikte hareket ettikleri için dahil edileceklerdi. belki daha doğru bir soruşturma yürürdü o zaman.
  • talat aydemir'in yaptığı bir girişim var. (bkz: 22 şubat 1962) herhalde onun gibi kan dökülmeden - ya da mümkün olan en az kayıpla- atlatılırdı. akacak kanın kardeş kanı olduğunu bilir, siyasi çıkarları uğruna kimseyi de sokağa dökmezdi chp.
  • chp varken fetöcü denen hıyarlar yüksek konumlara gelemez, darbe yapabilecek askeri kadroları ele geçiremezdi. balyoz ve ergenekon olmaz fetöcü kadroların önü açılmazdı. velev ki herşeye rağmen oldu iklimi olmayan darbe gene tutmazdı. chp varken talat aydemir darbe yapmaya kalktı ne oldu.
  • chp varken zaten bu kadar güçlenemezlerdi belki ama unutulmaması gereken birşey var, bu adamların temelleri çok eski, yani akp ile gücünü belki ikiye katladılar ama eldeki güç ile bile askeriyede bir darbe organize edecek teşkilatları varmış. bu yarım güç bile bir teşebbüse neden olabilirdi.
    kaldı ki chp'nin karşısındaki dindar muhafazakar muhalefet chp'nin fetöcüleri atmaya çalışmasına "müslümanları atıyorlar" goygoyu ile bir halk tepkisi oluşturacaktı. yani chp'nin de o kadar rahat budama yapabileceği bir ortam olmayacaktı.
  • refah partisi de dahil olmak üzere hiç bir parti bu adamlara bu kadar imtiyaz tanımadı bugüne kadar. o sebeple başka bir partinin iktidarı ya da koalisyonu döneminde bu kadar güçlü olamadıklardan böyle birşeye zaten kalkışamazlardı. kendi sıçtıkları boku temizleme telaşesidir bugün sokaklara inmeleri ve naralarla başka sesleri bastırmalarının sebebi.

    zaten yalancılık ve ahlaksızlık akp iktidarından önce bu cemaatin en bilinir özelliiydi. zaten bu sebeple yanaştılar bu çıkarcı insanlara. zaten...
  • açılın, büyük resmi göreceğim.

    işlenecek konular: takiye nedir, neden yapılır, nasıl destek bulur.

    şu an sadece akp ve rte siyaseti ile büyümüş bir nesil var ki, bu günün sürecini anlamaları için bir kaç noktayı mutlaka anlamaları gerekiyor.

    ülke maalesef ki on yıllardır algılarla yönetiliyor.
    chp iktidarında darbeye, ya da vurgulanan haliyle din temalı bir darbeye, kim ne tepki verir'i söylemek için çok geriye gitmek lazım.
    osmanlı'ya da götürülebilir ama 12 eylül darbesi önemli bir mihenk taşı.
    12 eylül darbesinden sonra kadrolaşma doğrudan ya da dolaylı yollarla kemalistlerin lehine işledi.

    liyakat esası yoktu denemez, yanlıştı da denemez ama sonuca bakıldığında (belki de sebebi tümüyle liyakattir) belirli bir dönemden sonra önemli kadroların başında hep kemalist insanlar oluştu.

    arada kim tarafından körüklendiği net anlaşılmayan bir 28 şubat süreci, parti kapatmalar geldi ki, son dönemde sağa sola yerleşmeye başlayan "refah zihniyeti" kısmen tasfiye edildi.

    dsp'in bir şekilde 2 dönem iktidar ortağı, ecevit'in başbakan olduğu dönemde ise, ısrarla birileri tarafından islam kavgası sürdürüldü.

    meclise türbanlı milletvekili sokmaya çalışmalar, karşılığında gelen sert tepkiler.
    okullara, devlet dairelerine türban zorlamaları, karşılığında ihraçlar, fesihler...

    ecevit o dönem hiç geri adım atmadı. o geri adım atmadıkça, daha çok kaşındı bu yara.

    benim ve yaşıtım bir çok gencin, "cemaat" olgusunu ilk duyması ve sempati beslemesi de tam bu döneme denk geldi. belki de fetö'nün en çok taraftar bulduğu dönem bu dönem oldu.

    yök başkanı türbana göz yummaz (kalın dudaklı bir adamdı, adını hatırlayamadım)
    anayasa mahkemesi başkanı sürekli refahı kapatır. (sabih kanadoğlu sanırım)
    azıcık da olsa allah diyen cumhurbaşkanı gitti yerine, dinsiz! bir cumhurbaşkanı geldi (a. n. sezer)
    refah ile adı geçen bir çok siyasi, hapis cezaları alır. (rte gibi)

    ecevit, ordu, bürokratlar, komutanlar ve atatürkçü teyzeler.
    öyle bir ayrışma yaşandı ki, neredeyse tv haberlerinde türban ile sinemaya girdiği için, mahalle baskısına uğrayan kızları, cuma namazına giden bürokrat, memur gibi adamların fotoğraflanıp görevden uzaklaştırılması gibi haberler sürekli gündemde kalırdı.

    bu kavgalar yüzünden " imam hatip liseleri her üniye yerleşemesin" diye çıkarılan yasalar sonucunda, ticaret lisesinde okurken üniversite hayallerime kısmen veda etmiştim.

    o dönem, yeni yeni, siyasi düşünceye sahip olan gençlerin dünyası kararmıştı.
    allah'ım adamlar her yeri ele geçirmiş. memleket dinsizlerin oyuncağı oldu. artık her yere yerleşmişler, bunlarla başa çıkamayız.

    buna benzer cümleleri, yeni tanıştığım bir "abiye" söylemiştim. güldü, "merak etme sen, okullarda 5 vakit namazında bir nesil geliyor" dedi.
    nasıl mutlu olmuştum. nasıl büyük bir lütuftu. bu güzel insanlar memleketi dinsizlerin elinden kurtaracaktı.

    şu iki paragrafta yaşadığım duyguyu yaşayan, binlerce genç kurtarıcı olarak cemaati görüyordu.

    takip eden günlerde bu abi sık sık karşıma çıkmaya ve namaz çıkışında caminin önüne gelmemi istemeye başlamıştı. çoğu kez namaza gitmeden gitmişimdir, hiç umrunda olmamıştı mesela. önemli olan namazdan sonra bize okuyacağı risale idi. namaz çok da önemli değildi.

    bir sabah namazında, bu abi ile bir başka abi, rte tahliye oldu diye sarılıp kucaklaşmıştı. o an hiç gözümün önünden gitmez. istanbul'lu değilim, anadolu şehrindeyim o donem, bir belediye başkanının tahliye olması neden bu kadar önemliydi hiç anlamamıştım.

    bir kaç görüşmeden sonra sıkıldım o ortamdan ve bir daha gitmedim. uzun uzun sebep anlatmaya gerek yok, içimdeki ekşici piç sevmedi o ortamı.

    rte'nin sanırım deniz baykal ile birlikte çıktığı uğur dündar'ın programı vardı. seçimlerden hemen önce olsa gerek.
    meşhur, "gelişerek değiştim" lafının söylendiği program.
    çevremdeki hiç kimse inanmamıştı değişime. solcular, dinsizler,kemalistler her yeri işgal etmiş, değişmedim derse bu adamı muhtar yapmazlar, mecbur öyle söyleyecek, alıştıra alıştıra kurtaracaktı bizi.

    bu düşüncenin kaynağı da fetö'nün bu konuşmalardan bir kaç yıl önce ortaya çıkan bir vaazıydı. meşhur olanı, ali kırca'nın yayınladığı. hani çaktırmadan her yeri ele geçirelim dediği vaaz.

    bize göre bu yapılan takiyenin kralıydı. çok başarılıydı. hepimiz destekliyorduk. takiye olmazsa atatürkçüler bizi barındırmazdı.

    bugünden geriye dönüp 2 satırda bakmak kolay. o günün düşüncelerini o günü yaşayanlar anlar. şu an bir ateist, bir kemalist, bir chp'li akp ve cemaatin el ele kadrolaştığı zamanlarda ne düşünüyorsa çok benzerini düşünüyorduk o dönemde.

    askeri okullara giriş mülakatlarında
    "denize atatürk mü düşsse kurtarırsınız, peygamber mi" sorusunun sorulduğu yıllar bunlar.
    o şehir efsanesiydi filan demesin kimse, milyonlar bunu gerçek sayıyordu. peygamber'e, allah'a yüz çevirmeden okula bile gidemezdiniz o dönem. öyle değildi demeyin. öyle inanıyordu herkes.

    bakın bugün aynı şeyi defalarca yaşıyoruz.

    gerçek nedir?
    kimin umrunda?
    inandırıldığımızı doğru kabul etmiyor muyuz?

    şimdi asıl soru şu, rte'den önce 90'lar diye anılan bir siyasi dönem atlattı türkiye.
    bu dönemde kimin yüzü güldü?
    ecevit'in?
    erbakan'ın?
    o dönemin iki zıt kutbu, biri ekonomik yaptırımlarla, diğeri 28 şubat ve devamında gelen algılarla, parti kapamalarıyla boğuşup silindi sahneden.

    bu plan kimindi?
    oyunu kim kurdu?
    taşları kim dizdi?
    kim bozdu?
    kim mızıkçılık yaptı?
    ve en önemli soru, bu süreç akp'nin süreci değil, akp'nin de dahil olduğu bir süreç....
    bu oyunun kazananı kim?
    daha da ha önemlisi
    bu oyun ne zaman ve nasıl biter?

    chp döneminde darbe olsa kim ne yapardı sorusuna tüm bunları düşündükten sonra bakmak lazım.
    muhtemelen lise çağında, ortaokul çağında, siyasi kimlik arayışındaki gençlerden biri olsaydım, dinsizlerden kurtulduk diye alkış tutardım.

    maalesef, halkın algılarını bozmak, üzerinde oyunlar oynamak, daha fenası gençleri bu algılarla yönlendirmek çok kolay.
    çözümü de var ama çok zor.
    çok öğrenmek, çok okumak, çok sorgulamak, çok bilmek.

    duydukça genişleyen ufukta her türlü algı vardır ama öğrenilerek genişletilen ufukta algılar hep yıkılacaktır.
  • "tum haklari saklidir" çok güzel güzelleme yapmışsın tebrikler. bugün yaşananları ve yaşanmasına sebep olanları korumaya gayret etmişsin aferin? sana. 28 şubat sürecinde üniversite öğrencisiydim o dönemde yaşananları siyasi ortamları kimin kimi idare ettiğini çok iyi görme ve yaşama fırsatım olduğunu söyleyeyim. refah partisinin iktidar olduğu dönemdi. gene dinciler gemi azıya almış herkese havlıyorlardı "rektörler türbanlılar selam duracak" söylemini unutulmaz. başbakanlık konutunda tarikat şeyhlerine verilen iftar unutulmaz. sincanda yapılan kudüs gecesi unutulmaz. turkiye sevdalısı atatürkçü düşünceyi yıkmak için veya harekete geçirmek için yapılan çalışmalar unutulmaz. en son erbakanın milli güvenlik toplantısından çıkıp "islamcı askerleri (çoğunluğu uzman çavuş ve astsubay olan) ordudan atılmasını isteyen belgeyi imzalamamı istiyorlar" açıklamasıyla toplumu kışkırtma çabaları ve belgeyi imzalaması unutulmaz. tüm bunların ışığında korkak dinciler ellerine güç geçtiğinde neler yapabileceklerini ta o zaman göstermiş olmalarına rağmen orta anadoluda yaşayan koyunların aklı ve oyuyla bugün hala iktidardalar.

    not: çaylak olduğum için bu yazıyı çoğu yazar görmeyecek kendi kendime yazmış olacağım.
  • kendini demokrasi aşığı sanan bir güruhun bir senedir kendine sormaya çekindiği soru.
    itiraf edemiyor olsalar da aslında kendileri de biliyor ki, böyle bir kalkışma chp iktidarında olsaydı, islamcı yığınlar bu islamcı/amerikancı darbeyi desteklemek için sokaklara dökülecekti, karşı durmak için değil. bir tarafta gönülden bağlı oldukları fetullah ve alnı secde gören müslüman camia var iken, taraf seçmekte zorlanmayacaklardı.
    ömrü sızıntı dergisi ile zaman gazetesi okuyarak geçmiş adamlar bunlar sonuçta..
  • yüksek ihtimalle başarılı olurdu. bugün fetö fetö fetö diye ortalıkta gezinen akpliler, hatta 15 temmuz'da darbeye karşı sokağa çıkanların bile büyük çoğunluğu bu sefer tanklara yol açmak, fetocu askerleri alkışlamak için sokağa dökülecek, fettullah gülen hoca efendilerini karşılamak için atatürk havaalanı'nın yolunu tutacaklardı.
hesabın var mı? giriş yap