filmi çekilince anlamını yitirmiş kitaplar
-
kitaptan aldığınız zevkin üzerine filmini seyredince soğuduğunuz kitaplardır.
vladimir nabokov - lolita
chuck palahniuk - dövüş kulübü -
fransız tegmenin kadini bu klasmana giren kitaplara bir örnek oluşturabilir zannımca. aslında bir kitabı ne denli severseniz, düş gücünüzün yardımıyla ne denli özümserseniz, filmine de o derece yabancılaşırsınız. misal, kitabı* senoryalaştıran harold pinter gibi bir deha olsa da olacağı budur.
-
-
jean christopher grange-kızıl nehirler
-
zaten hiç bir zaman anlamı olmayan kitaplardır. çünkü bir kitabın anlamı filmiyle yitirilemez.
-
anlamını yitirmez ancak bu kitaplar filme çekildiğinde hayal gücünün nimetleri kurur -filmin sahneleri kitabın önüne set kurar... das parfum'u okuyup film uyarlamasını izlediğimde (büyük hata) kitabın içindeki bütün alegorileri de eritmiş oldum; film jean-baptiste grenouille gibi derin bir kahramanı, hollywood filmlerinden fırlamış wasp kökenli bir seri katile dönüştürmüştü!
-
(bkz: #14550238)
-
-
yoktur böyle birşey.
kitap okumak, özellikle de roman okumak yazarın hayalgücünden çok okurun hayalgücünün işidir. yazar bir tanedir, okur milyon tane.
işte o milyon tane insan milyon tane farklı kurguya eşittir. dünün okuru bugünün izleyicisi, izlediği filmle kendi kurgusunu özleştirebiliyorsa ondan mutlusu yoktur. tam tersi durumda da anlamını yitirmek diye birşey yoktur, olsa olsa yeni bir anlam kazanmıştır. -
(bkz: harry potter)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap