*

  • ortalığa söylenen sözün içinde belli hedeflerin çıkarabileceği yan anlamlar, şifreli mesajlar taşıması halidir.
    örneğin: "courteney cox arquette sevimli bir yıldızdır"
    bu örnekte açıkça görülen courteney cox'ın sevimli biri ve meşhur olduğudur. oysa gene örneğin ben, "sevimli yıldız" deyiminden nefret eden bir kişi olabilirim ve bunu özellikle kullanarak kendim dahil bazı bünyelere mesaj vermek istiyor, algıda mükemmelliyetçilik adına hafıza defectlerini onarmaya çalışıyor olabilirim ki hayatta her şey olabilir.
  • ima yolu ile bir başka konuya dikkat çekme. her zaman, herkes tarafından anlaşılmaz, anlaşılması da gerekmez...
  • delivery error aldığımız durumlarda göndermelerimizi giderek artan şiddette tekrarlamamız ve sonuçları titizlikle kaydetmemiz gerekmektedir, böylece bir medyan alabilir, istatistiki değerlere varabilir, elimizdeki verileri sistem dosyalarımız arasına yerleştirebiliriz. barbie'nin de demiş olduğu gibi, hayatta herşey olabilir ona dikkatli yaklaşalım, bilimselliği elden bırakmayalım. çünkü neden? çünkü biz zaten birer carbon based organizmayız, bunu bilip buna göre davranmalıyız. (bakalım bakalım burada gönderme var mı)
  • (bkz: tas atmak)
  • "i. explorer hata yürüttü, problemi microsofta göndereyim bişeyler yapsın mı?" sorusuna verilen yanıt.
  • tam olarak anlaşılmamış, yanlış yorumlanmış bir hadise olduğuna inanıyorum.

    fikrimce gönderme, gönderilen yerdeki bir konuya, ya da oranın ana fikrine dikkat çekmekten ziyade, yalnızca o an -göndermenin fark edildiği an- okuyucunun/izleyicinin/dinleyicinin kafasında gönderme yapılan yere bir 'sembolik link' kurmak, insan zihninin çılgın bağlantı kurma/örtüştürme yeteneği ile iki konu arasında bir 'yüzey', hiç olmadı bir 'kesişim noktası' oluşturmak için yapılır.

    'burda şuna gönderme yapmış' derler. tamam kardeşim yapmış da niye yapmış? yani benim elime ver bir boş kağıt, bir de kalem, bi sayfa yazı yazayım sana, şimdiye kadar okuduğum her kitaba, her filme gönderme olsun içinde.

    kaldı ki 'gönderme aramak' da otisabi'nin matrix üçlemesi entrysinde, benimse daha öküzsel bir yaklaşımla imgesel betim pembeliği başlığında belirttiğim üzere, beyhude bir uğraş da olabilir.

    zira o kadar çok yazılı, sesli, görüntülü eser vardır ki yer yüzünde, benim bu entrymden bile bir yerlere göndermeler çıkartabilirsiniz (otisin entrisine gönderme yapmışsın eho eho diyenleri de kulaklarından tavana asmak* farzdır.)

    o yüzden göndermeler akademik ya da sanatsal olarak irdelenmektense, tamamen zihinde uyandırdığı kavramlar üzerinden değerlendirilmelidir bence.

    tam olarak bu noktada ortaya çıkan bir sorun da 'beş parmağın beşi bir mi' sorunudur. zira misal bad love'ın solosunu çalarken araya imperial march melodileri katan bluesman'in benim kafamda uyandırdığı kavramlar ile senin kafanda uyandıracakları çok farklı olacaktır ve biz bu kavramlar üzerinden tartışmaya girdiğimizde, netice 'senin dinin sana benim dinim banadır' dan farklı olmayacaktır.

    o yüzden 'bu filmdeki şu gönderme budur' diye bir yazı yazacaksanız -matrix ile ilgili aklına geleni yazan kardeşlerim, size sesleniyorum- size çağrıştırdıklarından ziyade misal diyelim 'alice tumbling down the rabbit hole' cümlesinden bahsedeceksiniz, ne bileyim alice'in tavşan deliğinden aşağı düşüşünün hikayesini şöylece bi özet geçin, bırakın okuyanın kafasında nasıl oluşuyorsa öyle oluşsun o gönderme.
  • anlattiklarimiza görünmez bkz ekleyip, dinleyenin beyninde tiklamalar yaratma durumu.
  • amaçtan daha fazla revaçta olan araç. şöyle ki, üzülerek görüyorum, insanlar artık kitap olsun, film olsun, herhangi bir media olsun sürekli gönderme aramakta, bulamadıkları zaman huzursuz olmaktadırlar. "gördün mü burda tarkovsky'ye, şurada alice harikalar diyarında'ya, burada götüme gönderme var" diyebilmek konu mankeni insanlar için mühim bir meseledir. bunu biraz da internette amaçsızca bir hyperlink ten diğerine seken, ortam canavarı gençliğimize benzetiyorum. hikayenin ya da mecranın kısıtlı olanakları dar gelmekte, ancak sekerek ve illa ki metinlerüstü bir yapı kurmaya çalışarak rahat etmektedirler. buradan sesleniyorum onlara: yapmayın etmeyin, herşeyin post modern, herşeyin kendinden menkul, kendini bilincinde ve kendiyle dalga geçer nitelikte olmasını beklemeyin. bazen düz olan neural network yapısında olandan daha fazla şey anlatabilir bize. her göndermeyi de kapıp "eki eki bak gördün mü o gönderdi ben kaptım" şaklabanlığıyla da yaşamayın. hep beraber güzel geleceğe diyerek öğreten adamlık görevimden feragat ediyorum.
  • bu heyecanli gonderme analizcilerine bakilirsa ortalik gercekten gondermeden gecilmiyor. hayir tamam olur, yazarin senaristin kafasina eser gonderir gerdirir ama bu kadar mi yahu? elini sallasan gonderme; "burda freud'un sakalina gonderme yapmis haci yazar", "abi $tefan king kara kule'de bana gonderme yapmis yeminlen". yuh daha neler, iki dakka susun la?
hesabın var mı? giriş yap