*

  • pesinde surekli elinde klaket olan bir set iscisi ve agzinda piposuyla bir yonetmen bozuntusuyla yasamak. bu surette rastgele zamanlarda yonetmen hayatiniza keeees!!!, actiooonnnn!, gibi mudahelelerde bulunacak, set iscisi de arada sirada klaketi cakkada cakkada siklatarak efekt yapacaktir. bu sayede hayatin her bir ani bir film gibi yasanir. eger bu "cekim esnasi" unsurlari olmazsa hayatin her aninin film gibi yasanmasi mumkun degildir. hayatin filme daha yakin olmasini saglamak icin ise yukarida sayilan minimum sartlara, yagmur makinesei, ruzgar makinesi, esas oglan ya da esas kiz, isikci, sesleri alan, yapimci vs. gibi unsurlarin da eklenmesi gerekir...
  • arkanizda bir orkestra dolastirarak duruma uygun müzik caldirmak ile bir nebze saglanabilecek istek.
  • "yönetmen olamadım bari hayatım filme benzesin" diyen bünyenin aslında sıradan olan hayatını film gibi yaşamaya çalışması.
  • genelde dışarda discman, walkman vs dinlerken canlanan istektir bu.
  • kavga ederken matrix efekti yapmakta bu olaydan kaynaklanmaktadır. kötü birseydir bu, dayak yedirtir.
  • basit bir çözümü olan yorucu uğraş.
    kişi hemececik sinema oyuncusu olur, kafadan 30 yıllık gerçekçi bir senaryoyu 24 saat oynarsa, kameralar heryerdeymiş gibi, yorulmaktan kurtulur en azından, ya da bana öyle geliyor.
    (bkz: sinema saniyede 24 defa gercektir)
  • türklerin rol yapmasına gerek olmayan eylemdir
  • söz konusu filmin adult kategorisinde olması durumunda senaryonun gerek kalp, gerek prostat sorunları ile dolu bir gerçekliğe bürünmesi kaçınılmaz olan durum.
  • hayatımızın her anına, her hareketine motooooor sesini duymadan başlayamamıza sebep verecek düşünce.
hesabın var mı? giriş yap