• (bkz: karnimac)
  • çaresiz kızdır.
    ne yapsa olmaz o anda. hiç çantasına yeltenmese, karşısındaki çocuğa hesabı ödemek zorunda olduğu mesajını vermekten korkar, ödemek için ısrar etse çocuğa şu kadarcık hesabı bile ödeyemezsin sen şimdi tek başına mesajı vermekten korkar.

    bazı erkekler hesabı ödemeye çalışmayı hakaret sayar bazılarına ödemeye çalışmamak itici gelir, kız da ne yapsın, öylesine bir nabız yoklayıp çocuğun hangi grupta olduğunu anlamaya çalışır.

    edit: bu başlık neden benim başıma kaldı yahu?!
  • ayın 20'sinden sonra yapılabilecek en akıllıca hareketi çözmüş olan kızdır.
  • çaresiz kızmış.* çaresizlikten ödeyecekmiş rolü yapıyor, o kadar çaresiz yani.
  • aslında yalandan götürmeyen kız da olabilir. zira bazen gerçekten çaresiz kalıyoruz.
    ben bazen sırf şu hesap mevzusu yüzünden buluşacağım adamla buluşmaktan vazgeçiyorum. o derece. çünkü özellikle yeni tanışılan insanın ne yapacağını kestiremiyorsunuz. kimisi asla hesap ödetmiyor hatta hakaret olarak algılıyor böyle bi teklifi, kimisi ise 'şu kız hesabı ödese' diye insanın gözünün içine bakıyor, çantasından cüzdanı çıkarmasını falan bekliyor.
    bence ilk buluşmalarda hesabı erkek ödemeli en azından kadını zor durumda bırakmamak adına. zaten samimiyet arttıkça kim ödeyecek diye düşünmez insan. bi gün o öder bi gün siz. ama böyle 'napiyim acaba ben şimdi' diye düşünmek, hiç hoş değil. insanı mahcup ediyor...
  • 3 kuruşluk yemek ısmarladı diye karşısındaki kızı sonsuz kere aşağılayabileceğini sanan kişiden daha temizdir. kız "ben de ödeseydim" dediğinde, "tamam" demeyi egonuz yemez, kızın gözünde küçüleceğinizi düşünürsünüz ama sonra gelir burada ağlayıp kızın arkasından atıp tutmak size hiç koymaz. bu nasıl erkeklik anlayışıdır ben de bunu anlamıyorum.
  • elini yalandan değil nezaketen çantasına götüren kızdır. tabi hesap hiç sikinde olmayıp eli götünde direk kapıya yönelse bize daha çok layıktır.
  • sırf bunu duymamak için adam tuvalete gittiğinde çaktırmadan hesabı ödeyip bi saat azar işitmişliğim vardır. neymiş efendim öyle şey mi olurmuş, ben kız başıma niye hesabı ödüyomuşum, bi de o tuvalete gidince ödüyomuşum, o orda ne işe yarıyomuş bıt bıt da bıt bıt. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyıklık durumdır, ya da iki ucu boklu değnek.

    aman bana ne ya, ödemesin kimse benim hesabımı, kimse kimseyi germesin. en temizi hesap gelsin, böl ikiye, öde işte. niye kasıyoruz birbirimizi, anlayamadığımdır.
  • elini yalandan çantasına götüren kız değil, elini çantasına götürmesi yalan olan kızdır. elini çantasına götürdüğünü gören er kişi, ''napıyorsun, ben ödüyorum, aklından bile geçirme, saçmalama'' gibi cümlelerle kızın elinin çantaya gittiğiyle kalmasına neden olur. ha bu blöfse, nezaketse yerim öyle nezaketi, ben nereden bileceğim gerçekten mi ödetmek istemedi yoksa ayak mı yapıyor. karşı tarafı kestiremeyeceğim için benim için olay nettir, en azından kendi açımdan belli kalıplar geliştirdim daima onları uygularım:
    -o davet ettiyse o öder.
    -ben davet ettiysem ben öderim.
    -karşımdaki kişi hiç tanımadığım biriyse date olsun, date to be olsun fark etmez elim o çantaya gider, izin verirse öderim de ama sadece kendi yediklerimi.
    -karşımdaki kişiyi az çok tanıyorsam, ilk buluşmaysa ve benim için özelse, yine teklif ederim ama olmadı bırakırım ödesin.
    -karşımdaki okuldan işten bir yerden arkadaşımsa el yine çantaya gider, hatta konu kasa başında kavgaya kadar gider. ama belli periyotlarla zaten görüşüyorsak bir ben öderim bir o, olay kapanır.
    -ve son olarak sevgilimse yine bir ben öderim bir o, vs vs.
hesabın var mı? giriş yap