kağşamak
-
halk arasında "gağşamak" olarak telaffuz edilen sözcük. tdk tarama sözlüğü'nde referansıyla verilmiş.
"g" gırtlaktan kalın çıkar.
kağşamak (kahşaşmak, kahşamak)
bir şeyin parçaları gevşeyip dağılacak hâle gelmek.
linkin parkı şurda: http://www.tdkterim.gov.tr/…a��amak&kategori=veritm -
"cağşamak" diye de kullaniliyor sanirim. cumle icinde: cagsama len edepli otur.
-
(bkz: kahşaşmak)
-
cümle içinde kullanımı olarak murathan mungan'un üç aynalı kırk oda adlı kitabından alıntı yaptım:
"daha önce de, birçok kereler aşık olmuştu; hatta uzunca bir süredir, bir daha aşık olmayacak kadar içinin kağşadığını, artık bir duygu profesyioneli olduğunu düşünüyordu ama, bu kez bir mucize gerçekleşmişti."(s.60) -
"bu çerçeve, değişik nedenlerle, ya da değişik devimler, adımlar, yönsemelerden ötürü ortaya çıkan değişikliklerin sindirilip özümlenmesini sağlayarak ilişkinin 'sürekliliği'ni yaratır; ya da, bir noktada, bu özümleme artık başarılamaz, çerçeve kağşar, çatlayıp kırılır, denge bozulur, dostluk ilişkisi değişir." bilge karasu - ne kitapsız ne kedisiz (bks)
(bkz: kağşak), kağşamış
(bkz: köhnemek)
(bkz: kofa) -
eskimek, dağılmaya yüz tutmak.
-
metaforik olarak "ağacın içten kuruması" anlamına gelir; soyut veya somut anlamda
-
cümle içinde kullanımına bir örnek de benden;
"küçük ayasofya'dan etyemez'e kadar bütün mahalleleri yangınlar silip süpürmüş, yanmayan ahşap ev yığınlarını da, uzun savaş yılları onarımsızlıktan kağşatıp çökertmişti."
kemal tahir / esir şehrin insanları
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap