• iki kavsin birleştiği yer olarak anlatılan, iki kaş arasındaki bölge. kuran kaynaklı bir terim, ve bu bölgenin daha belirginleşmesi için ev edna tabiri de eklenmiştir, daha da yakın anlamında, burası, pineal gland bezidir, hz. muhammed'in isra suresine göre rabbiyle görüştüğü koordinat.
    bu bölgeye, uzakdoğuda üçüncü göz çakrası da denilir.
    (bkz: şah damarınızdan yakın)
    (bkz: her canlıyı alnında çekip görüten o'dur)
  • hz. muhammed' in miraçta ulaştığı son nokta.
  • abartmakta uzerimize yok, hele konu din eksenli olunca vergaz devam anasini satiim!!

    umumiyetle bilinen kab-i kavseyn tanimi hz muhammedle cebrailin iki yay mesafesi kadar yakinlamasidir. peygamberin miracta allah ile bulustgu yer de denilir. rasyonellestirip anlamak ve yakinlasmak yerine mitoslastirip uzaklasmak dinin her bir seyinde oldugu gibi burda da karsimizda iste.

    arap gelenegine gore baris yapan kabile reisleri yaylarini cikarip ust uste getiriyorlarmis. ateskesi sembolize eden bir hareket. kuran, araplarin cok iyi bildigi bu tabiri cebrail ve peygamber arasindaki uyum ve yakinlasmayi tasvir etmis sadece. yani iki ay deyince evrenin bi kosesinde bulusma falan yok. hersey dunya uzerinde!

    detay bir konu gibi gozukse de kab i kavseyn (kabe kavseyn) itikadi anlamda peygamberin konumunu belirlemek icin onmli bir done.
  • batıni ve ezoterik anlamı kesinlikle üçüncü göz kavramıyla açıklanabilen kuran terminolojisi.
  • vücub imkan arasi bir makam, vilayet derecelerinin serhaddi.
  • imkan dairesi ile vücub dairelerinin birbirine temas ettiği, teğet geçtiği noktadır.

    imkan dairesi= yaratılmışlar alemi

    vücub dairesi= allah'ın zat ve sıfatlarının alemi

    daireleri yarım olarak düşünürsek, yay olur; yani iki yayın birbirine temas ettiği nokta kab-ı kavseyn'dir.

    bir insanın allah'ı görebilmesi için tüm varoluşu geride bırakması ve yaratılmışlar dairesinin limit çizgisine kadar yükselmesi gerekir; o kadar ki bir adım daha atsa vücub dairesine girecektir; ancak bu asla mümkün olmaz; zira o son adım atılabilseydi ilahlık dairesine girilmiş olurdu.

    işte bu teğet noktasına kadar gitmeyi başaran kimse, allah'ı tüm niteliklerden ve niceliklerden azade bir şekilde müşahade eder. bir başka tabirle vücub dairesine adım atamaz ama göz atabilir.

    o limit noktasına ulaşamayan kimsenin allah'ı görmesi söz konusu olamaz; çünkü imkan dairesi zaman, yön, şekil, suret, hacim, kütle vs. kayıtları altındadır. dolayısıyla allah'ın bu kayıtlar altındaki ortamda görülmesi olası değildir.

    eski devirlerde bir kısım alimlerin allah'ın görülmesini inkar etmeleri, bir takım sefih kimselerin önünü almak amaçlıdır. siyasi gayelerle halkı kandırıp peşine takmak için bu türden iddialarda bulunan yalancılar çoğalmaya başlayınca buna mecbur olmuşlardır.
  • [ay gibi yüzü cennete benziyordu. kaşları adeta birer yaydı.

    kaşlarıyla ok yağdırmaya başladı mı, kabekavseyn* bile onu övmeye başlardı.] feridüddin attar - mantıku't-tayr

    (bkz: iki kaşın arası)
  • "sana cânan gönül hayran nedendir,
    cemâlin gün gibi rahşân nedendir,
    kaşındır kâb-ı kavseyn ev ednâ,
    yüzündür sûre-i rahman nedendir"
hesabın var mı? giriş yap